• onlar aslında angut değil, sadece bir olasılıktır.
  • (bkz: niels bohr)

    kendisi şöyle der: bir fizikçinin işi deney gözlem yapmaktır da, gözleyebildiklerimiz aslında yalnızca makroskopik büyüklükteki deney araç gerecidir. yani bir elektronu gözlemek demek, onun makroskopik alet edevatta yarattığı değişimleri gözlemektir. dolayısıyla bilimsel kuramlarımız, hem şimdi hem de gelecekte, bu makroskopik araç gereçle ilgili olacaktır. elektron gibi bidik nesnelerle ilgili kuramımız olamaz. bunu da aslında 20 yüzyıl analitik felsefesinin dile olan abartılı vurgusunun etkisiyle söyler. bohr'a göre bilimsel kuramlarımızın ifade edilecekleri dil, bizim dilimiz olduğundan, sahip olabileceği kavramlar ve ilişki kurma biçimleri hep, bizim yaşadığımız makroskopik şeylere uygun olan dil olacaktır. elektronlara uygun kavramları geliştiremeyiz. dolayısıyla kuantum dünyasını anlamak şöyle dursun, kuramın elektronları anlatabileceği iddiasını bile gülünç bulur (bkz: dilbilimsel dönüş) (bkz: kavram analizi).

    ayrıca bi de (bkz: richard feynman)

    o da der ki, fiziğin dili matematiktir. ancak matematikte diğer dillerde olmayan ilginç bir özellik vardır: hesap yaparsınız! ve bir matematiksel önermenin, baykuş gibi düşünerek bulamayacağınız mantıksal sonuçları olabilir. buna göre ilk önermeleri anlasanız da, bunlarla yapılan hesapların sonucunda elde edilen önermeleri anlayabileceğinizin bir garantisi yoktur. nitekim "1 = 1" yazmanın öyle ilginç yolları vardır ki, sıkı matematik bilmeyenlerin anlamaları pek beklenmez. matematik felsefesinin ve bilimde matematiğin yerine ilişkin tartışmaların odağında olan bu ilginç konuya dikkatimizi çeker feynman. tabi dönemin yaygın felsefi pozisyonu olan mantıkçı pozitivizm ve amerikan pragmatizminin de etkilerini unutmamak gerekir.

    bence epeyce bir insan (ben dahil) kuantum kuramının ne dediğini anlıyor. ancak şunları gözden kaçırmamak gerekir: 1. kuantum kuramı, feynman ve bohr'dan sonra çok değişti. 2. bir kuramı "anlamak" ne demektir sorusunun yanıtı, sanıldığı kadar da apaçık değildir ve bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır. 3. hem bohr'un hem de feynman'ın söz konusu iddialarının temeli, dikkate değer ve sorunlarının gösterilmesi çok da kolay olmayan savlardır.

    ben onlardan farklı düşünüyorum da siz gene de (bkz: benden farklı düşünen herkes angut)
  • kuantum fiziği hakkındaki bilgileri okuduğu popüler bilim kitaplarından edindiği kırıntılardan ibaret bir kişiyim, konuya benden milyonlarca kat daha hakim akademisyenlere sonsuz saygı duymakla beraber ben de "kuantum fiziğini kimse anlayamaz" cümlesine yakın duran angutlardan biriyim. bi kere baştan sona akla, mantığa, sağduyuya aykırı.

    "koca evren senin sağduyuna göre işlemek zorunda mı behey gafil" derseniz haklısınız değil elbette, ben de kuantum fiziği yanlış demiyorum zaten, ben anlamıyorum diyorum, ne yapayım ki benim de o koca evreni anlamak için elimde yegane araç aklım. diyeceksiniz ki kuantum fizikçilerinin de ellerinde aynı araç var, bak onlar anlıyorlar işte, tamam onu tartışalım. elbette olayın işleyişini daha iyi biliyorlar, öngörülerde bulunabiliyorlar, ama bunu nasıl yapıyorlar, konunun matematiğini biliyorlar, ilgili formülleri çözebiliyorlar, başka formüller öneriyorlar, deneyler yapıyorlar, falan filan. yine de bilgilerinin bir sınırı var, o formüllerin "neden doğru olduğunu" (altında yatan mekanizmayı), başka doğruluğu kabul edilen formüllerle (yanılıyorsam düzeltin mesela genel görelilikle) çeliştiklerinde hatanın nerede olduğunu çok da iyi bilmiyorlar. çok da iyi bilmedikleri bir noktaya gelince ne yapılması gerektiğinden emin olamıyorlar (mesela lokal etki prensibinden mi, nedensellik ilkesinden mi vazgeçilmesi gerektiği) çünkü sağduyularını kullanamıyorlar, bütün alternatifler mantıksız. o zaman da -abartarak söylüyorum- ellerinde doğruluğunu deneysel olarak göstermiş oldukları ve fakat ne anlama geldiğini tam kavrayamadıkları formüller kalıyor sadece.

    diyeceksiniz ki tamam dediğinde bir doğruluk payı var ve tabii ki fizik bilgilerimiz eksiksiz değil ama zamanla artıyor işte, bugün böyle, yarın daha da artar, haklısınız, inşalllah, hayırlısı.

    tabii asıl bir de şunu diyebilirsiniz, kuantum fiziği olunca car car konuşuyorsun, sanki newton fiziği çok mu sağduyuya hitap ediyordu, o da uzaktan etki diye bir şey öneriyordu, sen anladın mı peki güneşle dünya birbirlerini nasıl çekiyorlardı arada birşey olmadan, yine haklısınız. cevab veremedim.
  • e eşittir emcekare lan işte nesini anlamıyorsunuz şeklinde yaklaşıp iyice delirtmek istediğim angutlardır.
  • angutlar bu tur sanrilara sahip degildir. bu sonbahar soguk gececek, ne yesek, ne zaman gocsek gibi dunyevi dertleri olur onlarin.
  • kimi zaman da kuantum fiziği konusunda değil de anlamak kavramı konusunda sorun yaşayan kişilerdir (kişidirler angut değil); anlamak kavramının göz önünde canlandırmak kavramı ile birebir ve örten bir kavram olması gerekmemektedir. eğer kurduğunuz bir sistemin çalıştırıldığında nasıl davranacağına dair bir fikriniz var ise o sistemi anlamışsınız demektir, üstüne bir de sistemi çalıştırdığınızda sistem sizin beklediğiniz gibi çalışıyor ise onu doğru anlamışsınız demektir. ama ben bunu gözümde canlandıramıyorum bir elektron aynı anda nasıl iki yarıktan geçer derseniz feynman amcadan cevabı yersiniz; "shut up and calculate".

    ancak sorun her zaman burada ifade edildiği kadar berrak değildir, sorunun sebebi ise incelenen sistem ile ilgili olarak alınabilecek bilgilerin sınırlarıdır (sistemden onu değiştirmeden ancak sınırlı miktarda bilgi alabilirsiniz). zira elinizde bir elektronun kaynaktan çıktığı bilgisi bir de perdeye düştüğü bilgisi vardır elektronun aradaki yolculuğuna dair (eğer arada yolculuk ediyor ise) hiç bir bilgimiz yoktur. bilgi almaya elektronun nerede olduğunu bulmaya çalışır isek elektronu rahatsız ederiz ve o da perdede başka yere düşer. kuantum fiziğinin değişik yorumları bulunmasının da sebebi budur. (bkz:http://en.wikipedia.org/…ation_of_quantum_mechanics )
  • kuantum fiziği hakkında derin bilgiye sahip, içleri dışları kuantum fiziği olmuş insanlar olabilir...hani bilgisayarla ilgili bir sorun vardır, bilgi işlemci çocuk gelir, hede hödö zart zurt olmuş diye açıklama yapar ya....kullanıcı da bilgisayardan iyi anlıyorsa şaşkınlıkla bilgi işlemci çocuğun yüzüne bakar ya, ne açıklıyor bu angut şimdi, biz de biliyoruz problemin ne olduğunu, admin şifresi olsa şipşak kendim de çözerdim....işte o duruma benzer bir durum yaşandığında dinleyicinin kafasından bu cümle geçebilir...hani bir nevi uleeeyn ben de biliyorum ki....ben de anlıyorum ki....karacahil yerine koymasana be.....
    iyi de sayın arkadaşım, yetkili uzman olan o, sertifikası olan o, senelerce bu mesleği icra etmiş, sayısız katkıda bulunmuş olan o.....kır kıçını otur iki dakika dinle ne çıkar yani, incilerin mi dökülür?
  • richard feynman'ın başı çektiği güruhtur. kuantum teorisi hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. elimizdeki denklemler ve veriler belirli kabullenmelerin bir ürünü. bu konuda milyonlarca proje için her yıl binlerce akademisyen başvuruyor ve bu akademisyenlerin öğrencileri de bu konuda yeni tezler hazırlıyorlar. yani kısacası "kuantum teorisi" denilen şey oldukça derin ve ilerlemekte olan bir konu. bu durumda iki konu üzerinde soru sorulabilir. birincisi anlamaktan kasıt nedir? ve ikincisi ise ne kadar anlamaya çalıştık? kimse bir kuyunun derinliğini sadece dışardan bakarak söylemeyemez. ancak tahmin edebilir. elimizde bu kuyunun derinliğini ölçmemizi sağlayacak bir ölçü cihazı da yokken kuyunun içine girdikçe ancak ne kadar derin olduğunu anlayabiliriz. bu kuyunun içinde olan, richard feynman gibi biri bunu söylüyorsa saygı duymak gerekir.
    bunun yanında bahsedilen konu ile tam uyuşan bir angut kümesi de pek çok üniversitemizin fizik bölümünde mevcuttur. bu angutlar anlattıkları kuantum mekaniği derslerini "bunlar salak anlamıyorlar" gözüyle bakmakta ve canımızı sıkmaktadır. kuantum mekaniği, parçacık fiziği ve nükleer fizik derslerini ne de güzel anlamıştık halbuki! ama bunu kuantum fiziğini anladım olarak göremiyorum, ben sadece o dersleri anladım.
hesabın var mı? giriş yap