• yök'ün açıkladığı ve hayatımıza dahil edilmesi planlanan yeni bir sınavdır.

    http://w9.gazetevatan.com/…wsid=162862&categoryid=1
    ilişkili olarak -> (bkz: universite kadro atama izinlerinin durdurulmasi)

    ön hazırlığı yapılmadan, alt yapısı kurulmadan alınan bu karar maalesef tamamen siyasal bir karardır. ne oldu, yök başkanı ile rektörler arasında bir gerilim oluştu, bu noktada yök başkanı tüm atamaları durdurarak ve yüksek lisansda bile üniversite özerkliğini yok ederek intikam aldı.

    ilk etapta kulağa hoş geliyor. torpiller yok olacak, merkezi atama olacak gibi düşünceler oluşuyor. ancak olay maalesef bu kadar basit değil.

    -

    yüksek lisans ve doktora aşamasını masaya yatırırsak.

    üniversitelerde hocalar bir noktada gönüllü olarak yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yol gösterir, bilgilerini aktarır. burada gönüllülükten kastım şudur, bir hoca birlikte çalışmak istediği, anlaşabildiği, lisans döneminden veya sonrasından iletişim kurduğu insanlara destek verir. yüksek lisans ve doktora aşamasında hocaların böyle bri destek verme zorunluluğu yoktur. lisansüstü eğitimde birey kendi çalışmalarını yapar. ancak sistemimizin eksikliklerinden dolayı bir çok branşda uzmanlaşmak için birisinin yol göstermesi şarttır. çünkü gerek kaynak kıtlığı gerekse pratik gerektiren branşlarda pratikliğin sağlanması ancak bir usta-çırak ilişkisi ile edinilenilir. örneğin fen bilimleri konusunda, labaratuvarda yapılacak biğr çalışmayı hoca gösterir, ve öğrenci o çalışmanın arkasını getirir. ancak o labaratuvar çalışmasının nasıl yapılacağını bilmeyen bir öğrenci ilk adımı atamayacağı için devamını getiremez.

    merkezi sınavla hoca'ya hiç tanımadığı bir öğrenci gönderildiğinde, o hoca öğrencisine ne kadar destek olacağı noktası belirsizdir. yeni sistemin ardından yüksek lisans ve doktora'da öğrenciler açısından ciddi bir yalnız kalma ve destek bulamama süreci gözlenecektir.

    üniversitelerde bilimsel özerklik aslında belli konuma gelmiş insanların elindeki imkanlar dahilinde kendi ekibini kurması ve makalelerde gördüğümüz "et al" prensibi uyarınca ortak çalışmalara imza atmasından geçer. bu yeni oluşumda ekip oluşturmak tamamen şansa kalmıştır. gönderilen insanla tesadüfen anlaşabilecek hocalar belki kendi ekiplerini oluşturabilirler, ancak genel olarak bu pek de mümkün görünmüyor.

    kadro konusuna gelirsek. üniversitelere lise öğretmeni atar gibi birey atayamazsınız. her üniversitede her ekipte farklı bir uzmanlık vardır.

    basit bir örnek vereyim. örneğin bir üniversitenin herhangi bir bölümünde x konusuna odaklı çalışmalar yürütülürken, y konusunda hiç bir çalışma yoktur. bu üniversiteye x konusunda çalışmaları olan insanların alınmasına öncelik verilir. bu bilimsel çalışmanın yürümesi için şarttır. ancak o üniversiteye sırf puanı tutuyor diye y konusunda çalışmaları olan bir asistan atandığında tam bir çeşmekeş yaşanacaktır. ya tüm üniversiteler her konuyu çalışacak kadar devasa kurumlara dönüştürülmelidir, ya da bilimsel çalışma yapılmayan ortamlarla idare etmeye çalışılmalıdır.

    bugün için tüm kadro atamaları durduruldu, yeniden ne zaman açılır bilinmiyor, yeni sistem nasıl olacak bilinmiyor. şimdi önünü göremeyen doktora öğrencileri nasıl motivasyon sağlayacak. bu aşamadan sonra benim bilimsel araştırmam benim önümdeki hiç bir yolumu açmayacaksa, kpss ile memur olur gibi tek derdim bir sınav olacaksa ben o sınavın niteliğine göre "sınav odaklı" çalışmaya mı yönelmeliyim, yoksa sınavı boşverip bilimsel çalışmalara devam mı etmeliyim.

    üniversiteler 80 darbesi ile yüksek liseye dönüştürülmüştü

    yeni kararla "yüksek" ibaresi bile kalkiyor

    bildiğin liseye dönüştürülüyor...

    yök başkanı olmadan önce üniversite özerkliğinden bahseden birisi, şimdi üniversitelerin özerk olabileceği hiç bir alan bırakmıyor. bırakın özerkliği "öz" ve "üniversite" olma niteliklerini bile yitirmelerine sebep oluyor.

    üniversite mantığını anlayamayanlar elbet bu kararın üniversitelerden neler götüreceğini de anlayamayacaktır.
  • bir sekilde hile yapmaya niyeti olanların buna da hile karıştırabileceğini, minareyi çalanın kılıfını hazırlayacağını unutanları sevindiren bir sınavdır.

    belki çok iyi bir sınav hazırlanır, ki açıkçası buna inanmıyorum, ama belki olur ve gayet adil bir şekilde dağılımlar yapılır falan filan.

    ama sınavın en azından ortalama olabilmesi için bile bence yüzlerce ayrı soru ve hatta kitapçık gerekir. kendi bölümüm ve yakın bölümler için örneklemek gerekirse dört yıllık eğitiminde modern dönem edebiyatına yoğunlaşmış ya da bölümün tercihi sebebiyle bir şekilde o alanlara yoğunluk vermiş ve gidip buna yakın bir alanda mesela populer kultur teorileri ile ilgili master yapıp tez yazmış birini seçerken ne soracaksın? coğrafya mı ? tarih mi ? geometri mi ? bölüm bilgisini ölçmek için klasik edebiyat mı ? nedir ?

    her üniversite farklı bir alana ağırlık verebilir ve zaten bu üniversiteyi üniversite yapan şeylerden biridir. lise gibi standart ve belli bir aşamaya hazırlayıcı olmaması bunun yerine uzmanlaştırıcı ve araştırmaya, üretmeye yönelik olması yüksek öğrenimin "yüksek" kısmıdır, en azından olmalıdır ama sen bunu düzelteceğine, kalkıp farklı alanlarda uzmanlaşmaya başlamış, belli yönelimleri oluşmuş, farklı hocalardan farklı okullarda aynı konuları farklı yoğunluklarla okumuş insanlara ortak sınav diyorsun. oldu.

    hayır soruları hazırlayanlara, ölçme ve değerlendirme sisteminin sağlıklı olacağına ve buna da hile karıştırılamayacağına güvensem güzel sınavdır da sorun bu belki de güvenmiyorum.

    bir de hala tam anlamıyla açıklayıcı bir bilgilendirme yok sanırım, ne olucak ? ne sorulacak? sistemi nedir? hayvan gibi kastırmak mı lazımdır? yoksa belli bir bilgi düzeyi zaten geçebilir mi? biraz çalışmak yetecek midir? nedir?
  • carpik olan egitim sistemini yamamak* yerine, daha da buyuk delikler acacak olan sacma sinav. yakinda doktora icin de yaparlar, oldu olacak docent olacaklari da testle belirleyip, profesorluk icin de asamali sinav koyalim.
    oss-yl gibi bir de cakma isim verelim, hatta oss-yl hazirlik icin hafta sonlari da dershaneye gidelim ne dersiniz.
  • (bkz: öss forever)
    bi de yapılmışı için (bkz: tus)
  • tıp alanında yıllardır uygulanan tus mantığının diğer alanlara da iştirak etmesi. her nasıl bir sistem getirilirse getirilsin nasıl olsa birileri hep isyan edecek, hep haksızlık diyecek. bu gelişmiş öss için de bunlar tabii konuşulacak. kimilerinin işine gelen şey kimilerinin planlarını bozacak.
    diğer bütün bölümlerde hocalar canının istediğini alırken, tıp doktorlarının kabiliyeti yok mu bu keyfiyete? onlar merkezi sınavla gelen ve daha önce hiç tanımadıkları asistanlarına nasıl destek vereceklerini, yol göstereceklerini bilemeyip bocalıyorlar mı?
    bu sebeple kötü doktorlar mı yetişiyor? yoksa ülkemizde neredeyse en sağlıklı işleyen sınavla atama sistemi tıp alanında mı görülüyor?
  • en azından bir başka bahara kalmış olmasını dilediğimiz şimdilik kapanan umut kapısı.
    yusufcuğum hani adaletin kılıcıyla kesecektin başları? yine koymuşsun oraya yüzde onbeşlik mülakatı babalar gibi, yine bükmüşsün boynunu anadolu çocuklarının. biz senden tus benzeri sınav sistemi bekleyeduralım, yine bırakmışsın hocaların insiyatifine olayı.
    şimdi bu açıkgözlü üniversiteler bir de madde eklerler yönetmeliklerine, mülakat sınavından ellinin altında alanların puanı hesaplanmayacak derler, gariban türk delikanlısı da tepinsin alesten seksen alıcam, kpdsden altmış alıcam, sıralamada yükseklerde yer bulucam diye, sevgili hocalar ellibeşi zor bulmuş kendi öğrencilerine bassın mülakat notunu buna da versin kırkbeşi, yine aynı hamamda yıkanalım cümleten, aynı tellak kırsın belimizi.
    aklın kesiyor mu bütün sözde elitliğiyle, kampüs milliyetçiliğiyle mesela hacettepe gibi bir üniversitenin canının istemediği bir adamı sırf puanları yüksek diye mecburen almaya razı olacağını, ünlü olmayan yahut kendilerinin tutmadığı bir üniversiteden mezun birini araştırma görevlisi yapmaya hiç tereddüt etmeyeceğini?
    biraz yöntemi değiştirip işleri dolambaçlı hale getirmişsin ama yolunu bulan bulur yine hocam, şekil değiştirmekle içerik kazanılmıyor.
  • bu sinava cok hazirlananlar lisans ustu egitimlerinin ilk senelerinde dinlenmek icin hazirlik okumayi, bu sirada universite topluluklarina katilip ortama alismayi ve insanlarla kaynasmayi ve yogun sinav stresini uzerlerinden atmayi tercih edebilirler. universitenin son senesinde saclarini muduriyetten gizli uzatmaya baslamis, sabah siralarina katilmayip hocalarinin "serseri misiniz lan siz" diyerek kafada tren yolu acma girisimlerini bertaraf etmis olanlar, yuksek lisansta ozgurce saclarini uzatabilirler.

    bir de (bkz: yuksek lisansta kizlar teklif ediyormus)
  • tarih, coğrafya mı sorarlar, yoksa bulmaca mı çözdürürler, araya geometri mi sıkıştırırlar yoksa branşım için yurt dışından hoca getirtip spesifik soru mu hazırlarlar diye düşündüren sınavdır.

    kadro için de uygulanacağı düşünülürse, 10 yaşında girdiğim anadolu lisesi sınavından beri, öss, öys, les, ales, üds, kpds den sonra bide asd sınavına gireceğimize delalettir.

    eh eytere bea, sonunda delirttiniz adamı

    (bkz: a mi dim b mi dim c mi dim d mi dim)
hesabın var mı? giriş yap