• "alkolik değilim ben, sadece arkada gulag orkestar çalıyor"

    thomas pynchon
  • oyle bir yalnizlik, oyle bir huzun coker ki insanin ustune...
    oyle bir ses ister ki insan, basucunda...

    tilsimi ustunumde kalsin, yitip gitmesin.
    kokusu sinsin.
    her yalnizligimin caresi olsun. derdim nedir bilmeden, sarsin sarmalasin.

    o anda oyle bir melodi calinsin ki kulagima, daha once bir araya gelmemis iki notanin - notalarin - o andaki tek sahibi oldugumu hissedeyim.

    caglayan bir melankolinin kucagina duseyim. nesesi beni alip goturmesin.
    ama terketmesin de...

    kapidan giriversin biri, oylesine bana baksin.
    oyle kayitsiz baksin ki, istedigim hikayeyi yazayim uzerine.
    sahiplensin onu, kendi yaratmis, neden olmus gibi.
    koynuma girsin arsizca.

    gulag orkestar calsin pikabimda, citirtili;
    gun boyu, geceden...
  • bu kadar genç yaşta, bu kadar olmuş bir albüm, nazar değmesindir.

    hüzünlü bir müzik fakat keyif veriyor...
    keyifli bir müzik fakat hüzün veriyor...

    tamamen o anki durumunuza bağlı.
  • dostum müzik demişsin ama bu hüzün marşı. sanki devlet, "hüzündür bizim ideolojimiz ey insanlık" filan diyor.

    (bkz: beirut)
  • son zamanlarda dinlediğim en iyi albüm..
    ötesi yok..

    postcards from italy, mount wroclai ile içinizi huzur doldururken,
    rhineland, the canals of our city ile flashbackler içinde yüzdürürken,
    gulag orkestar ağıt.. insanın ağlama isteğini körüklüyor.. muhteşem bi şarkı..

    bi de bratislava ve brandenburg var, içinizdeki çingeneyi uyandıran..

    vokaller o kadar başarılı ki..
  • mutlu ve sakin anlarda huzur veren; ama işin içine hüzün, hayal kırıklığı vs. karışınca pek can yakan, her türlü keyifli beirut albümü.
  • rakiyla birlesince, guzelligi biraz daha artan, handiyse, rakinin suyla birlesmesini kiskanan, trompet calmanin guzelliklerinden dem vuran, mezesiz giden...
  • "gelecek hakkında plan yaparken dinlenmemesi gereken albüm" ühühühü

    (bkz: ilhan irem)
  • ilk dinlendiğinde balkan müziğinin çok güzel yorumlandığını düşündüren, tüylerimi diken diken eden albüm ve bu albümün ilk şarkısının adı. goran bregovic, marta sebestyen ve muzsikastan sonra o topraklardan gelen ezgilerin insanın kanına karıştığını hissettiren yegane albüm olduğunu düşünüyorum. ve albüm kapağındaki o eski lada, çamurlu yollar, bozkır ve güzel bayanlar. o soğuk iklimde varolan ilginç kültürün hüzünlerini, neşelerini bir karede anlatıp geçiyor.
  • bu sarki konserde dinlendiginde insanin tuylerini diken diken ediyor gercekten. epik, epik.
hesabın var mı? giriş yap