• star trek kadar orjinal, firefly kadar kaliteli, battlestar galactica kadar epik degil ama hepsinin iyi yanlarinin bir karisimi. hastasiyiz.

    bir iki bolumle notu verilebilecek bir dizi degil, cunku zamanla evriliyor. bence scorpius sahneye cikana kadar sabretmek lazim. en iyi bilimkurgu kotu adami olabilir.

    format, "haftanin hikayesinden" daha uzun soluklu bir senaryoya gecis yaptikca, hikaye anlatim araclari da cesitleniyor (alternatif versiyonlu esas oglan, birbirlerinin beyninde yasayan karakterler, vs)

    sov yasini gosterdiginden hbo ile simarmis bir nesil icin ikinci sinif gelebilir ama bence zamaniniza deger. en dandik bolumde bile guzel islenen bir tema ve eglenceli sahneler var. diyaloglarin yuzde 90'i iyi (yapilan gondermelerin cogu ceviride kaybolacaktir, orjinal altyazilarla izleyin). tum karakterler zamanla derinlesiyor. x-filesdaki kadar iyi bir romantik gerilim var. daha ne olsun.

    bir bilimkurgunun yapmasi gereken en onemli seyi yapip "keske burada abidik gubidik seylerle ugrasacagimiza moya ile o gezegen benim, su wormhole senin, bu iskence koltugu hepimizin tadinda dolanalim" diye ic gecirmenizi saglayacaktir.
  • bilim kurgu sevenlerin asla pişman olmayacağı gayet "eğlenceli" bir diziymiş.. bu kadar geç tanıştığım için kendime kızıyorum..
  • 2. sezonda bir bölümde john crichton isimli karakterimiz kendi sol eline silah tutup yine kendi seks hayatını bitirmekle tehdit etmesi dakikalarca gülmeme sebep olmuş dizidir.
  • çekilmiş en piskopat televizyon serisi. herkesin ingilizce konuştuğu mantıksızlığına da douglas adams tarzı bir cevap vermiş olması da dizideki absürdlüğe giden yolda ilk adım olarak algılanabilir. kostüm ve makyaj departmanının mükemmel yaratıcılığına ve emeğine rağmen, hiç ödül alamamış olması da bilim kurgu'ya kıvrılan burunların körlüğü ile açıklanabilir.
  • hemen hemen yayınlanmış/yayınlanan her bilimkurgu dizisini izlemeye çalışan birisi olarak sınıflandırmakta zorlandığım dizidir kendisi. iki-üç bölüm çok iyi giderken ardından öyle bir cheesy bölüm geliyor ki nasıl yani diye kalakalıyorum. hikayenin, bilimkurgunun çok iyi yansıtıldığı o güzel bölümlerden sonra bu kadar düşük kaliteli bölümleri çekebilmek de bir beceri olsa gerek. yalnız dizinin genel olarak vasatın üzerinde olduğu inkar edilemeyecek bir gerçek. bilimkurgudan hoşlananlara ve halen izlememişlere tavsiye ederim. ama kesinlikle stargate serilerinden (universe dahil değil bunlara) önce. çünkü stargate'den sonra kötü gelecektir kanımca.
  • piyasada icinde en uzaylı gibi uzaylı karakterleri barındıran uzaylı dizi.
    bu arada daha baslar baslamaz herkesin birbirini anlayıp aynı dili konusması detayına bi acıklık getirip samimiyetini ortaya koymustur.hastasıyız.
  • beni benden alan, dizi seyretmeyi, benim star trek'le eglenen bir adami yalan ruzgari'nin, maria barrio'nun babaannemi esir aldigi gibi esir alan bir dizi kendileri, bilim kurgu otesinde, yari fantastik yari melodram muhte$em bir jim henson creature studio ba$yapiti.

    esas adamimiz olan ve ben browder tarafindan canlandirilan kahraman astronot jack crichton'un oglu olan john crichton, kendi dizayni olan farscape 1 modulu ile dunyanin yercekimi alanini kullanarak merkezkac kuvvetine dayali bir hizlanma deneyi (slingshot) gercekle$tirir, bu sirada da bir uzay/zaman anomalisi olan bir wormhole icinden gecerek evrenin hic bilmedigi bir yerine du$er (ki buranin ismi de dizideki her irk icin "uncharted territory" olarak gecmektedir). john crichton, kendini peacekeeper denilen ve civilization 3 deyimi ile "militaristic/expansionist" olarak tanimlayacagimiz bir paramiliter kuvvet tarafindan hapse atilmi$ suclularla dolu bir yari organik yari makine (okuyunuz: biomechanoid) moya isimli leviathan sinifi bir geminin icinde bulur. gemi canlidir, ve gemi ile organik bagi olan bir irka mensup pilot tarafindan kullanilmaktadir. burada bir luxan sava$cisi olan ka d'argo, 9. (sonra 10.) seviyede bir pau rahibi olan ve fauna degil flora olan zotoh zhaan, 600 milyar hyneriali'nin hukumdari olan xvi. rygel ve tum bu hapishane kackinlarinin pe$inde iken onlara esir du$en peacekeeper pilotu ve sava$cisi aeryn sun ile tani$an crichton, gucsuz kaldigi, eblek kaldigi ve otesinde caresiz kaldigi her durumda aklinda ciplak kizlar, margarita, harvey, bira ve futbol ile cozum planlari ureterek maceradan maceraya ko$acaktir.

    ozellikle filizlenecek olan aeryn sun ve john crichton a$kinin, en baba soap opera'da bile olmadigini, 3. sezon'un ortalarindan itibaren paket paket mendil tukettirdigini belirtmekte faide var.

    diziye ara sira gelen ve/veya sonradan tamamen yerle$en zilyon tane karakterin de birbirinden muhte$em ve hakkini vererek yaratilan/oynanan karakterler olmasi dizide monotonlugu engellemekte, eski du$manlar delikanli dostlara*, manyak gemiler* kahramanlara donu$erek bizi zevkten zevke gark etmektedir. her ne kadar 4. sezon sonunda kesilecegi gibi bir aciklama gelmi$se de, iyi haber olarak jim henson studyolarinin 5. sezon icin ba$ka bir kanalla anla$mak uzere oldugu muhtelif yerlerde aciklanmaktadir.

    bir crichtonism ornegi ile bitirelim: can i get a hell yea?
  • bir bilim-kurgu dizisi için bile haddinden fazla fantastiktir. ne zaman ne olacağı asla bilinemez. ayrıca dizideki uzaylı ırk çeşitliliği tatmin edici düzeydedir. bir sürü uçuk kaçık uzaylı karakterlerle karşılaşabiliyorsunuz. benim favorim kesinlikle hükümdar xvi. rygel'dir. görüp görülebilecek en eğlenceli dizi karakterlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. gece gündüz ne bulursa yer, uluorta osurmaktan ve geğirmekten hiç gocunmaz. hatta resim sanatına yönelik ilginç bir eğilimi de vardır.
  • geçtiğimiz hafta tüm seriyi bitirip, the peacekeeper wars ismiyle yayınlanmış ve hikayenin sonunu anlatan mini dizisini de izledim. yaklaşık 2 ayda tamamladım bu güzel diziyi ve harcadığım tek bir saniye için bile pişman değilim. hatta diyebilirim ki tadı damağımda kaldı. john crichton ile başlayan maceram, ka'dargo, zotah zhaan, rygel, china, moya, pilot, stark, jool, sikozu, noranti ve elbette ki aeryn sun gibi muhteşem karakterlerle zirvesine ulaştı. tabi bir de diğer tarafta olanlar vardı: scorpius, bialar crais, grayza, ahkna ve staleek...

    hemen belirtmeliyim ki, dizimizin kötü kalpli karakterlerinden bialar crais, ilerleyen bölümlerde sergilediği cesaret ve dürüstlükle gözlerimi yaşarttı. hatta scorpius bile zaman zaman büyük mertlikler sergiledi. iyinin her zaman iyi; kötünün de her zaman kötü olmayabileceğini öğretti bu dizi bana. sırf bu nedenden ötürü bile, izlediğim diziler arasında bambaşka bir yere sahip olacak farscape... ama her güzel şey gibi bitti işte. şu an bu satırları yazarken, diziye ilişkin binlerce anı kıpraşıyor zihnimde; ama pek çoğunu yalnızca kendime saklıyorum.
  • çok eğlenceli ve çok tadında bir diziydi gerçekten. crichton'ın kafasındaki scorpius/harvey ve ikisinin maceraları, bir bilimkurgu yapıtını her an düşebileceği sıradanlık çukurunun yanından bile geçirmemek adına yapılabilecek en iyi manevra olmuş, yaratıcı ekibe tebrikler.
hesabın var mı? giriş yap