• 75 yaşındaki anneannemin hayata küsmesine neden olan içki. geçenlerde gittiğimiz bir düğünde dağıtılan likörün ne olduğunu anlamadan alıp içen, üzerine badem şekerini de yiyen hacı anneannem kahrından ölmek üzere o günden beri.. "yanlışlıkla içmişsin bir şey olmaz, üzülme artık" diyorum fakat bunu gülerek söylediğimden sanırım inandırıcı olamıyorum.
  • liquor: her tur alkollu icki
    liqueur: bizim bildigimiz likor
  • tadımlık içkidir, ağız tadı için içilir, keyif için içilir. öyle evde bu var napalım nidasıyla alkol alacağım diye içerseniz şubatın ortasında kendinizi ayaklar yalın atletle başlığına entry girerken bulabilirsiniz.
  • içindeki alkol oranından bağımsız olarak, rakının sembolize ettiği şeyleri düşününce, (asabiyet-erkeklik-maço-şöven-akşam-keder-dert-ağlamak-gülmek-olay çıkarmak-küfelik olmak- aksiyon-evin dışı) rakının zıttı denilebilecek içki (nezaket-ikram-akşamüzeri-incelik-dost sohbeti-kahve yanı-evin içi)
  • kesinlikle sarhoş olma amaçlı içilmemesi gereken içki belki bilinen en kötü akşamdan kalma durumunu yaşatır.
  • su bardağıyla içilmemesi gerekendir. hele de bu su bardağı standart su bardaklarına benzememekle birlikte sizin su içtiğiniz büyükçe bardaklardansa...

    likör fondip yapılmaz, yapılamaz. tadını damağında hissederek yavaşça içersin likörü. ağızda bıraktığı aroma bir sonraki yudumla aralarındaki zaman kavramını yitirtir. önce bi koklarsın; mis gibi tarçın, karanfil kokuları ciğerlerine nüfus ederken ilk yudumu almadan önce bir şarkı açarsın. likörün kokusunu içine çekerken şarkının en can alıcı noktasında küçük bir yudum süzülüverir içine. * garip bir hüzün kaplamıştır içini, çünkü bu 5. bardağındır. * artık içmeyi bırakıp uyuman gerektiğini düşünürsün, ama kopamazsın ondan. büyülenmişsindir.

    o likör; bir yandan, elceğizlerinle topladığın vişnelerden hazırlayıp onca bekletme karşısında içmeye kıyamadığın, bir yandan da kopamadığındır. hazzın doruklarındasındır.

    en sevdiğin rakıyla kapıştırısın sonra bu likörü kafanın içinde. rakının, içerken aldığın o ilk yudum öncesi kokusunu içine çektiğin anasonu hayal edersin. 5. - 6. kadehten sonra fondipleyebildiğin rakıları düşünürsün. aynısını liköre yapmaya çalışırsın, aynı anda en fazla 2 yudum geçer boğazından. kokusundan en fazla haz aldığın bu içkiyi fondiplemeye bünye izin vermez. * *

    bir sigara sararsın sonra. sigara ağzında yanmayı beklerken farklı bir şarkı seçersin kendine. sonra bir bakmışsın ağzında yanmayı bekleyen sigara, burnunun dibinde bir likörle buluverirsin kendini ya da kafayı, artık o kadar bilemedim.

    başa sardığın şarkıyı bu sefer burnunun dibindeki likör eşliğinde gözleri kapalı dinlersin. cem adrian 'özledim' derken gözlerini açar bir yudum daha alırsın. cem adrian 'bileklerimde hala izlerin' derken kafanda ampüller yanıp yanıp söner. 'yok lan' dersin, 'bu likörler bitmeden hayatta...' diyerek kapatırsın.

    ağır roman dinlemeden bu kafayı bitirmek istemezsin sonra. avazın çıktığı kadar eşlik ederken melodi arası bi yudumla keyfin doruklarına varırsın. * *

    (bkz: ev yapımı vişne likörü)
  • seker orani yüksek (litre basina 100 gram gibi) alkol orani genellikle yüzde 15-40 arasi icki.
    (bkz: amarula)
    (bkz: baileys)
  • biraz meyvenin aromasından, renginden ve enerjisinden, biraz alkolün muzip kışkırtıcılığından, biraz şekerin çekiciliğinden nasibini alan, içimi kolay ama çabucak çarpan, renkgarenk içkilerdir.
    bir meyve için en iyi finaldir; alkolle ortaklık yapıp, biraz da şekerle tatlanıp, kimi zaman bayramların, kutlamaların, kimi zaman dar anların veya güzel bir akşam yemeğinin ardından kahveye, çikolataya eşlik ederek, asla kedere değil, hep bir mutluluğa, keyfe tanık olup, hoş anların içkisi olmak..
  • yapımı, beklemesi, şişelemesi, içmesi vs derken geçen süre terapi gibi geliyor bana. bira da yapıyorum ama şişeleri arındırırken hissettiğim terapiden çok cinnet gibi bir şey oluyor.
    yaz sonunda incir likörü yapmıştım. evde o kadar çok vanilya çubuğu var ki, ne yapayım diye düşünürken bilemediniz g*tüme sokmadım ve likörün içine attım. müthiş olmuş. orgazmdan daha şey şeyler var ya, onun gibi. süzdükten sonra kenara ayırdığım votka manyağı olmuş incir posasında da incirli jöle küpleri yaptım. akp ekonomi politikaları yüzünden 1 kasa single malt sipariş etmem gereken yaşta uğraştığım şeylere bak, amk ben sizin... afiyet olsun.
  • çikolatalı çeşitlerinin ( bitter, beyaz ve sütlü çikolata, alkol oranları yüzde onyedi ) nefis bir damak tadı bıraktığı zarif içeceklerden. (bkz: mozart liqueur)

    ayrıca çocukluğumun da şık anıları arasında...özellikle şeker bayramlarında, gümüş ya da yakut renkli kristal likör kadehlerinde ve gümüş bir şekerlikten uzatılan göz alıcı çikolatalar eşliğinde ikram edilirdi. en çok keskin bir tada sahip nane likörü sunulurdu ve ben de kedi gibi dilimin ucunu dokundurup, yüzümü buruştururdum.

    ramazan bayramı ve likör...çelişkili bir çekim.
hesabın var mı? giriş yap