• biraz fazla cesur bir iddia. "gorelilik teorisiyle celiskili gozuken sonuclar elde edildi" falan dense daha isabetli olur su asamada. tek bir deneyin sonuclarina bakarak son bir asirdir turlu turlu deneyler ve gozlemlerle desteklenmis bir teoriyi "curuttugunu" iddia etmek pek saglikli degil. hele bir sonuclarini yayinla, uluslararasi fizik camiasi incelesin, gerekirse deneyini tekrar etsin, benzer sonuclar elde etsin, gorelilik teorisiyle bu sonuclarin aciklanamayacagina dair fikir birligine varsin, ondan sonra cik ortaya "gorelilik teorisini curuttum" diye. tek bir insanin curuttum demesiyle bilimsel teori curutulseydi simdi ortada ne evrim teorisi vardi ne kuantum.

    (bkz: turk insanindaki curutme meraki)
  • gerçek olmadığı iddia edildiğinde hainlik ve vatansever olamamakla suçlanabileceğiniz çürütülme.

    çok isabetli belirtilmiş, yüksek seciyeli necip türk biliminin altından kalkamayacağı engel, çürütemeyeceği ahlaksız batı teorisi yoktur.

    bunu yapabileceğinden o kadar emindir ki, yayınlanmamış, bilim dünyasında tartışılmamış, zamana karşı testlerden geçme şansı bile tanınmamış, işin daha da kötüsü göreliliğin temel kavramları -tabi ki eksik- kullanılarak üniversite birinci sınıf matematiği ile kurgulanmış teorinin bir de tüy dikercesine basın açıklamasının yapılmasıdır. bununla ancak alay edilir.
  • ayni duyuruya ait yarim sayfa alttaki "hakkinda" kismiyla tutarsiz olan bir baslikla duyurulan gelisme (gibi geldi bana).

    oncelikle deneylerin ve teorinin tutarliligi, deney sonuclarinin degerlendirilmesi noktalarinda hic bir sorun olmadigini ve bahsi gecen calismadaki sonuclarin ongorulen teoriyle tamamen ortustugunu varsayalim. zira bu varsayim zaten tutmuyorsa bundan gerisini dusunmeye gerek kalmayacak. neyse, varsayalim biz bi bakin nolucak.

    simdi taa yuzyillar once kinetik enerjiyi nasil bulursun diyolar adama. o da sana diyor ki 1/2 x m x v^2. cismin hizina kutlesine bagli. baska birseye bagli degil. orrayt?

    sonra gun geliyor ben diyorum ki lan bu giden cisim bi de kendi etrafinda donse acaba onun enerjisi farkli mi olurdu. oturuyorum dusunuyorum, deney tasarliyorum. ayni kutlede toplara tamamen ayni hizda vuracagim bi deney duzenegi kuruyorum. bi egimden yukari dogru tirmandirmaya calisip ne kadar yukseldiklerini olcuyorum. bakiyorum sonra toplara ters falso duz falso falan veriyorum, inceliyorum ne kadar yuksege tirmandiklarina. sonra anliyorum ki ilk denklem cismin kendi etrafinda donmesinin ortaya cikaridigi enerjiyi tanimlayamiyor. bu durumda asil enerjinin 1/2 m v^2 + 1/2 i w^2 oldugunu buluyorum. (i atalet, w acisal hiz) farkli cisimler (i) ve acisal hizlarla (w) yaptigim deneylerle de bunun dogrulugunu test ediyorum, yanilmadigimi gorup seviniyorum.

    simdi bu noktada ben varolan teoriyi curutmus degil genellestirmis oluyorum. zira acisal hizin sifir oldugu durumlarda eski hali catir catir calisiyor. silip bastan yazmadik, yeni bir terim ekledik.

    simdi sozkonusu amcalarin dedigi de ivmenin einstein'in kuraminda yer almamasiyla ilgili. yani yanlis anlamiyorsam bu su demek; ay dunyanin etrafinda donuyor ya da einstein'e gore ay ve dunya birbirinin etrafinda donuyor. belli bir uzaklikta dengedeler ama ay ve dunyanin kendi etrafinda donme hizlari denkleme hic bir yerde girmiyor. yani ay ya da dunya kendi etrafinda donmuyor olsaydi da dunya ve ay tamamen ayni uzaklikta dengede olacaklardi. bu amcalar diyor ki oyle degil.

    ya da hakkinda kismindaki ornek acikca su tarz sorular soruyor. ben isik hizina yaklastigimda uzay-zaman bukuluyor ve zaman daha yavas geciyor, tamam bunu biliyoruz. ama ben dumduz gitsem de ya da isik hizinda firil firil donsem de ayni miktarda mi yavasliyor? (acisal ivme) ya da sifirdan 0.99c'ye bir saniyede mi yoksa bir yilda mi cikiyor oldugum bu bukulmenin miktarini etkiliyor mu? (sabit dogrusal ivme) ya da bir yonde 0.99 c hizinda gidecegime bir dogru parcasi uzerinde limit hizi 0.99c olacak sekilde basit harmonik hareket yapsam bir degisiklik oluyor mu? (zaman icerisinde degisen dogrusal ivme - ivmenin birinci turevi sifir degil)

    eger yanlis bilmiyorsam einstein'in denklemlerinde ne acisal ne de dogrusal ivmeyle ilgili bir terim yok. varsa mesaj atin soyleyin bi zahmet, entry'i sileyim.

    ama zamaninda einstein'in bunu bulamamasi da cok dogal. 2008 yilindayiz ve bu amcamlarin "bulduklari" da virgulden sonra n'inci basamagi etkilemis. einstein'in satirlara sigmayan denklemlerine bir terim daha eklenmis. bugune kadar bulunamamasinin sebebi gozlemlenebilirligi ile dogru orantili. bugunku en hassas gozlem arac gereciyle bile virgulden sonra n'inci basamagi etkileyen bu terimin onundeki katsayi cok cok kucuk.

    velhasil ortada herhangi bir cokme etme durumu yok bence. varsa eger, bir genelleme var.
  • görelilik ilkesinin çürütülmesi elbetteki mümkün olan bişeydir. yaparsın araştırmanı deneyini, salarsın kobaltı primidyumu oraya buraya ölçer biçersin, kronometreye bağlarsın sonuç çıkar. çürür ya da çürümez. sonuca bakar her şey. ama illa çürüyecekse de ne bileyim ancak ismi zor telaffuz edilebilen bir üniversite falan çürütmeli kanaatimce. masaçutes institü of teknoloji, tokyo extra ordinal kardinal araştırmaları enstitüsü, sorbonne karışık işler yüksek okulu gibi bişeyler olmalı çürüten merci. ne bileyim hadi olmadı en azından teknosa olsun len bari. okan üniversitesi ne mna koyim?
  • hürriyet'e başlık atarmış gibi üniversitenin sitesini güncelleyen birinin marifetinden başka bir şey değildir.

    birçok üniversitede site güncellenmesi ve bu tip bilgilerin internet sitesine girilmesi filanı falancası ya burslu bir öğrenciye, ya da cit'den ingilizce bilen birine yaptırıldığı için böyle bir sayfa görüyoruz yani.

    telaşa mahal yok. dünya infilak etmeyecek.
  • "ülkemizde bunların hiçbirini yapmadan bazi bilim insanlarımız birden basının karşısına çıkıp, “ben einstein’i çürüttüm”, “ben kayıpsız iletken keşfettim”, “ben dağı devirdim, çayı çevirdim” şeklinde doğruluğu muğlak, bırakın dünyadaki, kendi ülkesindeki bilim insanlarının dahi haberi olmadığı bir yeni bilgiyi sanki evrensel kabul görmüş gibi sunuyorlar. ülkemizde bunu yapan bilim insanlarının genelde özel üniversitede çalışan bilim insanları olması da yukarıda bahsettiğim “reklam” konusunu aklıma getiriyor. reklamın gerçekten iyisi kötüsü olmaz mı acaba? batıdaki bilim insanının kaygısı kendi bilim dalının reklamını yapıp hükümetten aldığı desteği artırmaksa, ülkemizde de çalıştığı özel üniversiteye öğrenci çekebilmektir. bu nedenle olmamış meyveyi de satmaya çalışabilirler, birkaç gün önce örneğini gördüğümüz üzere çürük meyveyi de."

    doç.dr. cemsinan deliduman

    (bkz: http://haber.sol.org.tr/…setler/mansetalt/7712.html)
  • bahis konusu görelilik teorisi (ya da kuramı ya da nazariyesi) olsa gerek - görelilik ilkesi pek öyle çürütülesi bir şey değil. zaten mahut üniversitenin iddiası da bu yönde. gerçi bir de şeyi netleştirseler, özel görelilikten mi, genel görelilikten mi bahsediyorlar... neyse, mevzubahis sansasyonsa, gerisi teferruattır elbet. benimkisi de lafın çoku.

    "ışık hızı aşıldı!! einsteincılar panikte!!"

    yav o değil de, kuramların öyle tek bir deneyle (ya da deneyler setiyle) çürütülebileceğini düşünen bunca üniversite efradını görse, karl popper amcamızın gözleri yaşarırdı herhâlde.

    şeyi de eklemeden geçemiyorum, aslında isterim görelilik kuramlarının yerine yeni kuramların (ya da kuantumla birleşik bir şeylerin) geçmesini. hiç değilse "yav görelilik teorisi işte, yani her şey görelidir" filan diyen zevat başka zırvalar bulmak zorunda kalır, yeni eğlence olur.
  • simdi ben fizikten, falan anlamam, o, yuzden baska, bir hususa dikkat cekmek istiyorum.

    anlayabildigim kadariyla bu, "prof. dr. yarman'ın çalışmaları uzantısında gerçekleştirilen açılım, geçen yüzyılın baştan yazılması sonucunu beraberinde getirebilecektir..." gibi iddiali bir soylemle takdim edilen bilimsel bir deneyin sunumuna cagri. neden ilkogretim yedinci sinif talebesi tarafindan kaleme alindigini anlamakta gucluk cektim.
  • immanuel tolstoveyski'den esinlenerek, mercek altına alacağım çürütülme iddiasıdır. (bkz: şu çılgın türkler/@immanuel tolstoyevski)

    çürütmenin sahibinin isminin altında dönen muahbbetlerden de görüleceği üzere iddia üzerinde dönen bir çok muhabbet mevcut ve konuya, ileride daha da artacak, bir beyaz gürültü hakim. öne sürdüğüm bilimsel iddialar göz ardı edilerek, çok da bilimsel metoda uygun olmayan bir çıkış ile bir halka ilişkiler hamlesinden öteye gidemeyen "bilimsel kuramı" ancak bilimsel olarak eleştirebileceğim kuralı koyuldu, bazıları tarafından. ben de bu görevi üzerime alarak, makaleleri daha derinden incelemeye başladım. son sıradaki makalesini incelemeden önce, iddianın ilk ortaya çıktığı annales makalesine baktım: http://www.ensmp.fr/aflb/aflb-293/aflb293m137.pdf

    anlatacaklarımın anlaşılır olması için azami çaba sarfedeceğim, bu nedenle kullandığım kaynakların bilimsel ancak internetten ulaşılabilir, en önemlisi de anlaşılabilir olmasına dikkat ettim. bu nedenle vereceğim populer makale ya da wiki linklerine şaşırmayın. çünkü işin acı tarafı makale içinde çok temel hatalar var ve bunlar en temel kaynaklarla örneklendirilebiliyor.

    öncelikle hocanın kullandığı temel araçtan ve iddiasından bahsetmek gerekiyor. göstermeyi amaçladığı ana fikir, genel göreliliğin ana ilkesi olan equivalenceın yani çekimsel kütle ile eylemsizlik kütlesinin eşitliğinin yanlış olduğunu göstermek. bu eşitlik ilkesi, hep karikatürize edilegelmiş yerçekiminin etkisi ile ivmeli bir hareketin etkisinin aynı olmasıdır. yani kapalı bir alanda boş uzayda ivmelendiğimizi mi yoksa büyük bir cismin yanında durduğumuzu ama çekimini mi hissettiğimizi ayırdememizdir. hocanın çıktığı ana nokta ise, bağlanma enerjisi*nin bir kütle eksikliğine yol açması.

    bağlanma enerjisinin yol açtığı eksik kütle* 30lu yıllardan beri bilinmektedir[1]. wiki maddesine bakıldığın çekimsel potansiyelin de bu kayıp kütleye yol açacağı yazılmıştır, yani hocanın yola çıktığı nokta çok da bilinmez değildir. 465inci sayfaya kadar eksik kütleyi elektronik ve nukleer enerjiler cinsinden anlatan hocamız, özel ve genel görelilik ile karşılaştırmalarına başlıyor ve buradan itibaren makalede yokuş aşağı düşmeye başlıyor.

    yarman, makale boyunca kullanacağı görelilik temel argümanlarının yanlış olduğunu iddia ederek başlıyor. "einstein in his general theory of relativity, considers the conservation of the 'rest masses,' instead of conservation of 'total energy.' "
    at any rate einstein's general theory of relativity leads to the fact that his original relativistic 'mass energy relationship' (...) does not hold between values of energy and mass a gravitational coordinates. we do not have such annoyance because we have derived our results essentially based on einstein's 'mass energy relationship'(...)"

    kısacası sadece e=mc^2 ile bütün her şeyi hesapladık diyor.

    ancak makalenin ilerleyen kısımlarında ve diğer makalelerinde şu arazlar ortaya çıkıyor. öncelikle bu yaklaşımıyla basitçe enerjileri birbirine, momentumları birbirine eşitliyor ki; özel görelilik enerji eşitliği kullanıyorsa 4 boyutlu uzayda hesap yapılması gerekiyor. eğer ki bunun aksi kanıtlanacaksa, 4 boyutlu uzayda yapılan transformasyonaların yani lorentz transformasyonlarının geçersiz olması gerekiyor, ki bu da sadece makale boyunca kullandığı lorentz boost (1/\sqrt{1 - v^2/c^2}) faktörlerinin kullanılamayacağı anlamına gelmiyor, aynı zamanda da kütle eksikliğinin boy kısalması ve zaman yavaşlamasına tekabül etmesini engellemiş oluyor. kütlenin (ki bu momentum olmalı) eksiğinin, uzamaya "neden olması", zamanın yavaşlamasına neden olması, tamamiyle 4 boyut bağlantısından kaynaklanıyor, ancak hocamız bu bağlantıyı üçüncü bölümde theorem 1 olarak veriyor ve bunları 16-22 arasındaki atıflarda kanıtladığını iddia ediyor. bu atıflar, turkish journal of physics, chimica acta turcica ve bilimsel konferans katılımların olduğundan bu makaleleri bulamadım.

    anlaşılır olmak için bir adım geriye gitmem gerekirse; kütle invariantı denilen şeyin varlığı, uzay vektörlerini zamanı da işin içine katarak 4 boyutlu hesaplamamız gerektiğinden kaynaklanıyor, ve bütün bunlar ışık hızının sabitliği ile hesaplandığında, hareketen eden cisimlerin boylarının kısalması, hareket eden cisimler için zamanın yavaşlaması lorentz boost (1/\sqrt{1 - v^2/c^2}; kısaca \gamma) dediğim katsayı ile sayısallaştırılarak hesaplanıyor. böylece hareket halindeki cisimler için korunan momentum veya enerji değil, momentum ile enerjinin karesi oluyor, bu da her zaman için kütleçarpı ışık hızının karesine tekabül ediyor. bu kare hesabının nedenini ise, vektör uzunluğu olarak düşünebilirsiniz. enerji uzayda bir vektör (x), momentum bir diğer vektör (y) bunlar uzay zamanda birbirlerinin bileşkeleri olduklarından, korunan yalnız x ya da y değil bunların vektörel uzunluğu olan (x^2+y^2)^-1/2 oluyor. ve yarman bunun gereksizliğini ispat ederken, bunun ana sonucu olan göreli uzunluk ve zaman kavramlarını kullanıyor.

    yalnız bu uzunluk ve zaman yavaşlaması kavramlarını kullanırken de, ana nesnesi olan kütleyi kullanmak istediğinden, sadece pedagoji amaçlı olarak kullanılan ve einstein'ın da ifade ettiği üzere gerçek bir etki olmayan kütle göreliliğini[2] kullanıyor. kütlenin göreli olamayacağı sadece einstein'ın sözlerinden değil okun'un fiziksel argümanlarından da görülmektedir, hareket eden ibr cismin hareket halindeki kütlesi, onu durdurup kütlesini ölçme zorunluluğumuz nedeniyle anlamsızdır. ki asıl görelilik bu cismin kütlesinde değil, momentumundadır, momentumda ortaya çıkan \gamma faktörü kütleye yorularak fiziksel olmayan çıkarımlara neden olmaktadır.

    makaleye daha fazla devam etmeden önce bu tespitlerin özellikle altını çizmek istiyorum. yarman hocanın çalışmasının ana hatası, bu kütleyi göreli olarak kullanması ve de göreliliği çökertmek üzere öne sürdüğü argümanları yine göreliliğe bina etmesi.

    [1] http://en.wikipedia.org/wiki/binding_energy
    [2] lev b. okun, 1989, "the concept of mass", physics today 42 (6): 31–36 http://www.physicstoday.org/…s-6/vol42no6p31_36.pdf .link ölmüş, arxivla idare edin http://arxiv.org/pdf/physics/0111134.pdf
    "it is not good to introduce the concept of the mass m = m/\sqrt{1 - v^2/c^2} of a moving body for which no clear definition can be given. it is better to introduce no other mass concept than the ’rest mass’ m. instead of introducing m it is better to mention the expression for the momentum and energy of a body in motion." albert einstein in l barnett'a mektubundan ( okun'dan alıntı)
  • "makalelerini okudum sen haksızsın!" demiş bulunduğum çürütülmedir. (bkz: tolga yarman /#14564387)*

    her gün üç beş alternatif kütleçekimi teorisi özet* arxiva gönderilmektedir. genel görelilikle çelişen bir çok gözlem mevcuttur. pioneer anormalliği*, kara cisim, kara enerji, vs. bunları parça parça açıklayan farklı farklı teoriler mevcuttur, tek deneyle teoriler arası seçim yapılamamaktadır. gerçeklik denen filin bir kısmını açıklayan teorini zamana karşı dayanıklı olduğunu da kanıtlamak durumundadır.

    üzülerek söylüyorum ama bu bir halkla ilişkiler üçkağıdıdır *.
hesabın var mı? giriş yap