• -anne
    - efendim bitanecik oğlum
    - ensene bi bakabilir miyim?
    - bak tabi yavrum, hayırdır?
    - önemli diil, bişii duydum da..hah tamam(oh be off muş)
    - switche mi baktın?
    - ?! ha evet..ama off muş..
    - baban off yaptı onu oğlusu, yoksa kadinlarda orospuluk switchi dogustan on geliyor..
    - yapma yaw :(
    - kızkardeşin orospu mesela..
    - e ben dövüp geliyim..
    - durduğun kabahat..
  • -hacı baba bakiredir diye sizin kızı aldık motor çıktı afedersin bi kulağının arkası kalmış zikilmedik...
    -bunların modeli böyle ey oğul orospuluk switch'i doğuştan on geliyor...
    -anladım bunun anası da böyleydi diyosun yani...
    -hanım tüfeğimi getir...
  • sadece insan kadınlarında değil bütün hayvan dişilerinde de oldugu ve ortaya cıkmak için fırsat bekledigi artık tamamen ispat edilmiş bir olgudur bu. inatcılar bir zahmet aşağıdaki araştırmayı okuyuversin :

    keith chen, yale üniversitesinde ekonomi bölümünde görev yapan bir profesör. keith chen'in araştırması, maymunlara, para kullanmayı öğretmek ve bunun sayesinde topladığı bilgileri, bizlerin yani insanların, para ile olan ilişkisini karsılaştırıp, çeşitli sonuçlar çıkarmak. araştırma, yale üniversitesinin maymun laboratuarında başlıyor. bu laboratuarda 7 adet capuchin maymunları, bir ana ve birçok küçük deney kafeslerinde, para kullanmayı öğreniyorlar. para olarak, gümüş renkli, somun kullanılıyor. süreç gayet basit. ana kafesten bir maymun alınıp, deney kafesine koyuluyor. bu maymuna para adını verdikleri somun veriliyor. maymun öncellikle bu somunu kokluyor, ağzına götürüyor. bu aşamada bir tepsi içinde çeşitli yiyecekler getiriliyor: elma, üzüm ve jell-o. amaç, bu 7 maymunun her birinin sevdiği yiyecek türünü bulmak ve bu yiyeceği elde etmek için parayı kullanmalarını sağlamak. deney kafesindeki maymun elmayı seçiyor. araştırmacılar, maymuna elmayı vermeden önce, elinden parayı alıp, maymuna yiyeceği veriyorlar. bu süreç haftalarca sürüyor ve maymunlar birkaç hafta sonra, ellerindeki somunun yani paranın gücünü anlamaya başlıyorlar. maymunlar paranın kullanımını; araştırmacılar, en çok tercih edilen yiyeceği öğrendikten sonra, yeni bir süreç başlıyor: fiyatlandırma. bu yeni süreçteki amaç, maymunların, biz insanlar gibi rasyonel kararlar verip vermediğini bulabilmek. böylece araştırmacılar, birçok maymunun tercihi olan jell-o'nun fiyatını iki somun, elmanın fiyatını yarım somun ve üzümün fiyatını ise bir somun yapıyorlar. buldukları sonuç ise gerçekten ilginç. maymunlar, deney sırasında, biz insanlar gibi para harcama konusunda çoğu zaman rasyonel davranıyorlar. parasını, en çok yiyecek alabileceği şekilde harcamaya başlıyorlar. maymunlar, 1 somun verip, 2 dilim elma almayı, fiyatı 2 somun olan bir adet jell-o'ya tercih etmeye başlıyor.

    buraya kadar her şey güzel! günlerden bir gün, yine ana kafesten, deney kafesine alınan maymun, deney kafesindeki bir tepsi içinde bulunan 12 somunu görüp, aniden çılgına dönüyor. paraların bulunduğu tepsiyi kapıp, ana kafese fırlatıyor ve kendisini de ana kafese atıyor. ana kafesteki bütün maymunlar bir anda gökten para yağdığını görüp, yere düşen paraları kapışmaya başlıyorlar. levitt, bunu yazısında maymun tarihinde gerçeklesen ilk "banka soygunu"(maymunun tepsiyi çalması) ve "hapishane kaçışı" (maymunun deney kafesinden, ana kafese kaçışı) olarak tanımlıyor.

    bütün bu kaos içinde araştırmacılar, ana kafesteki maymunlardan parayı geri almaya çalışıyor. olay biraz yatıştığı bir anda keith chen, hiç görmemeyi tercih ettiğini söylediği bir olaya şahit oluyor: erkek maymunlardan biri, dişi maymunlardan birine yaklaşıp, ona elinde bulunan somunlardan birini veriyor ve bunun karşılığında dişi maymun, erkek maymunun seks teklifini kabul ediyor! işin ilginç yanı bu iki maymunun "işi" bittikten sonra, dişi maymun "kazandığı" parayı araştırmacıya getirip, bununla üzüm almaya çalışıyor. chen, bu olayı maymun tarihindeki ilk " fuhuş" olarak tanımlıyor.

    üniversitenin araştırma etik bölümü, maymunlar üzerinde yapılan para araştırmasının, maymunların yaşam koşulunu, değerlerini ve gündelik yaşamlarını tamamen değiştirdiği ve zedelediği gerekçesiyle, araştırmayı iptal edip, maymunlara para verilmesini yasaklıyor.

    detaylari merak edenler icin: (ingilizce)

    http://www.som.yale.edu/…en/articles/nyt 6_5_05.pdf
  • dolaylı yoldan kendine orospu çocuğu diyen kişinin lafı. insanın kendisini bilmesi gibisi yok azizim.
  • bu sozun mantikli oldugunu savunabilecek, "evet efendim, oyle geliyor.. bizzat $ahidim" diyebilenler icin, bir hatirlatma olarak (bkz: tum kadinlar orospuysa tum erkekler orospu cocugu)
  • kadınlık gardrobunun en asil kıyafetlerinden biridir orospuluk. 24 saat giyeceği bir kürk değildir. orospuluk nüvesi, kadının dünyanın tüm o çözülmez gibi görünen sorunlarından uzaklaşmaya çalıştığı yatak odası faaliyetinde devreye girer. ben önüne gelenle yattığı düşünülen bir kadının bile orospu deyimini hak etmediğini düşünüyorum. erkek doyumsuzluğumuzun altını çizmek anlamına gelir bu biraz da. cinsellik kullanmasını bilen için konfor, kullanamayan için buhrandır. ama rastgele bedenlerle yatakta açılan tombalalar özgürlüğe açılmaz. özgürlüğün tanımında mantık vardır. eğer cinsellik bir özgürlük arayışı metaforuysa fahişeler bunun için üstüne bir de para alırlar. muhafazakarların bekaret kemeri ne kadar akıl dışıysa, cinselliği ihtiva ettiği renkli ritüelle yaşamamak aslında libidoda konuşlanmış hazzı sırtından vurmaktır. one night stand bir show değil aksine trajedidir. ertesi sabah yabancılaşma dağının zirvelerinde yapayalnız kaldığınızda bunun aslında özgürlük olmadığını daha iyi anlarsınız. olayın etik açıdan tartışılacak tek yanı budur. bu konudaki kati genelleme, sanırım kadınlarla olan deneyimlerinde sorunlar yaşayan erkeklerin ölü kıyılara vuran hezeyanlarıdır. orospuluk bir kıyafettir. derinin altına sinmiş bir özellik değildir. ama işimize gelmeyince ve kadınlar erkekleri sevimsiz ve yalnız odalarında çükleriyle baş başa bırakınca, sanırım bu tür genellemeler o yalnızlık odalarında yapılan masturbasyon olaylarına tekabül ediyor.

    peçete lazım mı?
  • içine karışmış ingilizce kelimelerden vesaireden cümleyi tam anlayamamış arkadaşlar için ben türkçe mealini yazayım, "kadın denen organizmanın değil yanına yaklaşmak, yüzünü bile göremez oldum, elim bile benden sıkıldı, ortaya şöyle ingilizceli türkçeli küfürlü bir karışık yapayım da, ya tutarsa?".
  • bu yüzden doğurdukları çocuklar orospu çocuğu olup böyle beyanatlar veriyor. hay allah'ım ya...
  • eski bir kız arkadaşımın kadınlara neden güvenmemem gerektiği konusunda bana vermiş olduğu öğüdü anımsatan tümce... onun bakış açısını ve kendi tecrübelerimi harmanladığımda; güven duyulabilecek kadın sayısının ne kadar az olduğunu ve aynı şekilde bu kadınların bulabileceği ve güven duyabileceği erkeklerin sayısının da aynı şekilde ne kadar kıt olduğunu fark etmekteyim...

    misal, yakın bir arkadaşım kız arkadaşına 17. aylarını anımsatması bağlamında sevgililer günü'nde 17 adet gül yollarken; aynı şekilde şirkette 6 aydır çalışmakta olan dünya güzeli bir başka kızcağıza da oturduğu katın numarasını simgeleyecek şekilde 7 adet gülü boca etmekte; netice itibariyle herhangi bir orospudan daha karakterli davranmamaktadır... üstelik, arkadaş çevresi olarak, bizler onu gaza getirmekte, "aferin koçum" tarzı ittirmelerle desteklemeye devam etmekteyiz... o bağlamda, belki erkek evladında orospuluk ya da yavşaklık switchi "on" gelmiyor olabilir, fakat bunu "on" vaziyete getirmekte zorlandığımızı söylemek mümkün değil...

    kısacası, değişen dünyada cinselliğin had safhada yaşandığı bu günlerde, insanların kadın olsun erkek olsun hem sadakat hem de heyecan peşinde koşmasının sonucu olarak, ister istemez üzerinden seçim yapılabilecek ve üzerine gelecek planlanacak insan aranan havuzlarda da ciddi daralmalar gözlenmekte... havuz daraldıkça, sevilende sadakati bulmak zorlaşmakta... yaşlar otuza yaklaştıkça aranan meziyetlerden uzak insanları tanımak da bu noktada hem kalbi yormakta, hem de bünyeyi ağır derecede yıpratmakta... o yüzden de aradığını bulamayan, aradığı gibi olmayana "orospu" demekten çekinmemekte... oysa ne kadında böyle bir switch var açsın kapasın, ne de erkekte... yeter ki herkes kafada net olsun, sadık olsun, önüne gelene "orospuydu zaten", "ibne gibi bu" diye bok atmasın, kafamı bozmasın...
  • yabancı yayıncılar tarafından çalınıp üzerine kitap çıkarılan bir kavram değildir çünkü bu "kavram"ın ingilizcedeki karşılığı bitch switch değildir. zaten "bitch" de orospu demek değildir. merak eden arkadaşlar neden "köpeğin olayım" gibi son derece yerel bir tabirin ingilizce'de "i'm your bitch" şeklinde bir benzerinin var olduğunu, dişi köpeğe "bitch" dendiğini, sürekli sızlanmaya "bitching" adı verildiğini, "damarına basmak" deyimindeki "damar"ın aslında günlük dilde "button" olduğunu ve bunun da değiştirilerek "bitch switch" haline geldiğini irdeleyebilir. çeşit çeşit bitch var, kafa karışabilir. insanın bitch switch lafını ilk defa sözlükte bir bakınız olarak görünce bunun kendi eseri bir kavram olduğunu zannetmesi kendini gereğinden fazla önemsiyorsa mümkün de olabilir tabii.

    aslında bütün bunları salağa anlatır gibi anlatmak komik, sözü edilen kitabın amazon linkindeki açıklamasında bile olayı özetleyen kısacık bir paragraf var:

    "when a woman acts assertively, makes demands, and struggles for what she wants, she is labeled a bitch. the secret is to know when and how to turn on (or turn off) that “bitch switch.” not being able to locate your “switch” leaves you open to being a victim; not knowing how to turn it off will get you a label that is hard to shake."

    hadi biz de salağa yatalım, oradaki "bitch"in orospu olduğunu kabul edelim, "bitch switch" de bizim ünlü orospuluk switchimiz olsun. e birader, insanlar sana "kadınlarda orospuluk switchi doğuştan on geliyor" dediğin için tepki gösteriyor, kısacası kadınları orospu yerine koyduğun için (doğru veya yanlış), bu kavramı "ürettiğin" için değil. daha da ileri salaklık emareleri gösterip bu kavramın iddia edildiği gibi çalındığına bile inansak, "bana tepki gösteriyorsunuz ama bir de buna bakın" diyerek işaret edilen bu kitapta yazarın derdi (açıklamaya göre) zaten bu şekilde etiketlenen kadınlara yol gösterip onların bu etiketlerden kurtulmasını sağlamak. şimdi sana tepki gösterenin buna da mı tepki göstermesi lazım? bu kadar sakat bir mantığa "he" deyip geçmek için salaklık emarelerinden fazlası gerekli sanırım.
hesabın var mı? giriş yap