• farz, arapça "saymak, öyle olduğunu kabul etmek" yan anlamına gelir (gerçek anlamı, türkçe'de de kullanılıyor; bir şeyin tam ve mutlak olarak yapılması gerekliliğidir: bunu yapmak bana farz oldu gibi). bu yan anlam da türkçe'de kullanılıyor: "bir şeyi farz etmek" örneğinde olduğu gibi: "farzedelim ki, seçimi x partisi kazandı" gibi...

    muhal ise arapça'da olması imkansız şey anlamına gelir. türkçe'ye de bu anlamıyla geçmiş ve yüzyıllarca kullanılmıştır. iki örnek:

    fuzuli'den bir kıt'a:

    ilm kesbiyle pâye-i rif'at (bilgi edinmekle yüksek rütbeler kazanmak)
    ârzû-yi muhâl imiş ancak (olmayacak bir arzu imiş ancak)
    aşk imiş her ne varsa âlemde (anlaşılıyor)
    ilm, bir kîl u kâl imiş ancak (ilim, yalnızca bir dedikodudan ibaret imiş ancak -tabi ki aşk'a kıyasla-)

    nedim'in bir gazelinden beyit:

    leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden;
    la'lin öpdürmek bu hâletle muhâl olmuş sana

    bu beyti açıklamak hiç de kolay değildir. nedim, burda tabiri caizse edebiyatın ve sanatın ırzına geçmektedir. dilim döndüğünce çevireyim:

    dudakların, "bûse" kelimesinin içinde geçen sin harfinin dişlerinden incinip rahatsız olabilir diye, dudaklarını öptürmen sana imkansız bir hâl olmuştur. (arapça'da bûse kelimesi yazılırken, "s" sesini vermek için "sin" harfi kullanılır. bu harf ise, üç tane dişten oluşmaktadır. nedim, öpme esnasında bu busedeki sin harfinin dişlerinin sevgilisini incitebileceği ihtimalinden çekiniyor)

    sonuç olarak, farz-ı muhal demek, muhal olanı farz etmek; yani imkansız olanı düşünmek, en imkansız ihtimali seçmek anlamlarına gelir.
  • farz-ı mahal sanılan şeyin doğru halidir. olanaksız olanı bir anlığına düşünmek anlamında kullanılır.... bu anlamda, varsaymakla da ilgisi yoltur. muhal, farsça olanaksız demektir. ve olanaksızı farzetmektir farz-ı muhal...

    şimdi farz-ı muhal, olanaksızlık içerdiğinden varsayım yerine kullanılamaz dedik.. yani genelde kullandığımız anlamıyla "diyelim ki" yerine de kullanılamaz. farz-ı muhal, cehennem buz tuttu cümlesindeki gibi, aslında olmayacak bir şeyle anlatımı güçlendirmektir görevi. ama "ben demin bakkala gitmedim, ama farz-ı muhal, gittim" şeklinde bir cümlede kullanılamaz . zira bakkala gitmek olanaklar dahilindedir. eüer illa bir kelime kullanmak istiyorsak buradaki farz-ı muhal yerine farzedelim, varsayalım, diyelim ki, farz-ı misal gibi kelimeler kullanılabilir.

    mahal konusuna gelince. mahal diye bir keiime yoktur. iki "ll" ile mahall diye yazılan bir kelime vardır ve yer, mekan demektir ki, mahalle kelimesi bundan türemiştir. dolayısyla farz-ı mahal olarak kullandığımız şey, genellikle farz-ı muhaldir...
  • (bkz: olmaz ya)
  • tam olarak örneğin manasında değildir..
    "örneğin" de olduğu gibi örnek verilecekken kullanılır ancak örneklendirmenin olağanüstü bir şey/durum olması gerekir..

    örneklendirelim şimdi;
    "farzı misal gökten taş yağıyor" doğru kullanım(olağandışı bir durum örneklendiriliyor)
    "farzı misal koyunlar insan doğuruyor" doğru kullanmım(olağandışı bir durum örneklendiriliyor)
    "farzı misal yağmur yağıyor" dııııııııt yanlış.. (olağan bir durum örneklendiriliyor) doğrusu farzı misal yerine örneğin kullanmak olacaktı.
    "farzı misal bir gemi yanıyor" dııııııııt yanlış.. (olağan bir durum örneklendiriliyor) doğrusu farzı misal yerine örneğin kullanmak olacaktı.

    bugünlük türkçe dersimizin sonuna gelmiş olmakla birlikte geceyi "am, sik, göt, yalamak, yutmak, karı" aforizmalarıyla sonlandırmak istiyorum. herkese iyi geceler her nerede sevişiyorsanız...
  • sittin sene olmayacak, gerçekleşmeyecek şeyleri olacakmış gibi söyleme ihtiyacından kaynaklanmış bir kelimegildir kendileri..
    hani, olmayacak duaya amin demenin* alternatifidir, olmayacak duaya farzımuhal denir misali; yine de olmaz tabii dua ya..

    'farzımuhal, halamın taşakları olsa', gibi.. amcam olurdu o ayrı..
  • farz-ı muhal.

    "olması imkânsız, ama olduğunu varsay" anlamındaki söz.
  • "olanaksızı varsayalım ki". harikaymış lan, bu gündelik dil içinde beyin fırtınası demek.

    (bkz: muhal)
    (bkz: mahal)
    (bkz: mahal yok)
    (bkz: farz-ı muhal/@atlantisten gelen zekiye)
    (bkz: varsayım)
    (bkz: diyelim ki)
  • farzımuhal bir attım tuttu, ben yaptım oldu manasına:
    (bkz: farzımuhal)..
  • farzettigimiz ornek, turkcesi 'soyle bir ornek dusunelim' gibi bisey olsa gerek
  • örnek olarak, mesela
hesabın var mı? giriş yap