• dev bir bahçesi olan, aşırı geniş koridorları olan, sıraları boylamasına yattığımda bile uzun gelen, bahçesinde bina kadar ağaçların olduğu bir okuldu burası. yıllar sonra oy vermeye gittiğimdeki devlet binası tipli sıradan mahalle okulu değildi.. ya okulu değiştirdiler bana çaktırmadan, ya da ben yaşlanıyorum..

    yine de muzaffer akın vardı o okulda, öğretmenliğin sadece müfredatı uygulamak olmadığını bilen, iyi insan olmayı öğreten.. * cebinde pekiyi'ler getirirdi, çalışkanlara dağıtırdı hergün.. "cebimde 2 tane daha pekiyi kaldı, bakalım kim alacak.." derdi arada. müthiş heyecanlanır, gaza gelirdim şahsen.

    erşan amca vardı biricik servis şöförümüz. bütün servis araçlarının en kral söför amcasıydı. en güzel, en kuvvetli, en parlak araba da bizim servisti zaten. arabasının yokuş çıkarkenki sesini tanırdım.
    kızı vardı bizden çok küçük, hanzade'ydi adı. kendi adım kısa diye, böyle ağdalı bir ismim neden yok diye üzülürdüm. o güzel küçük kıza özene özene galiba o yüzden kızkardeş verdi allah baba bana.

    oy vermek için oraya gitmek istemiyorum ben.. hiçbirinin artık orda olmadığını görmek gözlerimi dolduruyor. hele koridorda koşturanların benim belimden aşağı olduklarını görmek daha bir koyuyor.. okulun kokusu nostaljiye sürüklüyor insanı..
  • etiler'deki cok basarili bir okuldu cok..

    hic unutmam, sene '89, ucuncu kat, b sinifi.. kac b unuttum bak. tuh. sinif 75 kisi, hoca gulcin gonenc. defterimi cantamin en dibine koydugum icin kulagimi cevirdigi gundu galiba.. cuma gunuydu bak o konuda eminim.. sinifin tam ortasi.. sirada uc kisi, sagimda cigdem diye bir kiz, solumda ise gonul. gonulun cantasini saklayip aglatirdik, cigdemin ise defterini yirtardim.. beni hic sevmezlerdi netekim. neyse, besinci ders..

    ben bir altima sicmisim.. dort santim yukseldigimi biliyorum. nerden biliyorum? pencereye dogru bakinca park etmis servisleri gorebilmistim. cigdem ile gonul'un konuya nasil el koyduklarini hatirlamiyorum, ama bes dakika sonra ders bitti, o halde cantami topladim, hadii, istiklal marsi.

    siraya dizildik, kimse de farketmemisti herhalde acik havadan falan.. gelgelelim bunye bunu farketmis olacak ki besinci dizenin "..tma kurban olayi.." kisminda bir o kadarini daha ozgur biraktigimi hatirliyorum. bir parca ayakkabimin icine bile dusmustu.

    servis soforu durumu farkedip altima gazete kagidi koydu sonra.. bak nasi hatirliyorum.. eve guc bela vardik. kapiyi caldim. kim acsin istersiniz? nesrin teyze! annem gun yapmis, butun arkadas takimi (ve oya teyzenin kizi, ikinci askimdi) beni bekliyor.

    benim urunler zaten servisten indigimden beri pacalarimdan piyasaya atiyor kendilerini, kaldirimlari, merdivenleri boyamisiz, orada durup nesrin teyzenin yuzune baka baka paspasa birakmanin alemi yok.. "eh artik" deyip eve dalmak mecburi oldu. butun teyzelere "merhaba, kusura bakmazsaniz depoyu deldik" deyip, gamzenin onunden koridora kahverengi seritler cizerek kendimi tuvalete attigim gundur..

    hasan ali yucel deyince aklima ilk bu gelir. ha bi kere de omer diye bi besinci sinif dovmustu beni.. oldu mu kaldi mi acaba? kaldiysa gorusecek bir mevzumuz var..

    bu da boyle bir animdir iste.
  • ilkokulum..bana ve benim gibilere o zamanlar goge uzaniyormus hissiyatı veren agaclarını ve o agacların uzerindeki kus yuvalarını hatırlıyorum hala.
  • ogrenci sayisi binlerle ifade edilen ilkokul. en parlak donemlerinde bu okulda okudum. birinci sinifta 54 olan sinif mevcudu bi ara 89'u bulmustu. sanirim turkiye'deki il sayisinin artisina paralellik arz edecek sekilde ayarlanmisti. arka siralarda uclu oturulurdu, on birkac sirada ikili. ogretmen onunde kalabalik gormek istemiyordu heralde. o zamandan hayatin esitsizligine tabi tutulmusuz da haberimiz yokmus.
    dorduncu sinifta piknige gitmek gelenekti. o zamanlar ne oldugunu anlamamistim ama bugun anliyorum ki etiler polis karakolunun arkasindaki yesillik + iki agaca gitmisiz.
    muzik dersimize bir ara udlu bir kadin geliyordu, bir sarkilar soyletiyordu bize, ne olduklarini hatirlamiyorum bile, cile bulbulum olabilir, olmayadabilir, kendi bilir.
  • 9 senemi geçirdiğim (anaokulu-8.sınıf), hala içimde bir mutluluk kıpırtısı uyandıran, eğlenceli yılların yuvası. ilkokul hocamın (bkz: orhan karaman) ve orta kademedeki hocalarımın çoğunun verdikleri temelleri hala hissederim üstünden yıllar geçmesine rağmen. evet, burda adına rastlayacağımı hiç düşünmezdim ama, benim de onun servisinde öğrenci olma şerefine eriştiğim erşan amca meğersem hasan ail yücel diyince akla gelen ilk isimlerden biriymiş; kendisi pek tontondu,şirindi, güzergahta ilk bizi alır,en son bizi bırakırdı, bu sebepten en uzun muhabbetleri biz yapardık. hatta o yıllarda revaçta olan ayna grubunun ceylan şarkısını erşan amcaya uyarlamıştık (bkz: gurbette yorgun düştün be erşan). tarihi tam hatırlamıyorum ama, sanırım 2000lere gelmeden, emekli oldu, yerini bir akrabasına devretti,biz de yolumuza diğer şöförle devam ettik. güzeldi, 90larda-2000lerin başında da güzeldi; lakin şimdi ne halde bilemiyorum, sanırım hocalar yavaş yavaş emekli olmaya başladı,yerlerini gençlere ve kadrolaşma mamüllerine bıraktı...
  • kendini öğrencilerinin eğitimine adamış muhteşem bir öğretmen, anne ve insan olan berrin ünsal' ın öğrencisi olarak 3 sene okuduğum izmir şirinyerdeki okulum.
  • liseye giris basarısı yüksek bir okuldur etilerdeki.
  • eski yerinde ve yeni binasında ortaokul olarak yaşamaya devam etmektedir. bahçesi küçülmüş ona üzüldüm.

    tabii anılar da yıkıldı ama eminim ki okulun içi eğitim için daha iyi imkanlara sahiptir artık.
  • birinci sınıfı okuduğum, başbelası bir beşinci sınıf öğrencisi* yüzünden hep derslere geç girdiğim için paso azar işittiğim, okula adını veren hasan ali yücelin sonradan mason olduğunu öğrenince dumur olduğum levent tarafında bir okul. 23 nisan da abuk birde gelinlik hedesi giydirmiş, zorla şiir okutmuşlardı kırmızı pabuçlarımla bayramda.
  • izmir, sirinyer'de ilkokul*
hesabın var mı? giriş yap