• çocukken en sevdiğim masaldı ki hatırladıgım kadarıyla şöyleydi:

    bir prens çok güzel bir kızla tanışır ve onu saraya götürür. (çünkü kız kaybolmuştur, çünkü onu birilerinden kurtarmıştır ya da nedir bilemiyorum). kızı bir prenses olarak lanse eder ailesine. prensin annesi ve kızkardeşi de gerçek prenses mi değil mi diye anlamak için onlarca şilteyi üstüste koyarak prensese bir yatak hazırlarlar ve şiltelerin en altına da bir bezelye tanesi koyarlar. eğer rahatsız olur, uyuyamazsa onun gerçek prenses olduğuna inanacaklar, yok mışıl mışıl uyursa onun gerçek bir prenses olmadığına inanacaklardır. prens bu gizli planım işitince koşarak sevdiği kıza sabah "galiba yatağın altında ufacık bir tane vardı, hiç uyuyamadım" demesini tenbih eder. kız da sabah uyumamış numarası yapar. ve evlenir sonsuza kadar mutlu olurlar.

    her ne kadar bu masalı çook sevsem de bu küçük yalan beni hep rahatsız etmiştir. gerçek prenses olması için böyle bir numaraya ihtiyaç yoktur aksine buna sadece inanmak yeterlidir.

    (bkz: tante rosa)
  • yüz kat şiltenin altından bile bezelyeyi hissedebilen hasta ruhlu bir kadınla hayatının sonuna kadar yaşayacak olan zavalı bir prensle evlenen pimpirikli bir insandır.
  • çitkirildimciligi, nanemollaciligi asaletle özdeslestirir, hanim kizlarimiza andersonun hikayeleriyle daha yas iken koca bulma taktikleri verir. bu evlenilecek es kavrami, kayinvalide-gelin yarismalarinda çesitli kinamalar ve övgüler sonucu profili çizilerek ve kalin çizgilerle benzerlerinden ayrilarak bugün de genç kizlarimizin basarili evliligin 10 altin kurali kitabindan sonra yegane mirasi özelligi kazanmistir.
  • masalın aslında odaya sızan ev sahibesinin oğluyla (yani prensle) hareketli bir gece geçtiği için uyuyamayan prenses, durumu çaktırmamak için böyle bir yalan uydurmuştur.

    zaten prensesin de prensle alel acele baş göz edilmesinin sebebi, birkaç ay sonra karnının şişmeye başlamasındandır... koskoca aristokrasiyle rezil olmama çabasındandır.
  • bu masal ve prenses, anadolu'ya gelene kadar kulaktan kulağa usulüyle aktarıldığından ufak sapmalar olmuş belli ki.
    sonunda da mercimekten intileme lafı çıkmış.
    yani bırak bezelyeyi mercimek kadar şeyden bile intilenmek, huylanmak, kıllanmak manasında.
  • bezelyesi bir tarafa, soz konusu prenses, bamya sahibi prenslere analik eden kraliceler icin bulunmaz gelin adayidir. "bezelyeden rahatsiz olan, bamyayla neler olur..." mantigi da denebilir. olayin asli budur yani canlar. azla yetinmek her ne kadar prensesligin tabiatina yara$ir bir davrani$ bicimi degilse de, minimalist prenses avi i$te, evet.
  • çıkaracağınız ders şu şekilde olan masal:

    gerçek prenses dediğin şirretin, yellozun, kaprislinin tekidir, öyle olmalıdır.

    edit: sanırım beylerin böyle şirret hatunlara prenses gibi davranıp iyi huylu olanlara kötü davranıyor olmasının sebebini çözdük. bu masal olabilir.
  • çok değil yakınlarda duydum ben bu kalıbı,
    hani prensesi biliyordum, ne de olsa evrenseldi ve önüne bir sıfat gelmeden de tek başına bunca asırdır kendini ifade etmişti.
    acaba piyasada bunun da mı sahteleri dolaşmaya başlamıştı ?
    neyse bu kalıbı soru işaretimle oracıkta bırakıp, yola devam etmiştim..
    takii burda bu başlığı görene kadar. *
    "e be adam, sorsan ben sana derdiim,
    değil onca şilte, tek biri bile olsa altımda, kıvrılır uyurum ben üstünde, bezelyeyi ise ruhum duymaz, bunca uğraşmazdık, hem seni de kandırmış gibi olmazdık, hay allah.."
  • şımarık tiki prenses hikayesidir. eminim bu şımarık, sabah kahvaltıda "ayy rokforunuz bilem yok mu, ispanya'dan gelmemiş zeytini hayatta yiyemem ben, sizin aşçı bilmiyo mu fransız usulü bi omlet falan yapmayı, yivvreeenççç" diye de trip yapmıştır terbiyesiz. hayır, insanlar zor gününde sana saraylarının kapısını açmışlar, şımarıklığını yüzünden okuyup bilmem kaç tane döşek vermişler, ben senin bu yaptığına nankörlük derim arkadaşım. bi de utanmadan bir tanecik, assslanlar gibi oğullarına kaş, göz işareti yapıp, aklını başından al çocuğun... hayır, çocuk prens ama fakülte bitmemiş, daha askerlik var, bir saray kolay mı dönüyor bugün? bi prens olmayla karın doymuyoooor, duyuyon muuu? hem de böyle kaprisli birini alırsa, mümkün değil babası bakmazsa geçinemezler. yok valla, hoşlanmadım ben bu kızdan, abimin yakınında görmeyeyim mümkünse, fena görümcelik yaparım
  • aslen bu masalda, sabah ev sahibesinin sorduğu "nasıl, gece rahat uyuyabildiniz mi?" sorusuna, esas kız gerçek bir prenses olduğu için nezaketinden ve kibarlığından, bütün gece gözüne uyku girmediğini, yatağın adeta kendisine battığını ve rahatsızlığını söyleyemez ilk başta.. ama gerçek, her masalda olduğu gibi bunda da bir şekilde ortaya çıkar..

    bir de yanlış hatırlamıyorsam*, bu saray yavrusu evde ev sahibesinin (bir ihtimal oğlunu bir prensesle evlendirmek istediği için olabilir) oğluyla evlenmek isteyen ve prenses olduğunu iddia eden kızları bir gece evinde ağırlama bahanesiyle kimin gerçekten prenses olduğunu anlayabilmek için düzenlediği bir tür "prenseslik testi"ydi bu bezelye meselesi.. bi tek gerçekten prenses olan kız kaderin cilvesi sonucu o eve sığınmak zorunda kalmış ama tabi tutulduğu testi geçerek büyük ödülü kapmıştır..
hesabın var mı? giriş yap