• hani televizyonda duyuyoruz arada ünlüler için. şu filmdeki performansı göz doldurdu, şöyle iyiydi falan. yarış atı mı lan bu. ne performansı. taş attı kolu mu yoruldu? içinde yer aldığı cümleye göre çaktırmadan laf sokulabilitesi yüksek bi kelime performans. ama olur da bi porno yıldızı disko kralına çıkar, orda da biri derse performansın iyiydi şu filmde, yutarım dediklerimi. göt olurum.
  • bim'de protein bazlı ürünler satan marka. kakaolu fındık kremasından protein tozuna, yüksek proteinli çikolatadan kolajen bara kadar çeşitli ürünleri var. icerigini tam bilmiyorum ama f/p oranı güzel. fakat bu kadar ürün çıkartıp da bunu sadece bir haftalığına sunmaktaki amaç nedir, onu pek anlayamadım.

    edit: fıstık ezmesi, parçacıklı ve mükemmel.
  • bim'den performans adında bir fıstık ezmesi aldım, aman allahım o nasıl bir şey. %100 fıstık ezmesiymiş hiç şeker vs yok içinde, fıstığın da yağı çıkıyor üstüne. muzla birlikte nirvanaya çıkıyorum bununla. markayı hiç duymamıştım buraya da bir şey yazan kimse olmamış. görürseniz tavsiye ederim suserlar.
  • (bkz: basarim)
  • -işbu deklarasyonla ben, bilinçli olarak performans yapmayı reddediyorum.
    -fakat diyorum ki, bu yine de bir performanstır.

    -değildir, reddettin!
    -performanstır, deklare ettin!

    -değildir, çünkü eylemiyorsun.
    -performanstır, çünkü eylememek de bir eylemdir.

    -değildir, performans anti-akademiktir.
    -performanstır, performans anti-akademiktir.

    -değildir, performans anarşiktir.
    -performanstır, performans anarşiktir.

    -değildir. çünkü performansın bir yeri olmaklığı gerekir, bu performans hiç bir yerde yapılmıyor.
    -performanstır. çünkü yeri zaten hiç-bir-yerdir. bu performans hiç-bir-yer’de yapılmaktadır.

    -değildir, çünkü hiç-bir-yer yoktur.
    -performanstır, çünkü hiç-bir-yer vardır ve her-yerin yanıbaşındadır.

    -değildir, performans bir zamanda yapılmalıdır. bu hiç bir zaman yapılmıyor.
    -performanstır, zamanı hiç-bir-zamandır. hiç-bir-zaman, her-zaman deneyiminin yanıbaşındadır.

    -değildir, ortada perform ettiği / göstergelediği hiç bir şey yok.
    -performanstır, çünkü sizlere zaten hiç’i perform etmekte / işaret etmekteyim.

    -fakat görmüyor musun, bu salt bir metin?
    -fakat görmüyor musun, bu metin “hiçliğe iliştirilmiş bilincim”dir?

    -bu bir performans değildir; kaydı yok.
    -bu bir performanstır. dilerseniz kaydı boş bir kasettir, fotografı boş bir karttır.

    -bu bir performans değildir, performans yeni bir iddiadır.
    -bu bir performanstır, performans yeni bir iddiadır.

    -bu bir performans değil, çünkü saçma.
    -bu bir performans, çünkü saçma.

    -buldum! bu psikolojik bakımdan bir tür kişilik bölünmesidir.
    -bravo! sanatsal ve dolayısıyla bütünsel alandaki psikolojist, postu daha baştan güvenceye almaya ve hep arkamda durmaya çalışan bir tür korkaktır.

    -bu metin, felsefi açıdan kimi tutarsızlıklar içeriyor.
    -bütün beyaz kuğuları da saymalısın.

    -bu bir performans olamaz, çünkü -ne bileyim- her şey çok çabuk karşıtına falan dönüşüyor.
    -bu bir performans olabilir, çünkü sanatın kaygan zemininde her şey çok çabuk karşıtına falan dönüşebilir.

    -boşversene. rerformans değildir. çünkü sen performansın içinde kendi reddettiğini bile reddediyorsun.
    -evet evet, performanstır. çünkü performans, reddeden sanat içinde reddeden / avant -avant garde’dir.

    -fakat sen burada, kendin çalıp kendin oynuyorsun.
    -doğru! benim yaşadığım ülkede hakiki plastik sanat, kendi göbeğini kendi kesmek zorundadır. yoksa engizisyon, göbekbağı diye boynunu keser sanatçının.

    - ya.... ya da... hem.... hem de...
    -hem... hem de hiç.
    hiç!

    -tamam, tamam, seni şimdi çözdüm. bu bir performansmış.
    -üzgünüm, çözemedin.
    -neden?
    -çünkü artık değil.
    -fakat nasıl olur? bir şaka falan mı bu?
    -tersine, şunu duymuyor musun?
    -neyi?
    -sysyppos’un kayası gümbürtüyle geri yuvarlanıyor. haç!

    -baksana! benoyn baysgur kimdir, biliyor musun?
    -elbette biliyorum, aptal!
    -fakat nasıl bilebilirsin ki?
    -biliyorum, çünkü ben zaten sen’im.

    peki söyle bakalım. kimdir?
    -.........
    -ee! cevap versene.
    -.........
    -ha tamam!.... elbette... anladım.

    edit: alınteri, göznurudur: serdar toka.
  • bim için ürünlerini fellas foods üretiyor.
  • performans: olmak, yapmak, yapmayı göstermek ve yapmayı göstermeyi açıklamak olarak çeşitlendirilir. mesela bir tiyatro oyunu yapmayı göstermek, yapmayı göstermeyi açıklamak ise performansın gerçekleştiği mekanı çeşitlemek ve belli başlı performans karakterlerinin yabancılaşma ve dikkati farklı bir belinç düzeyine çekmek üzerine giderek uygulamayı gerçekleştirmesine denir. yapmak ise sosyal performans, iyileştirme, (şifa verme performansı), toplumu bütünleyeyici (politik, siyasi), aklı çelmek, aykırı olan ile ilişkiye geçmek gibi ilişkiler, eylemler aracılığı ile gerçekleşen olaylar dizgisidir. olmak ise insanlığın kesin gerçeklik çizgisi dışında doğaya has gerçeklikte orijinalliği ile var olan herşeydir. performanslar bir çok çeşitlilik gösterir. gündelik yaşam performansı, iş performansı, seks performası, oyun performansı, ritüel performansı, teknolojide performans, spor performansı. sosyal yaşam performansları: örn: karşıdan karşıya geçmek, süpermarkette sırada beklemek, selamlaşmak gibi. örneğin karşıdan karşıya geçmek nasıl performans olarak adlandırılır? aynı eylem dizgesi içerisinde kırmızı ışıkta durup beklemek, topluca yapılan bir performanstır. yeşil ışığın yanmasını topluca beklemek ve topluca aynı amaç ile karşıdan karşıya geçmek. günden güne aynı eylemin gerçekleşmesi insanlar adına bu eylemi bir alışkanlığa bir rütin eyleme dönüştürür. iş performansı: bir amaç doğrultusunda bir çalışanın zihnen ve eylemsel çalışması. seks performansı iki kişi arasında eylemden ibarettir. belli kombinasyonları vardır ve bu kombinasyonlar dahilinde gerçekleşir. oyun performansı provası edilen eylemlerin yaptıkları performansı gösterime açarak yapmayı göstermek kategorisinde yer alır. ritüel performansları kutsal sayılan performansları, kutsal olmayan ritüel performansı ve özel koşullarda şifrelenmiş (anlamlaştırılmış) ritüel performansları olarak kategoriye ayrılır. kutsal performanstan örnek verilecek olursak aynı eylem dizgesi içerisinde topluca namaz kılmak. kutsal olamayan riteül olarak mezuniyet, taç giyme töreni gibi devletin kutsal olarak nitelendirdiği ( din dışı ) unsurların performansı. şifrelenmiş ritüel performansları ise 2 kişi arasında anlamlaştırılarak, zihinde aynı düşünceyi paylaşarak yinelenen davranış biçimleri olarak adlandırılır. teknolojide performans teknolojik gelişimin gelişmesi bakımından verilen örnektir. spor performansı'da aynı oyuncuların bedenen yaptığı performanstır. performanslar kutsal ritüel ve kutsal olmayan ritüel, eylem, ilişki ve etkileşimleri le gerçekleşen performanslar ile hayatımızın her yerinde değil ancak herşeyin arasında var olan eylemlerdir. 1960'larda başlayan performans sanatı bu dizge kombinasyonlar içerisinde yapmayı göstermeyi açıklamak kulvarında araştırma yapmaya başlandı. allan kaprow "happening" kavramını ortaya sürdü. happening, teyatral doğası olup senaryo dahilinde olmadan, doğaçlama yoluyla yapılan bir çeşit sanatsal etkinliktir. terim olarak ilk defa allan kaprow'un "6 bölümlük 18 happening" (18 happenings in 6 parts) isimli eserinde kullanılmış ve yaygınlaşmıştır. slayt gösterileri, dans, koku ve tad gibi hislere hitap eden etkinliklerin sahnelenmesi ve tecrübe edilmesi ön plana çıkar. birçok örneğinde izleyici katılımı önemlidir ve ortaya çıkan estetik etki, tecrübe edilen etkinliklerin bileşimidir. claes oldenburg'un "dükkan" (store) (1961), "oto-bedenler" (autobodies) (1963), ve "yıkamalar" (washes) (1965); robert rauschenberg'ün "harita odası ii" (map room ii) (1965); robert whitman'ın "amerikan ayı" (the american moon) (1960); ve kaprow'un "çağrı" (calling) (1965) isimli eserleri önemli happening'ler arasında sayılabilir. bir başka performans çalışması ise (bkz: two undiscovered amerindians visit the west) çalışmasıdır. olayların şifrelenmiş doğaçlamalara bırakıldığı. mekanın epik etki yaratacağı deneysel performanslar çıkmıştır. (performans sanatı araştırma başlığı altında)
  • bim'de aktüel olarak proteinli makarna satan marka.

    100 gr'ında 19,7 gr protein bulunur. vital gluten içerir*

    şekli kesme boru makarka

    tadı mükemmel bulursanız kaçırmayın.
  • ingilizce'den dilimize soktuğumuz, hadi sokmayı anladık, başka kelimelerin yerine anlamsızca sokuşturduğumuz ve artık tiksinti getiren kelimedir.

    en uyuz olduğum kullanımı da sanat etkinlikleri için olanıdır.

    "ünlü müzisyen falanca filancanın akm performansı"
    "perküsyon sanatçısı ali dümtek'in lonca bar'daki performansı"...

    böyle gidiyor bu.. konser, etkinlik, sergi vs. yerine performans diyoruz.

    en ilginci ve beni kıl edeni de şu: performans kelimesini sanat gösterileri için kullanarak daha elit bir hava verdiklerini zannediyorlar.. ulan sanat zaten elit birşeydir, elitin eliti mi oluyor konser yerine performans deyince.

    e bir de yatak performansı var, insanın aklına hep o geliyor, işin cılkı çıkıyor.

    özellikle ntv'de gece gündüz adlı programı sunan gülay afşar hanımefendiye buradan seslenmek istiyorum, lütfen herşeye performans demeyiniz, çok itici oluyor. arz ederim.
  • icra kapasitesi, sunuş. spor terimi olarak; sporcunun sahip olduğu sportif kapasitenin müsabaka esnasında sunuluşudur.
hesabın var mı? giriş yap