• turkiyede "atanin izindeyiz, atanin hastasiyiz, atam benim sahanesin sen mavi gozun gibisi var mi heeeyt be" gibi soylemlerinden de anlasilacagi uzere "ataya yakin durayim belaya uzak olayim" modelini benimsemis bir olusumdur.
    masonlukla dogrudan iliskilendirilen lionsluk genellikle devlet hastanelerine dializ makinasi rontgen cihazi almak bos vakitlerinde de okullara ata kosesi acmak faaliyetini ustlenir.

    ata ile dializ makinesi arasinda alaka kuramayan ve uluslararasi organizasyonun "atam da atam, ne guzel atasin sen oyle" gibi sahte celik eriscimodeli sempatizanlik yapmasina anlam veremedigimden tam olarak tani koymakta zorlaniyorum ben bu fenomene.genelde yasini basini almis is guce karismis prezentabl, rantabl insanlar boy gosterir bu lions da.

    lions a lion yetistirmek uzere, leo ve turkiyeden baska fazla ulkede gorunmeyen lioness gibi acilimlari vardir(ama sanirim lioness haremlik selamlik dangalkligini kaldirdilar)

    beni krallar gibi agirladiklari bir adet yurtdisi kampina gondermeleri disinda dunyaya faideleri dializ makineleridir.
  • masonluğun 3.ligi
  • şöyle bir görüntü hayal ediniz.

    laik türkiye gittikçe artan köktendinci islami gücün, şeriatçi kesimin, tabanın altında ezilmek tehlikesiyle karşı karşıyadır. halk kutuplaşmakta, türkiye bir iç savaş eşiğine gelmiştir. her gün kan dökülmekte, kahvehaneler taranmakta, mescidler bombalanmaktadır. bu çatışmada taraflardan birisi şeriat isteyen kitle ise karşısına "aslan"lar gibi dikilecek bir kalabalık aşağıdakilerden hangisi olsa süper komik olurdu:

    a)lionslar
    b)lionessler
    c)leolar
    d)hepsi

    haydi şıkkımız d olsun.
    bir düşününüz meydanlarda tiril tiril trikoları içinde, cep telefonları ile, pradaları ile leolar, lionslar, lionessler yürüyor "bu ülke sahipsiz değil" mesajı veriyor. bir düşününüz diyaliz makinelerinin, ata köşelerinin, tabelaların oluşturduğu bir kalabalık pompalı, karate kursu görmüş "öteki"ye karşı duruyor. şeriatçılar bu "sivil örgütlenmenin" gücü karşısında yıkılıyor, şallak mallak oluyor.diyaliz makinasını böbreğine yiyen şeriatçı, bilinçli sivil örgütün gücüyle böbreğine pompalanan üre ile oracıkta can veriyor. 118 t bayrağını gören yobaz kaçacak delik arıyor. atatürkümün mavi gözleri konulu bir posteri karşısında bulan gerici mum oluyor eriyor. diyaliz makinası ile hayata dönmüş milyonlarca böbrek hastası da amansızca bu meczupların çanına ot tıkıyor.

    bu sıradageleceğin liderleri aslan burcu lleolar da boş durmuyor hani. katıldıkları şaziye, cities, dalmaz, şile doğa club gibi kamplarda aldıkları liderlik eğitimleri ile kitleleri yönlendiriyorlar, zafere ulaştırıyorlar. ortamlarda öğrendikleri kıvrak dans hareketlerinin de yardımıyla hatlar arasında adeta dans ediyorlar. hızla cep telefonu kullanma yetenekleri sayesinde birbirlerine emirleri komutaları dağıtıyorlar. mükemmel dedikodu yetenkleriyle düşmana çaktırmadan bütün kriptolu mesajları iletiyorlar.

    bu sırada gençler arası değişim programı ile yabancı ülkeleri tanımış gençlerimiz de oralardan aldıkları bayrakları, eşantioynları gerici grup üzerine atıyor onları etkisiz hale getiriyorlar. yurtdışında da iki mektup konuşmuşluğu olan bu ayrılmaz dostlar kendi ülkelerini harekete geçiriyorlar, türkiyedeki soruna dış müdehale de geliveriyor.

    neticede türk gençliği, leosuyla, türk insanı lion u lioness i ile sivil örgütlenmenin de verdiği haklı gururla çıkıyor diyor ki:

    "biz örgütlendik, örgütlü çalıştık, ve bunu anlayan bütün öküzler bu hayali senaryoda başarıya ulaştık. keşke hakikat bu kadar basit olabilse idi."

    sivil örgütlenmeyi haftasonları ve uygun aralarda bir araya gelip dedikodu üretmek zanneden herkese senaryonun alternatif "öteki"sini görmek üzere sultanbeylide yapılmakta olan dev komplekse davet etmek istiyorum. kuran kursu olmak üzere inşa edilmiş bu pentagonu bu nevi sivil örgütlenme ile yıkmaya inananların güvendiği şey ancak öküz kalınlığında bir kafaya sahip olmak olabilir, ki o da bir lion da bulunan bir özellik değildir.

    ulus devleti olmak inisiyatifiyle yola çıkmış bir ülkenin toplumunun sivil örgütlenmeleri yabancı menşeili liberty/leadership equal oportunity diye frankofon gezerek hangi ske ne pansuman yapacağını bilebilir mi?

    onu da geçtim "mana"ya dönsek dahi leo açılımıyla alakalı bir hareketlenme içine girmediği sürece ancak cvsine ek düşülmelik, aileden vakit çalınmalık, yeni alınmış triko sunulmalık bir dedikodu müessesinden öteye gidemeyecektir.

    metin akpınarın da bir oyununda dediği gibi

    "isimlerimi bırak fiillerimi say".
  • toplantılarında ortamdaki hemen hemen herkesin birbirine 'başkanım' dediği yerdir.
    'hoşgeldiniz başkanım'
    'hoşbulduk başkanlarım'
    'ali başkanım ve veli başkanım da buradalar'
    'x başkanım gelemedi bugün başkanım,ama y başkanım z başkanımla gelecekler'

    kendinizi bişey sanmak, hafiften gaza gelmek önemli hissetmek isterseniz katılmanız gereken kulüptür. yalnız herkesin başkan olduğunu anlayınca etkisi geçiyor.hayal kırıklığı..
  • vaktiyle bir üyesi zengin karılar kulübü olarak tanımlamıştı da çok gülmüştüm. bak üyesi diyorum.
  • masonlukta alakası yok diyenlerin aksine,masonluğun "anaokuludur".bu anaokulunun bir diğer sınıfı ise rotary'dır.
  • tuhaf ritüellerini gördüğümden beri pek hazzetmediğim grup. askeriye mantığı gibi çalışıyolar. o gruba dahil olduklarını bilmeden saygı duyduğun adamları grupta o tuhaf ritüelleri gerçekleştirirken görmek can sıkıyor. andları, kimsenin gık diyemediği başkanları, emir komuta zincirleri ve başkan icazet vermeden fikrini beyan edemeyen koca koca adamları var.
  • ritüellere bu kadar önem veren kaç hareket vardır bilmiyorum. sapkınlık derecesinde ritüel düşkünüdürler lion'dan leo'ya.
  • ayrica kendi iclerinde evde kalmis, dul kamis, bekar kalmis kisiler belirlenip koca, es aranir, adim gibi biliyorum.
  • 8 ekim 2003 "dünya lions günü"nde şişli leo kulübü feriköy ilköğretim okulu'ndaki ihtiyaç sahibi 1588 öğrenciye eğitim seti yardımında bulunmuştur. yardımın tamamı sponsorlukla yapılmış, nestle, adel, johann faber, inkılap kitabevi, danone v.s. şirketlerle koordineli çalışılarak toplamı 20 milyarın üzerinde yardımda bulunulmuş, bu yardım için bir ay gibi bir sürede gerek sponsorluk çalışması yapan, gerek ulaşıma yardım eden, gerekse dağıtıma yardımcı olan 20 leonun cebinden ne beş kuruş çıkmış ne de ceplerine beş kuruş girmiştir. basına bildirilmemiş, öğrencilere eğitim setlerinin dağıtımı da okul tarafından yapılmıştır. bu aktivite için para değil, emek harcanmıştır ve şov ya da gösteriş değil, ihtiyaç sahibi kişilere yardım yapılmıştır. bu küçük bir örnektir ve insanların bir arada koordineli çalıştığında tek başlarına yapacakları maddi yardımların kat be kat üstüne çıkabileceklerinin farkına varılmasını sağlamıştır.
    lions - leo üstüne saatlerce tartışılabilir ve sayfalarca yazılabilir, sonuçta bir taraf diğerinden zeki ya da baskın çıkacak, kelime oyunları, siyasi görüşler, dinler, diller, ırklar, alt kimlikler araya karışacak ve objektiflikten uzak yorumlarla kısır döngü yolunu alacaktır. herkesin -leo ve lionların da- bunu yorumlamaları kendinedir, sonuçta şiledeki kamp veya yürüyüşe katılmak da isteğe bağlıdır - herkes hayattan istediğini alır- bazı ciciler prada çantalarını takıp ortalarda gezinedursun, bazıları da maddi manevi çeşitli yollarla insanlara yardıma kasmaktadır. unutulmaması gereken bunca laf kalabalığının, fikir çatışmalarının, karalamanın da ötesinde, yapılan yardımın gerçekliğidir. bu yardımların gerçekliğini ise yardımı yapanın ağzından duymaktan ziyade yardımlar sonucunda kaç hayatın değiştiğini bizzat görerek hissetmek bir anlık da olsa mutluluk verecektir, az da olsa dünya iyiliğine katkıda bulunulduğunu hissettirir, dünyayı ya da türkiye'yi kurtarmak kimsenin tekelinde değildir, lion ya da leoların da böyle bir amacı yoktur.

    (bkz: butun genellemeler yanlistir)
    (bkz: the truth stands for itself)
hesabın var mı? giriş yap