2 entry daha
  • "şimdi gelin günümüz konya'sındaki şehir muhiti türkü ortamını birlikte tarif edelim ...: türkü gündüz değil gece icra edilir. "gece", türkü zamanı olarak onu daha baştan gizemli kılar. gündüz işe dağılan insanlar akşam bir araya gelirler. türkü çalıp söylemek, bütün iş gününün, hatta bir haftanın yorgunluğunun atılması demektir. sadece yorgunluk atılmaz; hal hatır sorulur, daha hafif konularda, iş dışında günlük yaşamın diğer alanları üzerine istişareler yapılır, fikir-görüş alışverişi gerçekleşir. müzisyenler değişik meslek erbabı insanlardır, hatta meslekleri aynı zamanda lakaplarıdır: gömlekçi ali, yumurtacı osman gibi. bu farklılık aynı zamanda toplanmanın sırrını içerir.

    türkü gecesinin asla reklamı yapılmaz, ifşa edilmez. onu ancak belirli bir grup bilebilir ve bazen de son anda öğrenilir (...)buraya herkes çağrılmaz, yalnızca musiki adabını bilenler misafir olabilir. muhabbet edilecek ortam önceden erkek konukların gelebileceği şekilde hazırlanır. erkeğin konumu, günlük yaşamda olduğu gibi baskındır. konuklar ağırlanmaya layık, işlerinde ve sosyal ilişkilerinde itibarlı kişilerdir. bu itibar aynı zamanda müzisyenlerindir. müzik icra edilirken konuklar asla konuşmaz, konuşanlar hoş karşılanmaz, hatta dışlanır. müzisyenlerin bir bölümü biri biriyle usta-çırak ilişkisi içindedir ve "barana" denilen bu grup içinde bir hiyerarşi vardır. icra esnasında "solist" adeta bir yönetmen edasıyla gösterime/icraya yön verir. bu da bir otorite unsurudur. icra edilen türkü repertuarı her ne kadar doğaçlamaya kısmen müsaade ediyorsa da, başı ve sonu bellidir. belli makamlarda söylenen türküler belirli bir düzende çalınır. türküden türküye geçişlerin kuralı vardır. makam geçişlerinde ara verilir ve arada yiyecek-içecek ikramlarında bulunulur. çay, kahve vs. aslında asıl amaç olarak değil, sadece muhabbet ortamına katkısı ölçüsünde düşünülmelidir. ev ortamına taşınan müzik pratiği böylece hem mahrem hem de seçkin ve mistik bir anlam kazanır. itibarlı kişilerin varlığı müzik pratiğini bir gösterime (performans) dönüştürür. divana sunulmuş bir eserler manzumesi söz konusudur. gösteri öncesi ve aralarında hal hatır sorma ile başlayan konuşma, düzeyli ve eğitici bir sohbete dönüşür, bilgisinden yararlanılacak kişinin ağırlığı hissedilir. eğlence ve oyun olmaz, türkü duygusal-ruhsal bir ifade aracı olarak rahatlama ve inşirah sağlar.

    şimdi, zahirî ve derunî alanda farklı görünen konyalı kimliğinin, müziğine aynen yansımasına bir bakalım: halk müziği ile sanat müziği, konya musikî pratiğinde at başı birliktedir. türkü dış kisveyi oluştururken, sanat müziği arka planı biçimlendirir. ritim halk müziğidir, ama ara süslemeler sanat müziği. sanat müziği savının en önemli kanıtı, repertuardaki örn. peşrev, makam, taksim, meyan, medhiyye (şem'i), gibi unsurlardır. kimliksel müziklerde (alevi müziği, solcu, sağcı, ülkücü türküleri vb.) görülebilen siyasallaşma, konya oturak türkülerinde yoktur. konyalı tavrına, dolayısıyla kimliğine uyan komşu yöre türküleri repertuara girmiş görünüyor. bu nedenle konyalı kimliği, en azından türkü geleneği bağlamında siyasal değil, sosyal alanda değerlendirilmelidir. sanat müziğini de vurgulamak için, "konya şehir muhiti musiki meclisi" nitelemesi bu pratiği tam anlamıyla yansıtır."

    http://www.turkuler.com/yazi/konyaturkulerinin.asp

    (bkz: oturak alemi)
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap