6 entry daha
  • bize bilginin kapisini aralayan iki hazinemiz vardir. biri görmek, digeri dinlemek. aman ha bunlari kesinlikle bakmak ve duymakla karistirmayin. zira görüp bakamayabilir, dinleyip de duyamayabilirsiniz. dinlediklerinizi anlayabilmek, onlari tasnif edip “dogru”ya ulasabilmek de görebilmek kadar önemli ve egitimli kulaklarla kavusulacak bir edimdir. deha, bilge, dahi ve sair sifatlarla betimledigimiz kisileri bu hale sokan da ancak bu evrelerden geçmistir. biz de bu bölümde dogruyu dinlemeyi, üstatlarin “dogru” olarak gösterdiklerini irdeleyip aç beyinlerimize sunacagiz. müzigin neden müzik oldugunu, enstürmanlarin yanik seslerini, enstürmanlasan insan sesinin büyüsünü anlamaya, bu düetlerin olaganüstü uyumunu anlamaya çalisacagiz. ama çalismamiz elbette müzikle sinirli kalmayacak. zira “dinlemek” müzikle sinirlandirilamayacak kadar büyük bir hazine. farkli seslerin uyumlu birligini (diversarum vocum apta coadunatio) anlayabilmek, dogayi dinlemek, sesleri ayirt etmek gibi dersleri bilen üstatlardan ögrenecegiz. ne zamana kadar? elbette duymayi ögrenene kadar. çünkü kulagimiza çalinan onca ses arasindan neleri duyacagimizi bilmek, ilk basta dinlemeyi bilmekle olacaktir. merdivenin adimlarini birer birer çikmak gerekli ki hem bildigimizi dosdogru bilelim, hem de duydukça kulak kabartalim...

    bölümün fakirligi yukaridaki açiklamamdan ileri geliyor. dilegim, taahhüdümün ardinda durmak ve dinlediklerimi anlatabilmektir.

    anlamak varken,

    http://www.anlamak.com/
160 entry daha
hesabın var mı? giriş yap