• [der geist]

    felsefî babda türkçe'ye tin olarak çevrilir. ama hayalet, hortlak gibi anlamları da vardır. muhtemelen ingilizce ghost ile etimolojik akrabalığı mevcuttur*. icabında zekâ anlamına da gelir.

    ingilizce'ye ise spirit, soul ve hatta mind diye çevrildiği görülmüştür. yine de işini bilenler spirit der.

    hegel'in fenomenolojisini yaptığı şeydir ayrıca.
  • bireysel ya da tikel ruhtan farklı olarak geist, tümel bir ruhtur. öyle ki, "zamanın ruhu" derken, "kitlelerin ruhu" derken sözünü ettiğimiz ruh, geist'tır...
  • max scheler'e göre "geist", aklı, ide bilincini, kendiliğindenliğe yönelen anlayışı, iyilik ve acımak gibi birçok aktları kapsayan bir güçtür. insan, "geist"iyle çevresindekilerin tümünü objeleştirip kavrayabildiği gibi, bizzat kendisini de objeleştirip kavrayabilmektedir.

    kendi kendisini kavrayabilen tek varlık insandır ve insanın bu insanca aklını sağlayan da "geist"tir.
  • almanca geist sözcüğü çok fazla kullanım alanına sahiptir. bu sözcükle ne anlatılmak istediğini kavramak için hayli çaba gerekir.

    geist sözcüğünün maddenin karşıtı olan bir ilke olarak tanımlandığını görmek mümkündür. bu ilke en üst düzeyde ‘’tanrı’’ diye adlandırılan varoluştur.

    (bkz: baruch spinoza)’nın geist’in tek töz’ün bir niteliği olduğuna dair görüşü vardır.
    daha yaygın görüşle geist; yüksek, ruh ise düşük etkinlik ilkesidir.

    (bkz: wilhelm wundt)’a göre geist, dışşal varlıkla hiçbir bağı olmayan içsel varlıktır.

    geist’in başka kullanılan anlamı, aklın çok yönlü, verimli, parlak, esprili, sürpriz ve fikirlerle dolu olmasıdır.

    nesnel olarak yorumlanan geist kavramı ise, insanın yarattığı kültürün, eserlerin ve özellikle dinsel olanların tamamını kapsar.

    almanca geist sözcüğünün köpürüp kabarmak ve coşmakla ilgili olduğu kaynaklarda yazmaktadır.
    simyacılara göre yorumlanırsa geist, tuz ruhu, amonyak ruhu ve formik asittir.

    geist sözcüğünün çok fazla anlamı ve kullanımı vardır ve bu kavramsal olarak sınır çizmeyi zorlaştırır.
  • geist'ın ruh anlamına geldiğini biliniyor.
    ancak sosyal bilimlerde hegel'den sonra başka bir anlam kazanıyor. hegel'e göre bir şeyin olması için bütün koşulların yerinde olması gerek. yani isa başka bir zamanda gelseydi hiçbir önemi olmazdı. mesela marx diyor ki komünizmin gelmesi için bir sürü koşulun uygun olması gerek. mesela hukuk ve ahlak düzeni uygun olcak; öte yandan sanat felsefe din uygun olacak. öte yandan insanın hiç rolü yok da değil. işte burada bir fark var: hegel diyor ki kişilerin arzuları hırsları geist'ın oluşmasına yardım eder; marx diyor ki birey köledir şartlar karşısında aslında hiç bir şey değiştiremez. yani kısacası, mesela bütün şartlar oluşmassaydı yani geist olmasaydı mesela cumhuriyet kurulamazdı. buna yapısal şartlar da dahil (ekonomi gibi), manevi şartlar da dahil.
  • (bkz: poltergeist)
  • ontolojiden kaçan toplum bilimsel kuramların sığınağı, kavram büyücülerinin mabetlerindeki putlardan bir tanesi...
hesabın var mı? giriş yap