421 entry daha
  • ilk olarak naked filmiyle beynime gark eden ve uzunca bir süredir üzerine kafa patlatıp geliştirdiğim bir komplo teorisi yazacağım buraya. bu teori daha önce birilerinin aklına gelen ve halihazırda tek tanrılı dinler şeklinde veya aşağı yukarı bu dinlere yakın olan bazı felsefi görüşlerin aynı özsel kaynağından türedi diyebiliriz fakat ben kendi çapımda bunları bilmeden yazıyormuş gibi bir niyetle yazacağım.

    öncelikle naked filminde teorimin zuhur ettiği o sahneye değinmem gerekir, hani johnny'nin güvenlik görevlisiyle zaman kavramından girip evrimden çıktığı, incil'den kötülük problemine kadar döktürdüğü meşhur bir sahne vardır, o sahnenin sonlarına doğru johnny şu sözleri sarf eder; "nasıl ki kurbağa shakespeare'i hiç tasavvur edemediyse biz de kaderimizi asla tasavvur edemeyiz çünkü evrim henüz tamamlanmadı. insanoğlu ne tamamen var oldu ne de yok oldu. bak eğer zamanın tümünü tek bir yıl ile simgeleştirirsek biz ocağın ilk anlarındayız henüz, daha gidecek uzun bir yol var. sadece artık ilave uzuvlar ya da yüzgeçler çıkarmayacağız çünkü evrim de evrimleşiyor ve mesela sen algı dışı bir anımsama ile kendini bir zamanlar, diyelim ki 17. yüzyılda amsterdam'da yaşayan hollandalı bir kız olarak hayal ederken bir gün fark edeceksin ki sadece bir ya da iki geçmiş ya da gelecek varlığa sahip değilsin. sen aslında var olmuş ve var olacak herkessin ya da her şeysin." bu sözlerin ardından güvenlikle dünyanın son bulacağı gün üzerine tekrardan tartışıp şu sözleri ilave eder "mahşer günü geldiğinde mahşerin kendisi evrimsel sıçrama sürecinin bir parçası olacak. mahşer gününde insanoğlu en azından başka bir form alıp yok olacaktır, evrimleşecek ve maddenin ötesindeki bir şeye, saf düşünceden oluşan soyut türlere dönüşecektir" der.

    ben bu sözler üzerine düşünüp kafa yormaya başladığımda günümüzde insanoğlunun evrimsel süreç içerisinde gelmiş olduğu noktanın, bizi bedenlerimizden kurtarıp soyut bir forma geçirecek noktaya evrilebileceğini gayet akla yatkın buldum. düşünsenize teknolojinin, yapay zekanın ve robotların giderek gelişmesiyle birlikte artık yaşlanan, deformeleşen ve sürekli olarak hastalanmaya meyilli olan bedenlerimizi bir tabuta koyup adeta kendi mezarımızı kazacağız ve bedenlerimizi terk ederek yok olmayıp aksine tamamen özgürleşmiş olacağız, kulağa korkutucu geliyor değil mi?

    aslında böyle bir senaryonun spinoza'nın panteist felsefesini doğrulamaya yakın olduğunu düşünebiliriz çünkü basit bir akıl yürütmeyle insanoğlu soyut bir forma geçip tanrılaşacak ise tanrının; her şeyi kapsayan zamanın kendisi olduğunu rahatlıkla varsayabilir ve bu doğrultuda insan, tanrı, zaman kavramlarını döngüsel bir biçimde birbirlerine eşitleyebiliriz. bu durumda tanrılaşmış insan; fazlalıklardan kurtularak saf bir düşünce formuna indirgenecektir ve böylelikle tek tek her bir insan/düşünce formu; şu anda gündelik zihnimizde bir akış içerisinde sıralanan düşüncelerle aynı mahiyette olacaktır.

    işte benim teorim ise tam da bu noktadan sonra başlıyor. mademki gelecekte hayvani bir şekilde gelişecek ve bedenlerimizden kurtulup soyut düşünce formlarına dönüşeceğiz o zaman bu soyut düşünce formları zamanın her aralığında dolanıp duran ve aynı zamanda, 'zaman' kavramının bizzat kendisini kapsayan tanrıya eş değer olacaktır. tanrıyı ve insanı birleştirdiğimiz bu durumda ise tanrı fikrinin teorik açımlamasını da kolayca doğrulamış oluruz. bu açımlamanın mantığı ise kısaca şöyledir; şimdi tanrı yaratan olduğu için onun yaratılamayacağını kabul etmiş oluruz bu sebeple tanrı yaratılamayacağına göre, o yaratılmanın ne demek olduğunu asla bilemeyecektir ve bu durumda tanrı; yaratan olarak, ancak yarattıkları sayesinde kendini tamamlayabilecektir. islam'da kenz-i mahfi olarak bilinen "ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlukatı yarattım" hadisi bu açımlamanın mantıksal özünü kısaca özetliyor.

    tüm bu yazdıklarımdan sonra artık teorimin varacağı yere geçebiliriz.
    şimdi bu zamanın içinde gezinen ve zamanın kendisini de kapsayan tanrılaşmış insan/düşünce formları, sürekli bir devinim halinde tekrar yaratım süreci içerisine girip tanrıyı pekiştirecekler ve bu pekiştirmelerle birlikte tekrardan yeni dünyalar ve dolayısıyla yeni insan bedenleri yaratılmış olacaktır. biz de dolayısıyla bu sonsuz döngü içerisinde beden formlarına sahip insanlar olarak zihnimizde sahip olduğumuz düşüncelerin her birinin tanrısal bir güçten gelmiş olacağını kabul etmiş oluruz. yani bunu daha da ilerletirsek varacağımız sonuç şu olacaktır; tanrı fikrini insandan koparamayız.

    tüm bu teori ise; yaklaşık on küsür yıldır ateist olan beni, tanrı inancına yeniden açık bir kapı bırakmama vesile oldu diyebilirim. bu sebeple o eski günlerin merakı ve tatlı heyecanı içimde tekrardan canlanmıyor değil...
hesabın var mı? giriş yap