• 1 ocak 1947 gecesi saat sabaha karşı 2:30 da günlüğüne şunları yazmış yazar:

    "bu yılbaşı gecesi kadehimi kaldırıyorum: tüm şeytanlarıma, şehvetlerime, tutkularıma, açgözlü hırslarıma, kıskançlıklarıma, aşklarıma, nefretlerime, garip arzularıma, hayaletimsi veya gerçek tüm düşmanlarıma, sürekli savaştığım hafızamın ordularına--bana asla rahat vermemeleri dileğiyle."

    (çeviri günahıyla sevabıyla bana ait)
  • 'insanlarla konuşmak zorunda olmadığım zamanlarda hayal gücüm çok daha iyi çalışıyor' demiştir.
  • yahu ben patricia highsmith'e bir ara o kadar dadanmıştım ki, artık on mu, yirmi mi, o vakit piyasada ne kadar türkçesi vardı ise, hepsini okumuştum. cins mi cins kadın karakterleri yaratmadaki ustalığının yanında, psikolojik analizleri, dehşetengiz ruh haleti çeşitlemeleri beni benden almıştı. hatta "patricia highsmith kadınları" başlıklı bir yazı yazacaktım o ara, pii mazi olmuş. anımsadıklarım kafi: kitap okuma lezzetini cilâlayan bir dil, irkilten bir yazar, yaman bir yazın.

    kötülükle uğraşmak öyle her babayiğidin harcı değil. zannederim travmadan yana tecrübeli beşerlerin işi. ablacığımın yaşamı da biraz tersoymuş zaar. sözlük ve ahalisi sağ olsun, biyografisinin çıktığına yeni uyandım. işte onu okumam lâzım.
  • highsmith'in romanlarında klasik dedektif-polisiye kurgusunun aksine okuyucu sayfa sayfa katilin peşinde yol sürmez.

    patricia highsmith, polisiye roman kurgusunda devrim yaparak, eserlerinde katili aratmakla uğraşmaz, çünkü katilin kim olduğunu en başta öğrenirsiniz. öykünün bütün yükü artık katilin omuzlarına binmiştir. sizi (öykü katil üzerinden işlendiği için siz de artık katilsiniz) kimin nasıl yakalayacağı kalıyor geriye- highsmith'in romanlarından hareketle; bir polisiye romanda dedektif olmaktansa katil olmak daha heyecanlıdır.
  • patricia highsmith’in gençlik fotoğrafı: görsel
  • postmodern agatha christie.

    kitaplarında katilin cinayeti işleyişiyle başlayıp kaçma-kovalamacayla geçen süreci; okura katilin gözlerinden, onun bakış açısıyla aktarır. bu yönüyle agatha christie den -ve klasik polisiye roman çizgisinden ayrılır. örneğin yetenekli bay ripley' de, ripley işlediği cinayetle adeta gurur duyan, polisin kendisini arayışlarını acemice ve ahmakça bulup küçümseyen bir antikahramandır. ocak ayının iki yüzü 'nde de yine suçlunun ve işbirlikçilerinin kaçışına eşlik ederiz. karakterlerin ruh hallerini çözümleyip sunmakta olağanüstü başarılıdır highsmith.

    lezbiyendir, ancak bu durumu yansıtmak bir yana, carol istisna olmak üzere birçok romanında belli belirsiz bir kadın düşmanlığı görülür. lezbiyenliğiyle barışık değildir, iki kadının aşkını anlattığı carol 'ı takma ad kullanıp yayımlar.

    gündelik hayatta sıklıkla karşılaşılabilecek sıradanlıkta tiplerle örülüdür kitapları, bu sıradanlığın altında nasıl da derin bir karanlık bulunabileceğini gösterir, sırf bu nedenle bile okuması çok keyiflidir.
  • patricia h.'ye hamile kaldığında annesi bebeği düşürmek için tiner içmiş. lakin patricia direnmiş ve doğmuş. hafif çatlak olan annesi patricia'ya yaşamı boyuca "ahaha tiner kokusu olmadan duramıyorsun di mi" filan gibi iğrenç espriler yaparmış.
  • ölümünden sonra andrew wilson tarafından hakkında yazılmış güzel gölge isimli kitaptan hayatına dair en detaylı bilgileri alabileceğmiz yazar. ana başlıkları ile 1921'de teksasta doğmuştur. henüz bebekken annesi babasından boşanmıştır ve iyi bir üvey baba ile büyümüştür. hayata dair ilk hayal kırıklığı new york'ta ilk okulda başarılı bir öğrenci iken annesi tarafından teksastaki ananeye bırakılması olmuştur. annesini bundan dolayı hiç affetmemiştir. 12 yaşlarında gerçek babası ile tanışmıştır ancak ne ona baba gözü ile bakmış ne de babası ona kızı gözü ile bakmıştır. çünkü cinsel tacize uğramıştır. çizime olan merakı zamanla edebiyata kaymış ve teker teker romanlarını yazmaya başlamıştır. genel kişilik itibari ile kendi duvarları olan, patavatsız, içe kapanık, alkolik denecek derecede içkiye düşkün, yemek yemeyen, lezbiyen, cimri, manik depresif birisiymiş. ancak yakın arkadaşlarının anlattığına göre, arkadaşlığı değerli, çok da iyi bir insanmış. en büyük özelliği ise yazarak kurtulanlardan olması.
  • mutaassıp'ın adlı öyküsünden kısa bir bölüm. bakireliği hikayenin içinde tartışarak yaşamdan somut örnekler vermiş.

    --- spoiler ---

    hepsi, hepsi, bir kocaya sunabilecekleri tek şeyi bedavaya verdiler!
    ...
    bütün çabalarımız boşa çıktı... o büyük avrupa turu... iki yıl önce kızlarını floransa, paris, venedik'e götürmüşlerdi. o özel fransızca dersleri, piyano dersleri...yani uygarlık...
    ...
    onun için yaşam amacını yitirmişti, çünkü temel amacı boşa çıkmıştı. onun gözünde kızları birer sokak kadınıydı.

    --- spoiler ---
  • 1995 te ölen amerikalı gerilim yazarı. strangers on a train ile ünlü olsa da daha çok ripley karakteri ile tanınır. lezbiyendir işveçte bir dağ evinde kedileriyle birlikte yaşamıştır. ahlak anlayışımızı itina ile tersyüz eder.
hesabın var mı? giriş yap