• insanın içinde deli gibi, üstü açık 60 model bir spor arabayla dolaşma hissi yaratır italya'da.
  • müzikalleri fazlasıyla seven, filmin fragmanından da oldukça etkilenmiş beni büyük hayalkırıklığına uğratmış filmdir. çekimler gerçekten hoştur, kadro gayet başarılı ve iddialıdır, fakat şarkılar gerçekten "hay allah çabuk bitse şarkılar da, olaya mı dönsek" dedirtecek kadar yavan olmuştur nedense.

    fergie ye saygılarımı sunar, bir tek onun şarkısında eğlendiğimi belirtirim. küçük çocukların para toplaması ayrı komediydi zaten, şarkının dansları da süperdi.
    (be italian oydu sanırım?)
  • yorumları okuyunca ya herkes yanlış anlamış, ya da ben olayi çok farklı ele almışım diye düşündüğüm film. belki de siir yazarken benzer durumlara sık sık düştüğüm için biraz daha farklı değerlendirdim filmi.

    --- spoiler ---

    guido'nun kafasındaki onlarca apayrı, küçük hikaye. bunlari birlestirememek ya da devam ettirememek bir sanatci icin en zor sey olsa gerek.
    kafasındaki kusursuz kadın; annesi yüzünden hiçbir kadın ona yetmiyor.
    karısı ve metresi aynı oteldeyken başka bir kadın ile ikisini de aldatıyor. her kadinda yeni senaryolar kurguluyor fakat hiçbirinin sonu gelmiyor.
    kusursuz kadını arıyor, bulamadığı için film çekmeyi bırakıyor.
    yeniden film çekeceği zaman çocukluğunun vehayatındaki tüm kadınların birarada olması, annesinin en önemli yerde olması çok manidar.

    --- spoiler ---

    özet: kadın olmasaydı, sanat olmazdı.
  • muhteşem kadro, iyi senaryo ve güzel çekimlere sahip film. fakat şarkılar çok zayıf. madem müzikal yapıyorsun en çok şarkıların güzel olmasına çalışacaksın. be italian dışında hiç bir performanstan etkilenmedim. yazık olmuş.
  • insanı kadınlığından utandıran film. ama iyi anlamda.
    herkes mi güzel olur bir filmde.
  • --- spoiler ---

    teması teoman'ın "çok kadın hiç kadındır oğlum yalnızlıktır sonu" sözleri olan müzikal.

    --- spoiler ---
  • seyretmek için öldüğüm film.

    ama maalesef bugün olamayacak. 5 dakikalık bir ziyafet çekti bana penelope cruz sayesinde. açtım ve allah'ın bir lütfu hesabı penelope'nin guido ile yaptığı o muhteşem telefon konuşma sahnesi geldi karşıma. hala ağzım açık. hastasınım penelope. asfaltın olayım çiğne beni. dans sahnendeki ipin olayım.

    daha ne denir ki?
  • gözümde efsane olmuş müzikaldir. gösterinin allahıdır. tillahıdır.
    fergie'yi filmde tanıyamadım, çok kilolu duruyordu, sanırım romanlara benzetmişler ama yakışmamış, beğenmedim. ayrıca, nicole kidman yine melek, yine elf, yine bal dök yala. fakat biri var ki;

    (bkz: penelope cruz)

    onun dansını yaklaşık olarak 235236 defa izledim. doymadım, tek tek capture alıp inceledim. sonra oturdum, onun için bir şiir yazdım.

    sana gitme demeyeceğim
    ama gitme penelope

    ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim
    ama gitme penelope
  • dünyanın en alımlı 10 kadınından 5'ini bünyesinde barındıran müzikal/film.
  • ahan da "görsel şölen" dedikleri bu olsa gerek! ben ki müzikal delisiyim, 50'lerde çekilenlerden beri böyle güzel müzikal görmedim!

    bir kere oyuncu seçimleri mükemmel, evet ateşli kadını ancak penelope, starı ancak nicole, fedakar eşi ancak marion oynarmış. kate hudson da "itici amerikalı" kadın rolünde çok başarılı (tarzıyla bile yeterince itici duruyordu zaten), üstüne tüm starların şarkı söyleyebilmesi ekstra puan! artık şan dersleri mi aldırdılar naaptılar, hepsi çok başarılıydı. "be italian"ı söyleyenin ise fergie olduğunu, ancak credits kısmında anlasam da, en güzel şarkı kesinlikle oydu, fergie'den zerre hazzetmesem de hakkını vermek lazım. kanımca en zayıf ve filmin konseptine gitmeyen şarkı ise kate hudson'ın söylediği "cinema italiano" idi. zaten onun ve daniel-day lewis'in bardaki konuşma sahnesi, amerikan aksanı etkisi ile de, insanı filmin zamanından çıkarıp günümüze getiren kötü bir ayrıntıydı, belki de negatif tek noktaydı.

    fransız lily karakteri ise, en muhteşemiydi. harika şekilde, hem guido'yu, hem filmi toparlıyordu. daniel-day lewis'ten de, bence süper bir italyan olmuş, italyan olsa o kadar olur yani! aksanı hiç falso vermedi, keza maskülen erkek tiplemesi de öyle...

    filmin en sevdiğim tarafı ise şuydu; görsellik açısından şahane olduğu kadar, insana çok da soru sordurtan bir film bu:

    misal, bir kadının evlenince niye hep kocasının gölgesinde kalır? buna gönüllü müdür, gönüllü hale mi getirilir?
    bir yıldızın makyaj ve peruklar, kıyafetler dışında; içinde kırılgan bir kadın da taşıdığı niye düşünülemez? starlığın bedeli kendini o hale hapsetmek midir? (ki ben marilyn monroe'ya bir gönderme sezdim)

    bir erkeği cinsel açıdan deli eden bir kadın eninde sonunda niye yalnız ve çaresiz bırakılır/kalır?

    ve en önemlisi, tamam sinema bir sanat da, film izlerken gülüp eğlenmenin, güzel vakit geçirmek neden aşağılanır? bir film eğlenceliyse iyi olamaz mı? (ahh, lily "folies bergeres"de ne güzel vurdu eleştirmenlerin ağzına ağzına!)

    ben bu filmde hem inanılmaz eğlendim, gözüm gönlüm açıldı; hem de çok düşündürdü, konuşturdu çıkınca.. bence fellini ile karşılaştırmadan, bunun onunla aşık atmadığını bilerek izleyiniz, izlettiriniz.
hesabın var mı? giriş yap