• karikatür dünyasının tanık olduğum tek kült serisidir; fazlasıyla komik olan serinin bir de "perde arkası" vardır. çizer: alpay erdem.

    başlık her ne kadar "hasta ruh ismail" şeklinde açılmış olsa da, serinin doğru adı: "ismal / hasta ruh"tur.

    arkadaşı serhan, amcası turhan, leyleği cevdet, oğlu ismail, karısı, ve hatta gemide yaşayan keş dayısı ve dayısının kestiği ineği... kısacası serideki tüm karakterler aslında yokturlar (gerçek hayatta yok olmalarının yanı sıra, ismail serisinde de yokturlar). bunların hepsi ismail'in şizofrenisidir. karakterler ismail'in çocukluğu veya ergenliğinden gelirler.

    oğlu ismail: aslında ismail'in kendisi, çocukluğudur. lombak 2007-01 sayısında görülebileceği üzere; ismail elinde flüt, koltuk altında futbol topu ile, 1964'te foto elmas'ta çekilen bir fotografın karesindedir. kahramanımız ismail ya egosu tavan yapmış bir karakterdir ya da dünyanın en yalnız insanıdır; oğlu yine kendisi, kendi çocukluğudur.

    bu fotoğraf karesinde ismail'in çok sevdiği inek de görülür; demek ki o da ismail'in çocukluk hatıralarından, muhtemelen bir kurban bayramı'ından veya köyde geçen bir dönemden kalmadır.

    eşi: aslında bir vitrin mankenidir; muhtemelen ismail'in erginliğinden kalma manken takıntısından dolayı olsa gerek.

    amcası turhan: bilindiği üzere aslında ölüdür, 40 yaşında ölmüştür (hikayesi henüz çizilmedi). yine lombak 2007-01'deki öykünün detaylarından, soyadının (dolayısıyla ismail'in soyadının) öztürk, ölüm yılının 1980 olduğu görülmekte (ismail ise günümüzde yaşamaktadır).

    leyleği cevdet: aslında leylek şeklinde bir anahtarlık maskotudur (yine lombak 2007-01). alpay erdem bu maskotun hikayesi ya çizmedi, ya da ben o sayıyı kaçırdım. hikayenin çizilmediğini varsayarsak, maskotun da ismail'in çocukluğundan kalmış olması ihtimali var.

    örnekleri verdiğim lombak 2007-01 sayısının dışındaki bölümlerde de benzer/aynı ipuçlarını görebilirsiniz.

    bu arada bahsettiğim bölümün, perde arkası diyebileceğimiz gerçekleri (serinin kendi gerçeklerini) en çok içerdiğini ve alpay erdem'in son karenin altına "sahip olduğun hiçbir şey gerçek değil" notunu düştüğünü de ekleyelim.
  • - serhan ben dün gece rüyamda senin üzerinden cinsel tatmin sağladım..
    - ?! ne diyorsun lan sen?
    - ne biliyim abi, valla yaptım... hem de hunharca yaptım... zorla yaptım...
    - ismail lütfen! tamam yaptıysan yaptın... rüya sonuçta...
    - daha önce de yaptım ama... sürekli yapıyorum...
    - off. yemin ediyorum başıma ağrı girdi. ismail ne istiyosun benden? beni s.kmek mi istiyosun?
    - yok daha neler!
    - seni mi s.kmemi istiyosun?
    - oha!
    - öyleyse ne istiyosun oğlum, beni ne diye çağırdın...
    - bil istedim sadece...
  • "ya götünü kurtarırsın bu hayatta ya da ruhunu. ikisini birden yapamazsın."

    demiş bilge abimiz.
  • kim 500 milyar ister? yarışmasında "lületaşı ile ünlü şehir hangisidir?" sorusuna yanlış cevap verdikten sonra milyarlık bilgisayarlara uçan tekme atarak ortamı dağıtacak kadar coşkun bi kardeşimizdir..
  • ismail bir sayıda kim 500 milyar istere konuk olmuştur ve dizine yazdığı kopyaları okuyabilmek için kilt giymiştir. okur okur koparım vallaha.
  • karisini sirf en yakin arkadasi* seviyor diye ona veren, bisikletle sinop'a gidicem diyerek karizmasiyla bitirdigi bolumun ardindan diger bolumde bunu gerceklestirmeye gotu yemeyen, akrebini kakalak bocegiyle besleyen, koyunlardan dayak yiyen, amcasini mi yoksa karisini mi daha cok seviyor karar veremeyen, aslinda sagi solu cok belli olan, kisiligi herkesinkinden fazla oturmus ismail. ayrica serhan aslinda ismail'in karisina asik degil ismail'e asiktir, karisini ismail'e yaklasabilmek icin kullanmistir...
  • alpay erdemin çılgın karakteri. lombakta var. tam bir hasta ruh
  • meraklısına ilk macerası:

    http://i.imgur.com/mwyjgjq.jpg
  • öncelikle (bkz: #10952878)

    bu entryde çok güzel irdelenmiştir olay, ve ben de ismail'in mizah aleminin en iyi kurgulanmış karakter olduğunu düşünmekteyim, fakat onu sadece bir ruh hastasından ayıran bir yanı da vardır ki bu da bize aslında ismail in alpay erdem'in alter egosu olduğunu gösterir
    nedir bu benzerlikler? şöyle ki:
    - alpay erdem de bilindiği gibi gerçek bir leylek dostudur
    - alpay erdem bir beatles fanıdır
    - "ben" köşesinden takip edenler bilir amcasını çok sevdiğini belirtmiştir
    - babasıyla arasının çok iyi olmadığını düşünüyorum, ki bunun yansıması sadece ismail de değil aynı zamanda top canavarında da görülmüştü*
    - ismail gibi alpay erdem de börtü böceği çok sever

    böylece;
    nihayetinde okuduğum hiç bir bölümü tırt olmayan, bazen deli gibi güldürürken bazen de gözlerin nemlenmesine sebebiyet veren harika bir karakter çıkmıştır ortaya.
    çizen ellerin dert görmesin e mi alpayım. devam et, biz çok takdir ediyoruz seni ailecenek
    (bkz: cümleyi nasıl bitireceğini bilememek)
  • bir nevi george costanza... takintili manyak! l- manyak'in mart 2001 sayisindaki bir macerasi bunu oldukca iyi gostermekte, usenmedim yazdim...

    ismail o gun moda sahilindeki kayalarin uzerinde oturmus denizi seyrediyordu... fakat birden bire kendisine dogru gelmekte olan bir ayak sesi duymaya basladi...

    - bir soru sorabilir miyim?.. [ismail adami gorur gormez salise kaybetmeksizin kacar] fakat!..

    saatler sonra...

    ismail: sooor!.. sooooor! o soruyu soor!... gitmissinizdir diye oyle cok korktum ki?! tanrim oyle cok korktum ki?! oncelikle o kaba hareketimden dolayi sizden cok ozur dilemek istiyorum beyfendi!... yalvaririm affedin beni!... yalvaririm!... size karsi inanilmaz bir insanlik sucu isledim!... inanin bana dusundukce cildiracak gibi oluyorum adeta!... neydi bu insanlik sucu?! suydu!... onyargilarim esiri olup korkup kacmamdi sizden ufacik bir soru sorma talebiniz karsisinda! peki sizden nicin korktum? saciniz, sakaliniz birbirine karismis, o yuzden korktum!...

    [ismail adamin ustune duser]

    adam: ah!... kafam ...

    ismail: tanrim o yuzden korktum!... hapishane kackini gibi bir tipiniz vardi, o yuzden korktum!... ama sonra dusundum evde!... her saci sakali birbirine karismis insan, kotu insan midir diye!... yaklasik ikibucuk- uc saat kadar felan dusundukten sonrane kadar yanlis, ne kadar mesnetsiz, ne kadar dayanaksiz tanrim!... bir dusunceye kapilmis oldugumun farkina vardim!... ustelik antidayanaklari bile mevcuttu bu dusuncenin tarihte!... kimdir bu anti dayanak? bir che guevara'dir!... kimdir bu anti dayanak? bir yoga maharisi'dir (bkz: maharishi mahesh yogi)!... kimdir bu anti dayanak?! bir bahadir baruter'dir!... hepsi de guzel insanlardir bu saydiklarimin!... demek ki neymis?! "her saci sakali birbirine karismis insan kotu insandir" demek degilmis!... sirf saciniz sakaliniz birbirine karismis diye kotu insan yerine koydum sizi ve korkup kactim sizden ufacik bir soru sorma talebiniz karsisinda!... gerci apansizin gelip sinsi gibi yanima oturmanizin da katkisi olmadi degil bu olaya ama ne olursa olsun insanlik onurunuzu cignedim ben o hareketimlen!... korkup kacilacak bir insan konumuna dusurdum sizi!...

    - tamam da beyfendi lutfen kalkar misiniz uzerimden artik!... kafami da carptirdiniz zaten tasa!...

    ismail: korkulup kacilacak bir insan konumuna dusurdum sizi!... ama keskeler olsun ki kacarken o kacan ayaklarim kirilsaydi da kacmasaydim sizden!...

    - onu kacmadan once dusunecektiniz beyfendi!...

    ismail: fa!... fakat yalvaririm affedin beni! buyukluk sizde kalsin bu seferlik!... sorun su soruyu da bitsin bu vicdan azabi icimi yiyip kemiren!...

    - hic kusura bakmayin soru moru soramam beyfendi ben size bu saatten sonra!... hem bir kere sordum da ne oldu?... zira "bir soru sorabilir miyim?..." cumlesi zaten basli basina bir soru cumlesiydi!... dolayisiyla ben size bir soru sormus ve agzimin payini da almis bulunmaktayim!... bilmem anlatabildim mi?!

    ismail: a!... anlatabildiniz tabi!.. hem de o kadar guzel anlatabildiniz ki!... psikolojikmen de bitirmis oldunuz beni su sozlerinizlen!... haklisiniz igrenc bir insanim ben!... benim yaptigim insanliga sigmaz!... gozunuzun ucunda beslediginiz o inci tanesi gibi goz yasinizla geldiniz yanima oturdunuz!... belli ki bir derdiniz vardi!.... ve belki de derdinizin caresi bana soracak oldugunuz o sorunun cevabindaydi!... tanrim cevabindaydi! lakin neydi o soru?... sormuyorsunuz ki simdi inat ediyorsunuz!... kirildiniz tabiii bana bi kere haklisiniz!... ama dusunemediim!! dusunemedim etme bulma dunyasi oldugunu! ... bugun siz bu durumdasiniz yarin belli mi olur?! ama iste dusunemedim , ocu gormus gibi kactim sizden uafacik bir soru sorma talebinize karsilik!... dusunemedim rencide ettim sizi!... bohuayyeeee'... dusunemedim!.... dusunemedim dusmez kalkmaz bir allah oldugunu!... hem ne demis yuce peygamberimiz salluallahu vesellem muhammed aluyusselam?! haaa?!.. ne demis?! "kendine yapilmasini istemedigin biseyi baskasina yapma" demis?... dememis mi?! demis!...

    demis demis ama anlayana demis!... benim gibi mallara dememis!... evet malim ben!... mal olmasaydim yapmazdim cunku kendime yapilmasini istemedigim biseyi size!... ne malum ilerde benim de sizin gibi derdimden kendimi saca sakala vurmayacagim!?. ve fakat birden bire korkup kactigini gorursem o kisinin benden, kendime olan saygim zedelenir bir kere!... ufacik bir soru sorma talebi bile reddedilen, korkulup kacilacak bir insan konumuna duseceksem ilerde tanrim al canimi oyleyse tez vakitte!... ama ben hatami anladim!... anladim ben hatami!.... anladim ve telafi etmeye geldim buraya hatami!.... ki bu hatanin telafisi ancak ve ancak soramya niyetlendiginiz o soruyu sormaniza bagli!.... tanrim, sormaniza bagli!... yalvaririm sorun bana o soruyu... iki buklum oldum karsinizda. anlamiyor musunuz derin bir vicdan azabi cekiyorum!.... ve eger siz bana o soruyu sormazsaniz hayatim boyunca da cekicem bu vicdan azabini!...

    - gercekten o soruyu sormami istiyor msunuz?!..

    ismail: ha?! emin olun hayatimda hicbir seyi bu kadar cok istemedim ben!...

    - iyi!... sormuyorum o zaman!...

    ismail: ha?! ne! ne dedin sen?!

    - nooldu? uzuldunuz bakiyorum! siz beni uzerken iyiydi degil mi?! sormuyorum lan!.... anam avrqadim olsun sormuyorum!... hadi bakalim!....

    ismail: ha?! aa?! sa!... saka yapiyorsunuc herhalde!...

    - yooo!... yapmiyorum!... hatta hic bu kadar ciddi oldugumu da hatirlamiyorum yani!... sormuyorum! kesinlikle sormuyorum hem de!...

    ismail: ha?! nasil olur yaa?! ben o kadar kostum bi de ustune ustluk ayaklariniza kapanip hickira hickira agladim ama!...

    - tamam da kardesim ben mi dedim kosun diye ben mi dedim zirlayin diye!... hayret bisey!... hem soru benim degil mi kardesim!... ister sorarim , ister sormam orasi benim bilecegim bi is!... ha?..

    ismail: eeegeh siktin ama!...

    [ismail ucan tekme sallar adama]

    - hah!... su hareketi de yaptin ya, artik skseler sormam!....

    ismail: sorma lan sorma!... yeter ki konusma sen!.... sen konustukce cinlerim tepeme cikiyo benim!...

    - unut o soruyu unuuuuut!....

    ismail: bak hala konusuyo!...

    edit: ismail eger bu yaziyi okuyorsan soyleyeyim; leylek, tarraaamin basi gibi bi kustur! kafam girsin leyleklere!!!
hesabın var mı? giriş yap