• ring deki kaset etkisi yapan film.
    farkı, o kaset birkaç dakika sürmekte, eraserhead dakikalar almakta. sonunda da, sürrealliğine kişisellik yaftası vurup* pek de bir şey anlayamamış ve içiniz dışınız fena halde sıkıntılanmış bir sersemlikle, utanmadan, "o ha, süper filmdi" diyebiliyorsunuz.
  • csi sezon 3 - bölüm 19 : a night at the movies'da sinemada öldürülen kurbanla ilgili tanıklık yapan film manyağı elemanın giydiği tshirtün üstünde yazar ayrıca bu filmin adı...
  • iki yıl önce arkadaşımın sabah beni uyandırarak gel abi acayip bir film var demesiyle izlediğimiz, film boyunca -ne biçim film lan bu- dememize rağmen bizi kendine bağlayarak kanal değiştirmemizi engellemiş başını bir miktar kaçırmış olsak ta sonuna kadar yorum bile yapamadan izlediğimiz film. ancak izlerken uyku sersemliğiyle anlayamadık*** herhalde ki, film üzerimizde büyük bir etki yaratmıştır. film bittikten sonra günün tamamını filmi konuşarak geçirdiğimiz yetmemiş olmalı ki iki seneden sonra hala filmi konuştuğumuz zamanlar oluyor, kesinlikle bir yerlerden bulup bir daha izleyeceğim bu filmi..
  • pis kadife pantolonu artik kicina yapismis olan sakalli suser. kendileri kaykayci ve de bateristtir ayni zamanda. online mayin tarlasindan da hiç anlamaz zira hep veririm kafasina. bazen aseksüel olduğunu düşünmemizi sağlasa da ankara'nın en güzel kızlarını tavlayabilen insandır.

    herkes adsl'e geçtiğinde "abanın!! abanın!!! daha çok film!! daha çok albüm!!" sloganıyla harekete geçerek 500'lük cd çantasını doldurup yeni çantalar edinmeye başlamış, bilgisayari hararetten haftada bir kendini resetler hale gelmiş heykeltraş.

    halk arasında saripipi deriz ayrıca. hiç çekemeyiz kendisini. bizi çok üzer.

    edit: evet mayın tarlasında üstündü. ancak kabullenemediğim şey satranç tahtasını da her defasında kolumun altına vermesi oldu. yine de reversi yiyo mudur bilmem. ve evet biz sapıttık. (bkz: msn gaming zone)
  • benim oedipal üçgenin insan üzerindeki baskısının ve arzunun * elde tutulamazlığının altında ezilen bir adamın karar aşaması olarak izlediğim filmdir.
    film oedipal dramayla açılışını yapar, kahramanımızın kendisiyle özdeşleştiği, bir o kadar başka biri olmak istediği tanrısal yaratıcılık diyarında yaşayan adam* tarafından bir cenin figürü gönderilir. benim tanrısal yaratıcılık diyarı diye adlandırdığım yer baba’nın kanununun* geçerli olduğu, yaratılan ceninin geliştiği uzayda bir bölge olarak görülmektedir.
    --- spoiler ---
    filmin ilerleyen sahnelerinde göreceğimiz gibi henry’nin başkaldırısı bu dünyayı yok edecektir.
    --- spoiler ---

    olayların gelişimine hakim, her şeyin başlatıcısı bu fallik babadan, bir anlamda henry’nin baba olduğu zaman dönüşeceği kişiden sonra üçgenin öteki ucunu, anneyi görürüz.
    henry kız arkadaşının evine çağrıldığında evdeki anne figürü henry’ye sarkar, henry’nin bu durum karşısındaki tavrı çekimserdir, ürker, annesiyle ilişki kurarsa onu hadım* edeceğinden korktuğu baba figürü hem tanrısal bir varlık olarak en yukarda hem de bulundukları odanın biraz ilerisinde durmaktadır. evdeki pısırık baba kızı hamile bırakılmış bir babanın sahip olacağı hiçbir tavrı benimsemez, orada sadece babalığın varlığını göstermek için bulunmaktadır.
    filmin içeriğini karar alma olarak yorumlamama sebep olan sahne anne, kızı ve henry arasında geçen konuşmadır. annenin dediğine göre ortada doğmuş bir şey vardır yalnız henüz çok küçüktür ve ileride bir bebeğe benzeyip benzeyemeyeceği kuşkuludur. burada kız atılır ve küçük de olsa onun bir bebek olduğunu söyler. bu cümle kürtaj karşıtlarının cenin için “henüz bir bebek olmasa da o bir varlık” demeleriyle benzerlik göstermektedir.
    tekrar başa filmi kız arkadaşının hamile olduğunu öğrenen ve kürtajla evlilik arasında kalan, bir karar vermeğe çalışan bir adamın bilinçaltında gelişenler olarak seyredebilir miyiz? ben böyle yapmayı seçtim.
    henry kız arkadaşının doğurduğunu öğrenince burnundan kan gelir, kendisi evet derken vücudu kürtajı onaylıyor gibidir. filmin içinde kesilen el yapımı minik tavukların kürtaj sonrası kanama benzeri bir kanama geçirmesi de henry’nin içinden geçirdiği bu isteğin dışavurumudur. karar verene kadar henry’nin bocalaması tatilde olmasıyla pekiştirilir. henry bir karar alana kadar bütün hayatı askıda kalacaktır.
    evlilik hayatları boyunca karısı bir yok olup bir geri gelir çünkü henry bilincinin yönettiği dünyasında henüz evlenme kararı alamamıştır. evdeki, ceninin biraz büyümüş, biraz ucube hali yaratık da hem ne yapacağına karar veremediği çocuğu hem de kendi babasıyla olan ilişkisinin bir simgesidir.
    bu durum yetmezmiş gibi henry kadın ile ne yapacağını da düşünmektedir ve asla yakalanamayacak olan arzu nesnesi değiştikçe değişir. bir yanda hayatına bir sokup bir çıkardığı, onun için artık çekiciliğini kaybetmiş kız arkadaşı vardır ve henry açık bir şekilde onun kendisini hadım edeceğinden korkmaktadır. bu sebeple postadan gelen penisi ya da spermi simgeleyen varlığı ondan gizler. evlerinin içindeki küçük evimsi dolapta bu varlığı onun gözlerinden saklar. dolap henry’nin iç dünyası, kimseyi sokmadığı kişisel özgürlük alanıdır.
    ikinci kadın ise asla ulaşılamayan, asla kirletilemeyen fallik anne imgesidir. bu kadın evin tek sıcak köşesi olan kaloriferin, benim okumama göre koruyucu anne rahminin içinde yaşar ve üstüne düşen spermleri ezer, çünkü kirletilemez meleksi bir varlıktır. henry’nin hep kavuşmak istediği ama baba’nın kanunu’nun ona yasakladığı meleksi anne figürüdür bu ve ona şarkısında cenneti ve cennetin içinde kendini vaad eder. henry’nin kendisini eksik hissettiği diğer kadınların tersine bu kadın ona hep arayışında olduğu tamlığı sunmaktadır.
    üçüncü kadınsa henry’nin elde etse de ona bağlı kalmayan, sürekli başkasının elinde olan ve bundan dolayı çekiciliği artan kadındır ki henry bütün cinsellik istediğini bu kadınla bir sperm havuzuna dalarak tatmin eder.
    bu kadınla birleşmesi onu tekrar oedipus kompleksinin içine çeker. belirsizleşen arzu nesnesi tanrısal yaratıcılık diyarını gözlemekte, yaratılması muhtemel başka bir çocuğun çekirdeğine bakmaktadır. baba’nın hakim olduğu bu dünyanın korkusundan henry annenin koruyucu rahmine sığınır ve burada babasıyla özdeşleşmesi had safhaya varır. kendi kafası patlar ve ortaya geleceği belirsiz çocuğunun kafası çıkar. henry'nin kafası kan içinde boğulur bu babanın düzeninin yıkılmasının ilk aşamasıdır. bundan sonra henry babasıyla olan çekişmelerinin tehdidindeki başka bir baba oğul ilişkisini reddedecektir. babası olmak istemez bu yüzden baba olmak da istemez.
    ana rahminden fantazisinde kurduğu evlilik hayatına döner dönmez hadım edilme korkusuyla iç dünyasına kapattığı penisini ya da spermini özgür bırakır. varlık aile ağacının üzerinden geçer ve özgürleşir. kararını verip özgürleşen henry de gidip ceninin kundağını açar, kundak açıldığında bebeğin içini görürüz.
    --- spoiler ---
    henri kozamsı kundaktan aslında kendini özgürleştirmiştir. ceninin organlarının deşip onu öldürdüğünde tanrısal yaratıcılık diyarı patlar, babasının düzeni artık yıkılmıştır. onun emirlerinden kendisini azad etmiştir ve artık babasının kendisini hadım etmesinden korkmamaktadır. kürtaj kararı alınmış, cenin doğmadan öldürülmüştür, babalığın reddedilmesiyle babası gibi olmanın korkusu da ortadan kalkmıştır. henry bu kararın ve babanın baskısının artık bulunmamasının rahatlamasıyla hayalinde kendini tam bir varlığa dönüştürecek annesiyle rahimde tekrar birleşir. sarılırlar, beraber olmalarını engelleyecek, aralarına girecek bir baba baskısı artık bulunmamaktadır.
    --- spoiler ---
  • siyah beyaz olması, filmin atmosferinin iyiden iyiye içinize işlemesine neden oluyor aynı zamanda...
  • acik bir siddet veya seks sahnesi icermedigi halde 18 yas altindakiler icin seyir yasagi uyarisi olan, bastan sona akillara zarar metaforlarla ilerleyen 1977 yapimi lynch filmi. yonetmenin bilincaltindaki cocuk sahibi olma korkularini bu filmi yaparak bilinc ustune cikardigi, ol sebepten tum filmin bir ruya atmosferinde gectigi dusunuluyor. filmin muziklerini de lynch yapmis. ya cok sevilecek, ya da nefret edilecek kult kategorisinde bir film.
  • "tamam, bu sefer nihayet kafayı yedim! allahım gerçekten delirdim!" dememe sebebiyet veren garip bir şekilde sürükleyici, kesinlikle şans tanınması gereken film. şöyle ki: eraserhead gecenin bir yarısı tek başına izlenir, ertesi sabah (öğlene doğru) filmin genelinde duyulan anlamsız uğultumsu sesle uyanılır. yüz yıkanır, dişler fırçalanır, ses bir türlü kesilmez. evin içinde korkuyla deli danalar gibi dolaşılmaya başlanır. bir de bakılır kardeş televizyonda (kanal 1!) -ve gündüz gündüz- eraserhead izliyor ne olduğunu bilmeden. derin bir oh çekilir ve kaybedilen eşek misali yeniden bulunan akıl sağlığının şerefine film kahvaltı eşliğinde yeniden izlenir.
  • sinir bozucu, kabus havasında ilerleyen, metaforlarla dolu olan ancak bunları anlayabilmenin güç olduğu kült bir film. izleyene birşey katıyor mu diye sorarsanız, hayır diye cevaplarım. ne izleyiciyi düşüncelere sevk ediyor, ne güzel diyaloglar var, ne de hayata dair yorumlar var. sadece metaforlar var. sadece david lynch'in bilinçaltı var, rüyaları var.

    evet, tam manasıyla sinir bozucu. bu filmin ardından hemen bir tarantino filmi izlenmeli ve bünye kendine getirtilmelidir. en azından, ben şahsen şimdi öyle yapacağım.
  • kanal 1 filmi silgi kafa ismiyle oynatıyor ve digiturk ekranınzda şöyle bir özet geçiyor: "bir zombi ve kız arkadaşının korku dolu hikayesini konu alıyor"

    (bkz: sensin zombi)
    (bkz: sizi tarih affetsin)
hesabın var mı? giriş yap