• grubun bateristi barrett martin'in anılarını ve gezdiği yerlerdeki tecrübelerini mitolojik ve antropolojik öğelerle harmanladığı the singing earth kitabında seattle'ın bu efsanevi grubu için özel bir bölüm ayrılmış.

    grubun başlangıcı 1994'te pearl jam gitaristi mike mccready'nin, martin'i aramasıyla başlıyor. ikilinin o arama öncesindeki yaşamlarına baktığımızda zorda olan ve yenilik isteyen iki insan görüyoruz. martin, screaming trees'in en çok bilinen albümü sweet oblivion'un tanıtımı sebebiyle yıllarca avrupa ve amerika turnelerinde gezmiş. seattle'a geri döndüğünde sahip olduğu alkol problemini yenmeye çalışıyor. mccready ise minneapolis'teki rehabilitasyon sürecinden çıkmış ve bu süreçte yeni şarkılar bestelemiş. kafasında bestelediği yeni şarkıları beraber çalacağı bir grup planlamış. grubun bir üyesi kesin, mccready'nin rehabilitasyon günlerinde tanıştığı chicago blues'çusu john baker saunders. vokalde ise alice in chains'in sesi layne staley'in olması planlanıyor. grunge'ın küçük ve arkadaşça ortamında mccready ile takılan, bir sene boyunca screaming trees / alice in chains ortak avrupa turnesinde staley ile yakın arkadaş olan, müzik geçmişinde ise jazz ve blues bulunan barrett martin ise hemen teklifi kabul ediyor.

    1994 sonbaharı geldiğinde dörtlü mccready'nin planlarının nereye gideceğini görmek için stüdyolarda antrenmanlar yapıyorlar. bu arada dertleşiyorlar ve paylaşıyorlar. grunge'ın minik dünyası dışında ortak yönlerini, yaşadıkları zorluklarının ortaklığını da farkediyorlar. projelerini seattle'un barlarından crocodile cafe'de gizli konserler sunuyorlar. seyircilerin tepkileri karşısında hedefleri, mad season projesinden albüm çıkarmak ve müzik vizyonlarını tanıtmak oluyor.

    albüm kayıtları bad animals studio'ta yapılıyor. iki haftadan biraz uzun sürede 10 şarkının kayıt ve mix'lenme sürecinde staley şarkıların sözlerinin hepsini yazıyor (ki mad season'un above albümü, staley'in şarkıların hepsine söz yazdığı tek albümdür. alice in chains'te jerry cantrell da büyük rol oynardı.). skerik kod adlı (nalgas sin carne diye de geçer) eric walton, perküsyon ve saksofon kayıtlarında yer alıyor. long gone day ve i'm above'da mark lanegan da devreye giriyor. albümü açan şarkı olan wake up, saunders'in gruba tanıttığı ve kaydedilen ilk şarkı olmanın yanında; albümün ruhunu ortaya koyuyor. 14 mart 1995'te piyasaya sürülen albüm, çok az tutulan tanıtıma rağmen 500 bin adetten fazla satıyor ve billboard 200 listesine 24. sıradan giriyor.

    31 aralık 1994'te yeni yıl konseri gibi çeşitli etkinliklerin dışında grubun en büyük konseri 29 nisan 1995'te moore theater'da düzenleniyor. 1907'de inşa edilmiş ve 1400 kişi kapasiteli mekandaki konser biletleri satıştan bir saat sonra tamamen tükeniyor. grup üyelerinin yakın arkadaşları, aileleri, babaları, dedeleri konsere katılıyor. son dakika kararı ile konser ses ve görüntü olarak kayda alınıyor. böylece müzik tarihindeki en baba konserlerden biri ölümsüzleşiyor.

    1996 baharında ekip yeni bir albüm yapmak için kolları sıvıyor. saunders, martin ve mccready yanlarına r.e.m'den peter buck ve saksofoncu skerik'i alarak 20'ye yakın şarkı kaydediyorlar bir ay içerisinde. ancak staley kötüleşen sağlığı ve uyuşturucu bağımlılığı ile şarkılara sesini veremiyor bu esnada. bir şekilde stüdyodaki yaratıcılık ortamı, yerini her üyenin kendi yolunda seyretmesine dönüşüyor. herkes bir şekilde ikinci albüm biter diye umut etse de ayrılan yollar bir daha birleşmiyor.

    1999 kışında saunders'in aşırı doz eroinden öldüğü haberi geliyor. hatta uyuşturucu satıcısı, saunders'in ölümün eşiğinde olduğunu farketmesine rağmen polis veya ambulansa haber vermek yerine; bas gitarını alıp çakıyor. nisan 2002'de staley de aynı sebeple ölüyor ve mad season'un hikayesi böylece son buluyor.

    ----------------------

    river of deceit'ten "pain is self chosen. at least, so the prophet says" sözüyle başlayan martin'in kitap bölümünde grubu tanımlarken kullanılan sözler de şahane.

    -- mad season, seattle'dan çıkan en ağır blues grubuydu. çünkü şarkılarımız karanlık, ürpertici ve blues tabanlı riff'lerden oluşuyordu.

    -- mad season, aslında blues'un daha kirli ve ağır bir versiyonunu icra ediyordu.

    -- sıradışı kimyamız bizi eşsiz yaptı. o günlerde post grunge formülü geçerliydi rock piyasasında.

    -- layne staley'in içgözlemsel, mistik sözleri vardı ama ayrıca bunlar bir paradoks olarak moral yükseltici şarkılardı da. çünkü blues'da olduğu gibi, üzüntü ve acı çekmeyle ilgili bir şarkı duyduğunuzda; hayatta yalnız olmadığınızı görür ve daha iyi hissedersiniz.
  • grunge müziğin son temsilcisi. bu grupla seattle müziği, en temellerine geri dönerek bir nevi, kendi kendisine saygı duruşu ile sonuna gelmiştir.
  • 90'ları, müziği, seattle'ı ve saireyi bir çırpıda özetleyen; ama bir çırpıda dinlenemeyen grup/albüm/proje. yıllarca dinleyince oluyor, yıllar sonra dinleyince bambaşka oluyor. neler oluyor-bitiyor, kalpler kırılıyor-yapıştırılıyor, kediler doğuyor-ölüyor, yaşlar ilerliyor-geri gelmiyor, ateşler yanıyor-sönüyor...

    nasıl desem, long gone day...
  • grunge müziğin tepe noktası olarak görülen bu super band'in tek albümü olan above'un tekrar yayınlanması vesilesi ile layne staley,* mike mccready,* barrett martin,* ve john baker saunders'ın nasıl ve neden bir araya geldiği, albümün yapılmasına nasıl karar verildiği, ne şekilde kaydedildiği ile ilgili röportajlar ve konser görüntüleri ile süslenmiş bir mini-belgesel yayınlanmış.

    belgesele eşlik eden röportajdan albümün esas amacının o dönemde layne ve baker'ın içinde olduğu alkol ve uyuşturucu bağımlılığına karşı onlara destek olmak olduğu, albümdeki bütün sözleri yazan layne'in ağırlıklı olarak halil cibran kitapları olmak üzere birçok kitabı her yere yanında taşıdığı gibi ayrıntıları da öğreniyoruz.

    mini-belgesel ve mini röportaj için: spin

    tekrar yayınlanacak olan above albümüne, aslında mad season'ın çıkamayan ikinci albümü için düşünülmüş, ancak layne staley ile kaydedilememiş üç şarkının da mark lanegan'ın kendi yazdığı sözlerle seslendirdiği halleriyle dahil edilecek olması da güzel bir haber. lanegan'ın vokalinin mad season'a yakıştığı da locomotive ile kanıtlanmış durumda: locomotive
  • wake up şarkıları ile "bir genç adamı" karşıma alıp uyandırmak istediğim grup.

    wake up young man, it's time to wake up
    your love affair has got to go...

    grunge'ın ilahları layne staley* , mike mccready* aynı grupta olduğunu düşünürsek ortaya çıkan şeyin derinliği,güzelliği ve kalitesi kolaylıkla anlaşılabilir...grunge'a anlamlı sözler veren nadir gruplardan olan aic ve pj 'in sentezi mad season, ilk ve tek albümleri ile yüreklerin tellerini titretirken isyan bayraklarını da kaldırtmış gruplardandı.
  • mad season, alice in chains'in lead vokalisti layne staley'in madde, pearl jam'in lead gitaristi mike mccready'nin alkol bağımlılıklarını tedavi ettirdikleri bir rehabilitasyon merkezinde doğmuş bir gruptur. zaten bir jimi hendrix hayranı olan mike'ın gitar tekniği ve tonu, bu durum ile birleşince ortaya çıkan albümde inanılmaz retro bir hava yakalanmış, sanki 70'lerde kaydedilmiş hissi vermiştir. kesinlikle dinlenilmesi gereken bir albüm. wake up...
  • azmı dinledik lise sıralarına grup ismi kazırken, soğuk kış günlerinde tekel kanyak ile beşiktaş iskesinde , 6.30 karaköy vapurunun zifiri karanlığında... tadımlık gruptun , tadın damağımda kaldı...

    i'm above' da ve long gone day de screaming trees' in vokali olan mark lanegan' ın vokalleri vardır.
    staley söyle bir tanım dahi vermiştir ; "this is a nice band. it's loose, but there's a lot of thought put into it, too. and room to put in pure feeling and emotion."
  • 97/98 döneminde yazılan layne'siz şarkıları çıkarmak için vokal arıyorlarmış desem inanır mısınız a dostlar?
    http://grungereport.net/?p=11558
  • kolik sanatıdır.
    efenim her alice in chains sevicisi bunuda sever. (bkz: bunu alan bunu da aldı)

    bir gün yoksunluk çeken layne baba rehabilitasyon merkezinde sızma numarası yaparken uykuya dalar ve olaylar gelişir; layne staley'in uykusuna kurt girmiş melek kanatlarıyla nur yüzüyle ve ak sakalıyla cobain abi layne'e ayar vermiş "bak olum yazıyorsun çalıyorsun ayrıca benden 1050 kere daha iyi sölüyorsun demiştir".
    aic'de 1-2 şarkı dışında yazma yeteneğini göstermeyen layne bu ayardan sonra frekansı doğru tutturulmuş radyo kanalı gibi çızırtı yapmadan mad season'un frontmani, backmani, supermani olmuştur.

    heyhat kader ağlarını örmüş kurt rüyaya bi daha girmiştir. layne abiye bu kez "benim ölüm günümde napan layne?" demiş kanına girmiş uyuşturmuş öldürmüştür, layne'i ağına kurt düşürmüştür.
    staley baba ölünce grubun yazar, çalar, söler elemanı ölmüş bu kolik hareket son bulmuştur.

    fakat mad season u farklı kılan onun yekliğidir...
    bir aic albümü daha çıkar ama bir mad season albümü çıkmaz, çıkamaz, çıkarsa tutmaz.

    layne'ler ölmesin tanrıya şarkı söylemesin.
    amen...
  • river of deceit adlı şarkılarıyla ünlüdür. alice in chains i ezberledikten sonra da layne'den kopmayanlara güzel bir alternatif
hesabın var mı? giriş yap