aynı isimde "kurban (müzik grubu)" başlığı da var
  • kurbân, karube (yakınlaşmak, yakınsamak, yakın olmak) fiilinden gelen bir kelimedir aslında.

    kesilen hayvana kurbân denmesi, hayvanın kanının akıtılmasından, allâh için, onun emriyle kan dökülerek allâh'a yaklaşılmasından, hayvanın allâh'a "yakınlaştırıcı" olmasından dolayıdır.

    kurbân gibi, karube fiilinden gelen ve "yakınlık" ile ilgili bâzı kelimeler de şunlardır :

    akrabâ -> yakın kimse
    takribî, takriben -> yaklaşık olarak.
    kurb, kurbiyet -> yakınlık...

    bir de kurabiye ve makrube şeklinde yiyecek isimleri vardır.

    kurbân kelimesi doğu'da, urfa, diyârbekir gibi illerimizde de yakınlık hitâbı olarak kullanılır. "gel kurbân, otur kurbân, bir şey içer misin kurbân ?" gibi...

    kimilerine pek mânâsız gelen kurban bayramı tamlaması da, kelimenin bu mânâsı ile daha bir anlaşılır oluyor: yakınlığın, yaklaşmanın sevinci, "allâh'a yakınlaşmanın bayramı" kurban bayramı.

    şimdi benim kafamı asıl kurcalayan konuya gelelim yavaş yavaş...
    bileceğiniz üzre, bizde kurbân kelimesi mağdur (zarar görmüş), maktül (öldürülmüş), mazlum (zulme uğramış) canlılar için de kullanılmaktadır.

    tamamen arapça konuşan ya da dillerine arapça kelimeler karışmış diğer milletlerde kurbân kelimesini bu şekilde kullanan başka bir tânesi var mıdır bilmiyorum. yalnız, kurbân kelimesini ömrü boyunca kurbiyet tesis eden, "yakınlaştırma vesilesi" olarak bilmiş ve o şekilde kullanmış, türkiye'ye yabancı birisi, çat pat öğrendiği türkçe ile bizim gazete haberlerini okusa neler düşünür, ne yapar onu da çok merâk ediyorum.

    - trafik kazalarına onbinler kurban veriyoruz.
    - tecavüz kurbânı genç kadın adliye çıkışında isyân etti...
    - sinem mini etek kurbanı...
    - otoyol kurbanı hayvanlar...
    - cinayete kurban gitmek...

    ayrıca;
    (bkz: kurban müzminliği)
    (bkz: kurbanlar hepimiz değil miyiz)
    (bkz: tecrübesizlik kurbanı olmak)

    kurban kelimesini asıl mânası ile bilen birisi "trafik kazalarına onbinler kurban veriyoruz" sözü üzerine trafik kazalarına allâh'a yakınlaşmak için göz yumulduğunu düşünebilir. "sinem mini etek kurbanı" ifâdesi daha bir garip: abazan tanrısı "mini etek"e yakınlaşmak için bir kız mı kurbân edilmiş acaba... yahu türkiye'de yollarda ezilen hayvanlar da otoyollara kurban ediliyormuş, zaten otoyol açılışlarında da kurban kesiyorlar, acabâ türkiye'de sürücüler yollarda hayvan görünce ezmek için araçlarını üzerine mi sürüyorlar ulaşım tanrısı otoyol'a yeni bir kurban vermek için...

    en kötüsü, türk halkının kapkaç*, cinayet vb. tüm suçları allâh'a yakınlaşmak için işleyen sapık bir millet olduğunu düşünür bu insan.

    yolların durumu, ilgililerin ilgisizliği... insanımızın yolda çarptığı hayvanı diğer sürücülerin önünde, yolda bırakıp devâm etmesi... işte, işin kötü tarafı, hâlimiz de bu oluşabilecek yanlış düşünceye zemin hazırlar nitelikte.

    bu şartlar altında bu yabancı kişi, bütün bunların ardından bir de ulaştırma bakanı'nın "treni hızlandıracağız, herşey ayarlandı, bir sorun çıkmayacak" dediğini duysa idi, biraz da insanımızın kurban merâklısı olduğu, allâh'a yakınlaşmak için vesileler arayıp durduğu düşüncesi ile o trenin kaza yapacağını herhalde daha o an düşünür, bulurdu.
  • superonline dial-up abonesi...
  • kur’an’a göre, kurban kıssası: «101. işte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik. 102. babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: yavrucuğum! ruyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin? dedi. o da cevaben: babacığım! emrolunduğun şeyi yap. inşallah beni sabredenlerden bulursun, dedi. 103, 104, 105, 106. her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: ey ibrahim! ruyayı gerçekleştirdin. biz iyileri böyle mükafatlandırırız. bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik. 107, 108, 109, 110, 111. biz, oğluna bedel ona büyük bir kurban verdik. geriden gelecekler arasında ona (nam) bıraktık: ibrahim’e selam! dedik. biz iyileri böyle mükafatlandırırız. çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.» kaynak : kur’an’ın, saffat süresi, ayet 101-111

    aynı olayı tevrat’ta şöyle buluruz: «1, 2. hak ibrahim’i deneyip ona dedi: ey ibrahim! sevdiğin biricik oğlunu, ishak’ı al ve moriya diyarına git, orada sana söyliyeceğim dağların biri üzerinde onu yakılan kurban olarak taktim et. 3. ibrahim sabahleyin erken kalktı, eşeğine palan vurdu, kendisile beraber uşaklarından ikisi ve oğlu ishak’ı aldı; yakılan kurban odunlarını yardı, kalkıp hak’ın kendisine söylemiş olduğu yere gitti. 4. ibrahim üçüncü günde gözlerini kaldırıp uzaktan o yeri gördü. 5. ibrahim uşaklarına dedi: siz burada eşekle beraber kalın, ben çocukla beraber oraya gideceğim; secde edip yanınıza döneriz. 6. ibrahim yakılan kurban odunlarını alıp, oğlu ishak’a yükletti; ateşi ve bıçağı kendi elinde taşıdı ve ikisi birlikte gittiler. 7. ishak, babası ibrahim’e şöyle dedi: ey baba! işte ben, işte ateş ve odun; fakat yakılan kurbanlık kuzu nerde? 8. brahim dedi: oğlum! yakılan kurban için kuzuyu hak kendisi tedarik eder. 9. hak’ın kendisine demiş olduğu yere vardılar; ibrahim orada bir mezbah yaptı, odunları dizdi ve oğlu ishak’ı bağlayıp odunların üstüne koydu. 10. ibrahim elini uzattı, oğlunu boğazlamak için bıçağı aldı. 11, 12. hak’ın meleği göklerden ona çağırıp dedi: ibrahim, ibrahim! elini çocuğa uzatma ve ona bir şey yapma; çünkü şimdi bildim ki, sen hak’tan korkuyorsun ve kendi biricik oğlunu benden esirgemedin. 13. ibrahim gözlerini kaldırıp gördü; işte arkasında bir koç çalılıkta boynuzlarından tutulmuştu; ibrahim gidip koçu aldı ve oğlu ishak’ın yerine onu yakılan kurban olarak takdim etti. 14. ibrahim o yerin adını yehova’yire koydu; nasıl ki, bugüne kadar: hak’ın dağında tedarik olunacaktır, deniliyor.» kaynak : tevrat, tekvin, bap 22, ayet 1-14.

    kontekst:

    1) kurban: tanrıya, manen yaklaşmak maksadı ile, sunulan hayvan ya da insan. bu kelime arapçaya, ihtimal ibranice "korban"’dan aramice vasıtası ile geçmiştir.

    2) kur’an kurban edilecek çocuğun isminden söz etmediği gibi, tarih ve yer konusunda da bilgi vermez. tevrat'ta yer alan kurban kıssası, kur’an’dan çok daha detaylıdır.

    ibrahim tarafından kurban edilecek oğlun ismail mi?, yoksa oğlu ishak mi olduğu konusunda müslümanlar arasında bir takım anlaşmazlıklar ve çelişkiler baş göstermiştir. islam müellifleri kanaatlarına göre, ibrahim tarafında kurban edilecek kimsenin oğlu ismail olduğu görüşünü tercih etmişlerdir. fakat yukarıda görüldüğü gibi, ne tevrat’ta ne de kur’an’da bulunmayan bu iddia hiç bir ciddi esasa dayanmamaktadır.

    3) kurban eski mezopotamya'dan başlayarak yazılı kayıtlara girmiş çok eski bir adettir.

    4) işaret edilmesi gereken en ünemli husus, yukarıda tevrat, tekvin, 22, ayet 12-13 ve kur-an’ın saffat süresi, 107 ayetleri delildir ki, hak, insanı kurban etmeyi kesinlikle yasaklarken, kul ile hak arasındaki ilgiyi kuvvetlendiren amellerden biri olarak, eti yenilen davarlardan birinin kurban edilmesini tavsiye etmiştir.

    5) kurban kavramı ve amacı kuran'da başka ayetlerde de yer buluyor:"... kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde allah’ın adını ansınlar. artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin." (hacc 22/28)"kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. sizin için onlarda hayır vardır. onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine allah’ın adını anın. yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yeyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.""onların etleri ve kanları asla allah’a ulaşmaz. allah’a ulaşacak olan ancak, sizin o’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir." (hacc 22/36;37)

    sonuç:

    - kurban kesimi, et ihtiyacı temini için hayvan kesmek değildir
    - fakirlerin doyurulması ve toplumsal barışın ve dengenin sağlanması da sadece ikincil önceliklidir
    - kurban, hep olageldiği gibi bir tür tanrıya adanış göstergesi, bir dinî ibadet olarak hayvanların kurban edilmesidir. zaten ibranice "korban" sözcüğü "yakınlaşmak" anlamına sahiptir. dolayısıyla kurban tanrıya yakınlaşmak için kesilir. ancak yine kurban allah'ın kesilen hayvanın kanı ve etiyle bir işi olmadığını onun gösterişten uzak bir adanmışlık beklediğini yazıyor.

    sorular

    1) tanrı hz.ibrahim'in imanından neden kuşku duydu. onu yaratan da oydu, peygamberlik veren de.
    2) tanrı ibrahim'i neden en sevdiği varlığın canıyla sınamak istedi. one kendi oğlunu katletmesini emretti.
    3) neden son anda cebrail'i yolladı?
    4) neden oğul ishak/ismail yerine bir koçun kesilmesini öngördü. mesele bir sınav bile olsa maksat yerine gelmiş sadakat kanıtlanmış değil miydi? insanın neden mutlaka kan dökmesi ama daha da kötüsü tutsak ettiği bir canlıyı kurban etmesi gerekiyordu?
    5) son olarak allah'ın et ve kanla işi yoksa "allah’a ulaşacak olan gösterişten uzak amel ve ibadet" etten ve kandan arınmış yapılamaz mı?
  • "yılda bir kurban keserler
    halk-i âlem için
    ben senin saat-be saat
    dem-be-dem kurbanınam."

    fuzulî
  • kırmızı figürlü antik yunan seramiği, mö 5. yüzyıl

    antik yunan'da pers savaşları başlamadan önce, savaş meydanında bir erkek hayvan kurban edilir ve bu ritüelin ismi “boğazı delmek” anlamına gelen sphagia ismiyle bilinir.

    bu savaş ritüelinde, kurbanların boğazları kesilmez, delinir ve diğer kurbanlardan farklı olarak, öldürülen hayvan asla pişirilmez ve yenmezdi.

    savaş öncesi, ordu içinden seçilen bir savaşçı, kurbanlık hayvanı (genellikle koç) düşmanın da görebileceği bir şekilde ordunun önüne çıkarır, mücadele etmesin diye onu bacaklarıyla sıkı sıkı tutar, bir eliyle kafasını geri çekerken, diğer eliyle de boğazını bıçaklardı. açılan bu yaradan kanın akma şekli, savaşın nasıl gideceği hakkında fikir verirdi ve eğer işaretler olumsuz olursa, ordu komutanı saldırmakta tereddüt ederdi.

    kurban, yeryüzündeki en eski, en ilkel ve en basit ibadet şeklidir. çünkü "gök gürültüsünü" tanrı'nın gazabı sanan ilk insanların, bunu engellemek için bir şey yapması gerekiyordu ve bu gazap o zamandan beri bitmedi.
  • bu adamların sahip isimli albümleri şu ülke tarihine gelmiş geçmiş en iyi rock albümlerinden biridir. kanımca en iyi tematik albümdür. sözleri, vokalleri... deniz sesinin tonunu, vurgularını o kadar iyi kullanıyor ki ister istemez taklit ediyorum söylerken.
  • kelime olarak arapça "kurb" kökünden gelir. "yakınlaşmak" anlamını taşımaktadır. islam dininde belli şartlar yerine getirilerek sahibi ile kendisi arasında "alışma-yakınlaşma" sağlanan bir hayvanın daha sonra başkalarının faydalanması amacıyla tanrı adına kesilmesine ve kesilen hayvana verilen addır. hayvanın cinsi, yaşı, sağlıklı olması, vacibi yerine getirecek kişinin bir süre kendi eliyle beslemesi, ilgilenmesi vs gibi şartları bulunmaktadır.
  • sacrifice. latince "sacra" kökünden geliyor, kutsal ayin anlamında. "facere" eki ise "do", yani yapmak olarak kullanılmış. kurbanın, ayinsel* anlamını mitik anlamının da ötesinde kelimenin etimolojik kökeninde bulabiliyoruz. buradan anlamamız gereken şey bana kalırsa şu, ilkel topluluklarda, bu ister hayvan kurban eden bir afrika kabilesi olsun, ister insan kurban eden bir aztek kabilesi olsun; kurban eyleminin ayinsel, seremonik özelliği onun niteliğinden ayrılamaz durumda. rastgele şekilde, ayin olmaksızın bir canlıyı kurban edemiyorsun. kurban etmenin çok ağır yasal yükümlülükleri var. kurallara uyulmaksızın, bir canlının yaşamına kast etmek cinayetle eş değer görülüyor. cinayet ise ilkel topluluklar için yanına yaklaşılmak istenmeyen bir durum. zira animist bir doğa içinde yaşıyorlar ve kötülük yaparlarsa, öldürdükleri hayvanın ruhunun onlara musallat olacağına inanıyorlar. ilginç gelebilir fakat yoğun bir vicdan anlayışları var. kurban, en açık ifadesiyle, eski toplumlar için toplumsal olanla tanrısal olan arasında bir aracı göreviyle biçimlendirilmiş durumda. bunun aksinde nedensizce* bir canlının hayatına son vermek söz konusu değil.

    elbette kurban verme eyleminin tarihsel gelişimine bakmakta da fayda var. bizim semavi dinlerde anladığımız kurban etme şekli, yani tanrı'yı memnun etmek için ona bir hediye sunmak, esasen tarım devrimi sonrası özel mülkiyetin gelişmesi ile ortaya çıkmış bir tip. ilkel komünyal topluluklarda, kurban edilen totem hayvanının kendisi idi. normalde totem hayvanını yemek yasaktır fakat daha sonraları yılın belli zamanlarında bir ayin eşliğinde kurban edilir hale gelir. böylece ortak kan kutsallaşır, totem hayvanıyla özdeşleşilir ve kandaşlar arasında toplumsal dayanışma sağlanır. elbet bu kurban etme ayininden sonra göz yaşı da akıtılır. kurban edilen totem hayvanı aynı zamanda tapılan tanrının kendisidir. en ilkel toplumlardaki kurban ayininin yapısı budur. sonraları, tarım devrimi sonrasının çok tanrılı dinlerinde, değişen dinsel ve sosyolojik pratikle birlikte tanrılar görünür hayvanlar olmaktan çıkıp göğe yükselir. mülkiyet anlayışının getirdiği toplumsal özerkleşme ile birlikte de, kurban seremonisi kızgın tanrıları memnun etmek, varsa günahlar için kefaret ödemek amacıyla girişilen bir ritüel haline gelir. örneğin isa, kardeşleri için kendini kurban eder. metaforik anlamda kurban seremonisinin en cisimleşmiş halini onun yaşamında buluruz. dayanılmaz günahlar için canla ödenen bir bedel. kurban, dinsel dönemde bu özelliğini uzun süre korur.

    günümüzün modern toplumlarında ise, büyük ölçüde ayinsel niteliğini kaybetmiş, toplumun sınıfsal ve maddi ilişkilerinin uzantısı olan bir pratik haline gelmiştir. en somutlaşmış örnek: "fakirlere yardım ediyoruz" dur. toplumsal bir ayinden sınıfsal çelişkileri yatıştıran bir unsur olmaya kadar uzanmış olup, tarihsel açıdan insan topluluklarının en eski adetidir.
  • (bkz: #139810183)

    cihat pratiğidir. amaç barış dönemlerinde genç erkeklerin ve veteranların kan akıtma güdüsünün yumuşamaması, bildiklerini unutmamaları, ileride tekrar savaş durumuna geçildiğinde gırtlak kesmede tereddüt etmemeleridir. kendi kurbanını kendi kesmenin tavsiye edilmesinin sebebi de böylece herkesin bıçak pratiği yapacak olmasıdır, vekalette bu durum gerçekleşmez. hatta küçük çocuklara hayvanların öldürülme anları da yakından izletilir ki onlar da alışsınlar, ileride gerçek bir "kurban kesici" olsunlar.

    yok nefismiş yok ulviymiş. 1400 yıllık bu pratik hangi toplumu ehlileştirmiş? kurban kimi takvada yükseltmiş? kimin nefsini terbiye etmiş? kim dünya düşünden uyanmış?

    saçma salak ezbere yazılarla kendinize güldürmeyin ve küfür ettirmeyin allah aşkına sanki içinde yaşadığımız zulüm kurban kesenlerin elinden gelmemiş gibi.

    sizin gibiler et keseceğine keşke gerçekten "nunhara" etseler. en azından yiyicilerin dişlerinin arasından bir şuursuz et parçası azalmış olur.
  • savaslara gonderilen halk cocugu askerler.
hesabın var mı? giriş yap