• "mimarlığın ilk kuralı işi almaktır."

    frank l. wright

    edit: bkz. eklendi.
  • tasarımı eşsiz olan şelale evinin, herkesçe bilinen, dönemin yetersiz kaldığı yalıtım sorunlarından doğan sıkıntılarda çağrılıp bakılması istendiğinde hiç gelemem çok işim var, akıtan yerlerin altına kova koysunlar diyebilecek kadar orjinal bir insandır kendisi.
  • 1950'lerde karısıyla istanbul'a gelmiş mimar.

    sahaflar çarşısında muzaffer ozak efendi'nin dükkânında tanışmışlar. wright hat satın almak istediğini söylemiş. nitekim koca bir yığın hat arasından her zaman en güzellerini seçip ayırıyor, vasatları eliyormuş. muzaffer efendi kendisine sormuş, "en iyi hatları nasıl biliyorsun?" wright da şöyle demiş, "ben çizgi çiziyorum, dolayısıyla nasıl bakacağımı biliyorum."
  • “sökün ahşabın verniğini ve onu rahat bırakın. sıvanın doğal dokusunu oluşturun... tasarımlarınızda ahşabın, alçının, tuğlanın veya taşın doğasını ortaya çıkarın... bu doğal niteliklerin veya doğaların yok sayıldığı veya bunlara aykırı gelindiği hiç bir uygulama bir güzel sanat meselesi olamaz.” diyen mimardır.
    mimarlığın tamamıyla doğayla iç içe olması gerektiğini savunur.
  • 20. yüzyılın en önemli mimarlarından olan frank lloyd wright, "her büyük mimar -zorunlu olarak- büyük bir şairdir. zamanının, gününün, çağının büyük ve özgün bir yorumcusu olmalıdır." der. ayrıca dünya tarihinde konuşulmaya değer sadece iki mimar olduğunu savunmuştur: kendisi ve mimar sinan.

    yazdığı kitapta mimar sinan'dan şu sözlerle bahseder:

    "yeryüzüne iki mimar gelmiştir. birincisi osmanlı mimarı sinan, diğeri de benim. sinan hem italyan michelangelo'nun hem de ingiliz christopher wren'in çağdaşıydı. michelangelo'nun yaptığı kubbedeki çatlaklar roma'nın demircileri tarafından demir çemberlerle onarılmakta. sinan'ın mabetleri ise kıyamete kadar ayakta kalacaktır."
  • herhangi bir mimarlik okuluna devam etmemis, universitede insaat muhendisligi dersleri almis, mimariyi louis sullivan yaninda calisarak ogrenmistir. ustasi sullivan haricinde, mimarisini etkileyen unsurlarin, beethoven, japon sanati, ciftci cocugu oldugundan doga ve son olarak da dokuz yasindayken hediye edilen (bkz: froebel gifts) oldugu soylenir.
  • kariyerinin aksine özel hayatı oldukça çalkantılı olan, 9 nisan 1959'da ölen mimar.
    insanlar için konut projeleri çizmek isteyen wright, le corbusier gibi herkes için aynı tipolojiyi (bkz: unite d habitation) uygun görmemiştir, çünkü her insanın ve ihtiyaçlarının farklı olduğunu düşünmüştür.
  • mimar. oldurmeden once, masasina konan sineklere isim koyarmis: "hosgeldiniz, sayin gropius*, sevgili mies*!"
  • kendi evinin duzenini topkapi sarayindan yola cikarak ic avlulu sistemle olusturmustur ve dogu kulturunun bati dunyasinda farkli cyorumlanmasinda yolgosterici olmus aydin bir kisilik
  • hakkinda yazilmis bir cok kitabin yaninda mimarin kendi yazdigi da bir suru kitap vardir. ilk aklima gelenler:
    the future of architecture
    the living city
    ha tabii bi suru de makalesi yayinlanmis
    ilginch bishi cunku bunun yaninda adamin 800 civari tasarimi var. inanilmaz uretken bir insanmis sanirim
hesabın var mı? giriş yap