• bu filmde mark ruffalo'nun canlandırdığı lee karakteri yalnızca kadın hayal gücünün yaratabileceği derecede kusursuz bir şekilde özenle biçimlendirilmiş, kısacası aşırı romantik bir hayal kahramanıdır. böyle bir erkek yoktur. olamaz. abarttım mı? hiç sanmam. şöyle ki, lee ;

    --- spoiler ---
    1. öncelikle middlemarch gibi bir romanı okuyan ve sıkılmayan bir erkektir.
    2. ilk görüşte aşık olduğu ann'i çamaşırhanede uyurken bütün gece seyreder.
    3. hem çekingen tavırlı hem de kendi çapında girişken ve kararlıdır.
    4. kendisini terk eden ve bütün eşyalarını da alıp giden sevgilisi belki birgün döner diye hala tamtakır olarak tuttuğu evinde oturmaktadır.
    5. kendi halinde, içe dönük ve kitap kurdu bir adam portresi çizer ki bu da onun sadakatsizlik yapabilecek bir karakter olduğu düşüncesini daha en başından elimine eder.
    6. duygularını incinmek pahasına söylemekten çekinmez.
    7. ann'e, onun çocuklarına bakmak, hatta kocasına bile iş bulmak istediğini söyleyecek kadar aşıktır.
    8. tutkuludur ve ufak tefek romantik jestlerde üstüne yoktur.
    9. tam da ann'in istediği gibi hayatı hakkında soru sormaz, deşmez ve ann onu terkettiğinde acısını içine atar.
    10. ve tabi ki... yakışıklıdır. (bkz: daha gider bu)
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    genç annenin, ölümü, hele de kendi annelerinin ölümünü henüz anlayamayacak yaşta olan minik bebekleri için her sene doğumgünlerinde dinlemek üzere kasete konuşması... ve kasede söyledikleri... her yaşın ihtiyacını, hissini ayrı ayrı yanlarında olamadan onlara verebilme çabası... bu muazzam fikir filmin en güzel sahnesiydi bence. insana ölsün ölmesin çocuklarına kalıcı bişeyler bırakma hissi veriyordu.

    --- spoiler ---
  • ingilizce bensiz hayatım.

    --- spoiler ---

    sanırım bu kaseti dinlemeden önce öldüğüm haberini almış olacaksın. hepsi bu kadardı. belki bana kızgınsın, belki de incindin ya da üzgünsün. belki hepsini birden hissediyorsun. sadece sana aşık olduğumu bilmeni istiyorum. bunu sana söyleyemedim çünkü bunu bildiğini düşündüm. bu kadar çok az zamanım olduğunu fark etmemiştim. aslında son zamanlarda sahip olmadığım tek şey buydu.
    hayat sandığından daha iyi sevgilim. biliyorum çünkü benim sadece yüzde onumu görebildiğin halde bana aşık olmayı başardın. yoksa yüzde beş miydi? belki tamamını görseydin benden hoşlanmayacaktın. ya da her şeye rağmen beni sevecektin. sanırım bunu asla bilemeyeceğiz.
    oh son bir şey daha... lee, tanrı aşkına duvarlarını boya ve biraz mobilya al. tamam mı? benden sonra evine getireceğin kadının seninle ilgili yanlış fikirlere kapılmasını istemem. seni tanıma şansını bulamadan kaçıp gidebilir.
    herkes benim kadar çılgın değildir.

    --- spoiler ---
  • o kadar naif bir anlatimi, o kadar sade bir kurgusu var ki kimsenin kalkip "klasik arabesk bir konu bu" diye bok atabilecegini sanmiyorum bu filme. bu filmdeki kimseye kizamiyorsunuz. herkes adina, herkes icin uzuluyorsunuz. izleyin, izleyip izleyip aglayin.
  • 2003 ispanya/kanada ortak yapımı olan bu bağımsız filmle tanışmamı sağlayan trt2’ye minnettarım öncelikle.sarah polley,scott speedmanve mark ruffalo’nun başrolünü paylaştığı bu film tanrım nasıl anlatsam bilmiyorum ki her şeyiyle etkileyici işte..
    --- spoiler ---
    filmin açılış sahnesinde ann’in geceleyin okulda çalışan bir temizlik görevlisi olduğunu görürüz.sınıfta tahtadaki yazıları yavaşça siler,yerleri temizler…geceyarısıdır eve geldiğinde çocukları uyuyordur…tıpkı sonradan öleceğini öğrendiğinde herkesten gizli,kafasındaki hayatla ilgili fikir ve hayallerini temizlemesi,düzenlemesi gibi…
    kendi annesinin bahçesinde,17 yaşındayken evlendiği kocası ve 2 kızıyla küçük bir karavanda yaşamayı seçecek kadar özgür ruhludur ann…
    ‘ölmeden önce yapacaklarım` listesini hazırlar,harfiyende uyar bunlara…
    başka birine kendine aşık eder,başka erkekle birlikte olur,tırnaklarını yaptırır,hapishanedeki babasını görmeye gider,kızlarına her yaş günleri için öğüt verici ve anlamlı kasetler doldurur…ve kocasına eş bulur,onları yemekte bir araya getirir,uzaktan onları izler ve ölür…
    onsuz hayatına ilk ve son kez bakarak….
    --- spoiler ---
  • bir sabah uyanırsınız. her şey aynıdır. yaşadığınız diğer günlerin tekrarı hissini veren günlerden biri daha diye düşünürsünüz. vakit geçirmek için yaşanan günlerden biri daha. sonra hayatınızı değiştirecek şeyi öğrenirsiniz. yaşamak için sadece 2-3 ayınız kalmıştır; ama elinizde ne vardır? gelecek planları, hayaller mi? boşuna biriktirdiğiniz paranız mı? satın almak istediğiniz elbiseler mi? artık neye sahipsinizdir? geride bırakmak üzere olduğunuz sevdiklerinize söyleyebileceğiniz neler vardır? her anlamda ilk'iniz olan ve büyük bir sevgiyle bağlandığınız kocanıza, iki küçük kızınıza, sürekli hayatındaki eksiklikleri görmeye programlanmış annenize ne söyleyebilirsiniz? geri sayım başlamıştır hayatınızda. "ölmeden önce yapılacaklar listesi" çıkarırsınızi kasetler doldurursunuz hep yanınızda olanlara bırakılmak üzere. hayattır her şeye rağmen elinizden kayıp giden. her ölüm erken ölümdür. ama önemli olan her zaman geride bırakılanlardır. muhteşem bir film. hissettiğiniz muhteşem sıcaklık. samimiyeti ile gözlerde yaşlar.
  • çocuklarına bu kadar güzel masal anlatan bir kadına nasıl aşık olunmaz, lee'ye hak vermemek elde değil.
  • hüzünlü olduğu halde izlerken keyif alınan güzel bir film..
    ayrıca kendimi 2 ay ömrü kalmış biri olarak düşündüğümde, ölmeden önce yapılacaklar listesinin ilk maddesini bulamamama sebep olduğu için beni üzmüş film..
  • "ölmek o kadar da kolay bir iş değil." gibi bir repliği vardı doktorun. aşağı yukarı böyleydi. ben bu filmi çok sevdim, ama sanırım bir kez daha izlemeye dayanamam.

    --- spoiler ---

    ekranda sokaklardan, yaşamdan görüntüler ve ann'in iç sesi:

    şimdi her şeyi daha berrak görüyorsunuz.
    o bulanık yalanları, bulanık sesleri daha berrak görüyorsunuz.
    milli vanilli her yerde.
    satın alamayacağınız şeylere bakıyorsunuz.
    şimdi satın almak bile istemiyorsunuz.
    siz gittikten sonra hepsi orada olacak.
    öldüğünüz zaman.
    sonra bir şeyin farkına varıyorsunuz
    her şey parlak bir pencereden görünüyor.
    katalogdaki onca model
    tüm renkler, özel teklifler
    martha stewart tarifleri.
    o pastalar. yağlı yiyecekler.
    hepsi de bizi ölümden uzak tutmak için orada
    ve işe yaramıyor.

    --- spoiler ---
  • sometime later ile iyice aklıma ve ruhuma mıhlanan film. yalnızken, dışarıda inceden bir yağmur yağarken izlenesi...üşümek pahasına da olsa, sırf yağmurun kokusunu duymak için, pencereyi aralık bırakmak hiç de delilik değil...
    --- spoiler ---

    ölmeden önce yapacaklarım

    1. kızlarıma günde birkaç kez onları sevdiğimi söyleyeceğim.
    2. kocama kızlarımı sevecek yeni bir eş bulacağım.
    3. kızlarıma 18 yaşına girdikleri güne kadar, her yıl doğum günü mesajları içeren posta kartları göndereceğim.
    4. birlikte whalebay kumsalı’na gideceğiz ve piknik yapacağız.
    5. istediğim kadar sigara ve içki içeceğim.
    6. ne düşündüğümü söyleyeceğim.
    7. nasıl olduğunu görmek için başka erkeklerle sevişeceğim.
    8. birini kendime aşık edeceğim.
    9. hapisteki babamı ziyaret edeceğim.
    10. takma tırnak takıp saçlarımı değiştireceğim.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap