• mümkünse on lafından beşi asdfgdfs olmasın.
  • turnusol kağıdını kıçına sokunca maviye dönüşen sevgilidir.
  • alçak basinç ve yüksek sicakliga sahiptir.
  • "cleveland'daki halam ölmüş, bana 10 buffalo ile iki donut miras bırakmış gidip alalım mı" dediğimde "ne halası ya" demek yerine "giderken bir paket püsküüt de alalım, cenaze evi şimdi orası, ayıp olur" diyendir ideal sevgili.

    küçükken annesinin fırlattığı terliklerden nasıl kaçtığı da önemli ama. o bana bunu anlatsın, ben de ona timsah kovaladığında zigzag çizerek kaçarsa kurtulabileceğini anlatırım. sonuçta her an bir timsah tarafından kovalanabiliriz. belki de hayatını kurtarıyorum? bunu anlattığımda beni ciddiye almalı. borsada kazanması için tüyolar veriyormuşum gibi ciddiye almalı evet... hem zaten ben borsa hakkında tüyo veremem. bunu da sorun etmemeli. ama ben ona "bir keynesle bir moneterist mahalledeki şukufe abla için kavga etseler hangisini tutardın" dediğimde "keynes'e koyayım onun yüzünden moneteristler hep ezildi, hakları yendi, ayrıca şukufe de güzel kadınmış" diye zayıfın yanında olduğunu, şukufeleri sevdiğini ifade etmesini beklerim. beklentime karşılık bulamazsam kırıcı olabilirim.
    hmm...
    sonra ben ona bir kangurunun kuyruğundan tutup şarkı söylemek istediğimi anlatayım. kızsın, "çok ayıp" desin. "kangurular kuyruklarından tutulunca zıplayamazlar, yazık değil mi" diye bana vicdan azabı çektirsin. ama abartmasın. ağzına da sıçtırmasın. yine de gidip bir kanguru bulsun. en azından uzaktan bakmak için. kangurunun cebine harçlık diye biraz abur cubur koyarsa işte ben ona mükemmel aile erkeği derim!

    en sevdiğim meyve portakal olduğu halde kabuğunu soymaktan hiç hoşlanmam ben. yavşakça bir tavır sergilerim portakal yiyeceğim zaman. kimi bulursam ona soydurmaya çalışırım kabuğunu. çünkü ellerim portakal koktuğunda üşüyor gibi geliyor. saçma olabilir, ama böyle. beni bunu yapmak zorunda bırakmasın mesela. ayrıca kestaneler önemli. kestane pişirirken kıçlarına atacağı çentik fazla küçük olmamalı. ben piştiğinde kabuğunun yarısı açılmış, "gel beni ye gel beni ye bok boğazlı" diye bakan kestaneler görmek istiyorum. kabuğu kaskatı duran "ister ye ister yeme kıçımın kenarı" elitliğiyle beni küçümseyen kestanelere tavrım mesafeli. beni elitist kestanelerle muhatap etmemeli.

    böyle böyle anlaşırız her halde.
  • zamanın birinde olmuştu ideal bir sevgilim. sevgi dolu, anlayışlı, saygılı, sadık ve çok da güzel bir kızdı. rüya gibi değil mi? onu tanımadan önce, sorsalar nasıl biriyle evlenmek istiyorsun diye onda olan her şeyi sayabilirdim tek tek. sonra ne mi oldu? tutku olmadı, yetmedi, ben de yetemedim, kırıldı, bitti nihayetinde. aşk böyle bir şey değil. tutku olmayınca çok da yaşayamıyor aşk. tutkunun şiddetinden besleniyor, ideal sevgili insanın kafasındaki resim değildir aslında, size o unutulmaz birlikteliği yaşatabilendir. ağlatabilen, kavga ettiren, aklı baştan alandır. demem o ki, ideal sevgiliyi ideal yapan şey kafamızdaki beklentiler değil içimizde yaşattıklarıdır.
  • yazları sıcak ve samimi, kışları ılık ve anlayışlı sevgilidir..
  • karşındakinin mutlu olduğu görmek onu mutlu eder, vicdanlıdır, şefkat vermeyi ve içten sarılmayı bilir, bakışlarından sevgi akar, mutlu aşka inanır, insani acizliklerin arkasına sığınmaz ve içsel gelişime inanır, pozitiftir, iyi kalplidir, centilmendir, tek eşliliğe inanmasa da böyle yaşamayı sever, yatakta karşısındakini mutlu etmenin yollarını arar, hatalardan ders almayı bilir, kendini tekrarlamaz, geçmişte yaşamaz ve ilerlemeyi bilir, çevresine iyi dost olmayı bilir, hayvanları sever, beraber yemek yapmayı sever, sanata ve doğaya ilgisi vardır, kitap okur, her insana mahsus olan bencilliğini ve egosunu yönetmeye çalışır, ben buyum yersen diyip geçmez, ilişki için çabalar, dinlemeyi bilir, faşist değildir, insanlara tepeden bakmaz, her insanın arkasında hayat deneyimleri uzandığını farkeder, içinde sevgi vardır, aşık olduğu kişiden tüm insanlığa ulaşır.
  • geçen yolda karşılaştık biz bununla. öylece durmuş bekliyordu.

    - kimsin sen? dedim
    - ideal sevgiliyim, dedi
    - ne bekliyorsun burda? dedim
    - gelip birinin beni bulmasını, dedi
    - peki ne yaparsın? diye sordum.
    - herkese göre değişir. mesela şu geçen kızı çok severim. şu kadın için çok güzel sevişirim. şu yeşilli kıza her gece sarılarak uyurum. senin için sabahları kahvaltı hazırlarım. şu pembeliye prenses gibi davranırım. bu maviliye çok anlayışlı olurum, diye saymaya başladı.
    - herkes dışarıda bir yerde seni arıyor. neden bulamıyorlar? dedim
    - çünkü olmadık yerde arıyorlar. aslında gözlerinin önündeyim. her gün yanımdan geçiyorlar. ama bu kadar kolay bulunabileceğimi bilmiyorlar, dedi
    - e söylesene ben ideal sevgiliyim diye, dedim.
    - olmaz söyleyemem. onu kendilerinin görmesi lazım. ellerimi tutup anlamaları lazım. ideal sevgiliyim diyemem, yasak, dedi.

    tam o sırada bir kız uzaklardan gördü onu. gülümsedi.

    - şu kız sana gülümsüyor, dedim.
    - evet işte ben onun ideal sevgilisiyim, dedi.
    - adım attı sana doğru, sanırım geliyor, dedim.
    - gelmez, dedi.
    - ama senin de ona adım atman lazım, sadece o gelirse, sen gülümsemeden, adım atmadan ellerini tutamaz, dedim.

    kafası karıştı biraz. durdu, uzun uzun düşündü. bu arada kız iyice yaklaşmıştı ama karşılık göremediği için yolunu değiştirdi.

    - biraz daha düşünmem lazım, dedi.
    - sen bilirsin, deyip uzaklaştım.

    o olduğu yerde hiç kıpırdamadan düşünmeye ve beklemeye devam etti. bu yüzden kimsenin ideal sevgilisi hiç olamadı. ideal sevgilisini hiç bulamadı.
  • size kendinizi iyi hissettirendir.

    evet, bu kadar basit. bu kadar net.
  • n.ş.a.'da 22.4 lt, oda sıcaklığında 24.5 lt yer kaplasın.

    sıkıştırılabilsin, ama kolay dağılsın. çabucak faz değiştirebilsin ama uçucu olmasın.

    son yörüngesinde sekiz elektron, bi villa, bi yalı, bi yat, bi mısırda ölüp mirası olan piramiti kendisine bırakacak olan hala, bi... uzar bu...

    en temizinden, halisinden bi bkz çakılır buraya:

    (bkz: yok öyle bir sevgili)

    * *
hesabın var mı? giriş yap