• karın şehri susturması.
    tekerleklerden çıkan sesler karlara gömülürken; bağrışları, ağaçların dallarının hışırtısını, kornaların çığırtkanlıklarını yağan tanelerin, turuncu havanın yutmasıdır.
    insanların berelerinin altında sakladıkları kulakları ve atkılarının gerisinde kalan ağızları da olduğundan daha az çalışır bu zamanlarda. hayvanlar da insanlar gibi saklanır.
    bu sükunet sonraki sabah çocukların uyanıp da kara dokunma isteğiyle dolmalarıyla tükenmeye başlar.
  • potansiyel sanat filmi adı.
  • dinlenilmesi gereken sesler sıralamsında üstlerde yer alır. ses çıkarmaz en güzelidir.
  • kar sessizliği ile çocuk sesi, kahve ve sigara kadar yakışır birbirine. birbirlerinin tadına tad katar.
  • sessizliğin sesi:
    "yere dökülen bir un sessizliği mi
    göğe bırakılmış bir balon sessizliği mi"*
  • büyükşehir insanını huzura erdiren, şehrin hemen tüm mekanik gürültüsünün kesildiği ve dinginliğin hakim olduğu sessizliktir. tabi şehir merkezinde iş çıkışı yağan yalancı ve tutmayan kardan değil, her yeri bembeyaz boyayan bir kardan bahsediyorum.

    insanın bu sessizlikte camdan başını uzatıp ufuklara dalası, ağzından çıkan cılız duman ile doğanın küçük hareketliliğini izleyip hayran olası gelir. o karın üzerinden esen hafif rüzgarın sesi dinlenir içten içe...

    15 ocak 2012 ankara'da kar yağışını yaşadığımız şu huzur dolu gecede rüzgarın o melankolik sesini dinlemek ise ayrı bir zevktir.
  • doğanın insana "sus lan iki dakika, bırak sadece ayak sesleri konuşsun, gıcırdasın taze kar ayaklarının altında" demesidir. o değil de cenazemin böyle bir sessizlikte kalkmasını isterim. tabiat ana herkesi sustursun, bana matemde dursun...
  • onlarca insanın ölümünde bir şekilde parmağınız varsa, kurbanların intikamlarını sizden üşütürek alan sessizliktir. kimse duyamaz sizi saatlerce.

    yine de bir şekilde badem gözlü olursunuz.
  • kar yağmaya başladığında doğada yaşayan tüm hayvanat uyuklamaya başlamış olurlar çoktan.* uyuklamak istemeyenler, daha doğrusu kanatlarıyla, kuvvetli bacaklarıyla yer değiştirebilme lüksüne sahip olanlar ise orada değillerdir artık. sıcak diyarlarda üzerinde küçük küçük şemsiyeler olan drinklerini yudumlamaktadırlar o sırada.* ormanlık, pangallık, bozkır, dağlık, hadi makilik de olsun, bu tür yerler bu yüzden sessiz olur kar yağdığında. hayvanat sesi olmaz, giden gitmiştir, uyuyan uyur. rüzgar da biraz insafa gelmiştir o sırada. dinginlik içinde beyaz gök yerlere dökülür huşu içinde.

    hayvanattan sayılmayacak insanatın etkin habitatı şehirde ise durum biraz farklıdır. burada bizimle yaşamak zorunda kalan mutant canlılar; kargası, kedisi, martısı her zaman bulabilecekleri çöp besinler sayesinde/yüzünden uyuklama gereği hissetmezler, ancak yine de genlerinin hatırına, kar yağmaya başladığı zaman bir kuytuya çekilip karı rahatsız etmeden yağmasını seyrederler.

    insanata gelelim, onun hiç umrunda değildir, kar yağmıştır, yağacaktır, güneş açmıştır vs. onun, yarattığı medeniyetin hızına yetişme derdinde uçakları iner kalkar, çelik üretim fabrikaları, elektrik santralleri, petrol rafineleri, dünyaları taşıyan gemileri, petrol arayan kocaman kazıcıları, silah fabrikaları vs. hiçbirşey olmamış gibi çalışmaya devam ederler, otoyollarında binlerce araç vızır vızır giderler, eğer kardan dolayı gidemiyorlarsa bu sefer kornaları bağırır. sonuçta insanın ürettiği seslerin hiçbiri dışarıda kar yağıyor diye kakofoniyi bozmaz.

    ama işte şehrin ortasında da olsak bir kar sessizliği vardır. bu iste o hiç durmak istemeyen, istese bile duramayan medeniyet seslerinin kar tanelerinin katı vücutlarına çarpıp başka başka yerlere dağılması ile oluşur. tüm kar tanelerin geometrileri birbirinden farklıdır, bu yüzden sesler o beyaz, katı sudan oluşmuş zırha çarpınca nereye gideceklerini bilemezler, dağılırlar. sessizliği, çevremizi sarmalayan o su zırhı sağlar. beyaz noktalardan oluşan duvarın içine hapsolan insan ruhu genlerinin hatırına biraz huzur bulduğunu düşünür, rahatlar, kendini iyi hisseder. ama nasıl ki güneşin altında yeni birşey yoktur, karın altında da yeni birşey esasında yoktur. insanatın beton duvarların içine saklanıp kendi dünyasını yarattığı sanısına kapılışının kar içindeki tezahürüdür bu olsa olsa.
  • (bkz: silencio)
hesabın var mı? giriş yap