43 entry daha
  • bu başlıkta yazdıklarımızı okuyanlar şimdi yazdıklarıma yabancı bakmazlar. en azından öyle düşünerek artık biraz daha ilerisine gitmek istedim. zati başlığa yeni şeyler yazmakta çok geciktim. tarih süresince bir hayli ekol ve kuruluş neden ekzoterik değil de ezoterik bir sistemi benimseyerek uygulamıştır?...

    üstelik bu ekol ve kuruluşların arasında emelleri ferdi olmaktan çok öte, topluma ve insanlığa yönelik amaçlar besleyenleri de olduğuna göre; hiç olmazsa bunların ezoterizmi benimsemeleri emelleri ile ikilem yaratmaz mı?

    toplumun ve insanlığın faydanına ve evrimine olan bir bilgi, gerçek, ezoterik bir kuruluşun muhtevanında gizli tutulunca, evrimsel gelişme gecikmeye uğratılmış olmaz mı?

    ezoterizmin temel özelliklerini incelemeye geçmeden önce bu suallere cevap getirmeye çalışmamız gerek…

    hele konuyu masonluğa, mason kuruluşlarına, masonlara getirecek olursak, bu mesele daha da ciddi bir boyut kazanır. zira bu sualler her masonun ara ara bir haricî ile masonluk üzerine yapabileceği sohbetinde karşısındakinin bilgi düzeyinin yetersizliği hasebiyle karşılaşabileceği suallerdir.

    son zamanlarda bir mason bu tür suallerin cevaplarını verebilmeli, bilmediğini söyleyemeyeceğine göre kaçamaklara yönelmemelidir. ancak ne yazık ki öyle olmadığını görüyoruz. (hay allah!... masonlara taş mı atmış oldum acaba?)

    rastgele bir kuruluş veyahut topluluğun çalışma sisteminin ezoterik oluşu, ille de emelinden ileri gelmez. emel saklı ise, ezoterik çalışma sistemi de natüreldir. hata böyle bir vaziyette alakalı kuruluş ezoterik olmaktan daha ileri gider ve bir gizli örgüt kimliğine bürünür.

    ancak bu noktada bir gizli örgüt ile ezoterik örgütün farkını da çok iyi bir şekilde ortaya koymak gerekir. (haydi bakalım, masonlara bir taş daha… acaba masonlar bu farkı ne ölçüde biliyor? bunu masonluğun bir gizli örgüt olduğunu ileri sürerek saldırıda bulunanlara bir yanıt olarak veriyorlar mı?)

    ezoterik örgütün kesinlikle kendine has bir öğretisi, bu öğretinin verilmesinde uygulanan bir sistemi vardır. gizli bir örgütün ise bir öğretisi olabilir fakat olmayabilir de. üstelik bir gizli örgütün ezoterizmin yoluna uygun bir tarzda çalışması da gerekmez. ezoterik bir örgüt, varlığı ve diğer bir hayli nitelikleri kamuoyunda bilinen bir örgüttür. bir saklı örgüt ise varlığını dahi gizlemeye önem verir.

    öğretiye dönelim…

    şayet mevzubahis öğreti toplumları oluşturan halk tabakalarının, bir başka söylemle çoğunluğun kanıları ile çatışmıyorsa, inançlarına ters düşmüyorsa, dünya görüşleriyle aynı paraleldeyse, hayat düzenleri ve anlayışlarıyla çelişmiyorsa, özetle rastgele bir yenilik ya da değişim önermiyor ve getirmiyorsa başka bir deyişle sıradan bir adam bu öğretiyi yadırgamıyorsa; ezoterizmin gereği yoktur.

    ne var ki ekseriyetle ortam bunun tam tersine bir görüntü sergiler. bilhassa din ile, bilim ile, sanat ile, töre konusunda konularda bu böyle olagelmiştir. sıradan bir adam, bütün bu konularda yanılgılarını gidermek ve yanlışlıklarını düzeltmek şöyle dursun, kendi doğru bildiklerini sallayacak rastgele bir şeye karşı hoşgörü dahi gösteremez.

    hele konu “akıl” yoluyla kavranması şart olan bir öğretiyse, bunun çoğunluğun inançları veyahut benimseyişleriyle çatışması hiç de sürpriz değildir.

    bu olguda suçlanması şart olan direk doğruya toplum mu?

    hayır. asıl suçlanması şart olan, toplumu oluşturan insanları bu istikamete iten birtakım egemen ve çıkarcı güçlerdir.

    bu egemen ve çıkarcı güçler, kendi egemenlikleri ve çıkarlarının daimiliği toplumları oluşturan geniş halk kitlerinin bilgisizliğine, tutuculuğuna hem de bağnazlığına bağlı olduğu için, bu vaziyetin böyle sürmesi için ellerinden geleni yaparlar. dolayısıyla bu olgunun sorumlusu da onlardır.

    ilmi ve akılcı bilgi ya da belirtilerini toplumlarına ve insanlığa mal etmekte çabuk olanların hiçbirinin sonu iyi gelmemiştir. böyle kişiler, ilk olarak kendilerini savunabilmek için ihtiyaç duyulan tedbirleri almayarak iyi niyetli ama heyecanlı atılımlarından dolayı yaşamlarını tabii müddetinden çok önce yitirmişlerdir. yaşasalar bile esir edilmiş, eziyet altında kalmışlardır. böylelikle toplumlarına ve insanlığa asıl verebilecek olduklarından pek azını verebilmişlerdir. bu insanlar, gerçek değerlerini, yaşadıkları çağdan çok sonraki bir çağda kazanmışlardır. birer dahî, yiğit, kahraman ya da lider mevkisine yükseltilmişlerdir ama ne yazık ki çok geç!...

    dolayısıyla ilmi ve akılcı bilgi, ortam elverişli olmadığı sürece saklı tutulmayı gerektirir. hatta bu kadarı bile yetmez; bu konuda çalışan kişilerin birbirleriyle olan ilişki ve iletişimlerinin de örtülü tutulmasını zaruri kılar.

    elverişli ortam oluştuğunda ise, söz konusu bilimsel ve akılcı bilginin saklı tutulmasının sürdürülmesine gerek kalmaması bir yana dursun, o spontane açılır, topluma ve insanlığa mal olur. hiçbir ezoterik kuruluşun gücü bu olguyu engellemeye yetmez.

    bu konuda şeyh bedrettin şöyle demiş: «gerçek halka söylenemez; zira onu anlayamayacak olanlar ya yollarını sapıtır ya da o gerçeği söyleyeni suçlarlar.»

    ezoterik sistemin uygulanmasında en başarılı örneklerden birini vermiş olan hermetizmde şöyle bir ilke vardır:

    «gerçek, ona yaraşır olandan başka hiç kimsenin eline geçmemelidir. onu öğrenmek isteyenlerin akıl ve buyrultularının yeterince kuvvetli olduğu üzerine garanti sağlanmalıdır. akıl ve buyrultusu güçsüz olanlar, ya yolun dönülebilecek olan bir mertebesinden geri döner ya da yüz yüze geldikleri gerçeğin karşısında delirmekten kendilerini alıkoyamazlar. her iki vaziyette da vakit ve enerji boşa harcanmış olur. bu yolun sonuna varabilmek için her türlü tehlikeye göğüs germek, zorluklara katlanmak, ölümsüzlüğe hazırlanmak gereklidir. diğer taraftan gerçeği ele geçirenler kötü niyetli ise, ele geçirdikleri gerçeği de kötüye kullanırlar. şu halde gerçeği gizlemekten başka çıkar yol yoktur. bulmak, bilmek ve susmak gerek.»

    ancak hermetizmin işaret ettiği bu gereklilik çok katı bir şekilde uygulanacak olursa, ezoterik sistemde çalışan bir kuruluşun kendi içinde dahi bilgiye erişmeyi sanki olanaksızlaştırıır,0 en azından güçleştirir, dolayısıyla evrimi engeller gibi bir görünüme bürünür.

    ahilerin fütüvvetnamelerinden biri bu konuya çok güzel ve pozitif bir özdeyişle izah getirmiş:

    «bilgiyi ehil olana vermemek, ehil olmayana vermek kadar yanlıştır.»

    bu özdeyiş, ezoterizmin işleyişine de pek uygun… bilgi ancak asgari düzeyde yeterli anlayış ve kabiliyetteki kişilere, gelişme bu yolunda ilerleyebilme özelliği gösterenlere verilecek, başkalarına verilmesinden sakınılacaktır; zira yanlış değerlendirilmesi hem de reaksiyonla karşılanması mevzubahis olabilir. ama bu sistemde çalışmakta olan bir kuruluşa inisiye olan bir kişi de öğretinin tümüne erişemeyebilir. bir başka söylemle, her ezoterik kuruluşun ortak özelliklerinden biri olan “dereceler sistemi” kendi kendine oluşur.

    bütün bunlardan sonra sanırım ezoterizmin nedensel gereğini şöyle özetleyebilirim:

    özgürlüğün savunması ve bu suretle evrimsel doğrultuda ilerleme.
95 entry daha
hesabın var mı? giriş yap