• "gelmeyin amk çocukları gelmeyin. gidin istanbul boğazında denize girin. gelmeyin."

    şerefsize bak lan sen!
    ananın malı mı fethiye?
    hasbelkader orada yaşıyor olmanın dışında ne özelliğin var senin?
    o gelenler olmasa ne bok yiyecektin acaba?
    sana ne benim nerede denize gireceğimden?
    paramla geziyorsam, doğaya saygılıysam, insana saygılıysam, ne haddine senin bana küfür etmek?

    sanki gittik anasının evinde yattık!

    haddine sıçtığım terbiyesiz!
  • gece hayatının bırakın vasatın üstünde olması vasata yaklaşamadığı bir garip tatil beldesi. ancak extreme sporlar üzerine biraz düşerlerse gitmeye değer. yoksa burada gece uyumaktan başka bir şey yapılmaz. tabii beşinci sınıf cafelerde apaçi dansı yapan muşlu garsonları izleyip fakir ve çirkin ingiliz teyzelerle cinsel ilişkiye girmek sizi mutlu ederse aradığınızı bulacaksınız.
  • fethiye, 1992 senesinden beri yazlarımın büyük kısmını geçirdiğim, artık bir ev sahibi de olduğum ikinci memleketim. bir gün iş imkanı bulursam kaçacağım, bulamazsam emekliliğimi yaşayacağım, emekli de olamazsam gömüleceğim yer. aslında keşke bir krematoryum olsa da küllerimi fethiye körfezine doğru saçsalar ama şu an içinde bulunduğumuz şartlarda bu pek mümkün görünmüyor. çevremde çok insanın gidişine vesile olmam, sonrasında sözlükte entryler üzerinden ulaşan insanlara vermeye çalıştığım tavsiyeler ve sonrasında aldığım güzel dönüşler sonucunda dedim ki ayrıntılı bir entry gireyim de insanlara bir faydamız olsun. kimse okumazsa bütün kış ben okurum içim açılır. *

    fethiye’ye gideceğiz, nasıl gidelim?

    bana sorarsanız imkan varsa arabayla gidin çünkü görecek çok fazla yer var. benim maalesef rotamın başlangıcı istanbul’dan olduğu için, gidişi de istanbul üzerinden anlatacağım.

    fethiye’ye arabayla ana anlamda 2 farklı yol üzerinden ulaşmanız mümkün; sahil yolu ve yayla yolu. ben şahsen sahil yolunu hiç kullanmıyorum eskiden hem daha uzundu hem de hepimizin liseden beri bildiği en temel bilgi, ege’de dağlar denize dik uzandığı için sürekli bir rampa çıkma ya da inme hali benim pek hoşuma gitmiyordu ki artık yeni otobanla artık bu durum pek kalmadı. yolu zaman olarak 7 saat civarlarına çekiyor ama otobana yarı tatil parası vermeniz gerekiyor.

    yayla yolu olarak tabir ettiğimiz, sakarya, bilecik, kütahya, afyon üzerinden ulaşan yol benim çocukluğumdan beri gidip geldiğim, hem kanıksadığım hem de bana göre rahat bir rota. ben bu yolu geçen sene şu şekilde revize ettim. osmangazi köprüsü, inegöl, bozüyük,kütahya,afyon,ısparta,burdur, tefenni,korkuteli ve fethiye.

    köprü ve bursa otobana 140-tl civarı bir ödeme yapıyorsunuz ama değiyor, yolu 1 saat kadar kısaltıyor. ayrıca adapazarı ve pamukova'nın kalabalığından kurtulmuş oluyorsunuz.

    bu yolda özellikle ısparta sonrası yol o kadar boşalıyor ki, ilk kez gidiyorsanız, “ lan yanlış yola girdik galiba” hissi kaçınılmaz oluyor.

    rota benim evden tam olarak 800 km ve normal gidiş hızıyla yaklaşık 8 saat sürüyor. ben genelde acil bir durum olmazsa tek molamı afyon’da meşhur, otobüslerin de bir çoğunun mola verdiği kavşak etrafında bulunan tesislerde veriyorum.

    haricinde rota ile ilgili verebileceğim tek öneri korkuteli sapağı sonrası yaylalardan inerken dikkatli olunuz. hem iniş hem de virajlar böyle tatlı tatlı görünüp birden aracı savurabilir.

    tabii araba yolculuğu sevmiyorsanız ya da imkanınız yoksa gidiş için en rahat yol uçak oluyor. fethiye’ye en yakın havalimanı olan dalaman’a istanbul’un 2 havalimanından da bir çok uçuş bulmak mümkün. yalnız küçük bir havalimanı olması ve marmaris, datça, göcek, fethiye, kaş gibi çok tatil beldesinin yükünü çekmesi yüzünden ucuz bilet bulmak kolay olmuyor. erken davranmak faydalı olacaktır.

    dalaman havalimanında indikten sonra fethiye’ye hem havaş, hem de muğla belediyesi’ne ait muttaş araçları ile yaklaşık 20-tl karşılığı varmak kolay. haricinde taksiler de 24 saat hizmet vermekteler. taksi duraklarının olduğu bölgede büyük tabela üzerinde gideceğiniz yerin tutacağı fiyat yazmakta. ancak yine de pazarlık yapmanız yararınıza olacaktır.

    sonunda fethiye körfezi’ne ulaştık. doğu tarafında köyceğiz, ekincik, dalyan sarıgerme, göcek, çalış, batı tarafında küçük koyları, ölüdeniz, kelebekler vadisi, faralya, saklıkent, patara en çok değinmek istediğim yerler. tabii uzun tatili ve imkanı olanlar için bir tarafta akyaka ve marmaris, diğer tarafta kalkan ve kaş yalnızca 1 saat mesafede.

    fethiye’ye geldik, nerede yatalım, nerede kalkalım?

    zaten entrynin başından beri belirttiğim üzere fethiye eşittir gezmek olduğu için öyle her şey dahil tatil köyleri pek ilgi alanıma girmiyor. he yok abi benim tatilim budur diyenlerdenseniz, hillside , lykia world ve bay beach sizi fazlasıyla tatmin edecektir. yeni yapılaşan barut hotel’de belki deniz olarak değil ama tesis ve imkan olarak iyi vaatlerde bulunuyor.

    ben uzun yıllar kampçılık yapıp sonra eve terfi ettiğim için nokta atışı otel tavsiyem olamıyor. bölge olarak 2 ana alternatif var bence önümüzde. ilki çalış bölgesi. uzun plaj ve kordonu çok sayıda ingiliz vatandaşı ile bir çok pansiyon ve otel bulmak mümkün. alternatif olarak incelemenizi tavsiye ederim ancak benim tavsiyem ikinci bölge ovacık ya da belcekız bölgesi. iki yerde de tek tek inceleyemeyeceğiniz kadar çok otel ve pansiyon var. burada kritik nokta şu; ovacık denize biraz uzak yani öyle sabah kahvaltı öncesi hanım uyuyor, çocuklar kudurmadı, gidip yarım saat deniz keyfi yapayım, günün kalanı nasılsa işçilikle geçecek diye düşünüyorsanız pek mümkün değil. ovacık tepede ve belcekız plajı için inişi kolay, çıkış oldukça zor 3,5 km’lik bir yokuş önünüzde. incelemenizi buna göre yapmanızı ve mümkünse otel seçiminizi belcekız tarafından yapmanızı tavsiye ederim.

    belcekız’da işaretlediğim bölgede fazlasıyla alternatif bulmak mümkün. otellerin standartları belirli bir seviyede, çok üst ya da çok alt bir otel bulmak mümkün değil. geneli eski tesis ama temiz, ortalama bir konfor sunan yerler.

    biz daha macera ruhluyuz, üzerimize doğa at, çekirge fırlat, sivrisinekleri dansa kaldır diyenler için de fethiye güzel olanaklar sunuyor. çadır ya da karavan için ilk tesis katrancı . yanıklar köyü’nü göcek istikametinde geçtikten sonra ulaşabileceğiniz, 2 farklı koyu bulunan kamp bölgesi. kendi çadırınızı götürebileceğiniz gibi aynı zamanda kiralık çadırlar da bulunuyor. eskiden denizi daha güzeldi ancak son dönemde özellikle sezon içerisindeki kalabalık ve deniz dibinin kumluk olması nedeniyle berraklık bulmak çok zor. ancak sabah 7 gibi kalkıp kendinizi denize atarsanız muhteşem bir su bulabilirsiniz. günübirlik gitmeyi düşünürseniz pazar gününü tercih etmemenizi özellikle öneririm. katrancının küçük koyundan sonra tesis bulunmayan, denizi taşlık iki küçük koy daha bulunmakta ancak maalesef son dönemde doğası iyice kirlenmiş durumda. daha sakin ancak sıfır konfor. gitmeniz durumunda ayakkabılarınızı giyip ikinci koyu takiben devam eden patikadan yürüyüş yapmanızı tavsiye ederim, sonunda güzel bir manzara sizi bekliyor.

    aynı zamanda katrancı’dan göcek istikametine giderken ana yol üzerinde sol tarafta bulunan cepten koyun tepeden bir manzarası da bulunmakta.

    çadır ve bungalov için en güzel alternatiflerden biri kelebekler vadisi. hem bungalov için hem çadır için büyük ve küçük olarak alternatifler var. ulaşım için belcekız plajı’ndan giden tekneleri kullanmak durumundasınız. tekne seferleri ve konaklama ücretleriyle ilgili güncel bilgiler sitesinde sürekli bulunuyor. günübirlik gitmeyi de tercih edebilirsiniz, vadi içerisinde yürüyüş ve sonunda çok büyük olmayan bir şelaleye ulaşacaksınız. üniversiteli gençlerin fazlasıyla tercih ettiği bir ortam. ölüdeniz’den yapacağınız tekne turlarının hemen hepsinin ilk ya da son durağı mutlaka kelebekler vadisi olacaktır. ortam ve manzara harika. konaklamasanız bile, günübirlik kelebekler’e uğramadan dönmeyin, görecekleriniz sizi mutlu edecek.

    https://eksiup.com/5894f709f591

    doğayla iç içe konaklayabileceğimiz başka bir yer faralya köyü ve kabak koyu. keşke her yer kabak tadı verse. bu bile kabak hakkında ne düşündüğümü yansıtmaya yetiyor aslında ama detay vermek lazım;

    en başından peşin peşin uyarayım kabak koyu’na ulaşım zordur. ulaşım için kendi aracınızı kullanmamanızı tavsiye ederim zira yol uçurumlu ve bir yerden sonra da bozuk. zaten en son sahile inmek için kendi aracınız eğer arazi değilse inme şansınız sıfır. o nedenle belcekız’dan kalkan minibüsler bizi götürsün biz yükseklerden manzara izleyelim en iyisi. faralya’da kalmak için bir çok butik otel ve bungalov tarzı yerler bulunuyor. detaylı şekilde araştırma yapmanızı tavsiye ederim. ben gittiğimde mutlaka shambala’da kalmayı tercih ediyorum. siz fiyat, beklenti gibi tercihlerinize göre istediğiniz oteli seçebilirsiniz.
    aşağısı yani kabak koyu ise başka bir dünya. çadır ve kamp alanları mevcut. yürüyerek aladere şelalesine ulaşabilirsiniz. burada su da muhteşem.

    peki otele yerleştik bir şekilde, eğer kabak ya da kelebekler’de kalmıyorsak nerelerde yüzelim?

    ölüdeniz belcekız plajı ve çok meşhur görüntüsüyle kumburnu ilk görülmesi gereken yerler. yalnız kumburnu yani tabiat parkı’nın için genelde sezonda öğlen ve sonrasında aşırı kalabalık oluyor. o yüzden tavsiyem bir şekilde erken saatlerde gidip görmenizdir. tabiat parkının kendi otoparkı mevcut, girişte orman bakanlığı’nın belirlediği ücret tarifelerinden ödemenizi yapıyorsunuz. içeride ayrıca şezlon ve şemsiye için para ödemeniz gerekli. yiyecek, içecek anlamında sıkıntı yok, biraz sıra bekleyip hamburger, pizza tarzı fast-food yiyeceklere erişmek mümkün.

    tabii ölüdeniz demişken atlanmaması gereken bir aktivite var, o da yamaç paraşütü. bir çok ayrı şirket tarafından yaptırılıyor, belcekız üzerinde ve aralarda ofislerini görmek mümkün. ben şahsen yaptığım zaman gravity paragliding ile yaptım her seferinde ve memnun kaldım.

    denize girmeye devam edelim. kıdrak , ölüdeniz’den faralya’ya giderken yol üstünde fethiye’nin güzel plajlarından biri. suyun rengi muhteşem dalgalı ve dibi kayalık, deniz ayakkabısı giymenizde fayda var. piknik yapabilirsiniz, gölgelik çamların altında orman masaları var, mangal serbest, küçük bir büfe ve restoran mevcut ancak tavsiyem giderken götürebildiğiniz her şeyi götürmeniz yönünde. giriş orman bakanlığı’nın belirlediği giriş ücretleri (yanlış hatırlamıyorsam kişi başı 6 ve araç 18-tl).

    fethiye’de denize girmek için diğer güzel alternatifler oyuktepe yarımadası üzerinde bulunan koylar. bu koylar çok uzun yıllardır tesis olmadan ya da ufak tesislerle işletilmekteydi. ancak son yıllarda hemen hepsi özelleştirilerek tesisleştiler. bu uygulama, özellikle yerli halk tarafından “memleketimizde ücretsiz denize girecek yer bulamıyoruz.” şekline eleştiriliyor ancak söz konusu koyların özelleştirmeler öncesi çöplük halini çok iyi bilen biri olarak şimdiki hallerini daha çok sevdiğimi söylemek zorundayım.

    fethiye merkezinde kordonda denizi sağınıza alıp ilerlerseniz oyuktepe yarımadasının girişine kadar gelirsiniz, yol en sonunda ikiye bölünecektir, sağdan giderek tek tek koylara gidebiliriz.

    ilk karşımıza gelen koy aksazlar, özelleştikten sonraki adıyla leb-i derya . işletmeciler özellikle sahile getirdikleri beyaz plaj kumuyla farklılık yaratmış durumdalar. denizi için çok iddialı konuşamayacağım, normal fethiye denizi * . tesis öncesi aksazlar’da tam karşısında bulunan tersane dolayısıyla nadiren de olsa yağ birikimleri geldiğini görmüştüm. tesis sonrası hiç gidip denize girmedim ama gördüğüm kadarıyla ya önlem alınmış ya da tersanenin artık eskisi kadar çalışmamasından dolayı bu sorun ortadan kalmış gibi. ortam güzel, denize girmeseniz bile kahvaltı için özellikle tavsiye edeceğim. hem kahvaltısı güzel, hem manzarası.

    club letoonia oteli geçtikten sonra küçük samanlık koyu ilk karşımıza gelecek. küçük samanlıkta alesta otel’e ait küçük bir beach bulunmakta, birkaç incir ağacı altında sanırım bir tatil beldesinde gidebileceğiniz en sakin beach diyebilirim. otel misafirleri dışında da misafir kabul ediyorlar. giriş 20-tl, içeride her türlü yiyecek, içecek imkanı bulunuyor. küçük bir marinası bulunan bu sakin yere, alesta otel önünden tekne ile ring servisleri de yapılıyor.

    sonra karşımıza büyük samanlık koyu gelecek, sanırım 2012’den beri gitmiyorum, o zamanlar girişi ücretli bir tesis vardı ancak bu bahsettiğimiz ve bahsedeceğimiz tesisler seviyesinin çok altındaydı. yeni bir tesis yapılmadıysa pek gün öldürmeye değmez bence.

    büyük samanlıktan sonra tesis olmayan, hatta inişi-çıkışı bile sıkıntılı 1-2 koy var. bunları geçtikten sonra kuleli koyuna geliyoruz. kuleli artık oyuktepe’nin açık denize bakan kısımları olduğundan farklı bir laciverti vardır. kuleli’ye yapılan tesis kuleli beach club oldukça büyük ve hareketli. araç için girişte ücret ödeniyor ayrıca içerde küçük localar, büyük localar ve şezlong/şemsiye tercihleri bulunuyor. yiyecek-içecek imkanları geniş. mekan büyük olduğundan bazen fazlaca kalabalık olabiliyor uyarayım.

    https://eksiup.com/79b6aec74448

    https://eksiup.com/f93891453826

    kuleli sonrası 2 tane boncuklu koyu olarak bilinen koy geliyor, yalnız amacınız boncuklu koylarına gitmekse oyuktepe’yi anlatmaya başladığım ilk bölümde bahsettiğim yol ikiye ayrılıyor ve sağa dönüyoruz dediğim kısımdan sola dönünce boncuklu koylarına ulaşım daha kısa ve kolay oluyor. ben burada özellikle sola dönüş sonrası ilk koydan bahsetmek istiyorum. burada bulunan tesis help beach .burası da yeni yapılan bir yer, yanılmıyorsam 2 sene oldu, revaçta bir yer ve sezonda kalabalık oluyor ancak özellikle eylülden önce giderseniz güneşin batışını mutlaka görmeniz gereken bir yer. ön tarafta beyaz plaj kumu üzerine şezlonglar, arka taraflara doğru localar bulunmakta, yiyecek, içecek imkanları geniş. gün batımı için restorana rezervasyon yaptırabilirsiniz, rezervasyonsuz gün batımında yer bulmak mümkün olmuyor. şezlongların arka tarafında bulunan çimlik alan koyu gölgesi ile benim favori yerim. çok geniş olmayan bir otopark yeri var, bazen sezonda koya doğru inen yola park edip, aşağı doğru biraz yürümek zorunda kalabiliyorsunuz.

    diğer boncuklu koyunda tesis yok, genelde yerel halkın tercih ettiği ve maalesef özellikle hafta sonları sonrası mini bir çöplük kıvamında olabiliyor.

    oyuktepe’de koylar arası gezerken güzel manzaralar da göreceksiniz. canım fethiye

    fethiye’de denize girilecek güzel bir yer de gemile koyu. korunaklı bir koy olduğundan eski zamanlarda gemilerin konakladığı bir yermiş. biz çocukluğumuzdan beri burayı hep gemile olarak bildik ancak son dönemde gemiler, gemili gibi isimlerini de duyuyorum. hangisi net doğru bilememekle birlikte ben aşina olduğum gemile ismini seviyorum. burası da tesisleşme akımına kapılan koylarımızdan. ovacık’tan ölüdeniz’e doğru inmeyip kayaköy üzerinden devam ederseniz gemile’ye ulaşabilirsiniz . buranın restoranında güzel akşam yemeği yemenizi de önerebilirim. kayaköy’den itibaren her tarafta görülen antik kalıntıları burada da görmek mümkün. tam karşıda bulunan küçük ada gemile adası.

    deniz için alternatif olması açısından uzun çalış plajı da bulunmakta, çalış ve sonuna doğru bilinen adıyla koca çalış deniz kalitesi olarak çok bir şey vermiyor. çoğu zaman rüzgarlı ve biraz dalgalı. çeşitli işletmelerle yoğunluğu ingiliz müşterileri var.

    deniz ve günü geçirmek için güzel bir öneri de günlüklü koyu. yıllarca çadır kurup kampçılık yaptığımız. günlük ağacı ile çevrili bu koy şu an the bay beach otel’e ait. bir de günübirlik kısmı mevcut. giriş ücretli, şezlong/şemsiye için ayrıca ücret ödemeniz gerekecek. eğer kalabalıksanız, grup diye adlandırdıkları, içinde hamakta bulunan geniş locaları var, tavsiye edebilirim. aynı zamanda su sporları yapılan bir bölümde mevcuttu en son. 2 senedir uğramıyorum, kalkmadıysa eğlenceli zaman geçirebilirsiniz.

    tabii fethiye’de farklı noktalarda denize girmek için önemli bir aktivite de tekne turları. fethiye deyince 2 ana noktadan 2 ana güzergah için tekne turu tavsiye edebilirim.

    ilki fethiye merkez kordondan kalkan 12 adalar turu. ilk söylemem gereken 12 farklı noktada durmuyorsunuz. tekneler genelde sabah 10:30 gibi kalkıp akşamüstü dönüyorlar. 5 ya da 6 noktada denize girmek için duruyor. genelde kızıl ada, tavşan adası, tersane adası, yassıca ada, akvaryum koyu durulan yerler. teknede balık ya da tavuk olarak öğlen yemeği veriliyor, içecekler ücrete dahil değil. tekne turlarında güneşe bolca maruz kalacağınızdan güneş kremini ihmal etmeyin.

    ikinci tekne turu ölüdeniz kalkışlı olan tur. belcekız’dan hareket eden teknelerin genel uğradığı yerler, mavi mağara ,kelebekler vadisi ,akvaryum koyu , saint nicholas adası , soğuk su koyu , deve plajı.

    fethiye’de deniz noktaları arasından benim seçtiklerim bunlar. daha derinlemesine araştırıp, güzel ve farklı yerler de bulunabilir.

    tabii sadece denize girmek bazen tatil için yeterli olmuyor, fethiye’de deniz harici de yapabileceğiniz bir çok aktivite var.

    benim çok eğlendiğim yerlerden biri de ölüdeniz water world aqua park . ulan kilometrelerce yol gidip kaydırak mı kayacağız diyebilirsiniz ama ben cidden burada çok eğleniyorum. fethiye’den ölüdeniz’e doğru giderken, ovacık girişinde tam jandarma kontrol noktasını geçtikten sonra, sağa giren yolu takip ederseniz ulaşabilirsiniz. hem çocuklar için hem de büyükler için eğlenceli bir tesis. servis imkanları da bulunmakta.

    fethiye denince ilk akla gelen yerlerden biri de saklıkent. ben saklıkent turunda mutlaka bir safariye katılmanızı tavsiye edeceğim, çok çok eğleneceksiniz. kanyonun bazı kaynaklarda fethiye ile kaş’ı birbirinden ayırdığı söylenen büyük likya depreminde oluştuğu yazıyor ancak kesin bir bilgim yok. saklıkent’in sonuna kadar yürüyebilirseniz müthiş manzaralar göreceksiniz. yalnız nisan, mayıs gibi suların yüksek olduğu ayları tercih etmeyin, sonunu görme şansınız kalmaz. su yeterince soğuk, ayrıca rafting yapma şansınız da bulunuyor. yeme, içme için yol üzerinde bir çok restoran bulunuyor. ben şahsen yakapark’ı tercih ediyorum, güzel bir ortamı var, gözleme ve çay üstüne sedirlerde altınızdan serin serin su akarken uyumak harika oluyor.

    saklıkent gibi bütün gününüzü almayacak ama mutlaka gidilmesi gereken bir yer de afkule. kayaköy’ün ilerisinde bulunuyor. belirli bir yere kadar arabayla, sonra yürüyerek çıkmanız gereken bir yer. afkule’ye çıktığınızda, belki sadece denize girmek için gittiğiniz fethiye’de, denizden o kadar yüksekte olacaksınız ki, hava eğer açıksa rodos adasını bile görebileceksiniz.

    afkule’ye giderken üzerinden geçeceğiniz kayaköy, fethiye’de görülmesi gereken bir antik kent. fethiye tarihi burada başlıyor diyebiliriz. antik dönemde fethiye’ye sahip olan likyalıların liman kenti olan fethiye, o dönem liman anlamına da gelen thelmessos adıyla anılmış. daha sonra roma imparatorluğu egemenliğine geçen fethiye, başkente olan uzaklığı yüzünden, uzak diyar anlamına gelen makri (halk diline meğri olarak geçmiş) adını almış. 1914 yılına kadar meğri olarak kalan fethiye ismi, o yıl taberiye yakınlarında şehit düşen ilk türk tayyarecilerinden fethi bey’in isminin yaşatılması amacıyla, 35.padişah sultan mehmet reşat han tarafından koyulmuş. gençleri havacı yetişmeleri için ingiltere’ye eğitime de göndermiş olan sultan, fethi bey ve arkadaşlarının ölümüne çok üzülmüş ve bir ferman çıkartarak makri’nin adını fethiye olarak değiştirmiştir. bu ferman halen fethiye belediye başkanı odasında asılı durmaktadır.

    bildiğim kadarıyla kısa bir fethiye tarihi de geçtiğime göre bitmek bilmeyen manzaralardan birini daha önerebilirim. fethiye merkezinin tam tepesi durumunda bulunan karagözler, gitmekten ve 1-2 bira içmekten çok keyif aldığım bir yer. şansınız varsa loca gibi duran seyir teraslarında yer de bulabilirsiniz.

    deniz dışı aktivite olarak yörük müzesi’ni önereceğim. fethiye’den muğla istikametine giderken kargı köyünde bulunan yörük müzesi, çok bir beklenti oluşturmasın. küçük bir müze, yörüklerin kullandığı tarihi eşyalardan oluşuyor. sahibi enver bey konuşkan ve tatlı bir adamdır. burayı daha çok kahvaltı için tavsiye edebilirim. son derece zengin ve doyurucu bir kahvaltısı var.

    denizden iyice uzaklaşıp çok farklı bir hava almak için köyceğiz kesinlikle doğru yer. benim için köyceğiz deyince aklıma gelen en önemli yer yuvarlakçay. ağaçların içinden su çıkan, muhteşem bir ortam. suyu oldukça soğuk, özellikle fethiye’nin temmuz sıcağını yediyseniz, çok iyi gelecek. köyceğiz için önemli başka bir aktivite de köyceğiz gölü’nden dalyan’a giden tekneler. ancak dalyan’a ayrı bir gün ayırmak gerektiğinden bunun üstünde çok durmuyorum.

    mutlaka görmeniz gereken bir yer de şehit fethi bey parkı. nasıl anlatılır bilmiyorum, türkiye’nin çok üstünde bir park. çocuklar için farklı spor aktiviteleri yapabilecekleri, oynayabilecekleri aletler, zıplayabilecekleri zıpzıplar, paten ve kaykay için rampalar, basketbol sahaları, bisiklet yolu, okuma alanı, hamaklar ve daha bir çok imkanın bulunduğu nefis bir yer. gidip görün, mutlaka.

    fethiye’den çeşitli turlara katılarak gidebileceğiniz gibi münferit olarak da ulaşabileceğiniz güzel bir tur önerisi dalyan, yaklaşık 60 km uzaklıkta. dalyan’ın küçük bir çarşısı dışında merkezinde çok görülecek bir yer bilmiyorum. ancak boğazın tam karşısında kaunos kral mezarları gerçekten büyüleyici. teknelerle kısa bir yolculuktan sonra varabilirsiniz. teknelerle biraz daha uzun bir yolculukla sazlıkların içerisinde güzel bir yolculuk ile ulaşılabilecek bir noktada iztuzu plajı. uzun dalgalı ve görkemli bir sahil. bir süredir gitmiyorum ama eskiden sanırım akşam 7’den sonra kapalı oluyordu. caretta arkadaşlar gelip yumurtalarını bıraksın diye.

    fethiye’den ayrılarak gidilebilecek başka bir yer göcek. merkezinde küçük ama güzel bir çarşısı bulunuyor. deniz için en iyi alternatif inlice koyu. haricinde günü öldürmek için pek bir aktivite bilmiyorum açıkçası. göcek’ten yapılabilecek en iyi şey bir tekne tutup koyları gezmek. küçük bir mavi tur, çok güzel sularda yüzmenizi sağlayabilir. bu arada teknelere meraklıysanız, ülkenin en güzel yatlarını göcek marinada görebilirsiniz.

    yani bu kadar çok yer varken fethiye’den bu kadar uzaklaşmaya gerek var mı diyebilirsiniz ama önereceğim 2 aynı güzergah üzerindeki tur benim hiç yapmasam 2 yılda bir mutlaka yaptığım bir kaçış. şöyle oluyor ki sabah 8’de kalkıp fethiye’den yola çıkıyorsunuz. navigasyona üçağız’ı işaretleyip kaptırıyorsunuz. yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra kekova’ya ulaşıyorsunuz. bence türkiye’de çıkılabilecek en güzel tekne turuna çıkıyorsunuz. görülebilecek en güzel manzaralardan biri, simena kalesi ve kalenin alt tarafında bulunan dondurmaları mutlaka tatmalısınız.

    buna benzer bir ritüel turum da aynı güzergah üzerinde patara, kaputaş, kaş. sabah çıkabildiğiniz kadar erken çıkıp kaş’a doğru hareket ediyorsunuz. ilk durak patara, uzun ve kum bir plaj, epey dalgalı, ben burada dalgalarla boğuşmayı çok seviyorum. güzel bir antik kenti de içinde barındırıyor. burada biraz vakit geçirdikten sonra ver elini kaputaş . zaten bilinen, bence türkiye’nin 1 numarası, başka bir dünya. kaputaş’ta yarım saat ve devam. kaş, güzel çarşısı, aslında ayrı bir tatil konusu olan muhteşem ilçe. hidayet’in koyunda yolun ve her şeyin stresini atıp dönüş. enerjiniz ve vaktiniz kaldıysa akşam yemeği için kalkan’da durabilirsiniz. benim favori mekanım agora restaurant .

    akşam yemeği demişken, nerelerde güzel akşam yemeği yenir? mutlaka bilmediğim hiç gitmediğim çok güzel mekanlar vardır, genelde de evin bahçesinde mangalımı yaktığımdan çok tecrübem yok. ama gidip beğendiğim bazı yerleri yazmak istiyorum.

    şat restaurant, çalış’ta, genelde canlı müziğin de olduğu kaliteli bir yer. bir tık (güneş batmadan) erken gitmenizde fayda var. güneş tam karşıdan batarken içilecek 1 duble rakı ömrü uzatıyor diyorlar.

    girida, denize kıyısı olmayan ama çok şirin ve romantik bir bahçesi olan deniz restoranı. mezeleri oldukça lezzetli. ben açıkçası son gittiğimde hizmet konusunda bir sıkıntı yaşadığımdan bir daha gitmeyeceğim ama önceki tecrübelerimde memnun kaldığım, mezelerini tatmanız gereken bir yer. mekan tuzla mahallesinde bu arada.

    çarıklı, kendi sitelerinde belirttikleri gibi yazayım ikinci etap sahil bandında bir et restoranı. cahit gündüz caddesinde dersem bulunması daha kolay olur. etleri gerçekten lezzetli, şiddetle tavsiye.

    paşa kebap çarşının içerisinde, belki gidip yerini gördüğünüzde ne alaka diyeceğiniz ama kebapları yediğiniz zaman neden bu kadar gözde bir yer olduğunu anlayacağınız kebapçı. mutlaka rezervasyon yaptırın. fıstıklı kebabı yiyin. eğer burayı benden okuyup gittiyseniz benim için bir duble rakı için. afiyet bal olsun.

    help beach, yukarıda deniz önerilerinde değindiğim aslında o muhteşem güneş batışı için ne yediğinizin çok önemli olmayacağı yer. mutlaka rezervasyon yaptırın.

    ve en en en favori mekanım. yengeç restaurant . fethiye’ye sadece hafta sonu için bile gitsem, şu masada rakı içmeden dönersem kendimi kötü hissediyorum. alakasız gelebilir ama favasını yiyin. eylül ayındaysanız, akya şiş yiyin, ahtapot yiyin, kalamar mutlaka yiyin. mekan ekseriyetle zeki müren çalar, fazla kaçırıp kendinizi denize atmayın. *

    tabii fethiye denildiğinde akla gelen klasiklerden biri balık pazarı . halin tam ortasında bulunan balıkçılardan balığınızı alıp, istediğiniz mekana oturabilirsiniz. oturduğunuz restorana pişirme parası ve içkinin parasını öder kalkarsınız, hesaplar genelde uygundur, benim favori mekanım cemcan.

    kayaköy’de gitmekten fazlasıyla keyif aldığım yerlerden biri de cinbal. klasik bir kendin pişir, kendin ye mekanı. mangalı masanın yanına getirirler, pişirir yersin. asmaların altında güzel bir bahçesi vardır. tavsiye.

    gündüzleri yemekler için çok bir önerim yok, genelde zaten beachlerde yeniyor. sadece çarşı gezmesinde vs denk gelirseniz balık halinin bulunduğu yerde cezayirli ustadan döner yiyin derim. farklı bir tat, salaş küçücük bir dükkan ama etin hakkını veriyorlar.

    valla sanırım 10 gündür falan aralıklarla yazdığım fethiye önerilerim bitti. gidecek herkese iyi tatiller diliyorum. mutlaka atladığım, unuttuğum, hatta bilmediğim yerler vardır, artık onları da siz bulup bana yazarsanız memnun olurum.

    birkaç fotoğraf hariç, kendi çektiğim fotoğrafları kullandım.
  • kendi ata toprağını önce 3 kuruşa ingilize satıp sonra milliyetçilik oynayan, memleketi elden gidince de vay anam vay buralara gelmeyin diyenlerin memleketi.
    bakmayın siz; fethiye dışarıdan gelen bilinçli ve kültürlü insanlar sayesinde güzelleşiyor. çok değil 3 sene önce fethiyeliler o cennet koyları çöplük olarak kullanıyorlardı. dışarıdan gelenler fethiyelilerin koylara doldurduğu çöplerini topladılar. bırakın koyları, su altının bile içine ettiler, fethiyeliler yıllarca dinamitle balık avladılar. dağlarında tek 1 keklik bırakmadılar. gidin balık pazarına 1 tane deniz balığı bulamazsınız, hepsi çiftliklerden gelen balıkları fethiye balığı diye satıyorlar. o da yetmedi toprağın da içine ettiler, sunta eksen yeşerecek toprakları zehir bastıkları seralarla doldurdular. genelleme yapmayı sevmem ama fethiyeliler cahil, bağnaz, manevi değerleri olmayan, yok edici, saygısız, insana, doğaya ve ağaca düşman bir insan topluluğudur. yörüklükten, yörük kültüründen zerre bir şey almamışlardır. yörüklüğü dahil size 1 tane gözleme satmak için 5 kuruşa harcarlar. zaten yörük de değildirler.
    hele ki yeni gelen nesli daha da berbattır. fethiyeliye ne ev, ne iş ne de başka bişey; dışkınızı dahil vermeyin.

    tanrı varsa fethiye'yi fethiyelilerden korusun.
  • son yaşanan cinnet ve şiddet olayları dışında bakarsak güzel bir yerdir hatta bence bodrum'dan bin kat daha güzel daha yaşanılasıdır, henüz yeşillikleri kaybolmamış, inşaat cenneti olmamıştır. ama o çevrede akyaka diye bir güzellik vardır ki hani böyle muğla bir anne, ilçeleri de kızları olsa, evin en küçük ama duru masum güzelliği ile pırıl pırıl parlayanı akyaka olurdu hiç şüphesiz. bodrum makyaj güzeli, fethiye evin ortanca okumuş güzel kızı olurdu, göcek arada kalırdı öyle işte.
  • niye gelmiyomuşuz? petrol buldunuz da bize ihtiyaç mı kalmadı? 50 kuruşluk kolyeyi ( tek ipe geçirilmiş bi tane yeşil boncuk) 10 liraya alıyoruz gelince. hiç şikayet etmiyoruz. yine gelicez yine alıcaz. o kolye alınacak.
    tanım niyetine : bayram tatillerinde gelmeyin diyen yerlilere ait belde. şirin belde.

    gelicez biz. 2 kişiyiz. ona göre ayarlayın kendinizi.
  • türkiye de en uzun süre yanan kırmızı ışıklar bu ilçededir. doksan saniye ışıkta beklenirmi lan.
  • mecburi ikametgahim. ilkbaharda gemilerde pıknık yapılmalı,yazın kayakoyde sanat kampına dahıl olunmalı, yaz aksamları calisda cekirdek citlenmeli,hisaronununde zıbtırılmalı *, oludenizde sezlonglarda yıldızlara tas atmalı, ortacada amerikancı ziyaret edilmeli,gocek teki adalara yelken yelken yanasmalı, gocek northshiledde bısheyler ıcmelı denıze nazır, swissin plajında bademli puding yenmeli gunes tepedeyken bambuların altında fılan, ama supermarketler haric alısverıs yapılmamalı, surucu kursuna gıtmeye tesebbus etmemeli, ınternet cafelerınde cs oynanmamalı, kısın sultan pastanesinden imal mugla saraylisi ile beslenerek kis uykusuna yatmalı.
  • eskiden fethiye yaşamış olan kadınların bakışları ile insanları büyüleyebildiğine inanılırdı. koylarında birdebire patlayan rüzgarlar gibiydi ruhları onların. içlerinde taşıdıkları dünyaların kapılarını hiçkimseye açmadan gizli bir bahçe gibi sürdürürler yaşamlarını. ne zaman hava kararırken ışıkları yansa sahildeki sokak lambalarının; bir çocuk acı çeker düşünerek sonsuzluğun vaadedildiği kadını.
  • gerçektende fethiye'yi bilmeyenler hakkında atıp tutuyor.

    iki sene fehiye'de bulunmuş ve iş yapmış birisi olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki fethiye ne marmaris'e benzer ne de bodrum'a.

    muğla'nın geri kalanına nazaran çok daha tutucu ve milliyetçi bir yapısı vardır ve uzun süredir muğla'dan ayrılıp il olmayı isterler. marmaris ve kısmen bodrum'un halini gördükten sonra bu adamlar neden bu kadar tutucu ve milliyetçi olduğunu insan rahatlıkla anlıyor.

    fethiye'de yaşananların benzeri daha önce ayvalık, cunda adası, çeşme alaçatı ve en son urla'da yaşandı ve bunların ana sebebi buraların halkının'da bazı göçmenler tarafından işlerinin ellerinden zorla alınmaya çalışılmasıdır. bu son seçim merkezi açılışı ve urla'da apo posterlerinin açılmaya çalışılması olayların fitilini ateşlemiştir.
hesabın var mı? giriş yap