• her biri birbirinden farklı çeşit çeşit ilginç kitabı görünce hissedilen anksiyetedir.

    kısa vadede okuyamayacağınız kadar fazla kitap alarak bastırılmaya çalışılır ama nafiledir.

    okuyabileceğimiz azami kitap sayısı belli iken vaktimizin ne kadar önemli kısmını okumayarak harcadığımız düşünülünce üzer.

    burada öz eleştirimi de yapmış olayım.
  • bende daha çok, kitap çok para az şeklinde zuhur eder. fakir her yerde fakir.
  • kitapçıdan alınan kitabın evdeki masaya bırakılmasıyla son bulan anksiyete.

    kitap alma bağımlılığına sahip kişiler, beni anlarlar. allah kurtarsın yoldaşlar.
  • inanın gözlerim doldu başlığı görünce, yalnız değilmişim. her kitapçıya girişimde bunu yaşıyor, hangi kitabı alacağımı şaşırıyorum. "a ha o kitap da var, hem de klasik ama ben okumadım?? ayyy, en sevdiğim yazar da yeni kitap çıkarmış!!! bu kitabı da çok methediyorlar..." diye dönüp duruyor ama her birini de okuyacak vaktim olmadığını biliyorum, bazen öyle sinirim bozuluyor ki kitapçı önünden geçmek istemiyorum. yalnız olmadığımı bilmek güzel. tşk.
  • sanırım insanoğlunun öğrenme merakından gelen kaygı. tabi bunun tadına bir kez bakmak gerekir. ölmeden önce ne kadar öğrenirsek, o kadar iyidir düşüncesi. dünyaya bir kez geliyoruz, en azından dolu dolu bir hayatım olur demek için belki. aynısını sinema filmleri için de söyleyebilirim. düşünsenize; kubrick, kurosawa, bergman, tarkovski, hitchcock, tarantino, leone, filmlerini izlemeden ölüyorsunuz. bu; dünyadan bomboş gitmek değil midir?
  • alan harper gibi kitapçının tam orta yerinde histeri krizi geçirirken bulabilirsiniz kendinizi.

    "look at them all. look at them, they're mocking me. i haven't read any of them"

    tam olarak şöyle
  • her insanin olumden korkma, olmeyi istememe sebebi aslinda aynidir. geride biraktiklarindan yoksun olma korkusu. ahmet kaya "baba olamayacagim ornegin" der, kimi evladindan kimi asik oldugu kisiden ayrilmaktan korkar. ınsan uzerine ozlem nedense hep aşılabilir gelmistir bana. kucuklugumden beri, annem ne zaman kitap alsa, büyüdüğümde de ben ne zaman kitap alsam, "ya bu kitaplari okumadan olursem?" diyorumdur mutlaka. paranoya falan degil tabi her gun dusundugumden degil de, ben yokken cikacak kitaplari ve onlari okuyacak olanlari kıskanmıyor degilim. obur dunya gibi bir sey varsa umarim kutuphanesi vardir.
  • her kitapçıya gittiğimde hissettiğimdir. bundandır her gidişimde manyak gibi kitap alışım. şu an kitaplığımda en göze çarpan yerde 50 den fazla okunmayan kitap olduğunu görünce satın almaya ara verdim şimdilik bir süre.. liste yaptım okuyacağım ilk on kitap için.

    bir de bunun dergisi, köşe yazarı, takip edilen blogları takip edip okuma vs. de var. bildiğin stres sebebi ancak hayatımdaki en güzel stres. *
  • kesinlikle var böyle bi şey özellikle ankara dost kitabevinde iyice yüzüme vuruyor, neyse elimizden geldiği kadar okuyarak bu durumu aşabiliriz.
  • ben bunu tek kitaba indirdim; oblomov.

    her sabah işten gelince göz göze geliyoruz kendisiyle. martin eden'le denemeler'in arasından bana bakıp 'gel amına koduğum hadi gel, yiyosa gel' der gibi bakıyo. her teşebbüsümde tuğlavari kalınlığı ve ilya iliç'in uyuşuk tavırları yıldırıyo beni. haftalardır sürmekte bu savaş. ama ben daha tembelim sevgili oblomov, kuşkusuz bu bedbaht savaşın galibi siz olacaksınız. su götürmez bir gerçek bu. sen beni bitirdin ama ben bitirmicem lan seni!

    hayat bu kitabı okumak için çok kısa.
hesabın var mı? giriş yap