• sakinlerine acımaya başladığım semt. geçen gün bir sokağında abartısız 20-30 kişi fotoğraf çektirmek için sıra bekliyordu, ilk başta anlam veremedim bu kalabalığa sonra anladım olayı. lan bu nasıl bir görmemişliktir, bu nasıl bir kolektif aptallıktır aklım almıyor. adamların evinin önünde fotoğraf kuyruğu oluşturmuşlar. birileri o an evde miydi, yoksa o ev komple boş mu bilmiyorum ama sikindirik sosyal medyanıza fotoğraf koyacaksınız diye insanların özel hayatını taciz ediyorsunuz semt genelinde. evet çok güzel mimarili evler var, evet semt çok güzel ama neticede bu semti dizayn eden de siz değilsiniz, semtte ikamet eden de siz değilsiniz. çekeceksiniz de evleri çekin kendinizi değil. oradaki evlerden birinde oturduğumu hayal ediyorum da, kafamı dışarı çıkardığımda birinin oturduğun meskenin fotoğrafını çektiğini düşünüp ayar oluyorum. o kadim semtin belki de yıllardır ikamet eden sakinlerini böyle böyle kaçırıp, yerlerini boktan boktan tiplerin almasını sağlayacaksınız ileride, bundan hiç şüphem yok.

    edit: birkaç mesaj aldım bu yazıyla ilgili. bazıları; "aga başka derdin mi kalmadı bunu dert ettin?" diye gereksiz bir ayar verme çabasında olurken, ilk ağızdan, bir yazardan, aşağıdaki gibi bir mesaj geldi. (evet beyler bunu dert ediniyorum. yağmalanan bir şehrin geriye kalan birkaç nezih semtinden birinin kültürel erozyona uğramasını, dokusunu kaybetmesini dert ediniyorum. dünyada elbette başka birçok derdim var ama bu konuyu dert edinmem önünde bir engel olmadılar. zaten "tek derdin bu olsun"cu tayfa yüzünden bu şehirde adam gibi birkaç tane yer kaldı kala kala. bu vurdumduymazlığınız ve empati yoksunluğunuzu gittiğiniz her yere götürüyorsunuz. lütfen ait olduğunuz köye/kasabaya geri dönün.)

    " (#129606326) evet durum tam olarak bu. sakinlerinden biri olarak delirmis durumdayim. benim gibi dusunen de cok. ve evet sirf bu yuzden buradan gitme planlarim var.

    bunun olmasını saglayan herkes de kina yakabilir."

    ----------------

    bir başka mesaj daha geldi semt sakinlerinden:

    (#129606326) 26 yasindayim, dogdugumdan beri bu semtteyim. aile yanindan ayrildigimda da burada bir yere ciktim, cunku vazgecilmez derecede guzeldi benim icin. ama artik haftasonlari disari cikacaksam kuzguncuk'ta kalasim yok.

    arkadaslarimi lisede davet ederdim, yerini tam bilmedikleri icin aman yok gitmesi cok kolay degil bahanesiyle hic gelmezlerdi. simdi kuzguncuk'ta oturuyorum dedigim kim varsa buraya gelmek icin yirtiyor kendini. hepsi de o dediginiz gibi sikindirik fotografi instagram'a atabilmek icin. insanlardan her gun daha fazla tiksinmeme sebep oluyor. her sabah esnaflarla ettigim muhabbeti yapmamama sebep oluyor. bir yere gireceksem hemen cikmaliyim oradan insanlara maruz kalmadan, sinirim bozulmadan. saygi hic yok.

    dogdugumdan beri de gumusluk'e yazliga gideriz. gumusluk'u de boyle boyle bitirdiler. got kadar balikci kasabasina sirf "havali" diye binlerce insan akin ediyor. esnafi bozuldu, butun otantikligi gitti. insanlarimizin mahvetmedigi tek bir lokasyon yok, populer olmaya kalmasin.
  • gördüğüm en samimi ve içten insanların yaşadığı şirin ve sakin semt.
    bir kaç hafta kadar önce arkadaşlarla gittiğimizde, duvarlara ve ağaçlara yapıştırılmış dünyanın en tatlı doğum günü çağrısıyla karşılaştık.
    bütün kuzguncuk halkı davetlidir yazıyordu. not olarak da eliniz boş gelmeyin demişler.
    belirtilen tarihi not edip gittik ve sahil tarafında asılmış kocaman bir pankart ve balonlarla karşılaştık. eliniz boş gelmeyin uyarısını dikkate alıp cheesecake' e diktiğimiz maytaplarla daldık olay yerine. doğum günü insanıyla tokalaştık ki, bir kuzguncuk halkı olmadığımız halde kimsiniz nesiniz demediler. kucaklaşıp nice senelere diledik.
    şimdi soruyorum, dünyanın neresinde zihinsel engelli bir vatandaşı için doğum günü hazırlayan insanlarla karşılaşabiliriz?
  • 73 ülke, 7 kıta, mars ve venüs dahil beş gezegen gezdim bu kadar anlayışlı insanların biraraya geldiği bir semt daha görmedim.

    şu an saat 03:12

    komşularım akşam dokuzdan beri herhangi bir barda bile işitme sorunu yaratabilecek seviyede müzik çalarak bahçede çamur güreşi yapıyor ve halen şikayet eden olmadı.

    başka bir yerde sanırım onuncu dakikada özel tim, swat, paraşütlü birlikler artık ne varsa kapılarına dayanır içerde canlı kalmayana kadar kurşun sıkarlardı eve.

    smooke on the water çalıyorlar mesela şu an.
    yıkılıyor ortalık.

    cansın kuzguncuk.
  • bu akşam saat 22 civarında evsiz bir bayanın ölümüne şahitlik etmiştir. kimliği dahi belli olmayan 40-45 yaşlarındaki bir kadın, bir parkın deniz kenarında cansız olarak bulundu. oradaydım. olay yerine gelen polisler gençti ve muhtemelen ilk defa ex vakasıyla karşılaşıyorlardı.
    olay yeri inceleme gelene kadar pek ex'in etrafında duramadılar zaten. itfaiye olarak emniyet şeridini aldık o esnada...
    112 geldi ama artık çok geçti. kadını sudan çıkardığımızda zaten soğuktu vücudu. onlar da tüm müdahalelerine rağmen geri döndüremediler.
    sonra beklemeye başladık olay yeri inceleme ve savcı gelsin diye.
    tabi hepsi geldi. incelemeler sürerken çuvalla haberci de oradaydı. hatta bir tanesi bana "birader az çekilsene kenara kadınla köprüyü aynı kareye alcam" dedi de tersledim adamı.
    öte yandan kurtlar vadisini yarım bırakıp gelmiş meraklı liseli delikanlı gurubu geldi. izlemeye yorum yapmaya başladılar. aralarından bir tanesi "oluuum seni cesedin yanına yatırayım da resmini çekeyim feysbuka koyarsın" bile dedi ve akabinde bir arkadaşını arayarak "oluum gel lan ceset var bak çok komik" dediğinde dayanamadım. sesim yükseldi "olum mal mısın lan yürü git başka yerde konuş" diye bağırınca şaşırdı. o sırada polislerden biri gencin yanına gitti de genç polise bile diklendi...
    ne kadar basitti sanki herşey...
    kuzguncuklu halk birer ikişer geldi, belki tanırız diye baktılar ama kimliği tespit edemediler.
    polis kadının gömlek cebinden 20 lira para çıkardı, onu da zarfladı.
    kimbilir kim verdi, belki de kalan son parasıydı.
    bir isimsiz daha boğazın serin sularında hayatını kaybetti. istanbul'un en güzel semtlerinden birinin parkının hemen kıyısında...
    torbanın fermuarı kapanıp ambulansa taşınınca her şey bitmişti...
    300m ilerden manevra yapıp döndüğümüzde ise olay yerinde kimse kalmamış, o park yine eski sessizliğine geri dönmüştü.
  • ekmek almak için evden çıksanız, üç dizide "arkadan geçen adam" olarak rol almanıza neden olan nahiye. gerçek anlamda simetriye sahip yapısıyla her daim insana huzur veren semt.
  • nazım hikmet şiiri:

    beykoz`da oturmalı
    beykoz`da çalışan adam.
    fakat kuzguncuk şirin yerdir
    ve gayet nefis yapar gül reçelini
    pansiyoncu madam
    ve kızı raşel...
    aynada bir kartpostal :
    bir manzara nis şehrinden.
    iskemle, karyola, konsol... v denize nazırdı pencereleri...
    güneşte tavana suların ışıltısı vurur,
    karanlık şilepler geçerdi geceleri
    insanı olduğu yerde
    eli böğründe bırakarak...
    selim`in odası havadardı.
    kırmızı yazmalar kururdu yandaki boş arsada.
    sağda cevdet paşa yalısı.
    yalıda bir tavus kuşu
    bir de mebrure hanım vardı.
    mebrure hanım
    tafta entariler giyerdi.
    çok ihtiyardı
    ve mavi gözleri kördü.
    tentene işlerdi mebrure hanım.
    uyanır bir beyaz güle başlar,
    uyurken dağıtırdı gülünü...
    merhum cevdet paşa yalısında
    mebrure hanımı unutmuşlardı...
    beykoz`da oturmalı
    beykoz`da çalışan adam.
    fakat kuzguncuk şirin yerdir
    ve kırmızı yazmalar kuruyan boş arsadan
    dünyayı zapta gidecek olan
    pulsuz balıklar gibi çıplak çocukların
    her akşam dinlerdi çığlıklarını selim...
  • starbucks veya benzeri zincirlerin herhangi bir subesi olmayan muhtesem mekan.
  • geçmişte gayrımüslim nüfusunun müslüman nüfustan fazla olduğu bir semttir. "çengelköyün zerzevatı, beylerbeyinin zevatı, kuzguncuğun haşeratı meşhurdur" diye bir laf vardır, haşerat kelimesiyle gayrimüslim nüfus kastedilir. caminin inşa ettiği arsa ermeni kilisesi tarafından verilmiştir oysa... biri ermeni, biri rum kilisesi olmak üzere iki kilise, bir havra ve bir camisi vardır. son yıllarda "bağımsız inebolu cumhuriyeti" adını alabilir ve ayrıca gerçek haşerat sayısı çok artmış o güzelim semt it kopuk dolmuştur.
  • üsküdar'da bindiğiniz minibüsün şöförüne başka bir yolcu "kuzguncuk" diye para uzatırsa, döner bir bakarsınız kim olduğuna, evinizi kiminle paylaştığınıza. böyle bir yerdir kuzguncuk.
  • cok guzel evlere fakat gereginden fazla i$lek caddeye sahip semt.. uskudar sahilden kar$iya gecerken her daim gecilen yer.. (bkz: arabada detay)
hesabın var mı? giriş yap