• yıllığı dokuz lira olan önemli kutu.

    mektuplaşma zevki için mükemmel aracı.

    size yazacak olanlar adres satırına adınızı bile yazmayabilirler. "pk xx, beyoğlu" yazan her mektup ulaşır.

    anahtarınızla açarken heyecanlanırsınız, mektup var mı diye?

    elektronik posta, kısa mesaj meraklıları için değildir. hayatı telefon hızıyla yaşayanlara sıkıcı bile gelir.

    mürekkepli kalem, renkli kâğıt, postaneye gidip pul yapıştırma zevki, gönderilen mektubu bekleme hazzı olanlar içindir. (gerçi "el intizar eşşeddü mine'el-nâr"dır ama değer.)

    isterseniz başkasına yazdığınız ama göndermeye değmeyecek ya da alınsa da nasılsa olumsuz bakış açısı nedeniyle kastettiğiniz olumlu anlamıyla anlaşılmayacak mektuplarınızı da buraya kendi kendinize postalarsınız.

    uzanıp içinden aldıktan sonra kurdeleyle bağlanıp özenle ve sevgiyle saklanabilen öbürlerinin yanına konan hayat parçaları taşır posta kutuları... kaybolan, kırılan telefonlarla, silinen elektronik postalarla yok olmaz.

    posta kutuları, ardında bunları saklar.

    kıymetini kaç kişi biliyoruz ki?

    .

    2020 editi: yıllığı 15 lira... hâlâ çok ehven.
  • bilumum broşürlerin buluşma mekanı.
  • eskiden pulunu yapıştırdığınız mektuplarınızı bu kutuların içine atardınız. bir kaç günde bir ilgili posta görevlileri gelir, kutunun içinden mektupları alır, adreslerine ulaştırırlardı.

    geçtiğimiz günlerde mahallemde bunlardan birinin hâlâ var olduğunu gördüm. sordum, soruşturdum. üç, dört günde bir gelip içini kontrol edip gidermiş ptt yetkilileri.

    hemen en yakın postaneye koştum, sordum, soruşturdum teyit ettim. sonra da bir sürü posta pulu aldım.

    bir sürü.
  • hava kapalıdır, rüzgar arada bir pencerelere su serper, ağaçlar ayyaşlar gibi sallanırlar ve gelene geçene omuz atarlar, ankara giridir, tom waits'in sesi ne gariptir, dostlar uzaklarda, güzel olduğuna inandığımız ülkelerde geniş nehirlerde yol alan gemilere bakarak biralarını içerler...

    umut uysal başını paçalarımıza sürten bir kedi değildir. parkta otururken hafif bir hareketinizde uçup giden bir serçedir en fazla... varlığı giderken fark edilen.

    posta kutusuna kartlar düşer, mektuplar sıkışır. yaşadığınızın farkında olan başka insanların varlığını hatırlatır posta kutuları.

    gözlerden öpülür, sağlıcakla kalınır, iyi ki varızdır...
  • " floreana adası nın kuzeyinde postane koyu diye bilinen meşhur bir koy vardır. mercan döküntüleriyle çevrili koyun nihayetinde küçük bir kumsal uzanır. eskiden uzun balina avına çıkan yelkenli balıkçı tekneleri bu koya uğrar, kaplumbağa, yaban keçisi avlayıp, suyunu tazeledikten sonra ayrılırken, evlerine yazdıkları mektupları bu kumsaldaki bir varilin içine bırakırlarmış. seferden dönen diğer tekneler, bırakılan bu mektupları alıp ilk uğradıkları limandan postaya verirlermiş. zamanla bu varil dünyanın en meşhur posta kutusu olmuş"
    sadun boro - pupa yelken
  • kendi küçük şehrimde istediğim gibisini bulamadığım için izmir’e ikea’ya gitmiştim bunun için, yıllaaar yıllar önce. aradım taradım, sonunda evimize uygun bir şey buldum. özenle monte ettim bahçe kapısına. her temizlik sırasında dışarıya çıkıp onun tozunu aldım. çok sevdim, benimsedim.

    fakat bugün elektrik faturasının yine kapının eşiğine bırakıldığını görünce o kadar üzüldüm ki. yani kapı eşiğine bırakılması kesinlikle rahatsız etmiyor ama ben haftada bir o küçük anahtarla o posta kutusunu açıp tek tek kağıtları almak, alırken onlara gözucuyla bakmak istiyorum. belki bir senedir 3 kere bile kapağını açmamışımdır posta kutumun. olsun, ben yine de onu çok seviyorum.
  • boşaltmazsan hırsızlara, 'gelin benim evi soyun, ben tatildeyim' mesajı verirsin.
  • "kimseye zararim yok, kendimden baska" makaminda, umit besen sarkisi:

    "yazarim" demistin giderken bana
    ben de bu sozune inandim, kandim,
    kac sabah uyandim binbir umitle
    mektuplarin her gun gelecek sandim
    ...gelecek sandim

    bir mektubun bile gelmedi, yazik
    postaci yolumu unuttu artik,
    nasilsa luzumu kalmadi artik
    posta kutusunu sokaga attim
    ...sokaga attim

    o posta kutusu simdi yerlerde
    belki de copcunun yorgun elinde,
    degerin kalmadi artik senin de
    senin de askini sokaga attim
    senin de askini kalbimden attim
    ...kalbimden attim

    bir mektubun bile gelmedi, yazik
    postaci yolumu unuttu artik,
    nasilsa luzumu kalmadi artik
    posta kutusunu sokaga attim
    senin de askini kalbimden attim
    ...kalbimden attim

    (bkz: kaybedenler kulubu sarkilari)
  • ara sira uzaklardan bir mektup gelir diye bakilip bossa yaninda gecip merdivenlere dogru yonelilen internet cikti beri icinde sadece faturalarin, ilanlarin durdugu apartman girisindeki kutu.
  • bir de eskiden seyrek de olsa sokaklara koyulan posta kutulari vardi. pulunu yalayip yapistirdin mi zarfina postaneye gitmeden mektubunu kutunun icine birakiverirdin usulcacik, birakmadan once son bir kontrol yapardin herseyi tam mi diye mesela...sonra, adeta mektup yazma dercesine, birden kaldirdilar onlari. pul yalamak filan tarih oldu.
hesabın var mı? giriş yap