• bakın, bu araba önden şöyle görünür:

    o==o
  • ehhh arkadan görünümü de aşağı yukarı şu şekildedir:

    =.....=
  • yandan bakıldığında şöyle görünür:

    __/==\__
    ---0---0---
  • çocukluğumun önemli bir kısmı içinde geçti. öncelikle 4-5 yaşlarımda pedallara yetişemediğimden abi destekli ilk kullanayazdığım arabaydı bu. bir yerlere gidildiğinde gitmek istemediğim ya da özellikle geride içinde bırakıldığım zaman, 80'ler eskişehir'inin gri ve çamurlu günlerinde sokak aralarına terkedilmiş paslı tren vagonlarını ya da tamamı kireçle sıvanmamışsa mevsimin popüler rengine boyanmış kerpiç evlerini camın arkasından seyretmekten sıkıldığımda içini keşfettiğim bir dünyaydı aynı zamanda. herhalde döşemesinin dokusuna ve tavanındaki eşit aralıklı deliklere, göstergelerindeki her bir lambaya kadar içinde ezberlemediğim kısım kalmamıştır.

    şimdi şimdi farkediyorum da, bu arabanın ön kapı kilidini açabilirdim ama arka kapı kilidini açamazdım. çok sertti gücüm yetmezdi. sıkıca çekip çıkaramazdım parmaklarım kayardı. meğer o dönemin çocuk kilidi böyle bir seymiş (vay ibneler). bunu bilmezdim ama ön koltukta oturmayı severdim sırf kilidine gücüm yettiğinden. sanki ön koltuk kilitleri olması gerektiği gibi yapılmış, ön koltuğa daha özen gösterilmiş de arka koltuk üstünkörü yapılmış, kilit hassasiyetine çok dikkat edilmemiş gibi gelirdi. arka cam bile yarıya kadar açılırdı, oysa ki on cam tamamen açılırdı hatta fazladan bir kelebek camı bile vardı. o yüzden arka koltuğu, o ikinci sınıf, üvey evlat muamelesi gören mekanı sevmezdim. yoksa önde oturmayı çok sevdiğimden değil. genelde ilginç ve değişik şeyler yolda değil yol kenarlarında olurdu zaten, önde, arkada oturmak çok farketmezdi.

    her tarafında küllük olan arabalardandı bu. bu küllüklerde kül olmazdı. sonraları abilerimin tamamı üniversiteli olduktan sonra ruj lekeli izmaritler görmeye başlamıştım tek tük (vay vay bak şimdi). onun dışında o küllükler birer hazine sandığı gibiydi. gidilen misafirlikten kalan şekerlerin bir kaçının sığabileceği kadardı. fazla değil kısa bir süre sonra şekerler o küçük çekmecelernden kaybolurlar, yerlerini sadece ambalajları alırdı. o kısa ömürlerinde onları kimsenin dikkat etmediği bu küçük çekmecelerde saklayabiliyor olmak, bırakıp bir sonraki araba seyahatinde orada olup olmayacaklarını merak etmek, zaman zaman yerinde bulmak keyif verirdi. bulamamak da üzmezdi bilakis nasıl keşfedildikleri, nasıl bulundukları, yol açtığı şaşkınlığı ya da iyi kötü mutluluğu hayal etmeye çalışmak da kendi başına eğlenceli olurdu.

    yumuşak silecek suyu düğmesi, jiglesi, sadece ilk çalıştığında yanan ve bana kara şimşek keyfi veren press ışığı. sadece gece uzun yolculuklardan dönerken yanan mavi ışık. o yüzden o mavi ışığın anlamı benim için "huzur mode on" idi. çok sonradan öğrendim onun uzun farlara ait olduğunu. 160'a kadar çıkan kadranı ve kütahya yolunda 160'a çıktığını iddia eden abim. eniştemin 124'ünde kadran 170'e kadardı kıskanırdım, onu daha hızlı giden daha iyi bir araba zannederdim. sağda ve soldaki sanki havalandırma mazgalı gibi duran kromajlı korna düğmeleri, ince direksiyonu, küre vites topuzu, direksyonun sol arkasında sinyal ve far kontrolü çubukları, sağ tarafında silecek kontrol çubukları. arabayı çalıştırmadan önce farları söndürme gerekliliği. inanılmaz zor serbest bırakılan metal el freni.

    kamyon aynası gibi dikey ve büyük tek bir yan aynası vardı. galiba ayarlanıp yataya da çevrilebiliyordu. şimdi düşünüyorum da kilitli torpido gözü, ruhsat sıkıştırmak için kullanılan güneşliği, kaporta açma kolunu düşününce bu arabanın günümüzdeki arabalardan tek eksiği klima ve radyoymuş. iyi arabaymış yani.

    fiyat: 9
    performans: 5
    oynanabilirlik: 9
    müzik: yok
    genel: 7
  • bambaşka tadlara,bambaşka damaklara sebep olabilecek bir arabaymış,bir modelmiş bu.

    özellikleri:

    . çelik jant
    . spoiler
    . petrol siyahı
    . orijinal
    . elle değiştirme imkanı veren vites
    . ayakla basılan otomatik gaz
    . sürücünün ayarlayabildiği "kruyz kontrol"
    . 5. lastik orijinal koruma
    . 150 bin km'de
    . 1979 model antika yan basamak
    . 1400 cc motor
    . km göstergesi, devir gostergesi
    . opsiyonel sağa dönüş sinyali
    . sola dönüş sinyali
    . dortlu flasor
    . koltuklar kılıflı
    . 360 derece dönebilen direksiyon simidi
    . park lambaları
    . kısa hüzmeli farlar
    . uzun hüzmeli farlar
    . benzin azaldığında sürücüyü uyaran ışık
    . benzin bittiğinde arabayı otomatik durduran sistem
    . uzaktan (15 cm) arabaya anahtarı sokarak açan sistem
    . çevirildiğinde camı açan özel kollar
    . tek basışla çalışan otomatik çakmak
    . geri geri gitmesini sağlayan vites sistemi
    . ve 4 tekerlik ile dört kapı birkaç vitese geçebilme imkanı

    kendisi için:

    http://img70.exs.cx/img70/4968/murat124-2.jpg
    http://img67.exs.cx/img67/1556/murat124-1.jpg
    http://img67.exs.cx/img67/1842/murat124.jpg

    (bu ev satlıktır.dikkat edenlere tabi)
  • "hacı" unvanına layık görülen, yağ ve su dışında ihtiyacı olmayan bir tür binek aracı! ( genelde duvar boyası ile boyanır)
  • kaporatnın çürüyen yerleri vita tenekesi ile yamandığında eskisinden daha sağlam olan araç
  • konu hakındaki temel eserlerden biri hasan can'ın 1982'de yazdığı 720 sayfalık murat 124/131 isimli eserdir * bu unique ve ubique eserde, otonuzun tamirinden, aracın her bi parçasına kadar nasıl sökülüp takılacağına kadar her detay büyük bir hassasiyetle ele alınmış olup, benim elimde kalem, neredeyse her satırını büyük bir dikkatle çizdiğim ve kenarına notlar aldığım ender kitaplardandır. ben illa alın okuyun, kolunuzda bir altın bilezik olsun derim. michael jackson da oto tamirciliğiyle başlamıştır.
  • cabrio olanı hemen yanından geçen ferrariden daha çok ilgi geçen araba.*
hesabın var mı? giriş yap