• bana hep amatör pornoları hatırlatmış flash tv dizisidir. amatör pornoda nasıl sikiş sokuş bütün çıplaklığıyla ve amatörlüğüyle karşındaysa, nah bu herifler de birbirlerini harbiden dövüp, harbiden öldürüyorlar. sonraki bölüme nasıl diriliyorlar, onu daha çözemedim, yapımcısıyla konuşacağım. hemi oyuncuların, altı kirden gararmış beyaz çorapları da, içtikleri lm de, kim bilir kaç kuruş verip tuttukları, kapısı penceresi dökülen evler de, tüplü televizyonlar da o kadar gerçek ki bilader. tırsıyorum lan, gece açtım mı huzursuz oluyorum. haa, bir de yarım bardak bira içip, mekandan gayet normal ayrılan, eve gidince sarhoş olmak aklına gelen herifler yok mu... neyse siktir et, görmezden geliyorum her bölümde yaptığınız bu hatayı..
  • seyirciye dekoru, mekanı, kostümü göstermek yerine daha çok telkin yoluyla sezdiren drama programı. örnekleyelim;

    kızımız gecekonduda oturmaktadır.. divanın üstündeki örtüyü düzeltir, yastıkları kabartır vs.., bu esnada da söylenir; "öff bıktım bu fakirlikten, şöyle zengin bi koca bulup rahat etmek istiyorum artık"..

    neyse efenim, kızımız bi şekilde erer muradına, bulur zengin bi koca, yerleşir yeni evine.. zengin evidir artık oturduğu ev, kurulur koltuğa "ohh, ne kadar da rahatım" der.. lakin ev sikim gibi, 80 metrekare, sobalı falan bi evdir.. götü boklu bi üçlü kanepe, 55 ekran televizyon, vs. vardır salonda sadece. (ama biz oranın zengin evi olduğu yolunda telkin edildiğimiz için pek yadırgamayız.) üstüne bi de kızın ana babası gelir kızlarının yeni evini görmeye, girerler içeri; "ooo.. evin de pek güzelmiş, vs vs" derler demirdöküm sobaya, üçlü kanepeye bakıp...

    bu anlamda dogville'le kapışır bu dizi.
  • 93'te yayın hayatına başlayan başyapıt.

    15 senedir yaptığım iş için uzmanı olduğumu iddia edemem ama gerçek kesit konusunda gerçek bir uzman olduğumu söyleyebilirim. benim için adeta bir tutku. öyle ki birçok kez bursa'ya sadece oyuncularla tanışmak, birkaç bira içmek için gittim. çekim yapılan yerleri gezdim, 10-15 sene önce internette bulunmayan bölümlerin cd'lerini bizzat beyaz çorap beyaz öfke'den aldım.

    internette 453 bölümü olduğuna dair bir bilgi gördüm fakat doğru olduğunu düşünmüyorum. bildiğim kadarıyla 270 küsür gerçek gerçek kesit bölümü var (sarı bıyk söylemişti) zira 2000 sonrası çekilen “hata kimde”, “sekreter” gibi bölümler mehmet vanlıoğlu tarafından yazılmış olsa da çakma gerçek kesittir, 90'lardaki ile ilgisi yoktur.

    bazı oyuncularının isimleri ve lakapları şu şekilde:

    cahit kaşıkçılar - sarı bıyık: seriyi yaratmış olması dışında özel bir gücü yok lakabı sarı bıyığından geliyor.

    mehmet vanlıoğlu - beyaz çorap beyaz öfke: y yerine ğ kullanmasıyla (yapmağa gidiyorum, içmeğe gidiyorum vb) ve hemen hemen her bölümde beyaz çorap giymesi ile ünlü, kiralık katil bölümünde bolca görebilirsiniz.

    cevat dinçer - kaleci saçlı adam: döneme ait “mullet” modeliyle ve saçma sapan vurgulamalarıyla ünlü. saçıyla değil oyunculuğu ile öne çıktığı korkunç emir bölümüyle gönüllerde taht kurmuştur.

    nevzat çiftçi - çakma mükremin: tipi ve konuşmalarıyla mükremin'e benzemeye çalıştığı için bu lakaba layık görülmüş. kendisi bu lakapla anılmaktan hiç hoşnut değil.

    murat kayabaş - azgın semih: belki de gerçek kesit'in ünlü olmasında en çok payı olan kişi zira en çok izlenen ve paylaşılan bölümlerden biri. kendisinin beyanına göre okul harçlığını çıkarmak için oynamış, lakabı efsane denge bölümünden geliyor.

    erdal parmaksızoğlu - cesi: dillere pelesenk olan “benim adım cesi, keserim ötmeyen sesi” sözünün sahibi. lakabı pezevenklik yaptığı baltalı infaz bölümünden geliyor.

    playboy ercan - ufuk durmaz: çoğu insan onu ümitler tükenirse bölümünde arkadaşını her gün “içmağa” çağıran ismet olarak tanır ama lakabı birkaç kızı aynı anda idare ettiği ölesiye sevgi bölümünden gelmektedir.

    çiğdem alço - doğu alman güllecisi: zengin kız fakir oğlan temalı hasretim bölümündeki performansıyla ismi akıllara kazınmıştır. lakabı sarı saçlarından ve gürbüzlüğünden gelmektedir.

    emel iyisöyler - safinaz: istemeden de olsa aşkı kaleci saçlı adama tuzak kurduğu töre bölümüyle öne çıkmıştır. boy, kilo ve saç modeli sebebiyle bu lakap uygun görülmüştür.

    ahmet karakman - führer cevat: tutku bölümünde oynadığı belediye başkan adayı rolüyle bu lakabı haketmiştir.

    ayça öztürk - hacer'in gazabı: bedel bölümünde kocasının ölümüne sebep olan hacer karakterine can veren ayça öztürk, yaptığı eziyetlerden ötürü bu lakabı almıştır.

    çetin azer aras - the duygusal manifaturacı: kaderin cilvesi bölümünde, dükkanına gelen kadına ilk görüşte aşık olan, bir şekilde onu kuma olmaya ikna eden, eşine de “namusunla fahişelik yapacaksın” diyerek kendini satmasını söyleyen birini canlandıran çetin azer aras, the duygusal manifaturacı lakabını fazlasıyla haketmiştir. aynı zamanda “iğrenç bir koca” olarak da bilinir ki bu daha uygun bence.

    mesut hakyemez - matkap rıza: lakabını ormanda infaz bölümünde kazanan mesut hakyemez aynı zamanda hababam sınıfı serisinde de oynamıştır. hababam sınıfı sınıfta kaldı filminin sonundaki müsamere sahnesinde (3:39) görülen kartal yakalı kişi mesut hakyemez'dir. aynı zamanda helva cinayeti bölümünde “büyük olucam” çıkışı da eleştirmenler tarafından tam not almıştır.

    şermin salgıncı çağlayan - şeytan/ pirana bayan: şeytan bölümünde öne çıkan şerefsizliğiyle şeytan lakabına layık görülen, aynı zamanda diş ve çene yapısıyla bir piranayı andıran çağlayan her bölümde lakaplarının hakkını vermektedir.
  • debe editi: siz de gercek kesit hayrani misiniz? gercek kesit konusunda uzman kadroda yer mi almak istiyorsunuz? o halde gercek kesit konusunda uzmanlar grubu
    buyurun.

    denge adli bolumde semih'in azginligi canina tak etmis, duvarlari yumruklar hale gelmistir. nihayet cok arzuladigi yengesinin kapisini calmak icin hizli adimlarla yengesinin yolunu tutar.
    eve varir, kapinin zilini calar. yengesinin semih'e inceden yanik arkadasi semih gelmeden az once evden cikmistir. semih artik yikik, ezik, beta semih degil alfa semihtir. alfa olmanin getirdigi postürle cool bir sekilde kapinin acilmasini bekler. yengesi kapiyi acar ve semih'in agzindan izleyiciyi tamamen ters kose yapan , izleyeni hazirliksiz yakalayan su kelime cikar :
    -hos geldin. girebilir miyim?

    ıste esasli gercek kesit izleyicisini yalandan gercek kesit izleyicisinden ayiran ayrim burada belli eder kendini. yalandan izleyici "lan dangalak sen gittin kapiya, senin hos bulduk diyen olman lazimdi." diye yuzeysel ve gereksiz bir elestiri getirir ama esasli, harbi gercek kesit izleyicisi soyle dusunur: " vaaaay cok iyi ters koseydi bunu beklemiyordum, yine farkini ortaya koydun gercek kesit!"

    ılgili bolum:
    43:48 den devam edin

    duzenleme: gercek kesit uzmanlarindan olusan cok gizli bir orgut bana ulasti, bolumde semih'in yengesinin tatilden dondugunu bu sebeple semih'in hos geldin dedigini soylediler. onlara direndim, hayir dedim benim yorumum daha guzel, kes lan dediler biz cok gizli gercek kesit uzmanlarindan olusan bir orgutuz bizden iyi mi bilcen y..rraam dediler, daha fazla karsi koyamadim. neticede yengesi tatilden donmus o sebeple hos geldin demis bizim yorum yalan oldu yani.
  • (durduramıyorum kendimi)

    "cesi" lakabıyla maruf kovboy çizmeli, iğrenç gömlekli, şalvar kotlu, kısa bacaklı (casting için bir ön şart bu!) ve künyeli kötü adam, sarı bıyık'ı allem edip kallem edip tavlar ve sarı bıyık bunu "abi bana iş bulcektin" diye günün birinde arar. binbir indiana jones'likten sonra işe alınan sarı bıyık, telefonlara bakmaktan ibaret bir mesaisi olduğunu görür. ancak cesi bir türlü ne iş yaptığını bizimkine söylemez. şimdi gelin sarı bıyık'ın ısrarlarının nasıl sonuç verdiğini dramamızın son bölümünde izleyelim:

    -abi ne iş yapıyosun sen allahın adını verdim artık yaa?
    -sus oğlum zamanı var.
    -ama abi lütfen abi.
    -aramızda kalacak ama.
    -ayıbettin cesi.
    -pezevengim olum ben.

    (seni görsel sanatların en müstesna ödülü olan "the fulden uras" a layık gördüm ben cesi bee.)
  • bu harikalar harikası yapımın en hoşuma giden özelliği, senaryosuz çekildiğinden neredeyse emin oluşumdur. bu denli gerçek ve samimi konuşmaların çok ünlü hollywood senaristlerinin elinden çıkması bile oldukça zor gibi gelir bana.
    yolda karşılaşan iki oyuncunun (rıza ve halil) arasında geçen diyalog süresince, cümle sonlarında yaşanan gergin sessizlik, kendilerine sufle edilen bir tekstin yokluğundan ileri gelmelidir.
    (ki adını andığım episodda halil rolündeki aktörün kısa bacakları ve dar bluciniyle* depar attığı sahne harika idi.)
    türkiyede cürüm işleyen herkesin muhakkak birahanede tuzlu fıstık yediği bu enfes yapım bünyesinde anne rolünde görülen balmumu teyze ise her bölümde yine kesin olarak eşini canlandıran ve kayınpederlik vasıflarını tümüyle haiz olan beyefendiye "çay dökeyim mi?" sorusunu sormak konusunda adeta bir eksperdir.

    bu çift arasında şöyle bir konuşma cereyan etmiştir:
    -(delirme efektleri ardından) baltam nerede hanım? (adam otomobil tamircisidir.)
    -banyoda. (manyak mısınız lan siz?)
    -getir onu bana.
    -viyvihiy.
  • kötü adam: gideceğiniz yere birakabiliriz
    evden yeni kaçmiş kız: yok sağolun
    kötü adam: korkmayin canim biz de sizin gideceğiniz yere gidiyoruz..
    evden yeni kaçmiş kız: ha tamam o zaman..
  • herhangi bi bölümü alın, senaryoyu inceleyin, en ufak gereksiz cümleye rastlayamazsınız.. orda duran her cümlenin bir görevi, izleyiciye kısa yoldan aktarması gereken bir mesajı vardır.. mesela baba, anneye sacma sapan bi vurgu ile sorar: "kız kalkmadı mı daha? saat 11 oldu" .. anne daha sacma bi vurguyla cevap verir:" yahu evde huzur mu kaldı ki. her gece içip içip geliyorsun. bizi üzmeye ne hakkın var"..
    "yahu adam sana kız uyandı mı uyanmadı mı diye sordu, nerden esti adamcağızın iki kadeh içkisi var ona da karışma be kadın öeeeh" diyerek siz katılırsınız programa..

    yaşlı ev hanımı tiplemesi ayrı bir bomba, kaan ertem'inkilerden bile geyik.. "sarı bıyık" ve robin tadındaki yardımcısı "kaleci saçlı adam"a buradan selam etmeden geçemeyeceğim, ayıp olur.
  • benim gerçek kesit'te en sevdiğim şey çekyatlardır. her bölümde çekyatta yaşanan bir takım gerilimler vardır ve gerçek kesit'i gerçek kesit yapan da bu psikopatolojik anlardır işte.

    çekyatta ortaya çıkan duygu yoğun anlarda tek bir günahın, aşırılığın, yanılsamalı, paroksistik etkilerin, özellikle boşluk ve anlamsızlığın aşırı vurgulanması söz konusudur. çekyat, giorgio agamben'in belirttiği "...başkalarında aradığımız tek şey kendimizde anlaşılmamış kalan heyecandır..." gibisinden bir dünyanın gösterisine dekor olur. çekyat bize, iyilik ve kötülüğün birbirinin dışında olduğu, iyiliğin her uzantısının kötülüğün payını azalttığı ya da geri püskürttüğü bir ilişkiyi izletir.

    "insan olmak rezil bir şeydi; öyle çok şey vardı ki olup biten", demiş ya bukowski işte bu çekyat dekoru da o rezil dünyanın abartısız bir oyuncusudur. kant'ın dediği gibi "...bilgi, zihnin eşya üzerindeki etkisiyle ortaya çıkar." ve çekyat da bu ortak bilgimizin simgesel bir ürünüdür. tabii sadece çekyat da yok; o sadece başrolde. diğer eşyalar çekyatın tamamlayıcı unsurlarıdır ve insan olmaya benzeyen bir hayat başlar çekyatta.
  • hem 19 yaşında genci hem de 45 yaşında adamı canlandırarak başlıbaşına bir ekol olan sarı bıyık'ın dışında (ehauhah bikeresinde sarıbıyık annesi babasıyla kız istemeye gitmişti, yemin ediyorum babası çok daha genç gösteriyodu) saçları yele formundaki esmer arkadaşı da es geçmemek gerekir, zira 80lerin giyim tarzını en iyi o yansıtmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap