• oyuncu denen şahsiyet bir önceki filmde emekli öğretmen ondan bir öncekinde ise bir eşkıya ondan bir öncekinde absürd bir komedinin aşık karakteri bir öncekinde eskibir köy ağası bir öncekinde idealist bir yönetmen bir öncekinde idealist bir plak yapımcısı bir öncekinde çatlak bir beden eğitimi öğretmeni olabiliyorsa ve son filminde de harbi kabadayı olmuşsa ne söylenebilir ki onun sanatı hakkında.
    bence oyuncu kozmopolit olmalı onun gibi.
  • kabadayılar tarihiyle alakalı -on bölümlük genel kabadayılar tarihçesi de dahil- videolarımın listesi

    kabadayılar tarihini keşfetmek için okumanız gereken 20 kitap

    maffios gelenekte kırsal bölgelerde önplana çıkan efeler, zeybekler misali, şehirlerde genel olarak bilek nitelikleriyle önplana çıkan, yürek veya akıl durumuna göre yükselen kaldırım kurtlarıdır. içlerinden mahalle kültürüne sahip çıkıp ırz namus koruyup hamam oğlanı ve it kopuk taifesine kök söktürmüş olanları kadar, türlü rezilliği yapıp gaddarlığıyla etrafındakileri sindiren tipte olanları, makbul sayılmayanları da görülmüştür. bunlar maffios yapılanma sayılır ama mafya değillerdir. maffios yapılanmalardır çünkü merkezi otorite ve ahlak anlayışına karşı kendi otoritesini ve vicdanını merkez alır. mafya değillerdir çünkü organize suç kavramına uzaktırlar. güçlerini bağlantılarından ziyade cesaretlerinden ve kendi güçlerinden alırlar. günümüze doğru maffios yapılanmalar önplana çıktığından kabadayılık ya gangsterlikle eş tutulmuş ya da romantik tarihçilerin aktardıklarıyla bir tür şehir şövalyesi gibi anlatılmışlardır ama aslında en iyi sayılabilecekleri, hareketleriyle çevrelerine olumlu manada örnek teşkil etmişleri, onların deyimiyle "harbi delikanlılar"ı sayılıdır. yine de bir kaç tanesi hariç hiç biri körü körüne gaddarlık, acımasızlık yoluna gitmemiştir. çünkü bunlarda da efeler gibi halkla dayanışma halinde olması durumu vardır. kültürel kökleri yeniçeri ve sipahi zorbalarına, külhanbeylerine ve daha da eskisinde ortaçağ'da islam şehirlerindeki ayyar ve ahdas denilen "şehir eşirra"larına dek uzanmaktadır.

    (bkz: mafya/@songulyabani)
    (bkz: ortaçağ islam dünyasında şehir eşkıyaları ayyarlar/@songulyabani)

    kabadayılık, yeniçeriler ve sipahiler gibi ocak-sınıf odaklı bir gayri resmi kurumken hakikaten "kabadayı" anlamında kabalıklarıyla zalimlikleriyle önplana çıkmışlardır. çünkü bu dönemde istisnalar hariç yegane dayanakları halk değil ocaktır. hatta mahalleler bile bu ocaklara dayanır, "falanca orta bizim mahallededir" diyerek arka çıkar, savunur) ocakların kaldırılmasının ardından kabadayılık mahalle kültüründe yeniden şekillenmiş ve kabadayılar kendilerini semtlerinin bağlılığı üzerinden tanımlamışlardır. günümüzde de bu şekilde devam etmiştir. halen mahalle kavramı, mahallemizin insanı, kızı anlayışı bu düşüncenin bir uzantısı olarak mevcuttur.

    kabadayılık tarihin hemen her döneminde varolmuş olabilir. nitekim bu isimlendirme en erken 1500'lere 1600'lere kadar inse diyelim (çünkü dayı tabiri yeniçerilerin ileri gelenlerine denilirdi, yeniçerilerde bu kültürün temellerini atmışlardır dolayısıyla bu tarihlere dek inmesi ihtimali olabilir) bu tarihlerden önce de bu tip kişiler feta, gazi, alp hüviyetinde benzeri şekilde görülmüşlerdir. her alp, feta-fütüvvet, gazi kabadayı değildir elbet bunlar çok farklı yapılanmalar, ancak kabadayılık köken olarak kendisini bunlara dayandırmaktadır. yeniçeriler sadece bektaşilik, hz. ali ve zülfikar üzerinden değil aynı zamanda hz.ali üzerinden onun gösterdiği "karşılıksız yiğitlik" anlayışını temsilen, kabadayılığı ve delikanlılığı bu düşünce üzerinden tanımlamışlardır. uzantısı olsa bile kabadayılık çıkış olarak yeniçerilerin zorbalığı ve mahallenin namusu üzerinden şekillendiğinden çıkış noktası dini dayanağa dayansa bile bu sadece yiğitlikle kendilerini ilişkilendirmeleriyle alakalıdır. zaten bıçakla kapışmadan tutun haraç sistemine bir çok uygulamanın kökü yeniçerilere dayandığından bu geleneği ilk onlar şekillendirmiştir ve ilk yeniçeri kabadayılarına bu yüzden daha ziyade "zorba" denilmiştir.

    detaylı bilgi için bkz: balta asma"dan "bıçak altından geçirme"ye: yeniçeri zorbalarının haraçları ve raconları

    (bkz: balta asma/@songulyabani)
    (bkz: zorba/@songulyabani)
    (bkz: bıçak altından geçirme/@songulyabani)
    (bkz: yeniçeriler/@songulyabani)
    (bkz: külhanbeyi/@songulyabani)
    (bkz: gündüz külahlı gece silahlı/@songulyabani)
    (bkz: itlik kıyafeti/@songulyabani) yahut (bkz: pırpırı/@songulyabani)
    (bkz: zorba küfeleri/@songulyabani)
    (bkz: semer devirmek/@songulyabani)
    (bkz: tahmis zorbaları/@songulyabani)
    (bkz: kızıl bayram/@songulyabani)

    batıda vardır elbet ama bugün kabadayı kelimesinin karşılığı kavgacı manasında bully olmaktadır. kelimenin çıkışı zorba ama sonradan sonraya olumlanan bir sıfat haline gelmiştir (yeniçerilikten mahalle abiliğine giden süreç) ve medyanın gangster yakıştırmasına rağmen delikanlı, özü sözü bir anlamlarına gelmektedir halen. kavgacılık yönünden çok duruş olarak olumlanmaktaysa da (yerel ağızdaki "en büyük kabadayılık efendiliktir" ve "evine ekmek götürüp ele güne muhtaç olmadan ailesini geçindirebilen kişi en muteber kabadayıdır" türevinden deyişler) genel olarak özellikle genç kuşak arasında vurdu-kırdı yönleriyle algılanmaktadırlar. psikolojide ve hukukta ise bullying yani kabadayılık kavramı, zorbalıkla çevresini sindirme, daha üstün durumdakinin daha zayıf olanı ezme vakası olarak kullanılmaktadır. bu nedenle tıpkı zeybek gibi hayduk gibi kendine özgü bir sıfat iken iş modern hukuk ve psikoloji çerçevesinde bullying olarak anlamlandırılmaktadır.

    son tanınan istanbul kabadayılarından 1999 yılında vefat eden abi lakaplı dündar kılıç gibi, belli şehirlerde de eski kuşaktan bu tip kimseler* vardır. adana, izmir gibi semtlerde de bu isim altında kişiler görülmüş, batı anadolu'ya doğru zeybekler, efeler, seymenler görülürken, konya'da kabadayı yerine kıran ve efe kelimeleri kullanılmıştır. batı anadolu'daki efeyle konya'daki efe kavramı farklıdır.

    (bkz: kıran/@songulyabani)
    (bkz: oturak alemi/@songulyabani)
    (bkz: konya hovardaları/@songulyabani)
    (bkz: konya efeleri/@songulyabani)
    (bkz: zeybekler/@songulyabani)
    (bkz: eşkıya jargonu/@songulyabani)
    (bkz: eşkiyalığın töreleri ve teamülleri/@songulyabani)

    bir dönemler kaldırımlarda sürtüp ona buna bela olanı olmuş, mahallenin namusunu koruyanlar da olmuş ama her biri o tek, birey halleriyle tutunamayıp kaybolup gitmişler ceketlerini alıp. günümüzde ise daha ziyade baba'lık kavramı egemen olup, kabadayılık tarihsel bir figür olarak kalmıştır.

    (bkz: arap sado/@songulyabani)
    (bkz: ağır roman/@songulyabani)
    (bkz: arap abdullah/@songulyabani)
    (bkz: onikiler/@songulyabani)
    (bkz: sayılı fırtınalar/@songulyabani)
    (bkz: ustura kemal/@songulyabani)
    (bkz: fehim paşa/@songulyabani)
    (bkz: sarraf niyazi/@songulyabani)
    (bkz: kumarbaz ziya/@songulyabani)
    (bkz: matlı mustafa/@songulyabani)
    (bkz: çerkez arif bey/@songulyabani)
    (bkz: arnavut tahir paşa/@songulyabani)
    (bkz: bedirhani şamil paşa/@songulyabani)
    (bkz: kör emin/@songulyabani)
    (bkz: hurşit reis/@songulyabani)
    (bkz: gani toptani/@songulyabani)*
    (bkz: arap reyhan/@songulyabani)
    (bkz: usta kemal/@songulyabani)
    (bkz: madam bela/@songulyabani)
    (bkz: ispiro/@songulyabani)
    (bkz: hrisantos/@songulyabani)
    (bkz: bıçakçı petri/@songulyabani)
    (bkz: kefalonyalılar/@songulyabani)
    (bkz: mevlanakapılı kaşıkçı ahmet/@songulyabani)

    (bkz: eski istanbul kabadayıları/@songulyabani) (not: bu başlığa henüz giri hazırlamadım ama zamanım yeterse pek çok kabadayının verisini, buraya taşıyacağım)

    ilgili okumalar için:
    ceza ve racon: şiddetin gerekçesi
    isyan ve itaat: anadolu'da eşkıya motifinin dönüşümü
  • gözlerden kaçan bir ayrıntı, karaca ile ali osman film boyunca tek bir kez bile konuşmazlar.
  • eşcinsel rollerini abartılı, vıcık vıcık oynayanları rasim öztekin'in "oyle oynanmaz boyle oynanır" diye silip supurdugu film...

    kenan imirzalıoğlu'nun nihayet gerçek kimliğini unutturduğu film..

    unutmak ve unutamamak üzerine bir film...
  • bu dünyadan kurşunla göç edenlerin şerefine diye açtık, öyle de bitirdik filmi ama filmin ortalarında 4 kabadayının bir sürmeliye denk gelmediği bilgisi geldi size. buna rağmen ne yüz, ne surat maşallah. utanmadan cenazeye de katıldınız, adamın arkasından kadeh de tokuşturdunuz.

    ayrıca hepinizin işyeri sigortalıydı. farketmeyeceğimi mi sandınız? hiçbiriniz kalıbınızın adamı değilmişsiniz ibneler.
  • --- spoiler ---

    "bizler; eceliyle yatağında ölmeye karar verenler, kurşunla göç edenlerin şerefine içiyoruz"

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    -hamamda da gördüm, boş geziyorsun. su uyur düşman uyumaz ali osman..

    -uyumuyorlar zaten.. hepsi mezarda..
    --- spoiler ---

    diyalogu gibi bir çok senaryo harikasını da içinde barındıran, son dönem türk sineması örneklerinin en güzellerinden biri.. kenan imirzalıoğlu'nun, özellikle son sahnede, büyük usta şener şen'den bile rol çalarak döktürmesi gerçekten izlenmeye değer..
  • film vizyona girdiginden beri -ki ben galada izleme sansina sahip nadir insanlardan birisiydim- eksi sozlugun kabadayi basligi altindaki butun yazilari sabirla ve buyuk ciddiyetle okudum, anlamaya calistim, begenmeyenlere saygi gosterdim, guzel entry girip filmi anlayan yazarlari da takdir ettim. fakat sonunda dayanamadim, dayanamadim cunku bu ne ya dedim icimden. olacak sey mi? soylenecek laf var soylenmeyecek laf var. bazi suursuz elestirilere cevap vermek karsindakini tetiklermis, ben su gune kadar tetiklenmemeye calistim. kendimi tuttum fakat soyliyecek bir iki lafim var, icimde kalmadan yaziyim bitsin.
    demisler ki sener senin bile oynamaktan utanc duydugu film... olur mu be kardesim, olur mu be guzel arkadasim, soylenecek laf mi?? o bir sener sen, o yaptigindan utanmaz, cektigi filmlerden utanmaz, o yalnizca gurur duyar. hele bir yavuz turgul isinde yer almaktan yalnizca mutluluk duyar, sevinc duyar, onur duyar. cunk o bilir ki boyle senaryolar kolay yazilmaz. oyle birden bire cikmaz ortaya. kafa lazim, yurek lazim, duygu lazim, duyu lazim, sevinc lazim, kapasite lazim. bir senaryo yazimi zordur. hele kabadayi gibi bir senaryoyu yazmak got ister...

    kenan imirzalioglunun komiklikleri denmis. kenan imirzalioglunun degil devranin komiklikleri onlar, adamin ictigi kokainin haddi hesabi yok, son sahnede salgiladigi adrenalin, kokainle birlesince filmde tabiiki oyle bir acting sergilemesi lazim kisinin. ayrica cuk oturmustur. en bayilarak izledigimiz boktan amerikan dizilerinin bile en duygusal sahnelerinde aglarken bir yerden mutlaka gulmez miyiz. senaryo yazmak ne zaman bu kadar kolay olmustur ki? oylesine bir sahnede seyircinin gulmesini saglamak ne zaman bu kadar ciddiye alinmaz olmustur. biz ki babam ve oglumda hickira hickira aglayip bir sonraki sahnede gulmusuzdur, gulecegizdur, cunku senaryo yazmak boyle bir seydir. zordur...

    ------spoiler------
    en unutulan ve yazilmayan sahnelerden birisi de sener senin ogluna soyledigi ben mafya degildim benim arkamda devlet yoktu, polis yoktu, ben orospu satmadim, ben silah satmadim, uyusturucu kacirmadim. ben tek basimdaydim, ve hala ellerimdeki kanin hesabini veriyorum sahnesidir. herkesin "kulagina kupe olmasi" gereken sahnedir.

    kabadayilar en agirindan olmasa da kabadayidir. en azindan hicbirinin bir surmeli etmedigini soyledigi, raconun bittigini soyledigi sahneye saygi duyulmalidir.
    --------spoiler--------

    oyunculuklara laf soyleyecek durumda degilim, agzimi bile acamam o konuda cunku hepsi birbirinden sahane oynamislar. ben konusamam carpilirim. senaryonun matematigi icin hic konusamam. haddim degil, filmde tek bir yanlis yoktur, tek bir acik yoktur. hesaplanmis, ince ince dusunulmustur. senaryo yazmak kolay degildir. senaryo yazmak icin bir surmeli kadar olmak lazim, yani o gotun olmasi lazim. ne eskiya, ne gonul yarasj zaten hicbir filmin birbiriyle karsilastirilmamasi gerekir.
    kabadayi guzel filmdir, sevin, sevmeyin ben karismam.ama en azindan sener senin bile utandigi filmdir denmesin. ayip, yazik... oyle bir emek var cunku ortada. emek onemlidir. kabadayi izlenmesi gereken bir filmidr. adam gibi bir filmdir. mahsunun filmiyle karsilastirilmamasi gereken bir filmdir. ikisi ayri kulvarlardadir. mahsum bir film yapmak onemli degildir. onemli olan bu isi bilmekle ilgilidir. ve eminim bu isin icinde olan herkes yaptigini kendi adi kadar iyi biliyordu, surprize mahal yoktu.
  • --- film hatası - spoiler ---

    karaca'yı ameliyat eden doktor "kurşun karın boşluğuna girip çıkmış, büyük şans" der; ancak tek bir kurşun yarası izleriz film boyunca. acaba kurşun içeri girip "bir şey yokmuş lan burada" diyerek aynı delikten geri mi çıktı?*

    --- film hatası - spoiler ---
  • şener şen için gidip rasim öztekin nidalarıyla çıktığım film oldu kendisi.

    --- spoiler ---

    senaryonun nasıl bağlanacağı daha ilk kırk dakikadan belli olmuştu. şener şen'in unutma derdi, çocuğun baba dememesi falan.. [ hıh dedim tam bu adamın karşısındayken unutuverir, sonra çocuk baba der, bu hatırlar vs. ] ama filmde taka taka şu salak kızın öyle serseri bir adama seninki onunkinden küçük demesine taktım. hadi delikanlılık uzunlukla olmuyor dedin de, niye ekliyorsun kardeşim son cümleyi. adam sinirlendi, dağıttı ortalığı..

    --- spoiler ---

    bir sik uğruna kaç adam öldü lan..
hesabın var mı? giriş yap