• geyik muhabbeti lafinin babasi, komitaci hurriyet kahramani resneli niyazi bey in geyigidir.

    niyazi bey in, catismalar dahil her yere tasidigi geyigini istanbula getirmesi uzerine, meraklilar geyigi gormek icin siraya girmişlerdir. geyik izlemeye gelenler arasinda abdulhamid in kardesi mehmet resat da vardir. bunun uzerine donemin gazetelerinde ve kose yazilarinda bu hadise epeyce yazilir-cizilir. hatta geyik ile ilgili bir mars bestelendigi ve bu marsin mecliste konusuldugu bile soylenir.

    o gunden bu yana insan zihnini bolca mesgul edip sonu hicbir yere varmayan fikir alisverisleri icin geyik muhabbeti benzetmesi kullanilir.
  • bu tekerleme doksanların başında ortaya çıktı. akabinde geyik muhabbeti lafının bu tekerlemeden geldiği bile unutuldu. o devrin bir aktüel dergisi sayısında "geyik muhabbeti nedir?" diye manşet atıldığını hatırlarım ki daha o zamandan unutulup gitmişti tekerleme.
    "ne muhabbeti?
    geyik muhabbeti *
    ne geyiği?
    ren geyiği
    ne reni?
    el freni
    ne eli?
    hanım eli
    ne hanımı?
    ev hanımı
    ne evi?
    dağ evi
    ne dağı?
    ağrı dağı
    ne ağrısı?
    baş ağrısı
    ne başı?
    kuş başı
    ne kuşu?
    muhabbet kuşu
    ne muhabbeti?
    geyik muhabbeti*
    ne geyiği?
    ren geyiği
    ne reni?
    el freni?
    ne eli?
  • bu olayın özü erkek ren geyiklerinin toplanarak yüz yüze birbirlerinin yüzünü ısıtması durumundan gelmektedir...
    bu tanım ilk olarak geyik avcıları tarafından kullanılmıştır.
    canlandırma:
    1. avcı: ehuehueh abi baksana muhabbet ediyo bunlar...
    2. avcı: harbi lan...
    3. avcı: siz de geyiklerden beter çıktınız bea. resmen "geyik muhabbeti" sizinki de...
  • geyik muhabbetinin tarihi en azından 1866'ya kadar gidiyor. namık kemal tasvir-i efkar'ın 452. sayısında çıkan ramazan yazısında, genel olarak kutsal ayın feyzinden insanların nasıl da yararlanamadığına dair tespitlerini sunar. her tarafa sirayet etmiş bu kıymet bilmezlik vaizlerde de görülür:

    "gelelim vaiz efendilerin haline: vakıa bunların içinde tebeyyün-i ahkam-ı din eder bazı ulema-yı kiram vardır. fakat ekserisi geyik hikayesiyle imrar-ı vakt eder. bu zaman-ı marifetde öyle birtakım israiliyata kulak mı veriliyor. 'nasıl bu taze maarifle eskiler alalım.' vaiz mürebbi-i alemdir. öyle bir vazifenin icrası halkın ve zamanenin ihtiyacına ve ahkam-ı diniyye ve adab-ı umumiyyeye vakıf olan zatlara hasr edilse ne derece faide-bahş olacağını tarif iktiza etmez."

    burada vaiz, yeni bilgilerin ışığında hakikatin, dinin, adabın temellerini sunacağına temelsiz, boş, zaman harcatıcı hikayeler anlatarak görevini hakkıyla yapamamaktadır. işbu hikayelere "geyik" hikayeleri adını veriyor namık kemal.
  • geyik muhabbetinin asil kokeni geyiklerin basbasa verip cene takirdatmasindan ileri gelir. olay soyle*; ren geyikleri kisin ahirlarinda usudukleri zamanlarda birbirlerine iyice sokulurlar, ancak boynuzlar birbirlerine cok iyi temas etmelerini engelledigi icin yine de cok yanasamazlar birbirlerine ve usurler. haliyle ceneleri titrer ve sanki kafa kafaya vermisler de konusuyorlarmis izlenimi yaratir goruntu. iste geyik muhabbetinin asil kokeni budur. arz ederim.
  • - michael jackson şimdi n'apıyodur acaba?
  • ahmet niyazi bey deyince akla gelen 2.meşrutiyet'i ilan ettirmesidir ama aslında günümüzde çok sık kullandığımız "geyik muhabbeti" kavramı niyazi bey'in kahramanı olduğu gerçek bir hikayeye dayanır:

    ahmet niyazi bey;2.abdülhamid'in meclisi mebusan'ı 1877-1878 osmanlı-rus savaşı'nı bahane edip kapamasıyla ülkenin 30 yıl sürecek bir istibdat dönemine girmesini kaygıyla izlemiş ve kısa zamanda yaptığı çalışmalarla niyetini ortaya koymuştur.padişah'ı "meşrutiyet"i ilan etmeye zorlamak.

    niyazi bey bu amaca baş koymuştu ve de devlete başkaldırmıştı.kendisi aslında osmanlı ordusunda görevli bir askerdi. niyazi bey, yanında 160 kişilik birliği, kışla cephaneliğinden aldığı adam başına iki tüfek ve hayli bol cephane ile dağa çıkmıştı. bir de zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması için kışla sandığından 550 lira almıştı ama bunun hırsızlık olmadığını, ödeyeceğini belirtmek için imzalı bir makbuz bırakmıştı.amaç meşrutiyet'in ilanı için isyan çıkarmaktı.
    niyazi bey ve küçük grubunun isyanını bastırmak için önce yöredeki askeri güçler üstüne gönderildi. hepsini püskürttü. onun bu başarıları destekçi sayısını artırdı.

    bir de dağda yaşayan bir yaban geyiği katıldı gruba.

    niyazi bey, "onu bana allah gönderdi" dedi, evcilleştirdi. geyik artık hiç yanından ayrılmıyordu. abdülhamit bölgeden kendini "vatan fedaisi" ilan eden niyazi bey'in üstüne gönderdiği kuvvetlerin çatışmak yerine onun emrine girdiklerini görünce, anadolu'dan birlik sevkedilmesini istedi.danışmanlarına "kim bu ahmet niyazi bey" diye sormaya başladı hatta gönderdiği tüm kuvvetler niyazi bey'in emrine girmeye başladıkça. şeceresini, yani dosyasını önüne koydular.
    bir çalıya sıçrayan kıvılcım orman yangınına dönüşüyordu bunu fark etmişti.abdülhamit'in teslim olmaktan başka çaresi kalmamıştı.
    23 temmuz'u 24 temmuz'a bağlayan gece tüm osmanlı topraklarında meşrutiyet'i ilan etti. yani yetkilerinin çok önemli bir bölümünü parlamento ve hükümete devretmeyi kabullendi. .
    daha önce buluşup güçbirliğine karar vermiş olan enver ve niyazi beyler birlikte olmasa da aynı günlerde dağlardan inip istanbul'a geldiler.
    o sıralar osmanlı'nın hayatına yeni girmiş olan "fotografi"nin erbabı kokuyu aldı. on binlerce kartpostal basılıp piyasaya sürüldü: ortada padişah 2'nci abdülhamit'in fotoğrafı vardı, solunda niyazi bey, sağında ise enver bey. ah unutuyorduk, biri daha vardı: niyazi bey'in evcilleştirdiği ve yanında istanbul'a getirdiği geyiği.
    "rehber-i hürriyet" adı verilmişti ona.
    niyazi bey'e de "kahraman-ı hürriyet."
    ve de o geyikli kartpostallar osmanlı imparatorluğu'nda satış rekorları kıracaktı.o kadar ünlenecekti ki o geyik, sultan sülalesi sevmek için kuyruğa girecek, bağış kampanyalarında şeref konuğu yapılacak, istanbul sokaklarındaki gezintileri "şehrimizi şereflendirdi" diye manşetlere çekilecekti.

    işte o günlerde tüm gazete manşetlerinde,kadınlar gününde ev sohbetlerinde,kahvehanelerde çay yudumlarken gündemi meşgul eden içi boş ama keyifli muhabbet döndü dolaştı "geyik muhabbeti" olarak girdi dilimize.
  • bence geyik muhabbeti adı, avlarından dönen avcıların, "ben şu kadar geyik vurdum", "ben geçen sene toplam bilmem kaç tane geyik vurdum" şeklindeki boş muhabbetlerinden gelmektedir.
  • susayaci: şimdi biz saatleri geri mi alcaz, ileri mi?
    deli: ne zaman?
    susayaci: neblem...
    deli: iki ileri bir geri alcaz.
  • ...
    -amcam bir keresinde albino bir kutup ayısı gördüğünü söylemişti.
    -sahi mi? kutup ayıları beyazdır albino olduğunu nasıl anlamış?
    -... bu siyahmış..
    -..
    -..
    -sıradan bir ayı olabileceğini düşünmedin mi?
    -..
    -neyse..
    ...*
hesabın var mı? giriş yap