• ihale ile özel şirkete vermişler.

    biletix'den bilet satıyorlar bu özel şirketin performanslarına. haftasonu saat 5de.

    biletix'den bilet satın aldım. adrese yollandı mı yollanmadı mı bilmiyorum yollandı da görmemiş olabilirim ama biletin referans nosu vs. si olan email cep telefonumda gözüküyor. sonuçta bilet aldım.

    mevlevihaneye gittim. yüzüme bakmayan, derdimle ilgilenmeyen, bilet almam gerektiğini söyleyen, dediklerimi dinlemek için 10 saniye bile durmayan bir kadının karşısına çıkarttılar beni. bu kadının en son dediği: içeri kesinlikle giremezsiniz. idi. ve koştura koştura mevlevihaneye girdi arkasından da kapıları kapattırdı.

    hoşgörüye gel.

    müdürle görüşmek istediğimi, 3 tane bileti haftalar öncesinde aldığımı, basılı biletin -eğer varsa- yanımda olmadığını, emailimi, konfirmasyonumu gösterdim. gerekirse turizm bakanlığına şikayet edeceğimi söyledim. müdür içeride kaç misafir olduğunu sorguladıktan sonra içeri girmeme izin verdi.

    işin en ironik kısmı, içeri girdiğimizde o yüzümüze bakmayan kadın sahneye çıkmış, sevgi, aşk, hoşgörü'den bahsediyordu lan. işte size hoşgörünün ticaretleştirilmesi.
  • türk bayrağı tüzüğü madde 16 der ki;

    "milletlerarası toplantılarda, fuarlarda ve yabancı turistlerin konakladıkları yerlerde, yabancı devlet bayrakları, ancak, bayrakla birlikte çekilebilir. bu takdirde 12. maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
    bu durumlarda, bayrak, bina ön yüzüne göre sağdaki ilk direğe çekilir. yabancı devlet bayraklarının ebadı, bayrak ebadından büyük, direkleri bayrak direğinden yüksek olamaz. yabancıların karşılıklı olmak şartıyla uyruğunda bulundukları devletin bayrağını konut veya ticarethanelerine çekmelerinde birinci, ikinci, üçüncü fıkralar hükümleri uygulanır.
    ikiden çok yabancı devlet bayrağının bayrakla birlikte çekilmesi halinde, diğer devletlerin bayrakları bayrağın soluna alfabetik sıraya göre çekilir.
    yabancı diplomatik misyonlarda yukarıdaki hükümler uygulanmaz."

    yani hanım kızımız suçlu hükmündedir. hem yabancı bir devlet bayrağına saygısızlık etmiş, onu perde niyetine kullanmıştır, hem yabancı bir devlet bayrağını bizim bayrağımız olmadan asmıştır. müze müdürünün tavırlarına hiç girmeyeceğim. ona düşen, mevlevihane müdürü dahi olsa şahit olduğu bu suçu yetkili merciilere bildirmekti. bildirmediği gibi acayip atraksiyonlara girişmiş, belki de hiç hesapta olmayan bir brandayı alarak (-ki izinsiz manzarayı kapatacak büyüklükte branda asamaz) müzenin mali kaynaklarını sömürmüştür. onun yerine ihtiyaç hasıl olan başka giderlere bakılabilirdi. ayrıca atatürk yaşıyor olsaydı bu olaya cidden çok üzülürdü diye tahmin ediyorum. o ayağını basması için serilen bayrağı bile yerden kaldırmış ve düşman kuvvetlerin yaptığı saygısızlığı yapmayarak medeni seviyesini göstermiştir.

    kısacası nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça.
  • meseleye "hir tirli firkliliğin kirşisindi...." bakış açısıyla giriş yapmış olması çok duygusaldı bence... :(

    ingiliz bayrağı değil de isveç veya bangladeş bayrağı asılmış olsa hiçbir mevzunun muhtemelen gerçekleşmeyeceği hadise. tam o caddede o bayrakların indirilebilmesi için anadolu, tarihinin en büyük hücumuna kalktı. meclisler kuruldu. ne canlar verildi. gayet de anlaşılabilir ve haklı bir refleks vermiş müdür.

    burada ingiltereyi veya diğer ülkeleri ötekileştirmek falan değil mevzu. olgunluk ve beyin meselesi. baba ne güzel olgunlukla çözmüş mevzuyu. lazım olan şey olgunluk.

    müdürün hatası böyle bir meseleyi ve kişiyi muhatap almakla olmuş. çomarlıktan başka bir şey değil yapılan.

    tanım: ergen inadıyla girişilen saçmalık.

    okumayın, vakit kaybı
  • galata mevlevihanesi, türk musikisinin ve mevlevi geleneğinin en önemli üstâdlarından şeyh galib'in mekanıdır diyebiliriz sanırım. döneminde yine musikinin zirvesi olarak değerlendirilebilecek 3. selim zamanının sanat atmosferine fon teşkil etmiş, nice eserde, kitapta başrol oynamış, musikişinaslar için çok önemli bir noktadır diye düşünüyorum.
    günümüzde artık turistik aktivite haline dönen "whirling dervishes ceremony" gibi, tasavvufa, mevleviliğe ve en çok da türk müziği'ne hakaret niteliğindeki etkinliklerden duyduğum utanç öyle bir boyuta varmış durumda ki, artık ne türkiye'nin organize ettiği bir uluslararası turnuva açılış/kapanış töreni izleyebiliyorum, ne de kendisine "mistik" diyen iki üç hippinin yaptığa işe göz ucuyla bakabiliyorum "ne yaptığını bilmeyen iki üç semazen benzeri figür" çıkıverecek karşıma diye.
    işte böyle bozulmuş bir zamanda galata mevlevihanesi'nde bir ayin izledim bugün. derviş köçek mustafa dede'nin bayati mevlevi ayini geçildi. öyle güzel bir atmosfer, öyle güzel bir icra vardı ki, işte o ilahi aşkı anlatan üçüncü selamda yörüngemden çıkmış gibi oluverdim. ne kadar rasyonel, ne kadar materyalist bir dünya görüşüne sahip olursam olayım, böyle bir duygu yoğunluğu içerisinde bedenle ilgili duyularımdan arındım bir süreliğine.
    bir mevlevi ayininin tüm ritüellerine harfiyle uyulan, icrasıyla, semasıyla dört dörtlük bir "dua" oldu bugün bu güzel mekanda.
    mutluyum, ancak şu içerisinde yaşadığım toplum konser/ayin/dinleti vs. adabını öğrendiğinde, güzel bir etkinliği fotoğraflamaya kasmak yerine kendisini akışa bıraktığında daha da mutlu olacağım.
    (bkz: derviş köçek mustafa dede/1)
  • kendi hayatlarını meşrulaştırmak, vicdanlarını temize çekmek isteyen kimi sosyetikler-medyatikler-şarkıcılar-türkücüler yüzünden geyiğe bağlamış, içi boşaltılmış, genetiğiyle oynanmış mevleviliğin reina'sı.

    http://www.zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=81494
  • bir yaz gecesi tamamen tesadufen tanistigim italyan bir genc muzisyen burada ney ufluyormus.ulkesine geri donmek istemedigini,cunku nerede muzik yaparsa yapsin galata mevlevihanesindeki ortami,huzuru ve maneviyati bulamayacagindan emin oldugunu soylemisti.o gunden beri merak eder dururum,henuz gitmek kismet olmadi,bakalim.
  • beyoğlu'nda tünel'den yüksekkaldırım'a giden caddenin hemen başındaki bina kapılarının birinde küçük bir tabela gözükür. üzerinde kültür bakanlığı divan edebiyatı müzesi müdürlüğü, galata mevlevihanesi yazmakta.

    istanbul'un en eski mevlevihanesi olan bu bina 1491'de ii. sultan beyazıd devrinde beylerbeyi olan iskender paşa'nın av çiftliği üzerine yapilmistir. ilk şeyhliğine sinoplu safayi dede getirilmistir. 1765'de ünlü divan şairi şeyh galip postnişin olur. 1766 yılında yangın geçirmiş ve aynı yıllarda bugünkü mevlevihane yaptırılmıştir. 1925'teki son şeyhi ahmet celaettin dede'dir.

    sergi bolumunde türk musiki aletleri ile, mevlevi kültürüne ait eserler sergilenmektedir. üst kısım ahşap kafeslerle ayrılmış. burada divan şairlerinin divanları ve el yazması eserler yer almaktadır. şeyh dairesi ve hünkâr mahfeli üst kattadır.

    bundan 2-3 yil once gezdikten sonra, bu kadar korunmasiz bir yerde nasil hirsizlik olmadigina sasmistim. bu ziyaretten 2 hafta sonra bir hirsizlik olayi basina yansimis, "camiden minber calan adamin tekkeden niye korksun ki" diye dusunmustum.
  • her türlü farklılığın karşısında mantalite olarak anlayış göstermesini beklediğimiz bir yer. ama malesef sevdiğim bir arkadaşımın yaşadıkları sonucunda yönetim tarafından adının kirletildiği yerdir. kültür bakanlığının idaresinde olduğunu hem mevlevihanenin hem de bakanlığının hatırlaması gerektiği ve acilen idari kadronun müzenin ruhani yapısıyla uyumlu bir ekiple değişmesi gerektiğine inanıyorum. aşağıdaki metinde arkadaşımın başına gelenleri birinci ağızdan okuyabilirsiniz.

    ‘ ağustos ayında istanbul galata mevlevihane müzesine komşu olarak galata'ya taşındık erkek arkadaşımla beraber.ilk taşındığımızda elimizde perde yoktu fakat elimizde büyükçe bir ingiliz bayrağı vardı, bizde bunu asalım sonrasında değiştiririz perdeyle dedik.zamanla işimizi görünce de kaldı orda.bir süre sonra apartmanın girişindeki çaycı bana gelip galata mevlevihane müzesi müdürünün bayraktan rahatsız olduğunu ve kendisinin ''o bayrağı indirsin ordan'' dediğini söyledi.bende çok rahatsız oluyorsa benimle konuşabilir lütfen böyle irfan abi (çaycı) dedim. 1 hafta sonra babam bana geldiğinde aynı olayı babama da iletmiş irfan abi.babam da tabi olay çıkmasın diye koşa koşa perde almış.bayrak böylelikle inmiş oldu fakat müdürün siniri dinmedi tabi ki.buarada kendisinin mevlevihane yani ne olursan ol yine gel diyen bir felsefeye ait evde müdürlük yaptığını açıklamama gerek yoktur bence :) neyse benim mutfağın önünde aşağıdaki klimaları örten ve benim kediler için yuva yaptığım arada çöpü koyduğum bir çıkıntı vardı.tapu da yok diye siniri o balkoncuktan , haliyle kedilerden ve dükkanına artık yağmur yağınca su giden irfan abiden çıkarmış oldu.haliyle sinirlendim, “madem o devam ediyor e benim hakkım değil mi istediğim bayrağı asarım “ dedim. ingiltere aşığı olduğumdan değil tabi ki ama haklarıma tecavüz eden bu adam karşısında susmamalıydım.bu süreçte tabi erkek arkadaşımla ayrıldık ben tek kaldım. bunu belirtmemin nedeni müdürün şuan yanlız bir kadını durmaksızın taciz etmesi.bunu da eklemek isedim çünkü ne kadar susmak istemesem de adam yanıbaşımda , bir şey yapmak istese yaralamak korkutmak vs. biliyorsunuz ki bu ülkede çok zor değil ve eminim ki ceza bile almaz ben haketmiş olurum evime anlamsızca bayrak astığım için.neyse ben bayrağı tekrar astıktan sonra irfan abi bayrakla alakalı gelmeye devam etti.müdürümüz emir veriyordu ''insin o bayrak ordan''. tabiki indirmedim.akabinde 9 mart cuma günü evdeyken olmayan balkonumun ordan sesler geldiğini farkettim.benim mutfak cephemi kapatacak şekilde branda asıyorlar.inanamadım açtım kapıyı dedim ''napıyorsunuz saçmalık bu'' görevlilerden birtanesi ''hanfendi bizde biliyoruz ama emir kuluyuz müdürümüz emretti'' dedi “arayın konuşucam müdürünüzle böyle birşey yapamazsınız hakkınız yok” dedim.aşağıdan isminin daha sonra ibrahim olduğunu öğrendiğim topaç bir adam ''sen bayrağı asarsan bizde istediğimiz gibi branda asarız sanane arazi bizim” dedi..kültür bakanlığına ait olan bir araziyi kendi arazisi sanmasına mı , benimle konuşma tarzına mı yoksa nedense istediği gibi at koşturabileceğini düşünmesine mi çıldırayım diye düşünürken daha nazik olan güvenlik ömer bey (adını daha sonra öğrendim) ibrahimi susturdu ve benimle anlaşmak istediğini bayrağı indirirsem brandayı indireceklerini ve beni müdürüyle görüştüreceğini söyledi.bende tamam indiriyorum ama müdürünüzle artık görüşmek istiyorum dedim ve ömer beye numaramı verdim.konu kapandı.ya da öyle sanıyorum.yaklaşık 40 dk sonra güvenlik ömer bey beni arayıp ''ben aradan çekiliyorum hilal hanım müdürüm sizinle anlaştığım için rütbemi düşürdü ve brandayı yeniden asıyorlar çok üzgünüm baskı altındayım size yardımcı olamaycağım'' dedi. inanılmaz üzüldüm adam insan olup benimle konuşup anlaştığı için rütbesinden olmuştu.özür diledim daha da çıldırdım pencereyi açıp ne yapıyorsunuz siz diye bağırdım bu defa kraldan çok kralcı bir güvenlikçi arkadaşım ''sus tamam arazi bizim istediğimizi yaparız'' dedi.kafayı yicektim artık bu kadar kolay olmamalıydı.polisi aradım geldiler durumu anlattım güldüler.istediğim bayrağı asmaya tabiki hakkım vardı ve adam müdürün yaptığını anlamlandıramamıştı.müzeye gittiler ve müzeden beni geri aradılar müdür olmadığı için salı günü tekrar onları aramamı ve tekrar geleceklerini söylediler.bu arada cumhuriyet başsavcılığına ve bimer şikayet edebileceğimi söylediler.polis telefonu kapadıktan sonra ben kültür bakanlığını aradım durumu anlattım ancak mevzunun artık kişisel bir durum olduğunu savcılığa başvurmam gerektiğini söylediler. her ne kadar müzenin onlara bağlı olduğunu anlatmaya çalışsam da ilgilenmediler.benden günah gitti o zaman dediğim sırada irfan abi kapıyı çaldı. “bayrağı indirsin yoksa dava edip oraya duvar ördürücem'' demiş bizim müdür . irfan abiye “ indirsin brandayı bende bayrağı indireyim çok uzadı mevzu” dedim. o da “tamam ama ev sahibin arada kalacak” dedi. “tamam indiriyorum ama yarına kadar o branda insin ver numaramı beni arasın” dedim.tamam diyip gitti ben indirdim bayrağı ama tabi branda inmedi.cumartesi ev sahibi beni aradı ''ne yaparsan yap arkandayım sakın susma bende onu dava ediyorum'' dedi. oh çektim ve şimdi aklıma gelebilecek her mecradan yaşadıklarımı duyurmak istiyorum. galata mevlevihane müzesi müdürü görevini kötüye kullanıp insanları taciz etmektedir.nacizane fikrim bir an önce kendisi durdurulmalıdır.eğer başıma birşey gelirse de galata mevlevihane müzesi müdürü sorumludur. yoruldum. ‘

    edit: bazı arkadaşlar anlamamak için ısrar etmiş ama arkadaşım bir çok kez anlaşmak için haber yollamış müdüre ben indiriyorum siz de indirin brandayı diye.. kız kaç kez bayrağı kaldırmış onlar inatla brandayı kaldırmayınca tekrar asmış - buarada müdür bey inatla elinde telefon numarası olduğu halde arkadaşımı muhattap alıp görüşmek istemiyor ve ne hikmetse mevlevihanede değil günlerdir -
    ayrıca sizinde daireniz tek bir cephesi olsa ve o cepheye sırf bir inat uğruna bir branda asılsa siz naparsınız ? bazı user lar sağolsun türk bayrağı asın bakalım napıcak demiş. ama bu seferde bayrağımızı perde yaptın , hakaret ediyorsun diyip uğraşır.

    meşhur branda için buyrunuz tık tık

    edit 2: dün müdürle yapılan görüşme sonucunda anlaşmaya varılmış. bayrak zaten haftasonu kaldırılmıştı branda da görüşme sonrası kaldırılmış.
  • evimin penceresinden bahçesini izlediğim bilumum çeşitte kediye yuva olan komşu mekan.burayı yuva bellemiş kedilerin yeşilliklerin arasından öyle bir süzülüşü vardır ki... görülmeye değer zannedersiniz ki hepsi birer panter yavrusu...afrika daki uzak akrabalarına taş çıkartırlar.. ayrıca derler ki pera'nın ender yeşil alanlarından biridir huzur verir insana...
  • an itibariyle müzekartın sitesinden giriş ücretinin 5 tl olduğunu öğrendiğim yer. sonunda ne olursak olalım gelebileceğiz.
hesabın var mı? giriş yap