• türkiye özelindeki tipik özellikleri şu videoda gözlenebilir: http://www.youtube.com/watch?v=feddrf2pvuu

    (1) ne anlam ifade ettikleri çok fazla düşünülmeden kullanılan sloganlaşmış kavramlar. (örnek: "biz, çağdaş, demokratik, aklı başında türk gençleriyiz.")

    (2) tartışmaya herhangi bir katkısı bulunmayan, türkiye özelinde fazlasıyla klişeleşmiş ifadeler kullanmak. (örnek: "bizim hıristiyan arkadaşlarımız da var.")

    (3) birbirini takip etmeyen, dolayısıyla bir mantık dizisi kuramayan, dahası sık sık birbiriyle çelişen cümleleri arka arkaya söyleyerek hem komik duruma düşmek, hem düştüğü durumun farkında olmamak, hem de birkaç dakikalık bir konuşmanın ardından neticede hiçbir şey söylememiş olmak. (pek çok örnekten sadece biri: ilk önce muhatabının incil satma hakkının olduğunu söylemek, ancak hemen ardından bunu "müslüman mahallesinde salyangoz satmak" olarak nitelendirmek.)

    (4) islam dinini türk milliyetçiliği içinden okumak ve milliyetçiliğin otoriter yapısı gereği hıristiyanlardan müslüman gibi davranmalarını beklemek. (örnek: hıristiyanlığa dair kitaplar yayınlayan bir yayınevine, standlarında neden "peygamber efendimiz" ile ilgili bir kitaba yer vermedikleri için hesap sormak: "peygamber efendimizin, hazreti muhammed'in, bize göre dünyadaki en kamil insanın hayatını [anlatan] bir tane kitap dahi numunelik olsun diye koymamışsınız!")

    (5) bir hıristiyana kendi dinine/mezhebine nasıl inanacağını öğretmeye kalkmak. (örnek: "neden barnabas inciliniz yok?" diye hesap sormak. aldığı cevap hoşuna gitmeyince, sanki kendi üzerine vazifeymiş gibi "siz önce kendi aranızda hangi incil'e inanacağınıza bir karar verin de ondan sonra konuşun" mealinde sözler sarf ederek bir şey söylediğini zannetmek. karşısındaki kişiyle dayılana dayılana konuşmak ve konuşurken muhatabının bedenine eliyle gerekli gereksiz dokunmak.)

    (6) kabalık. (pek çok örnekten sadece biri: sadece konuşmak, konuşmak, konuşmak; ama karşısındakinin hiçbir şey söylemesine müsaade etmemek. "sizi de dinliycem" diyerek karşısındakinin sözünü her seferinde ağzına tıkamak ve sözleri sona erdikten sonra ardına bile bakmadan oradan ayrılmak.)

    (7) bireysel değil, kitlesel olarak ve kitle psikolojisi ile hareket etmek. (örnek: ülke içinde azınlık durumunda olan ve azınlık durumunda olmanın beraberinde getirdiği zayıflık nedeniyle birkaç asırdır türlü hak ihlallerine maruz kalmış olan bir kesime mensup olan iki üç kişinin bir kitap fuarında bulundukları standa grup halinde çıkartma yapmak.)

    (8) sağlıklı bir tarih bilgisinden ve analitik düşünceden mahrumiyet. (örnek: muhatabına avrupa'daki mezhep savaşlarını incil'in tahrif edilmiş olması gibi bir sebeple açıklayan tarihi bilgiler vermek ve sonrasında stand görevlilerini bu savaşlarda dökülen onca kanın müsebbibi olan tahrif edilmiş incil'i bir milyon lira gibi ucuz bir fiyata müslümanlara satmaya kalkmakla suçlamak.)

    bunca terbiyesizlik, "ben sadece demokratik biçimde, akl-ı selim biçimde, sizi bursa ülkü ocakları adına protesto ediyorum" gibi bir açıklama ile sona eriyor. haliyle tedirgin olan ve bu gösterinin bir an evvel büyümeden sona ermesini uman stand görevlisinin "teşekkür ediyorum efendim" şeklindeki yanıtı da (ne demekse) "teşekkürü kendi insanlarınıza edin" gibi bir karşılık buluyor. sonrasında, ellerini havaya kaldırarak kurt işareti yapan grup, "türkiye türktür, türk kalacak" şeklindeki slogan eşliğinde oradan ayrılıyor.

    tema:
    (bkz: milliyetçilik/@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: siyaset bilimi/@derinsular)
  • anomalidir.
  • evrime en güzel örnek .
    bir de evrim yok diyorlar.
    yoksa nasıl bu kadar önemli bir noktada olacak milliyetçilik?
    yani uzaktan da olsa akrabayız diye birlikteliğimiz artıyor güçleniyor öyle mi?
    dünyalarımız, düşüncelerimiz farklı olsa bile.
    sırf bilmem kaç nesil ötede akrabalık bulunduğu için beraber yaşayacakmışız.
  • ulus devletin olmazsa olmazı ve de onu yeniden üreten* yegâne bir kavramken; geleceğin dünyasında yeri olmaması gereken kavramdır. geçmişte milliyetçilik -dönemine göre- olumlanabilirken, bugün etkisi kaybolmaya başlamış, gelecekte ise olumlanabilecek bir yanı kalmayacaktır.

    zira, bugün dünya üzerinde ekonomi temelli tüm çatışmaların üzerindeki en katı örtü milliyetçiliktir (bir diğeri ise dindir). bu örtü kalktıktan sonra insanlar göreceklerdir ki, uğruna ölünen topraklar ya da ataları değil (her ne kadar duygusal bakımdan doğru gibi de olsa), aslen uğruna ölünen devleti çıkarları için kullanan güç odaklarıdır.
  • 50 - 60 yıl sonra ortadan kalkacak akım. belki daha yakın bir zamanda da olabilir. 1789'dan beri de dünyanın modasıdır elbet bir gün yerine başka bir akım gelecek ama nasıl ya da bu yeni akım ne olabilir artık bunlara kafa yormalı.
  • şöyle mi desek:
    insanın doğarken sahip olduğu özellikleriyle bir başarıya imza atmış gibi sevinmesi ve bu özelliğini yayılmacı bir şekilde adeta bir fikir terörüyle başkasına dayatmasıdır. yani "senden üstünüm saygı duy", "yasalar benim içindir ve bana göredir."

    - beyazlığınla övünen pislik! senin dünya üzerinde herhangi bir coğrafyaya tesadüf olarak giden o ataların neyin başarısı?
    ve o ırksal özelliklerin, kafatası yarıçapı ve köprü kemiği uzunlukların neyin başarısı. hangi alın terinin eseri?
    siyah olma ihtimalinin negatif çıkması hangi mükemmeliyetin ifadesidir?

    not: siyah değilim.
  • doğruluğuna inananların, başka ülkelerin milliyetçilerini haksız buldukları ideoloji olmakla kendi içinde çelişen ideolojidir.

    misal: bir türk milliyetçisi, yunanistandaki seçimleri yunan milliyetçileri mi kazansın ister?

    o yüzden evrensellikten ve genel geçerlikten uzak, ezik ideolojimsidir.
  • sıklıkla faşizanlık ve ırkçılıkla karıştırılan bir anlayıştır.

    dünya üzerindeki her millet kendi refahını diğer milletlerin refahının üzerinde tutar, her devlet önce kendisini zenginleştirmek ister, her ülke önce kendisini güçlendirmek ister.

    enternasyonalist rüyalar içinde olanlar var belli. dört tarafımızda eşitlik, dostluk, barış şarkıları söylenirken biz oyunbozanlık yapıyoruz.

    milliyetçilik bir ihtiyaçtır. maalesef.
  • bir ihtiyaç değildir.

    dinin, yığınları kontrol amaçlı özelliğine benzer.
    en önemli özelliği de yığınları birbirine düşürüp dünyanın mevcut dengesinin hareketlenme ihtiyacı için kullanır.

    kimlik, etnik köken gibi kalıtsal özellikleri bir yaşam çemberi haline getiren ve dünya düzenine destek amaçlı ortaya atılmış bir robotlaştırma mekanizmasıdır.

    savaş ve silahların getirdiği korku ile çarkları dönen parasal döngünün vazgeçilmez bir akımıdır.
  • gelişimi yazılı medyanın ortaya çıkması ile başlayan ideolojidir. birbirinden habersiz köylerde ve uzak mesafede yaşayan insanların ortak bir dili konuştuklarının ya da ortak bir inanca mensub olduklarının farkına varmaları da ancak birilerinin bunu onlara hissettirmesiyle yani gazete ve kitaplarla olmuştur. yazılı medya derebeylik düzeninde yaşayan insanları ortak duygularına tercüman olmuş ve birbirlerinin farkına varmalarını sağlamıştır ve bu şekilde milletler onları bu sistemle sıkboğaz eden kralları başlarından atmışlardır. milliyetçilik ulus devletlerin ortaya çıkmasını, ulus devletlerin güçlü dinamikleri de endüstri devrimini hızlandırmıştır.

    şu anda bakıldığında bir çok insana saplantı gibi gelsede milliyetçilik bizim bu gün modern dediğimiz düşünceye ulaşmamızda bir basamaktır. yine gelişen endüstri ve sömürülen insan gücü kraliyet-cumhuriyet, din-laiklik temelinde gelişen sol düşünceye kapitali elinde bulunduranlar ve bulundurmayanlar (en basit anlatımla sömüren-sömürülen) ayrımını yani bu günki sosyalizmi getirmiştir. fransız devrimi fransız ulusunu fransız ulusu da fransız devrimini yaratmıştır. ve bu günki fransız milliyetçiliği sivil din olgusunun temeline bu devrimi oturtur değerler yargısı bunun üzerine kurulur. milliyetçilik ortak idealleri paylaşmaktır ama sizin sivil dininiz de gerçek anlamda inandığınız dininizle (islam ya da hristiyanlık ya da başka bir din) aynı ise milliyetçiliğiniz az biraz ayrımcı olabilir. milliyetçiliğin gerici ilerici ya da faşist olmasını tamamen o ülkenin oluşturduğu değerler bütünü yani sivil dini belirler. bu noktada atatürk milliyetçiliği ayrımcı değildir ancak onu yorumlayan ve daha sonra tanımlayan devlet ve onun politikaları, halkın siyasete ve kendinden olmayanlara bakış açısı türkiye'de milliyetçiliği ayrımcı hale getirmiştir.
hesabın var mı? giriş yap