• nam-ı diger lama filipecsu.
    ugur tutuneker'den sonra iyi balgam atan bir oyuncunun her zaman eksikligini hissetmi$ olan galatasaray'a ilac gibi gelmi$ti.
    samsunspor'lu cenk'e saglam bi balgam atıp cıldırtmı$ ama hakeme yakalanıp kırmızı kart gormu$tu. mac sonrası ''cenk'lerin orda cok romen kadın var herhalde bana romence bi sürü küfür etti'' dedi, ertesi gun futbol erkek oyunudur daha yumu$ak bi$i yapacak olsam bilardo oynardım dedi.
    ispanya'da sacları kazıttı tanıyamadık. sopa yutmu$ gibi yürürdü.
  • türkiye'ye geldiğinde türk forvetlerin ne kadar profesyonel olduğunu kendi gözleriyle gördü.

    cenk işler kendisine küfür edebilmek için, maç öncesinde romence küfür öğrenmişti. kimi rakibi annesinin sağlık durumu ile ilgili bilgi alıp maça çıkmıştı. kimisi romen basınından sevgilisinin adını öğrenmişti. kimisi de önceki kulüplerde yaşadığı vukuatları hafızasına atmıştı.

    maç sırasında türk forvetler sahada filipescu ile ilgili entellektüel bilgi birikimlerini konuştururken, o "noluyo lan bu ligde" diyerek, kimi zaman dirseği, kimi zaman balgamı rakibe yapıştırır, hakemin sarı ya da kırmızı kartıyla ödülünü alırdı.

    ardından da maç sonunda google translate türkçesiyle olayı milliyetçilik boyutuna taşıyıp, "türk onlar, romen ben. hep eziliyor, hep eziliyor" derdi. fakat pek sikleyen olmazdı, zaten kamuoyu o günlerde kararını vermiş, "filipescu sen haksızsın ibne" diyerek lakabını "lama filipescu" koymuştu.

    neyse, o, bu bir yana, her takımda olması gereken görev adamıydı, filipescu. bir de profesyonel futbolu mahalle maçı kanunlarıyla oynayan türk forvetlerin gazına gelmeyeydi, iyiydi.
  • yolu türkiye'ye düşen futbolcu ve teknik adamların iz bırakanlarını ya da ismi büyük olanlarını türkiye'den ayrıldıktan sonra takip ediyor görünmek, türkiye futbol medyasının mesai harcamalarındandır. dolmabahçe'de kısa süre görünen les ferdinand'ın ada'ya döndükten sonraki günleri, trabzon kıyısından demir alan şota arveladze'nin hollanda ve iskoçya serüvenleri, kadıköy'e bayrak diktikten sonra pek dikiş tutturamayan graeme souness'in ingiltere'deki didinmeleri düzenli-düzensiz yer bulmuştur gazete köşelerinde. benzer bir muameleyi kesinlikle hak eden filipescu da, real betis forması giydiği müddetçe futbol medyasının görüş alanındaydı. sonra real betis düştü, filipescu gözden düştü; kendisinden bir süre hiç haber alınamadı. meğer üç sezondur isviçre'nin fc zürich takımında oynuyormuş. meğer bugün, takımı, deplasmanda lider basel' i uzatmaların üçüncü dakikasında attığı golle mağlup ederek 25 yıl aradan sonra ilk şampiyonluğuna ulaşmış. ve meğer filipescu, son dakikada atılan bu golün sahibi ve takımının şampiyonluğunun mimarıymış. yaş haddinden emekli olacağı günlere yaklaşırken kazandığı bu onur için kendisini tebrik ediyor; tomas'ın gitme ihtimali ışığında, yolu bir daha buralara düşer mi sorusunu da sormadan edemiyorum.
  • "centilmen olsaydım bilardo oynardım." sözünün sahibi futbolcu. galatasaray'dan gidişinden kısa bir süre sonra, yanlış hatırlamıyorsam kötü giden bir maçta, ali sami yen tribünleri yönetimi protesto amacıyla kendisinin lehine tezahürat yapmıştı.
  • adrian ilie ile aynı vakitlere denk gelir gaasarayda oynaması. gerçi filip biraz daha devam etti ilie gittikten sonra.
  • 52 kez romanya milli futbol takımı'nda görev yaptı. 1996-1999 yılları arasında galatasaray'da oynadı. galatasaray'dan ayrıldıktan sonra real betis ve f.c. zürich takımlarında oynadı. 2006-2008 yıllarında almanya 1.liginin duisburg takımında forma giymiştir.

    benim hatıralarımda 2 şekilde kalmıştır. birincisi olaylı juventus maçında suat kaya golü attığı zaman orta sahada hakeme koyduk mu der gibisinden bir hareket yaparak sarı kartı görmesi ve bir trabzonspor maçı sonrası tolunay kafkas'ın 'romen midir nedir milliyeti belli olmayan insanlar bu ülkeye yakışmıyor' demesidir.
  • galatasaray'da oynadigi sure boyunca hagi ve popescu bacanak generallerin emir erligini yapmis kisi.
  • altın sarısı saçlarıyla, -takımdaki benzer azlığından- leonardo di caprio ifadeleriyle, çelik gibi karın kaslarıyla bir taneciktir filipescu.

    galatasaray'da sanırım bir tek kaleci olmamıştır, nereye koysan oynar, çok kritik pasları, çok kritik golleri wardır filipescu'nun. defalarca rakibe tükürmekten dolayı ceza almış ama tükürmekten vazgeçmemiştir, çünkü ilk hareket rakipten gelmesine rağmen, filip suçlu görülmüştür.
  • iyi topçuydu filip yahu. marke ettiği adamları canından bezdirirdi resmen. baldwin biraderlerden birisine (en kazması olabilir) benziyordu, suratta hep soğuk bir ifade, sert ve kindar bakışlar, gülerken bile insanın tüyleri diken diken olurdu. dexter gibi adamdı vesselam, severdim. zaten bu hagi-popescu-filip-ilie dörtlüsünden sonra adam gibi adam gelmedi romanya'dan memlekete, kurudu transilvanya'nın toprakları.
  • yönetici irfan kurtoğlu adrian ilieyi almaya gitmişti, herkes ilie ile dönecek derken yanında filipescuyu da alıp getirmişti; hiç hesapta olmayan bir transferdi.
hesabın var mı? giriş yap