6 entry daha
  • gerçekten de, çınaraltı bar mı kafe mi neyse orasının bahçesinde, henri rousseau'nun ormanlarının fazla sıcak suda yıkanıp çekmiş haline benzeyen otların ve bir takım yabani bitkilerin arasından bize bakan hayvanlar adeta zeka özürlü bir takım bireylerin kabuslarından fırlayıp da oraya gelmiş konuşlanmış gibi durmaktadırlar. mantıken aynı uzaklıkta olmaları gereken bu yaratıkların duruşları ve bakışları insanı derin düşüncelere sürüklemektedir. misal bir takım otların arasından bakan??? bir kartal başı??? boş gözlerle sizi süzmekte, bir yandan da içli içli, bir bildiği varmış gibi şizofrenik bir biçimde gülümsemektedir. onun biraz ötesinde duran ve kartaldan çok daha iyi olan balta girmemiş orman kurbağası, üzerinde durduğu yaprağa sıkı sıkı tutunup düşmemeye çalışmakta, bir yandan da başını çok ters bir açıyla çevirmiş masınızı kesmektedir. yan duvarda ise mısır duvar resimlerine benzer bir takım çizimler gördüğümü anımsar gibiyim ama daha fazla hatırlamak istemiyorum.
    çınaraltındaki kadar dikkat çekmese de başka bir fenomen resim de (bkz: marmara kafe)nin alt katında yer almaktadır. ismi ise the attack of the giant apricot'tur*.
111 entry daha
hesabın var mı? giriş yap