• 2010-2011 sezonunda baştan çıkarma, ölüleri gömün, bedensiz kadın, iki çarpı iki, birdy ve profesyoneli izledim. imparatorluk kuranlar ve ne dersin azizim'i geçen sezon izlemiştim.
    şahsi fikrime göre -ya ne olacağıdı?- profesyonel haricinde kayda değer denilebilecek tek bir oyunu yoktu.

    birdy ve ölüleri gömün fazlasıyla sıradan savaş karşıtlığı oyunları. (öehhh dedirten cinsten)
    baştan çıkarma'nın metni iyi olsa da oyunun kendisi gayet kötüydü. bedensiz kadın fazla sıkıcı bir oyundu. iki çarpı iki oyunculukların iyi ama konunun çok yavan olduğu bir oyundu.
    geçen sezondan kalan imparatorluk kuranlar ve ne dersin azizim hakkında ise yorum yapmaya bile gerek yok. ikisi de zaman kaybı, yoruma değmeyecek kadar kötüler.

    şöyle bir genel 2011 sezonu özeti verdik madem, güncel konuya da gelelim. oyunların çoğunluğunu beğenmemiş olmam kişisel beğeni konusudur ve demek diildir ki devlet tiyatroları kapatılsın. beğeniriz beğenmeyiz, eleştiririz eleştirmeyiz ama devlet tiyatrolarının kapatılmasının gündemde yer almaması gerekir. 6 tl bu oyunlar. iyi olmaları gerekmiyor. tiyatroya gitmeyi, iki üç oyunu birbiriyle karşılaştırmayı öğrenmemiz gerekiyor. bir dot oyunu, kenter tiyatrosu oyunu, oyun atölyesi oyunu ile dt tabii ki farklı olacak. o farkı da görebilmemiz gerekiyor. ki dt'nin en zayıf oyunlarında bile oyunculuklar diil sorun, dolayısıyla oyuncuların devlet tarafından da desteklenmesi gerekiyor.

    bu oyunların tamamında -ki şu an istanbul'da adamakıllı tiyatro sahnemiz yok, üsküdar küçük, atlastaki adı üstünde küçük sahne ve alışveriş merkezi içinde utana sıkıla tiyatroya gitmek zorunda bırakılıyoruz- bütün koltuklar doluydu. profesyonel'e anca tek kişilik bilet bulabildim. bu da demek oluyor ki insanlar izlemek istiyorlar, ve çoğunluğu da beğeniyorlar.

    hangi kafa dt'nin kapatılmasını gündemde tutuyor bilemiyorum ama, o kafadan iyi bir şey çıkacağına inanmıyorum. çıkacak olsa kaynak artırılmasını, daha iyi oyunların seçilmesini -2007 ya da 2008di sanırım şahane bir sezondu- düzgün bir kaç tane tiyatro sahnemiz olmasını falan sağlamaya çalışırdı. ama biliyoruz biz o kafanın ne kafası olduğunu... derdi ne kaynak o kafanın, ne de devletin sanat üstündeki denetimi.. derdi sanatın kendisiyle..

    iyiymiş kötüymüş yorumlarını yapabilmek için dahi önce sanat gerekiyor. dt'yi beğeniriz beğenmeyiz, ben çoğu oyununu beğenmem ama en azından ayda 1-2 oyuna gitmeye çalışırım. aralarında çok etkileyicileri de çıkar çok yavan olanları da.. ancak 6tlye 10 tlye bilet alabilme şansı mühim ve bu devletin biz vatandaşlarına sunduğu nadir şeylerden.. kendisine ayda ödediğim 1.500 tl civarı vergi karşılığında bana hiçbir şey vermeyen bu devletin -ben cemaatçi polislerin maaşlarına, imamların internet faturalarına, onun bunun makam arabalarına kaynak olacak vergilerimi tıkır ıkır öderken-, en azından öğrencilere veya durumu daha zor olan kişilere uygun fiyata tiyatro izleme imkanı ve emek veren tiyatro sanatçılarına da düzenli gelir imkanı sunması gerektiğini düşünüyorum.
  • ankara devlet tiyatrosu'na nazaran hala öksüzdür, hala bir vitrin tiyatro olamamıştır. çarpık yönetim anlayışı, repertuvar kısıtlılığı, sahne azlığı ve sahne kalitesi... hepsi yerlerde sürünüyor. senelerdir bir müzikale ev sahipliği yapamaması başlı başına düşünülmesi gereken bir durum. emekliliğine az kalmış oyuncuların rejisör kadrosuna atanarak yan gelip yatmaları da bu kurumu besliyor(!) zaten. devam et sevgili kültür bakanlığı, sevgili devlet tiyatroları genel müdürü. devam et...
  • devlet tiyatroları mı istanbul'u gözden çıkarttı yoksa istanbul devlet tiyatrosu mu kendi kendini feshetmeye karar verdi artık ne olduysa iyice eziyet haline dönüşmüş olan kurumdur. sahne sayısının yaz sonu baraj seviyesine düşmesi ve varolanların da teknik yetersizlikleri artık rahatsız edici boyutlara ulaşması bir yana bilet satışı tamamiyle çığrından çıkmış vaziyette. hem devlet tiyatroları resmi sitesinde hem istanbul devlet tiyatrosu resmi sitesinde sonraki ay biletleri parça pinçik çıkartılıyor. önce üç gün, sonra bir hafta eklenip, arada bir kaç gün geri silinip, o ay geldikten sonra kalanın satışa çıktığı yetmezmiş gibi devlet tiyatrolarında görünen bir oyunun istanbul devlet tiyatrosunda görünmemesi, kültür merkezlerince davet edilen oyunların ise hiçbirinde görünmemesi (ya da tam tersi) üstüne tüy dikiyor.

    devlet tiyatroları bu konudaki en önemli kurumdur gözümde. yetiştirdiği sanatçılarda bariz bir kalite farkı vardır. fakat gitgide bu kaliteyi de kaybetmeye başladılar. bir solukta aklıma gelen yangın duası, çayhane, bir anarşistin kaza sonucu ölümü gibi müthiş oyunları da aynı kurum çıkartmadı mı? son bir kaç sezondur müsamere seviyesindeki oyunlar arasında samanlıkta iğne arar gibi tek tük iyi oyunları ayıklamaya uğraşıyoruz. bu sorunun temelinde nedense genç oyuncuların şark görevi misali anadoludaki oyunlara yönlendirilip istanbul'a koklatılmaması ve hiç yazar çıkartamıyormuşuz gibi iyice uyarlama oyunlara abanılması. olmasın demiyorum hobi olarak yine olsun ama uyarlayan var uyarlayamayan var. biz tüm bu olumsuzluklara rağmen o salonları dolduruyorsak kurum da biraz çabalasın bi zahmet.

    edit: 2011/2012 sezonu eski günlere tamamen yaklaşamasa da baya umut verdi doğrusu. teknik ve bilet sıkıntıları ise aynen devam.
  • adı üstünde olan aylık programı, hafta hafta duyurup ve oyun biletlerini de gün gün satışa çıkararak süründüren kurum.
    istediğin tarihe bilet almak istiyorsun; oyunların biletlerini, gün gün satışa çıkardıkları için istediğin günün biletini satın alabilmek için daha satışa çıkarmadıklarından dolayı 3-4 gün beklemek zorunda kalıyorsun. sonra satışa çıkacağı gün; bu sefer de işin çıkıyor, aksilik oluyor istediğin oyuna ya bilet kalmıyor ya da hep arka sıralardan kalıyor.
    özetle, diğer tüm devlet daireleri gibi elinden gelen tüm zorlukları karşına çıkaran tipik bir devlet kurumu.

    not: burdan yetkili bir abiye sesleniyorum.

    edit: yine de seviyoruz. devlet tiyatroları kapatılmasın !
  • bilet fiyatları %50 artmıştır.
    vatana millete hayırlı olsun.
  • mart programı -nihayet- açıklanmıştır

    http://www.istdt.gov.tr/gelecek-ay
  • kurban adlı oyunlarıyla ilgili eleştirimi hala sitelerinde yayınlamamış olan (26.12.2013 tarihinde göndermiştim), hal böyle olunca, eleştirinin olumsuzuna karşı oldukları imajını yaratan kurum.

    her şeye rağmen her sezon çeşitli sahnelerine misafir olmaktan kendimi alıkoyamadığım yer.
  • devlet tiyatrolarının, istanbul'a her gittiğimde mutlaka bilet bulup bir oyununu izlediğim kolu.

    ankara ile kıyasla oyun sayısı pek azdır. yine de güzel oyunları, televizyondan da tanıdığımız yüzleri ile başarılı oyuncu kardosu vardır.

    velhasıl, müdavimi olduğum ankara devlet tiyatroları ile karşılaştırdığımda, istanbul dt'de izlediğim son oyunlarda dikkatimi çekenlerden bazıları şunlardır:

    -bir kere, suare seansları asla 20:00'da başlamaz. 19:55'te ankara dt'nin herhangi bir sahnesinde seyirciler salonu doldurmuş oyunu beklerken, istanbul dt'de saat 19:55'te salon daha yarı doludur. 20:00'den sonra bile seyirci içeri girebilir. hatta oyun başladıktan, perde açıldıktan sonra bile içeri seyirci alınır. ankara dt'nin hiç bir oyununda bunu göremezsiniz.

    -istanbul dt seyircisi, oyun ile ilgili oyun esnasında fısır fısır dedikodu yapmayı pek sever. bir kaç kez bir kaç kişiyi bizzat uyarmışlığım da vardır. ankara dt seyircisi ise oyun ile ilgili tartışmaları, oyun arasına ya da oyun sonuna saklar.

    -istanbul dt seyircisi, akıllı telefondan oyunun fotoğrafını çekip twitter'dan paylaşmayı pek sever. ankara dt seyircisi, fotoğraf çekmenin yasak olduğunu bildiğinden, bunu yapmaz.

    -istanbul dt seyircisi, sahne aralarında alkışlamaya bayılır. bir sahne bitince, o sahneyi beğenirlerse alkış kopar. ankara dt seyircisi alkışlarını perde arasına ya da oyun sonrasına saklar.

    nacizane tecrübelere dayanarak gözlemlenen farklılıklardır bunlar efendim. yine de tam anlamıyla bir genelleme yapılamayabilir.
  • 2017-2018 sezonu için geniş bir yelpazeyle seyirci karşısına çıkacak olan istanbul devlet tiyatrolarının yeni sezon oyunları :

    elektra / sophokles / yöneten: ışıl kasapoğlu

    antik yunan trajedilerinden elektra, sofokles'in intikam temasını ele aldığı ve intikam hırsıyla körleşen elektra'nın annesiyle ezeli çatışmasını yansıttığı en önemli oyunlarından biridir.

    romeo ve juliet / william shakespeare / yöneten: dejan projkovski

    kan davalı iki ailenin çocukları olan romeo ve juliet'in trajik aşkları.

    nehrin solgun yüzü / nick stafford / yöneten: ahmet levendoğlu

    kaybolan kızını bulmak uğruna şüpheliyi hapishanede sık sık ziyaret eden bir kadın ile dostluk kurmaya çalışan bir baba. bir tercihe zorlanan kadının bunu kendisinden yana kullanmasını anlatan bir oyun.

    bayrak / berkun oya / yöneten: kubilay karslıoğlu

    berkun oya'nın yazdığı bayrak'ta, polisiye bir cinayetle bir ailenin trajik çöküşünün öyküsü anlatılır.

    avrupa / david greig / yöneten: mehmet birkiye

    toplumsal ve ekonomik açıdan çürümeye yüz tutmuş bir sınır kasabasına tren seferlerinin iptal edildiği gün gelen iki kaçak mülteci, ülkelerindeki savaştan kaçarken ekonomik sorunların yerli halk üzerinde yarattığı gerilimin kurbanlarına dönüşürler.

    günün çorbası / todd mueller & hank boland / müzik: gregg opelka / yöneten: taner tunçay

    avrupa adım adım bir savaşa sürüklenirken, amerika'da tabloid gazetelere karşı tiraj kaygısında olan bir gazetenin pulitzer ödüllü muhabirinin ünlü bir restorana "günün çorbası"nın sır gibi saklanan tarifini ele geçirmek üzere gönderilmesiyle başlayan romantik bir müzikal komedi.

    alyoşa / hayati çitaklar / yöneten: ahmet somers

    alyoşa, aliye berger'in fırtınalı yaşamına tanıklık, yaratıcı kişiliğine saygı duruşu niteliğinde bir oyun.

    karmakarışık / ray cooney / yöneten: haldun dormen

    80'li yıllarda thatcher döneminde görevli olan bir bakan, işçi partisi'nin sekreterlerinden biriyle bir gecelik kaçamak yapmak üzere bir otel odası tutar. ancak odada bulunan ceset ile işler karmakarışık bir komediye dönüşür.

    aile sırları / tracy letts / yöneten: bilge emin

    babalarının evden ayrıldığını ve kendisinden haber alınamadığını öğrenen üç kız kardeş ilaç bağımlısı annelerine destek olmak için eve dönerler. ancak büyüdükleri yuvaya geri dönerken hayatlarına giren sadece yeni insanlar değil, aynı zamanda geçmişlerinde iz bırakan sıkıntıları ve yeni hayatlarındaki problemleri de beraberlerinde getirirler.

    kunduracı doktor / duşan kovaçeviç / yöneten: kuvvet yurdakul

    mesleğine bağlı, idealist, viyana'da eğitim görmüş ünlü cerrah doktor nikola kos'un değişen değer yargılarıyla birlikte var olan şiddet ve yozlaşma içinde içsel bir yolculuğa çıkarak her şeye rağmen insan olarak kalabilmeye çalışmasının zorlu yolculuğu.

    fatima'nın erkekleri / ali kemal güven / yöneten: serkan salihoğlu

    şöhretli bir hollywood yıldızı olan fatima'nın müzayedeye çıkarılan eşyaları ve her bir eşyanın fatima'nın hayatının önemli bir anını ve geçmişini kurduğu modern bir oyun.

    puslu kıtalar atlası / ihsan oktay anar / yöneten: ezel akay

    puslu kıtalar atlası, istanbul'un eski semtlerine, tarihi mekanlarına gizemli, düşsel bir yolculuktur. ihsan oktay anar'ın "dünyayı keşfetmek için önce kendini var edeceksin" düşüncesiyle yola çıktığı puslu kıtalar atlası, içsel kendini arayış felsefesinin destanıdır.

    filozof ahmed / alain badiou / yöneten: murat karasu

    paris'in kenar mahallesinde yaşayan arap göçmen ahmed, modern dünyanın tartışılan en önemli toplumsal ve felsefi kavramlarını farklı episodlarda oldukça eğlenceli bir dille tartışmaya açar. okuma tiyatrosu olarak çeşitli mekanlarda izleyiciyle buluşacak bir oyun.

    aşk zamanı savaş / yeton neziray / yöneten: atilla şendil

    ülkede yaşadıklarından sonra içine düştükleri psikolojik travmadan çıkamayıp akıl hastanesinde tedavi gören dört kadının paylaştıkları hayali bir dünyanın traji-komik öyküsü.

    ekşi tom / caryl churchill / yöneten: metin belgin

    17. yüzyılın erkek egemen atmosferi içinde 16-50 yaş aralığında, toplumsal anlayışa uymadan yaşayan kadınların toplum tarafından cadılaştırılarak cezalandırılmasını anlatan çağdaş bir oyun.

    düdüklüde kıymalı bamya / memet baydur / yöneten: serap eyüboğlu

    düdüklüde kıymalı bamya, sabah kahveleri, fal tutkuları ve içi boş, anlamsız sohbetleriyle küçük burjuva kadınlarının duyarsızlıklarına komik bir bakış sergiliyor.

    ayrılış / tom kempinski / yöneten: musa arslanali

    new york'ta yıllardır kendisini kapattığı dairesinden çıkmadan yemek yiyen, hayata küsmüş bir oyun yazarı ve londra'da onun yazdığı oyunu oynamak isteyen hayat dolu, bacaklarını oynatmasına engel olan sinir hastalığını ve önüne çıkan engelleri aşmayı bir yaşam biçimi haline getirmiş bir aktristin zorlu ilişkileri.

    hortlaklar / henrik ibsen / yöneten: özgür yalım

    hortlaklar oyununda burjuva ahlakının iki yüzlülüğü, aile kavramı ve din üzerinden sorgulanır. geçmişin günahlarıyla hesaplaşamayan aile yıllar sonra yine aynı günahlarla sınanır.

    narnia günlükleri / c.s. lewis / oyunlaştıran: irita kutchmy / yöneten: ışıl kasapoğlu- sabri özmener (çocuk oyunu)

    dolaptan geçerek narnia ülkesinin sonsuz kışında kendilerini bulan çocuklar, ülkenin cadı'nın zulmünden kurtulması için aslan'ın yanında savaşmaya hazırlanırlar. çocuk edebiyatının en sevilen romanlarından aslan, cadı ve dolap'ın tiyatro uyarlaması.
hesabın var mı? giriş yap