• ulusal sinema kavgası adlı kitabında kemal tahir'den etkilendiğini belli etmiş ve "bize has" bir sinemanın terosini yapmıştı. buradaki fikirleri bence eleştirilse bile kafa yorması itibariyle erdemli bir davranıştı. sineması gibi.

    henüz 30 yaşındayken [ben aynı yaşta aylak aylak entry giriyorum] gurbet kuşları gibi bir başyapıta imza atmıştı. bu orhan kemal uyarlaması aynı zamanda gencecik bir cüneyt arkın'ın doğuşuydu.

    sonraki yıllarda sineması git geller yaşadı ama hep öğretti. metin erksan ve lütfi akad ile birlikte türk sinemasının bence forvet hattıdır [kalanlara allah sağlık versin].

    trt için 1979'da yorgun savaşçı'yı çekmişti. bu dizinin, darbe döneminde orijinali yakılmış, dandik bir kopyasının mit'te saklandığı sonradan ortaya çıkmıştı. böyle de alçakça bir sansüre kurban gitmişti. 90'ların başında hbb kanalı yorgun savaşçı'yı yeniden çekince bu kopya da ortaya çıkmıştı.

    yeşilçam'a bugün halk sineması diyorsak bunda halit refiğ'in de payı vardır. allah rahmet eylesin.
  • 1934 yılında izmir'de gözlerini dünyaya açan usta yönetmen halit refiğ, bu sabah 75 yıl dolu dolu yaşadığı hayata istanbul'da veda etti.

    ortalama bir sinema ve televizyon izleyicisi , hoşuna giden , sevdiği filmlerin dizilerin yönetmenlerinin kim olduğunu bilmez, merak da etmez aslında. filmleri bize en çok sevdiren oyunculardır. oysa ki; oyuncuyu yöneten yönlendiren göz olmadıkça bizim o filmleri sevme ihtimalimiz çok azdır.

    gurbet kuşları'nı sevdim, kedisi olcay'a ölümünden sonra kimin sahip çıkacağını dert edinen olcay hanım'ın ölüm korkusunu anlattığı hanım'ı sevdim , karılar koğuşu'nu; kemal tahir'i, tözey'i, hanım kuzu'yu tanıdım ve sevdim, teyzem üftade'yi, kurtar beni'deki imam salih (talat bulut) ve ayten'i (gülşen bubikoğlu) sevdim, işkence sahnesi ile gece rüyalarıma giren leyla ile mecnun'u sevdim, final sahnesi ile beni ters yüz eden o kadın'ı sevdim, bebe kaynını büyütüp koca edinecek sultan gelin'i sevdim, perihan ve ömer'in kırık hayatlar'ını sevdim, göklere tutkuyla bağlı şafak bekçileri'ni , gülümseten evcilik oyunu'nu , bir türk'e gönül verdim diyen eva'yı sevdim. eser sahibi olduğu fatma bacı'yı (gülsüm ana) sevdim... hasılı...tüm bu filmleri, oyuncularını, mekanlarını sevdim... siz de sevdiniz . halit refiğ sevdirdi.

    bu sabah halit refiğ, sonsuzluğa açılan kapıdan girdi, yolu aydınlık olsun dilerim.

    sevenlerinin ve türk sineması severlerin başı sağolsun.
  • dostları kemal tahir ve oğuz atay'a kavuşmuştur.
  • mezar taşında,

    "aşkı doğuda tanıdım
    batıda ölümü gördüm"

    yazmaktadır.

    zincirlikuyu mezarlığı'ndadır.
  • ba$i film festivali jurileri, sansur, cunta ve iktidar ile hep belada olmu$ yonetmen.
  • ülkemizin önemli yönetmenlerinden biriydi allah rahmet eylesin. benim için hep biraz tebessümle karışık bir utançtır kendisinin ismini duymak. öğrencilik zamanımızda arkadaşımızın haydarpaşa garı ile ilgili çektiği belgesel için halit beyi evinde rahatsız etmiştik. eşi, kendisi sağolsunlar iyi niyet ve samimiyetle karşılamışlardı bizi. neyse kamerayı kurduk, mikrofonu taktık, o ara çay geldi papağanı ile ilgili konuştuk derken. röportaj başladı, rahmetli halit bey anlattı anlattı anlatııııııııı, sonra biz ahmetle * birbirimize baktık. dünyanın en kısık sesiyle "moruk açmamışız ki mikrofonu?" dedim ne yapsak olmazdı. aaa biz mikrofnu açmadık desek adam laf anlatmış 20 dakika "la bi siktirin sizlemi uğraşıcam" dese der. neyse hiç elleşmedik 1 saat anlattı. biz ahmetle çay içtik falan bizim diğer arkadaş da anladı mevzuyu ama mecbur o da bozuntuya veremedi. bir güzel uğurladı bizi halit bey, sonra biz evinin önüne gidip kaldırıma oturduk bir süre biz ne yaptık diye. kendisinin konuşması belgesele hiç konmadı. daha da utancımızdan evine iki adım yaklaşamadık bile. mekanı cennet olsun.
  • kemalizm ile fethullahçılığı tek bir bünyede birleştirmek gibi bir "başarısı"nın olduğunu vurgulamak gerekir. öyle ki ölüm döşeğinde kaleme aldığı yazısında diyordu ki:
    "tek bir umut var, türkiye'nin kendisi. bütün çağların çok az sayıda üstün siyasi dehalarından biri olan gazi mustafa kemal atatürk de zaten aynı yolu göstermişti. "kendine güven ve çevrene barış içinde yaklaş..." bunun dünya için bir örnek olacağına inanıyorum. nitekim bu yazıyı yazarken televizyonda 7. türkçe olimpiyatları'nın kapanış töreni yayınlanmaktaydı. 115 ülkeden gelen yüzlerce çocuk hep bir ağızdan "sevgi dili türkçe ile yeni bir dünya kuruyoruz" diyerek şarkı söylemekteydiler. dünya genelindeki karanlık gidişin de benim için de gerçekten umut ışığı bu."

    nitekim bu pası gören fethullah gülen, halit refiğ için yayımladığı ölüm ilanında onu vefalı dost olarak tanımlıyordu.
    "türk sinemasının ve tefekkür dünyamızın mümtaz şahsiyetlerinden, vefalı dost ve değerli fikir adamı halit refiğ beyefendi"nin ebedi aleme intikalini büyük bir teesürle öğrenmiş bulunmaktayım. vefatı sinemamızda ve düşünce hayatımızda derin bir boşluk doğuracaktır. merhuma allah"tan af ve mağfiret diler, başta gülper hanımefendi olmak üzere, ailesine ve sevenlerine sabr-ı cemil niyaz ederim."

    ayrıca (bkz: #62172307)
  • şengün kılıç hristidis tarafından kendisiyle gerçekleştirilen ve türkiye iş bankası kültür yayınları'ndan çıkan "sinemada ulusal tavır; halit refiğ kitabı" isimli kapsamlı söyleşide hayata ve sinemaya dair görüşleri detaylı bir biçimde bulunabilecek yönetmen ve sinema insanıdır.

    1964'te gerçekleştirilen sinema şurası'nın yarattığı saflaşmada batıcı entellektüeller hatta alafranga olarak gördüğü nijat özön, şakir eczacıbaşı, onat kutlar gibi isimlerin karşısında metin erksan, lütfü akad gibi isimlerin yanında yer almıştır. sinematek anlayışını yüzünü dışa döndüğü gerekçesi ile ve bunun karşısına milli sinema anlayışını koyarak eleştirmiştir. sinematek'in (halit refiğ'in kendi ifadesi ile) yılmaz güney'i kendi yanına çekmesiyle sinemada (yine kendi ifadesi ile) bir "ikilik" oluştuğunu savunmuştur.

    politik anlamda kemal tahir'in izlerini taşıyan devletçi bir bakış açısını savunmuştur. bir türk'e gönül verdim gibi kimi filmlerinde yoğunluğu hissedilen muhafazakar politik mesajlar dolayısıyla sağ cenahın övgülerine de mazhar olmuştur.
  • 1934 dogumlu yonetmen.. robert kolej mezunu.. sinema yazilari yazmaya ba$ladiktan 41 yil sonra mimar sinan universitesi tarafindan onursal profesorluk unvanina layik gorulmu$tur..
  • çektiği filmlerden yorgun savaşçı dünya tarihinde yakılan tek film olma özelliğini taşır.
hesabın var mı? giriş yap