• zamanında "tanışılan en ünlü kişi" başlığına baba hakkında şunları yazmışım:

    erkin koray
    babayla oturup bira içmişliğimiz bile vardır.
    halamın bir oğlu var. sayısız iş girişiminde bulunup hepsini batırmayı başarabilmiş asla vazgeçmeyen hayata karşı motivasyonu inanılmaz yüksek biri.
    ahmet san'ın dünya yıldızlarını ardarda istanbul'a getirdiği yıllar.
    bu da organizatörlük işine girdi. ünlümsü birkaç kişiden sonra asıl bombasını patlattı ve nasıl yaptığı bende ölene dek muamma olarak kalacak şekilde babayı ikna edip o küçük ve şirin anadolu şehrine getirdi.
    tabi organizasyonu sadece getirmek sandığı için tanıtım kısmı ihmal edildiğinden koskoca spor salonunun sadece ön sıraları doluydu.
    ama erkin baba o kadar babacan, ego olayını o kadar aşmış biri ki hiç bozuntuya vermeden bütün herkesi sahnenin önüne toplayıp 'icabında biralar da benden' diyerek o geceyi unutulmaz yapmayı başarmıştı.
    babaya mahçup olan halaoğlu konser sonrası onu güzel bir mekana götürmeyi teklif ettiyse de baba "ya ne gereği var masraf etmeye ikişer bira alalım şurada içeriz işte" diyerek biz dünyalılara ikinci şoku yaşatmıştı.
    ama baba durmak bilmiyordu. liseli ergen bünyemin sadece müzikten değil insanlıktan da nasibini almadığını herkese göstermek istemiş olmalıyım ki babanın önüne "bir imzanızı alabilir miyim eheehe" diyerek kapağının renkleri solmuş ucuz bir korsan kasedini koymuştum. baba kasedi evirdi çevirdi ve (evet keşke o aklınıza geleni yapsaydı ama) "ben ne zaman çıkarmışım bu kasedi yahu" deyip güldü, başımı okşayıp imzalayarak hat-trick hero olmuştu.
    ölüler hata yapmazlar. o yüzden asıl mühim ve değerli olan yaşarken efsane olabilmektir. bunu da ancak erkin baba gibi birkaç kişi başarabiliyor. kıymetini bilelim. babaya hürmet.

    ruhu şad olsun
  • siyaset maydanının barış manço özel programında bunama belirtileri göstermiş insandır.zira herkes barış manço şöyle iyiydi,böyle iyiydi derken söz erkin koraya geldiğinde,baba bombayı patlatmıştır.
    -evet sayın erkin koray siz ne diyceksiniz?
    +ben erkin koray isem nisanda erken seçim olur.
    bu cevaptan sonra salonda sessizlik yaşanmıştır.hem de erken seçim olmuştur nisanda.
  • burada, hakkında berbat bir üslupla yazılan her şey yeni türkiye'nin özeti niteliğindedir. üretmeyen, sadece tüketerek var olmaya çalışan asalak sürüsü oturduğu yerden sadece klavyeye basabilme yetenekleriyle koskoca bir çınara çok rahat hırsız diyebiliyor. nitekim aynı vasıfsızlar gerçek hırsızlara h harfini dahi yazamayacak kadar korkak ve hayatsız.

    erkin koray'a yaşarken değerini verin, iki gün sonra buraya gelip badem gözlü ilan ettiğinizde bu sizin sadece ne kadar iğrenç insanlar olduğunuzun kapanış sahnesi olacak.

    debe editi: bugün doğum günüm ve dileklerimden biri de insanların daha incelikli olabilmesi. lütfen kaba olmayın bu size hiçbir şey kazandırmaz.
  • alt tarafı bir banka reklamında oynamış, türk rock müziğinin babası.

    erkin koray hiçbir zaman çok büyük paralar kazanan bir adam olmamıştır.

    özellikle 1982 yılına kadar kafasına estiği gibi yaşamış ve kimseye eyvallah etmemiştir.

    plakları çok satan bir starken, her şeyi bırakıp, dünya kültürünü tanımak için uzaklara gidebilmiştir erkin koray.

    1983'te kızı damla'nın doğup, annesi vecihe hanım'ın vefat etmesiyle birlikte, ekmek parası kovalamanın derdine düşmüş, yine de elinden geldiğince ucuz işlere imza atmamaya çalışmıştır.

    yıllarca kirada oturduğunu, dandik eski arabalara bindiğini, kendisini yakından takip eden tüm hayranları bilir.

    cem karaca, babasınından miras kalan 2 daireye rağmen, hayatı boyunca maddi sıkıntı yaşamış, annesi toto karaca'nın cenazesini, tedavi görmesi için yatırdığı özel hastaneden, devlet yardımı ile alabilmiştir.

    içlerinde en çok para kazananları olan barış manço bile, ömrünün son iki yılında parasızlıktan inanmadığı bir albüme emek harcamak zorunda kalmış, ölümünden sonra varislerine tonla borç bırakmıştır.

    erkin koray 71 yaşında. bir ev satın alabileceği kadar para kazanmak için reklam filminde oynadı diye eleştirmek kimsenin haddi değil bence.
  • 08.07.2023 tarihinde yeni albümü ve yaşamı hakkında bir açıklama notu yayınlamıştır. uzun ömürler dileriz.

    açıklama görseli

    --- spoiler ---

    yaşlanıyoruz herhalde artık...
    size bir-iki söyleyeceğim bir şey var, onu da söyleyeyim de... neme lazım.

    bu arada kanada seyahatimle ayrı kaldığımız süre içinde, tabii ki yeni eserler yaptım. bunların hepsini kızım damla’ya, kanada "weagle records" firmasından size ulaştırması için bırakıyorum. belki "niye sen kendin çıkarmıyorsun?" diyeceksiniz... vallaa, memleketin bu hukuki arızaları bende hiç heves bırakmadı. sizin de kazanmış olduğunuz mahkeme dosyalarınızın üzerine bir çizgi çekip, çapulcuya "sen devam et" dense, sizde de aynı şey olur!
    düşünebiliyor musunuz? herif pembe plak kapağı yapmış. kendi ruhunu yansıtıyor herhalde. benim onayım yok, normal olarak. zaten plak üzerinde onayı alınan herhangi bir şey de yok.

    o yüzden bu işi kızıma bırakıyorum. onun sinirleri benimkinden daha sağlam. daha doğrusu ben ona, bu işlere sinirlerini bozmamasını telkin ettim.

    eserlerin adlarını özellikle şimdiden söylemiyorum. sebebi var: "a" desem, annen diye plak çıkartırlar yarın; söz ve müzik: erkin koray, diyerekten...

    söyleyeceklerim bu kadar.

    sizleri ne kadar sevdiğimi tarif edemem.
    mutlu yarınlar dilerim.

    erkin koray
    --- spoiler ---
  • barış manço, cem karaca, fikret kızılok, ilhan irem bu ülkeyi müzikal açıdan orta doğudan alıp avrupa'ya götüren ve bunu yaparken kendi özümüzden ödün vermeyen, araplaşmayan, avrupa yalakası da olmayan bir gruptu.

    işte o grubun bence müzikalite olarak en iyisiydi erkin koray. zamanı geldi ve üstteki grubun yanına gitti. tabi ki sadece fiziki olarak aramızda değil. yoksa dünya var oldukça, müzik var oldukça o da üstteki ekip gibi yaşamaya devam edecek.

    huzurlu uyusun...
  • cem karaca, barış manço, erkin koray hepsinin başkalarından alınma şarkıları varken, özellikle sürekli erkin koray'ınkiler gündemde tutulur nedense. kendisiyle ilgili talihsizlik arabesk'e prim veren memlekette, kariyer şarkıları olarak şaşkın ve fesupanallah'ın bilinmesidir. youtube'ta en fazla tıklanan şarkıları halen bugün bunlar işte. sayısız kendine ait, pych rock-hard rock çizgisindeki eserine rağmen...

    bunlar plak satışı olarak başarılı olmuştur ama erkin koray bu şekildeki bir ünü pek de istememiştir. şaşkın ve fesupanallah'ın çıktığı 74 senesinde aynı dönemlerde yaptığı çok sert krallar ile sentez elektronik türküler asıl yapmak istediği müzikti.

    ahmet güvenç bir röportajında şöyle diyor: şaşkın ve fesupanallah patlamış, erkin koray'a konser ve turne teklifleri yağıyor. o bütün bunları bırakıp bana, ya ahmet sıkıldım gel gidelim memleketten diyor beraber hollanda'ya gidip 6 ay aynı evde kalıyoruz. erkin koray işte böyle bir maceracı kişiliktir diyor.
    ilk arabesk ve aynı zamanda arak plağı olan şaşkın'ın yapılma sürecine gelince:

    bugün youtube’ta mesafeler'i dinleyen 600bin kişi ya da sağda solda ‘türkiye rock tarihinin en psikedelik eseridir’ ; türk saykodelyasının istiklal marşıdır; bu toprakların white rabbit’idir diye yorum yapanlar sanıyor mu ki bu plak jefferson airplane gibi çok sattı, türkiye’de yer yerinden oynadı. hayır maalesef anlaşılamadı türkiye’de o zamanlar, ve de bu plak satmadığı için 1972-1973 yıllarında yaptığı tüm plaklar (sonuncusu mesafeler) için erkin koray plak şirketine daha önce aldığı avanslardan ötürü bugünün parası ile 40 aylık ev kirası parası borçlandı.

    daha sonra bu işin içinden nasıl çıkacağını kara kara düşünüp içinden plak şirketi sahibini öldürmek bile geçerken; iskenderun’daki turnesinde kasetçinin birinin önünden geçerken arapça şarkı çalıyor, çok hoşuna gidiyor kasetçiden karışık kaset yapmasını söylüyor; bu karışık kasetin içinde şaşkın’ın orjinali var. bu kasetteki eserleri de severek dinliyor, kendisine yeni bir müzikal kapı aralanmış oluyor böylece.

    sonra erkin koray o dönem başka bir plak şirketi olan doğan plak'a gidiyor;
    diyor ki benim şu plak şirketine borcum var oradaki borcumu silin size bir plak yapayım çok tutulacak eminim diyor. o yeni plak şirketi kendisine güveniyor; 2 hafta aranjman için süre veriyor- 2 hafta sonra stüdyoya giriyorlar ve şaşkın şarkısı patlıyor o dönem listelerde uzun süre 1 numarada kalıyor.

    işte bugün erkin koray için ‘arabeske bulaşmayaydı iyiydi’ diyenlerin bilmediği bir gerçek. erkin koray'ın mesafeler benzeri deneysel işleri türkiye’ye o donem fazla geldigi icin plak sirketine yuklu borcundan oturu, bu islere girdi. tabii bunu fazla uzatmayabilirdi ama plak sirketine olan borc bittikten sonra doğu müziği ile bağını kesseydi eger, o zaman da bir rockçının dogu müziğine getirdigi ilginç yorumlar olan özer şenay ve okay temiz gibi çok önemli sanatçıların da büyük katkılarının olduğu estarabim ve arapsaçı gibi sentez eserleri bugün dinleyemiyor olacaktık.

    arak şaşkın o zaman finansal olarak erkin koray'ın kendisini kurtarmıştır ve de ona sadece batıda ve anadolu'da değil araplarda ve hintliler'de de çok güzel melodiler bulunabileceği gibi yeni bir müzikal bakış, felsefe kazandırmıştır. bu da ondan sonraki eserlerinin sentezlerine yol açmıştır. bu sentez felsefesini sadece müziğine değil plak kapaklarındaki yazılarına da yansıtmıştır:
    "doğa birimleri içerisinde herşeye olabilir diyebilecek bir görüş açısına vardıysan bir daire oluşturmuşsun demektir. artık özel zevklerine ve mantığına dayanan görüşlerini açıklamak üzere dairenin herhangi bir noktasından güvenle yola çıkabilirsin''- fesupanallah 45'liğine yazdığı bu sözlerin yanında bir de o dönem türkiye için aykırı olan bir yüz boyama ile karşımıza çıktığını söylemekte fayda var.
    yani erkin koray, bu arak ve arabesk şarkılarda bile araya aykırılıklar sokabilmiştir kendi rock'çı kimliğinden taviz vermeden.

    finansal açıdan şaşkın ve fesupanallah kendini rahatlatsa da, o bunun kaymağını yemek yerini alıp başını çekmiş, yurtdışında farklı arayışlara girmiş- aynı yıl hazır ünü de varken çaktırmadan araya krallar'ı sıkıştırmış- ve dönemin led zeppelin ile black sabbath sertliğindeki bu şarkısı bu sayede türkiye plak listelerinde 3.sıraya kadar çıkabilmiştir. düşünün bugün aleyna tilki, demet akalın, hande yener ve onlarca rapçinin arasında pentagram'ın 3.sırada olması gibi birşey bu.
    meçhul isimli abd toplaması lp'deki saykodelik kapak çizimi erkin koray'ın kendi çizimidir ve de krallar 45'liğinin de kapağıdır bu aynı zamanda. plak kartonetine de ''krallar vardır: halk seçer, veya herhangi bir şekilde gelirler; başlarında taç vardır. sarayları, büyük servetleri, idare ettikleri halk kitleleri...''diye başlayan özlü sözleri döşemiştir.

    dönemdaşları barış manço ve cem karaca'nın henüz longplayleri yokken şaşkın, fesupanallah, krallar'ın çıktığı 1974 yılında son derece başarılı bir rock ağırlıklı sentez albümü olan elektronik türküler longplayi için plak şirketini de ikna edebilmiştir aynı zamanda ve de nazilli ilçesinde hard rock konseri vermiştir ki burada elektronik türküler albümündeki ve mesafeler 45'liğindeki şarkıların daha sert yorumları vardır.

    özetle şaşkın'ın arak olmasını savunmuyorum ama şaşkın ve fesupanallah'ın kendisinin kariyer şarkıları olarak yazılmasını saçma buluyorum tam tersine erkin koray kariyerinde gerçekten yapmak istediği krallar ve elektronik türküler'i şaşkın ve fesupanallah'ın yarattığı etki sayesinde yapabilmiştir. yoksa türkiye müzik piyasasında böyle aykırı müzik yapan, zaten kendisine de böyle aykırı ve maceracı olan bir adam tamamen kaybolabilirdi de müzik piyasasından ve bugün krallar, eketronik türküler, akrebin gözleri'ni de dinleyemiyor olurduk.
  • başından beri hiçbir konuda taviz vermeyen, yaptığıyla yaşadığı birbirine yüzde yüz uyan biridir erkin koray. 60'ların sonlarına doğru arabesk yoğun olarak atmosfere hakim değildi ama fantezi müziğin ilk örnekleri başlamıştı. erkin koray beyoğlu'nun arka sokaklarında ya da plakçılar çarşısından tanıdığı insanlarla icra etmeye başladığı sokak müziğinin öncülerindendi. mesela “kızları da alın askere” o dönemin en önemli şarkılarından biriydi. o dönem değişik müzik yapan insanlar, mesela moğollar, orhan gencebay, kaygısızlar aynı sokakta otururmuş. bahsini ettiğim zamanlar lsd patlamasının yaşandığı dönemler… bir tarafta psychedelic rock atmosferi, bir tarafta cigaralıkçı arabeskçiler… türkiye'nin ilk caz orkestrası şeflerinden olan ismet sıral bile heves edip elinde diapozonla bu müzikal komün alemlerine gelirmiş. erkin koray'ın özelliği bu iki dünyanın da içine girip adapte olabilmesiymiş. erkin koray bir akşam değişiklik yapıp “başka bir kafa” olsun diye arkadaşlarıyla rakı içmiş. “fesupanallah”, “şaşkın” ve “komşu kızı” o rakılı ortamda, bir gecede ortaya çıkmış.

    sağ sol kutuplaşmasının yaşandığı zamanlarda erkin koray'ın hey dergisine verdiği acayip kafa açıcı bir röportaj vardır. cem karaca o zamanlar sol cenahın konserlerine çıkar, barış manço ise ülkücülerle dirsek temasındadır. dergi erkin koray'a “siz ne taraftasınız?” diye sorar. erkin koray “ne sağdayım, ne solda, ben yukarıdayım. onlardan 25 sene öndeyim…” diye cevap verir.

    erkin koray orijinal biri olmuştur her zaman. kızını bile okula göndermeyip kendi eğitmiştir. kim yapabilir böyle bir şeyi? bir tek o yapar. bir dönem tek başına klavye ve gitarla program yapmışlığı da vardır, eleştirilmiş, hatta komik bulanlar bile olmuştur. omzuna astığı gitarı ve önüne koyduğu parmaklarıyla okşadığı klavye ile sergilediği performans komik değil, cesurca bir işti. bunun nedenini eski müzisyenlerle çalışmak istemesine ama artık eskilerin de o havada olmadığına bağlamıştır. kendi kendine kayıkçılık yapmayan, bütün çelişkilerini, düşünce fırtınalarını sonuna kadar yaşayan biridir. kendi kuşağından onun gibisi yoktur.

    son olarak söylemeden edemeyeceğim; tarantino erkin koray'ın müziğini duysaydı, hemen filminde kullanmak isterdi.
  • muhtemelen uydurma ama zamanında erkin koray'a sormuşlar:

    - siz hep cem karaca ve barış manço ile birlikte anılıyorsunuz. oysa bildiğimiz kadarıyla cem karaca solcu, barış manço da sağcı. siz peki, solda mısınız, sağda mı?
    - ben yukarıdayım.
  • gene gelmiş erkin koray için emek hırsızı, arakçı diyenler. bir bitmediniz.

    sayın arkadaşım osman, insanları sağ-sol diye madem ayırıyorsun ve belli ki ona göre kendilerine değer veriyor ya da işe yaramaz buluyorsun o zaman sana bir hikaye anlatayım, bak dinle:
    solcu cem karaca ki o da kendi kulvarında bir üstattır, sanır mısın acep tüm şarkıları ona ait ? 1988 tarihli töre isimli albümünden tam 4 (yazıyla dört) eser bir ermeni şarkıcı olan harout pamboukjian'a ait (sanırım bu 4ünden biri ermeni anonim ama onda da harout'inkiyle aranje benzerliği var) ait bu intihallere üstadın kendi en iyi 5-10 şarkısı arasına rahatlıkla girebilecek 'sevda kuşun kanadında' da dahil. töre albümü kartonetinde hepsi söz-müzik cem karaca yazıyor halbuki.
    işte bu da intihallerin ispatı olan eşi ilkim karaca ile röportajın linki:
    https://t24.com.tr/…eyen-yonleriyle-cem-karaca,9376

    sağcı olduğu düşünülen (ki ben bu konuda emin değilim) barış manço'nun yavuz plak etiketiyle, 1979 yılında yayınlanan “yeni bir gün” albümünde yer alan “ne ola yar ola” şarkısıyla fransız michael polnareff’e ait olan “le bal des laze” adlı şarkısı son derece büyük benzerlikler taşımaktadır. barış manço'nun alıntıları bununla da bitmemektedir. diğer alıntı eserler için aşağıda linki bulabilirsiniz:
    https://www.gazeteduvar.com.tr/…ve-michel-polnareff

    şimdi cem karaca ve barış manço'dan örnek verdikten sonra asıl konumuz erkin koray'a dönelim:
    farzedelim ki türk rock tarihinde şarkılarının %90'ı tamamen amerikan, hint ve arap şarkıcılardan arak. kalan %10 için kendisine 'baba' müzisyen dememiz için akrebin gözleri, meçhul, krallar, mesafeler, allah aşkına, yalnız sen varsın, hayat katarı, ankara sokakları, suskunluğun ötesi, gün doğmuyor, inat, çetin ceviz, razıyım yeter de artar zaten. tek başına, arap saçı, estarabim, türkü bizim dostlar, sevdiğim gibi eserlerdeki dahiyane düzenlemelerine(aranjelerine) hiç girmiyorum, ama onların söz-müziği kendisine ait değil dersiniz diye (albüm kartonetlerinde besteci isimleri belirtilmesine rağmen). bir de dönem türkiye koşullarının tüm imkansızlıklarına rağmen türkiye'de rock müziğini; rock bar akımını başlatması ve 24 yaşından (1965) beri bu kültürü oturtmak için arka sokaklarda uzun saçı yüzünden kendisine sataşan ve bıçak çekenlerle mücadele etmesini, vücudunun çeşiti yerlerinde bu yüzden yara izleri olduğu konusunu da es geçiyorum kendisine 'baba' sıfatının verilmesinin diğer bir sebebi olarak.
    son bir dip not: erkin koray sosyal demokrattır, yani solcudur esasen. savaş karşıtı bir hippidir bunu kendi yazdığı mezarlık gülleri isimli kitapta da belirtmiştir. milliyetçi olduğunu söyler ama bunu herhangi bir siyasi partiye üyelik anlamında değil, ülkesini seven anlamında söylediğini belirtmiştir. zamanında chp'den siyasete girmiştir, sonra oradaki oy kaybından ötürü halk farklı tarafa gidiyor bakın demek ve onlara kendince bir mesaj vermek amacıyla kısa süreliğine farklı bir sağ partiyle flörtleşmiştir.
    zaten zamanında sağ-sol siyasi kutuplaşmanın memlekette dorukta olduğu günlerde ''cem solcu, barış sağcı siz hangi yöndensiniz'' diye kendisine bir röportajda sorulan erkin koray soru üzere, ben ne sağdayım ne soldayım (bir nevi estarabim durumları) ben ''yukarıdayım'', mevzunun 20 yıl önündeyim tarzında bir açıklama yapmıştır.

    ayrıca diyelim ki mhp'li olsun. konumuz müzik değil mi, sanatçıyı tuttuğu takım, inandığı din veya inanç sistemi ya da tuttuğu siyasi parti yüzünde neden yargılayalım.
    bu ülke ne çektiyse sağ-sol, inanan-inanmayan gibi ayrıştırmalardan çekti zaten geçmişte ve halen de çekmekte. erkin koray 20 yıl önündeyim mevzunun dedi ama o lafın üzerinden belki 45 yıl geçti, memleket bu konu üzerinde halen bir adım ileri gidemedi; şimdi de buna inançlı-inançsız gibi 2.bir kutuplaşma meselesi eklendi (ekletildi). devrim isimli arabanın başına gelenler vs, bir sürü benzer hikaye. bu memleketin kafasını kaldırıp ileriye bakamaması için oluşturulan yapay gündemler, ayrıştırmalar vs...
    bu memlekete akranları cem karaca ve barış manço gibi bir tutam medeniyet getirmek gibi bir görevi 60'lardan bu yana kendisine şiar edinmiş bir mücadele adamı olarak bu konuları da erkin koray mezarlık gülleri isimli kitabında işliyor zaten. anlayana...
hesabın var mı? giriş yap