• postacı kapıyı iki kere çalar'ın* yatak odası; neredeyse istisnasız bütün korku filmlerinin av ve avcı üssü; acı çikolata'da* tita'nın kurduğu paralel evren.
  • evlerimizin, yabancı sebze ve meyvelerin istilasına uğradığı bölümüdür.
    (bkz: washington portakalı)
    (bkz: cherry domates)
    (bkz: napolyon kirazı)
    (bkz: golden elma)
    (bkz: chiquita muz)
    (bkz: çarliston biber)
    (bkz: brüksel lahanası)
  • içerisinde kesici ve delici alet edevat bulunmasından dolayı birini kızdırdığınızda asla sığınmamanız gereken evin yemek pişen ve yenilen kısmı.
  • evin en ikiyüzlü bölümüdür.
    zevkle yapılacak ve tüketilecek bir yemeğin pişirilmesinden önce ve hazırlanışı sırasında çok sevecen ve dosttur. ya da kahve hazırlanacağı, içki seçileceği zamanlar.
    ancak, burada hazırlanmış yemekler ve içkiler tüketildikten sonra, insanın bir numaralı düşmanı oluverir. pistir, kokar ve kendisine yaklaştırmaz. ancak onunla savaştıktan sonra eski güzel sevecen halini alır
  • ah buraya dadanan karıncaları bi eğitsem yemek pişirme derdim de ortadan kalkacak. evet karıncalar diyarı bu mevsimde.
    karıncayı bile incitmez denemeyecek benim için yanarım yanarım ona yanarım.
    bahar seferlerini anlıyorum, bi yerde haklılar. ama kış ortasında da olmaz ki yahu! olmaz yani.. kış günü nerden çıktınız? nasıl bir iradedir bu? nasıl bir azimdir bu?
    buzdolabının içinde raflardan birinde duran reçel tabağı azıcık yan yatmış mesela ve sebzeliğin altına iki damla reçel damlamış.
    işten geliyorum bir de ne göreyim; buzdolabının içine sefer düzenlemiş bunlar..
    böyle bileğim kalınlığında saf tutmuşlar doooru buzdolabının sebzeliğine...
    orda donmuş kalmışlar..
    hatta derin dondrucu mudur, buzluk mudur nedir işte onun kapağına kadar ilerleyen cengaverler bile olmuş. orda kalmışlar kaskatı, kapakta...

    hadi mübarek hayvandır, şudur budur dedik ses etmediydik ama bu kadarı da fazla yani.
    şuna inandım bunların komando cinsi de var ve bana gelenler sas komandosu gibi bi şey...
    bi ilaç varmış aldık muntazaman sıkıyoruz geleceklere yerlere, evde temizlik yapıp ilaç silininceye kadar ortada yoklar.

    bakalım kim galip gelecek?
    ben ümitsizim. lojistik destek almasam yanmışım zaten..
    ama ben mutfağı çoook seviyorum ya, bırakın yakamı ya, karınca incitmek istemiyorum ya...
  • amerikan tipi büyük olabilseler tüm memleketimin tüm zamanını içinde geçirmekten yılmıyacağı, evin kadının artık yalnız kalmıyacağı güzide mekandır.
  • ev ölcü birimi... (1 mtfk =0,75 ev)

    hicbir ev yoktur ki hakkinda mutfak ile ilgili yorum yapilmasin.

    - valla eviniz harika, ama mutfagi biraz kücük...

    - valla ev götüm gibi, ama mutfak genis..

    nedir lan bu...niye özellikle mutfak yani. kardesim bir allahin kulu da "valla ev harika, ama yatak odasi kücük" demez, "ev manyak da salonu biraz loyloy" diyene de rastlamadim...

    varsa yoksa mutfak... at mi kosturcan arkadasim mutfakta? 11-11 mac mi yapacan? ne lan bu mutfak fetisizmi??

    "ev saray ama mutfak cük kadar"... hay cükler götürsün sizi arkadas.
  • ister çalışsın ister ev kadını olsun, çoğu kadın mutfağı evde kendi hanedanlık yeri kabul eder. bu yüzden mutfak evin geri kalan tamamına eşdeğer bir öneme sahiptir. haftalarca ev bakıp, canavar gibi evleri sırf mutfağı küçük, ya da mutfak dolapları sıfır değil diye tutmayarak beni zona eden ablamdan öğrendim.
  • "kadınlar için hem siper hem sığınaktır. kimi kadınların morgudur aynı zamanda" diye tanımlanır murathan mungan tarafından.

    bazen birçok şeyden kaçış yeri olabileceği düşünülür. kapanılır buraya; * çorbalar, etliler, zeytinyağlılarla düşünceler, sıkıntılar bir kapta pişirilir, kavrulur, tartılır, ölçülür, karıştırılır. bazı dertler pembeleşinceye kadar kavrulur; bazı fedakarlıklar kulak memesi kıvamına gelinceye kadar yoğrulur... bir kısmı da sonrası için biraz çiğ bırakılır. tortulansın istenir. keyifler bekletilir mesela, zeytinyağlılar gibi. durdukça güzelleşsin, tadı yerine gelsin istenir. ha bazı itiraflar da sıcağı sıcağına servis edilir ki börek gibi, sonra kuruyup soğuyunca bir şeye benzemez. ya da hınç alırcasına bulaşık yıkanır, bardaklarla tabaklar öyle bir gıcırdatılır ki, istenir ki dertler tasalar da böyle köpüklerle yok olsun gitsin, içimiz ışıldasın, ferahlasın, yüreğimiz mis gibi olsun.

    siperdir... patateslerle havuçları doğrarken bir yandan da "neden öyle yaptım ki, e ama şöyle oldu, böyle oldu" düşünce balonları arasında takırdatılır bıçak tahtada. yeni savunma planları hazırlatır o et doğrama tahtası. tehlikelidir bazen.

    sığınaktır... kaçabileceğiniz bir alan yaratır size. ağlamak da şarkı söylemek de kolaydır bu alanda. bahane de hazırdır: "hayatım noldu?" "yok bir şey, soğan doğradım!" kimse dinlemezse, anlamazsa, kabaklar var hayatım!

    morgdur... orada geçer birçok kadının ömrü, orda noktalanır. çoğu, kafası o ocağın/fırının içinden çıkmadan, tek görevi oymuşçasına geçirir yıllarını, bırakır hayatını orda. dertlenir. dertleşir. kabak oyarken, soğan kavururken, domates doğrarken geçip gider ömrü. hep pişirir, taşırır, kotarır... ocak başından bir ayrılır ki, aa, hayat geçmiş, bir şeyler bitmiş. taze gelinken girdiği daracık alanında, "aman da dolapları şöyle olsun, tezgahı granit konsun, dur sen bulamazsın şimdi o tabağı ben vereyim" diye titizlendiği, elleriyle dizdiği kavanozlarıyla dolu özel alanındayken hayat geçmiş. "aman onu da yesin bunu da içsin, güzel beslensin" dediği çocuklar büyümüş, yuvadan gitmiş; artık tencereler dolusu yemek yapacak kimse kalmamış. porsiyonlar küçülmüş. takdir gördüğü tek yerde, takdir edecek kimse kalmamış. ne yani, bir "eline sağlık" diyen yok mu şimdi, bir "afiyet olsun, bir tabak daha koyayım mı" diye sorulacak kimse?

    "sevdikleri tatlıdan yaptım, arasana çocukları","e işleri varmış, kim yiyecek şimdi hanım!", "oğlum mantı yaptım, sen seversin. akşama gelin"."anne, biz kayağa gidiyorduk yaa!" kocada desen kolesterol, şeker bilmem ne, "aman hanım yağsız tuzsuz olsun"... ee, bitti mi; bu kadar mıydı, mutfak robotu görevini tamamladı mı? ömür biter, mutfak gitmez. evin en önemli kısmıdır. dedikodu yapılır, dertler tasalardan kaçılır, muhabbet edilir. pişirmek, yedirmek, en birincil güdüyü gidermek; açlığı doyurmak... kolay şey midir?
  • anne ofisi.
hesabın var mı? giriş yap