• (bkz: bonanza)*
  • (bkz: dallas/@altay)
  • 'geçmiş bahar mimozaları 'vardı ,ilkokuldaydım izlerdim ,üniversiteden mezun olmuş iş güç sahibi olmuş biriyim şimdi izleyemiyorum ..büyüdükçe mi salaklaştım bilmem.dizide filiz akının küçük oğlunu oynayan coçuğa aşıktım ,çocuk büyümüş mehmet günsur olmuş..ne denirki ..en azından zevkimi kaybetmemişim..
  • bir tanesi vardır ki, yıllardır akıllardan çıkmaz, ama ismi de bir türlü hatırlanmaz.

    dizinin geçtiği yıl artık 2010 mudur 2050 midir hatırlamıyorum, dedim ya, yaşım da o zamanlar en fazla 7, hiç olmadı 8. aşk dediğim şey, komşunun oğluna bakıp aptal aptal ağlamaya başlamaktan ibaret. sabitlemişim kafada, aşk ancak senden büyük bir komşu oğluna olur diye. dizimizde ise, artık uzaylılar bildiğin yerleşmiş dünyamıza, çoğunlukla da barış içinde yaşıyoruz. dünyalı uzaylı kolkola. hatta öyle ki, kpss'e girip polis olmalarına bile izin var. işte dizimizin de iki kahramanı vardı, biri dünyalı polis, biri uzaylı polis. daha doğrusu dedektif. zaten çocukluğumdan beri, şu dedeftifbunlar sürekli bir olay bir macera içinde idi. ne eğlenirdim yaaa. bir bölümünde işte, bunlar bir bağımlılık yapan maddenin üretim/tüketim/dağıtım yerini basıyorlar. ancak maddenin şöyle bir özelliği de var ki, maddeden alınca, karşına ilk çıkan kişiye aşık oluyorsun, artık bir haftalık mı 24 saatlik mi etkisi, kısa birşey işte. anlayacağınız üzere, maddeyi yanlışlıkla alan polislerden birisi de bizim uzaylı dedektifimize aşık olup köpeği filan oluyordu. tabi o zamanlar ben bülent ersoy'u filan bile kafamda kodlayamadığım için, bir erkeğin başka bir erkeğe, hem de komşunun oğlu değilken aşık olamamasını hiç anlayamamıştım.

    neyse işte, konu dağıldı gibi oldu ama, bu dizidir ki adı ile yıllardır zihnimi kurcalar durur.

    cahiliye devri sonrası editi: dizinin adı alien nationmış, kanal da trt değil starmış. ben tabi kaynak kıçım şeklinde hatırladığım için herşeyi, yalan yanlış bir çocukluk geçirmişim.
  • sanırım almanya'da bir grup çocuk vardı. böyle tünellerden filan geçip hazine arıyorlardı filan. çok pis gaza gelmiştik ablamla da ben karanlıktan korktuğum için bizim evin bodrumundan öteye gidememiştik. bodrum dediysem de ben kapısına kadar gidip, ağlayarak eve koşuyordum, o yani.
  • internette pek azının çok ufak parçalarını bulabildiğimiz diziler. bunları (hatta bütün trt arşivini) yeniden gün ışığına çıkartacak trt genel müdürü kültür-sanat tarihimizde eşsiz bir yer edinecektir ama trt'nin başına kültür sanat düşünen bir müdür atanma ihtimali arşivlerin daha da tozlanacağını gösteriyor maalesef.

    edit: bu entry'i yazdıktan sonra kültür bakanlığı'na bilgi edinme kanunu çerçevesinde böyle bir çalışma yapılıp yapılmayacağına dair bilgi isteyen bir dilekçe verdim. aklımdan çıkmıştı; dönüp tekrar baktım sonuç ne oldu diye; aynen kopyalıyorum:

    başvuru hareket(ler)i
    başvuru tarihi; gönderen kurum alan kurum
    dilekçe hakkı bimer kültür ve turizm bakanliği
    dilekçe hakkı kültür ve turizm bakanliği telif haklari ve sinema genel müdürlüğü
    dilekçe hakkı kültür ve turizm bakanliği güzel sanatlar genel müdürlüğü
    dilekçe hakkı telif haklari ve sinema genel müdürlüğü sinema dairesi başkanliği
    dilekçe hakkı sinema dairesi başkanliği arşiv ve teknik prodüksiyon şube müd.
    yapılan işlem(ler)
    işlem yapan kurum yapılan işlem
    güzel sanatlar genel müdürlüğü dosyaya kaldırıldı (işlemi bitti)
    arşiv ve teknik prodüksiyon şube müd. gereği yapıldı

    velhasıl dosyayı kaldırıp gereğini yapmışlar. zahmet edip geri dönmediler, soruyu sorduğumla kaldım. evet.
  • trt'nin bir döneme imzasını atan ekserisi yücel çakmaklı imzalı büyük prodüksiyonlu dizilerini unutmamak gerekir.
    küçük ağa (yücel çakmaklı)
    kuruluş (yücel çakmaklı)
    hacı arif bey(yücel çakmaklı)
    aliş ile zeynep (yücel çakmaklı)
    dördüncü murat (yücel çakmaklı)

    bunlarda klasiklerden;
    parmak damgası (okan uysaler)
    gecenin öteki yüzü (okan uysaler)
    geçmiş bahar mimozoları (okan uysaler)
    yıldızlar gece büyür (okan uysaler-orhan oğuz)
    hanımın çiftliği (ünal küpeli)
    kartallar yüksek uçar (hüseyin karakaş)
    kırık hayatlar (emin gerçeker)
    kanun savaşçıları (emin gerçeker)
  • tekel oldugu zamanlarda bizi en guzel ornekleriyle tanistirdigi icin mutesekkir oldugum kanalin (trt), keske bazilari hala devam etse dedirttiren (altin kizlar), bazilarinin baska kanallara kaydigini bildigim (cosby) dizileri silsilesi..ilk akla gelenler benim icin:

    1)mavi ay,
    2) calikusu (tekrar seyretmek icin trt'ye dilekce vermeyi bile dusunmustum),
    3) cosby ailesi,
    4) altin kizlar
    5) hayat agaci -sanirim hem sam icin hem de polis icin duygular besledigimi -ilk biseksuellik suphelerim-, adam'i cok seker buldugumu, zenci ailenin dondurmacilik yapip olaya hakim oldugunu gormeye bayildigimi -zayif olanlarin kendilerini savunmalari, ve vakur olmalari benim icin cok saygi duyulacak biseydi- simdilerde farkettigim dizi!
    6) ve cok eskiden-bebekken kole isaura ve marianna, babaannem bayilirdi ben de o yuzden takilmistim ilkokulda
    7) -bi de "cumartesiden cumartesiye" deki walt-disney ve "snorkels" cizgi filmleri: cumartesi sabahlari 10da baslayan, hasmet baboglu'nun sundugu, araya cizgi film alan bi cesit egitici dokumanter program idi bu cumartesiden cumartesiye. icinde de cizgi film "araliklari" olurdu..
    -onu da aslinda surekli walt-disneyleri (arka arkaya 3 tane verirlerdi) videoya kaydedip (video hastasi olmustum 9 yasimda) sonradan izlemek icin takip ederdim. bu sayede 3-4 video kasetlik bi kolleksiyonla basladim, kasetler 9-10a cikti (40-45 dakika kaset basi takriben)

    snorkel fazlalikti arada. cunku snorkel dizisini onceleri pek sevmezdim (simdi hasretle aniyorum) : acayip mor kilikli snorkel kafali -"bayan sikbalik" "altin cocuk" gibi karakterlerin varligini hatirlarim-bu altin cocukla (mavi yildizli kostumu olan snorkel) bi tane pis suratli sari derili bi baska cocugun surekli sidik yarisina soz konusu olan maceralari ve ebedi cekismeleri bana cook sikici geliyordu- yani aslinda bitsin de walt disney gelsin ben yine videoya kaydediyim diye can atardim

    mamafih, sonra usenmeye basladim stop-pausea basip bekle snorkel bitsin processinden- pardon isleminden- ve de hepsini paket olarak kaydetmeye basladim cunku arka arkaya yayinlaniyordu. boylece snorkelleri de sevmeye basladim. video kolleksiyonumda hala duruyor, istanbul'da evde..

    bunlar beni "dizi" konseptini sorgulamaya iten, temasi hep ayni seyin varyasyonu olan- mesela kuruntu ailesi gibi dizilerden niye nefret ettigimi dusundururdu..(aman o adami hic sevmem, onun aptalmis gibi yapmasi, kulaginin az duymasi nasilsinizi evde mi kaldiniz olarak duymasi vs karisinin da bu silsileye katilmasi, hatta sakalli damat ve kizlarinin da ciddi ciddi bu akintida kaybolup gitmeleri!!niye seyrediyomusum acaba-galiba pazartesi aksamlari dayanilmaz bi yokluk cekiyodum ben, mecburiyetten izliyodum)
    sonucta bi dizide, eger o tekrar eden temayi seviyosaniz-cosbyde baba/anne arasi inanilmaz "amerikan" diyalog, anlayis sevgi silsilesi, hem disiplin hem kucak dolusu sevkat vs..altin kizlarda dorothynin safinaz kilikli durumu, blanche, rose ve en onemlisi ailecek bayildigimi sophie karakterinin bilmisligi!!! bunlari sevdiginiz icin diziye takiliyosunuz..hic bi zaman (hayat agaci haric) plot yuzunden takilmadim bi diziye-soap operalari neredeyse hic bilmem..
    kartallar yuksek ucar'i bir turlu hatirlayamadim: niye oldugunu anladim-cunku benim saat 9 mu 9 bucukta mi yatmama gerekiyordu-hep o jenerik cikardi, sanki o benim yatma isaretim gibiydi. yatma saati 10 a falan cekildiginde ise maalesef o dizi yayindan kalkmisti!! hic seyretmedim ben o diziyi!! (gerci biz o kadar abartili bi disiplinli bi aile de degildik, bir tek o 9da yatma merasimini saymazsak, o da ilkokuldu)
    bu baslik altinda, insana maziyle ilgili ne kadar da cok sey dusunduruyo bak yaw dedirten, altina yazdigim bunca seyden sonra insanlari "of cosmus" dedirtebilecek, uzun zamandir entry yazmamis oldugum dusunuldugunde benim bagislanmami gerektirecek onemli sosyolojik acilimlari olan bi madde: mesela insanlarin toplu halde oturup cay saatinde marianna izlemeleri onemli bi sosyolojik olay!! sokaklar bombos olurdu..

    burada bkz ile gecistirilebilecek, ama su ara "dogu'da cekilen turk dizileri" isimli bir cesit makale konusu olarak takip ettigim bir guncel acilimi da olabilecek (trtdeki eski guneydogu dizileri diye bir hypothetical bkz olsa verirdim ama yok) bir maddecik.
    (bkz: eskiden trt de yayinlanmis cizgi filmler/54)
  • jeneriğinde üstün bir yaratıcılıkla duvara kovayla kan boca edilen bir dizi vardı.
    adı "duvardaki kan" olan dizinin jeneriğinde enjektör içinde kan göster demiyorum tabii ama o psikotik görüntüyü benim 3 yaşındaki beynime kakmaya ne hakkın vardı trt?
    kavanozdaki adam ile de perçinledin o korkuyu devlet televizyonu!
hesabın var mı? giriş yap