• ailem doğduğum zaman 4 yaşında olan ablamın sözünü dinleselerdi ismimdi.
  • çok masum gözükseler de yangın anında bildiğin ateş topu olur bunlar. savaş alanına çevirirler her yeri.

    iyice ısındıktan sonra patlayıp büyük bir hızla her yöne ve onlarca metre uzağa ok gibi fırlarlar ve hiç ummadığınız yerlerde yeni yangınlar başlamasına sebebiyet verirler.

    (bkz: fireball)
  • yerin ve bitki örtüsünün buz tuttuğu, çok soğuk bir günde ve soğuk bir memlekette yerden 3 tane minik kozalak aldım. böyle kapalı, sivri ve sert bir biçimdeydiler. inceleyip şekillerini beğendim, cebe attım.

    odaya gelince de masanın üzerine koydum cebimden özenle çıkarıp. işte yemek yedik, sohbet ettik yattık uyuduk filan ertesi gün de başka aktiviteler için dışarı çıktık.

    akşam odaya geri geldiğimde ne göreyim, benim soğukta yerde minik ve sert yumurta biçiminde bulduğum üç kozalak da resmen çiçek gibi açmış masanın üzerinde duruyorlar. bunu görüp kendilerine gülümsemem bir oldu.

    kozalakların böyle bir özelliğinin olduğunu bilmiyordum. hele bu kadar kısa sürede açılıp-kapanabildiklerini hiç bilmiyordum. canlı olan herşeyin değişik bir özelliği var, biz sadece her zaman fark edemiyoruz.
  • kökenini bilmiyorum ama türkçe'deki en komik kelimelerden biri bence.
  • leman'da mehmet çağçağ tarafından karikatürlere konu edilmeye başlayan, kro ve magandadan sonra 3. nesil topluma zararlı yaşam formu için kullanılan tanım.
  • suya koyup biraz bekletilince kapanan, sonra tekrar açılan bir bitki parçasıdır.
  • kozalağın sembol olduğunu veya neleri simgelediğini daha evvel bilmeden ilgi duymaya başladım. boğaz köprüsünün orada emniyet şeridine motosikleti park edip çimlerde uzanmayı çok seviyordum. bir gün kafamı çevirdiğimde çam ağaçlarının altında bu eylemi yaptığımı fark ettim. yerde onlarcası vardı; topladım. daha sonra bir ritüel haline geldi bu. evde (bkz: enstalasyon) ile ilgilenmeye başladım. kozalaklar ile öyle güzel aksesuarlar çıkıyor ki. toplu olarak bir arada bulunmaları görsel olarak harikulade. ve bunlarla ilgilenirken (toplama, süsleme, dizme vs esnasında) rehabilite ettiğini gözlemledim. baktığımda/izlediğimde de öyle. bir sihiri, beyinle bir ilintisi var gerçekten.
  • ing. pine cone
  • sonbahar mevsiminin olmazsa olmaz güzellikleri.
    şöyle birşeydir:
    http://flic.kr/p/h9x7xs
    https://flic.kr/p/hgvwez
  • kozalak, sembol olarak uzun yıllar boyunca farklı topluluklar tarafından kullanılmış. önemli anlamlar yüklenmiş. beyindeki epifiz ile ilişkilendiriliyor. aynı zamanda üçüncü göz olarak da geçen bu bölgeyi temsil ettiği de söylenir.
    ayrıca sözlükte bulduğum enteresan ve denemeye değer bir başlık; (bkz: çam kozalağıyla mayalanan yoğurt)
hesabın var mı? giriş yap