• orijinal ismi lucky luke olan tatlış karakter. kendisi benim ilk aşkım olur.

    sene 91-92, ben bi vurulmuşum buna, aklımı kaçırıcam. red kitle yatıp red kitle kalkıyorum. içimden bir ses sürekli “ahh ah” diyor. hayatımdaki ilk aşk acısı, çok acayip. dalga geçilecek diye kimseye de söyleyemiyorum, böyle geceleri gizli gizli ağlıyorum falan. o eğitim öğretim yılı anaokuluna başladığım yıl aynı zamanda. 3 tane çocuk vardı sınıfta, benim için o yıl boyunca birbirlerini dövdüler. amaçları da ne, ayakkabılarımı bağlamak. ben biraz salaktım küçükken (biraz mı?) ayakkabılarımı bağlamayı beceremiyordum. birbirlerini döven oğlanlara ayakkabılarımı sırayla bağlamalarını öneriyordum, ama iş yine kavgaya dönüyordu. herhangi birini ayakkabılarımı bağlaması için seçemezdim, çünkü red kit bağlasın istiyordum. ama red kit de yoktu işte. zaten farkındaydım, yani o bir çizgi film, red kit diye biri yok, onu biliyordum ama gece gündüz de red kiti düşünüyordum. garibim oğlanların da bahtına gel, kıyaslandıkları (ve doğal olarak kaybettikleri) herif red kit. the heart wants what it wants. neyse gel zaman git zaman, bir gün bu üçü acayip girdiler birbirlerine, öğretmen aldı bunları müdürün odasına götürdü, 5 dakika sonra da beni çağırdılar. gittim. müdür dedi ki bana “kızım bu iş nedir böyle?” dedim ki “öğretmenim ‘kavga etmeyin, sırayla bağlayın ayakkabımı’ diyorum ama beni dinlemiyorlar” müdür gülerek “kızım kendi ayakkabılarını kendin bağlasana sen” dedi. “beceremiyorum” dedim. “e ne olacak böyle peki?” dedi. ben de “bilmiyorum” dedim “kavga etmelerini ben de istemiyorum ama birilerinin de benim ayakkabılarımı bağlaması gerek” müdür de öğretmenim de bir kahkaha atmışlardı buna. 2.5 sene önce memlekete gittiğimde tesadüfen anaokulu öğretmenimle karşılaştım, hâlâ hatırlıyordu bu mevzuyu, “her yerde anlatıp gülüyorum” demişti. ama o olay olurken ben deli gibi ağlamak istiyordum, çünkü “red kit olsa böyle mi olurdu” diye düşünüyordum. tam olarak bu kelimelerle değil elbette, o şekilde düşünecek kadar beynim de türkçem de yoktu o sırada; ama mealen hissettiğim buydu.

    şimdi bakınca neyine aşık olmuşum bu red kitin diye, kendime acayip hak verdim, tam aşık olunacak herif red kit. bi kere cool. birileri gelir buna, “red kit kurtar götümüzü” der, red kit de ilgisiz ilgisiz dinler, atıyla falan uğraşır, sonra da “taam ya hallederiz” der ve hakikaten de halleder. daltonlardan hep bir adım öndedir. çünkü zekidir. çok iyi silah kullanır. allahım burası tamamen karadenizlilik. bizim ev cephanelik gibiydi. ben de aynı yıllarda silah kullanmayı öğreniyorum bir yandan. (bkz: baba ile yapılan saçma ama özlenen aktivite/@istenc) para pul istemez, her şeyi iyiliğinden, adaleti sağlamak için yapar. karıyla kızla işi yok, allahtan da yoktu, aşk acıma bir de kıskançlık krizi eklense iyice mahvolurdum herhalde. işinde gücünde erkek çekiciliği. atı var, köpeği var. maceralar yaşanır biter, red kit için kutlama düzenler kasaba halkı, red kit onu da siklemez, biner atına gider. övgüye de ihtiyacı yoktu piçin. tam bağımsız. skym seni red kit. gerçek olsan ne vardı. ay gece gece kendimi üzdüm ya.

    birkaç yıl içinde red kite olan aşkım yerini ertuğrul sağlam’a olan aşkıma bırakacaktı. ben trabzonsporluydum gerçi ama, buraya kadar okuduysanız ta o yaşta bile kaliteyi takdir edebilen bir yapıda olduğumu fark etmişsinizdir. doğru adam yanlış takımda oynuyor olsa da aşık olunur yani. bi 2 sene kadar da öyle süründüm. ben çok iyi geldim bu yaşa. valla bak.
  • ecnebilerin lucky luke dedikleri, sigarayi birakacak kadar dusunceli, rintintin'in ve duldul'un sahibi, daltonlar'in bas dusmani, vahsi batinin "ben yalniz bir kovboyum, evimden uzaklardayim"i.
  • kit karson'ın kit'i, ve lucky lukeun turkiye'de yayınlanan ilk macerası olan red soil'inde red'i alınarak yaratılmış bir isim. o devirde tabii telif hakkı falanda olmadığı için, yıllarca bu isimle, telifsiz olarak türkiye'de yayınlanır, sonra davalar falan filan. olaylar gelisir.
  • tabancası* 7 kurşunluydu, bu sayede kurşununun bittiğini sanan haydutları kurnazca avlardı.
  • red kit'in ilginc ozelliklerinden biri de, kendinden bir gorev istenilirken ya da dilekte bulunulurken, gavurlarin "cool" tabir ettigi tavirlari sonuna kadar takinmasiydi. koskoca senator orada "aman red, canim red $unu yakala, bunu hallet" derken; o super sakin bir $ekilde sigarasini sarar, agzina koyar ve "tamam yaparim" derdi.

    beni a$iri $ekilde gulduren bir ba$ka ozelligi ise red kit'in vah$i bati'sindaki kasabalarin giri$lerinde yazan yazilardi. aklimda onca seneden beri yer etmi$ bir tanesini de $uraya yazivereyim:
    "yabanci kendine hakim olamiyorsan, biz sana yardimci oluruz."
  • sanılanın aksine lucky luke yani bizde bilinen adıyla red kit amerikan değil belçika yapımı bir çizgi filmdir. basit bir google aramasıyla ulaşabileceğiniz bu bilgiye sahip olmayınca da kendi fantazilerinizde yarattığınız sam amcanın halkla ilişkiler ve imaj çalışmasının esiri olursunuz.
  • red kit küçüklüğümde en sevdiğim çizgiroman kahramanlarından biriydi. kendisi bir takım zor durumları halletmesi içün, lincoln olsun, başka devlet büyükleri olsun, mühim kişiler tarafından göreve çağrılırdı. sonra bu görevi becerikliliği sayesinde gayet başarıyla gerçekleştirirdi. ben de kendisine hayran oldukça olurdum, derdim ki ne becerikli, ne mühim, ne taşaklı bir adam bu red kit. üstelik yalnızca mühim ve taşaklı değil, ayni zamanda kibar, efendi, neşeli ve medeni bir kahraman olarak fevkalade takdire ve sevgiye şayandı kendisi. idolümdü o benim be!.. ben de onun gibi çelimsiz görünüşlü, onun gibi apartman çocuğu tabiatlı idim, niçün ayni zamanda onun gibi mühim ve taşaklı bir kahraman olmayaydım ki?..

    fakat günlerden bir gün bir yazıda daltonların gerçek olduklarını okuduğumda, fevkalade sevinmem icabettiği halde malesef fevkalade üzüldüm. zira daltonların gerçek olduğunu övünerek aktaran bu yazıdaki fotoğrafta, sevgili daltonlar malesef ölüydüler. öldürülmüştüler. karakterize yan yana duruşlarıyla çok sevdiğimiz bu sevimli haydutlar, bu olmazsa olmaz saftorik hırsızlar, aynen o karakterize biçimde yan yana yerde yatan dört cesettiler. onları red kit mi öldürmüştü? hayır tabi ki değil, red kit gerçek değildi.. hatta aslında o daltonlar bizim avarel, willyam, jack ve joe bile değildiler, adları başka başkaydı. ama o yanyana duruşlarıyla benim yüreğimin derinliklerinde onlar bizim sevimli daltonlardılar, ölüydüler, ve onları red kit öldürmüştü. hep onlara ateş eden ret kit onları bu kez tabancalarından değil kafalarından, gözlerinden, karınlarından, gövdelerinden vurmuştu... ve üstelik beni de yüreğimden vurmuştu...

    efendim, bu minik travma tabiy ki daha sonra belleğimin derinliklerine gömüldü. ben red kit'i yine sevdim. yine defalarca okudum, trt'de seyrederken yine keyiften keyife koştum, kahkalarla güldüm.. fekaat, yaş çocukluktan çıkıp da genç bünyem ve dimağım yok efendim dünya meseleleri, afrikadaki açlar filan gibi mevzuları önemsemeyi önemli saymaya başlayınca ister istemez sordum: kimdir kardeşim bu red kit?.. ne iş yapmaktadır?.. sıfatı nedir?.. devletin bir memuru mudur?.. değil ise hangi sıfatla göreve çağırılmaktadır?.. özel mi çalışmaktadır?.. öyle ise niçün ücret almamaktadır?.. ücret almadan nasıl geçinmektedir?.. işi yahut sıfatı her ne ise, olaylara müdahale etmesi için yasal her hangi bir yetkisi var mıdır?..

    evet, bunları sorduğum vakit anladım ki red kit her hangi bir duruma müdahale edebileceği hiç bir yasal sıfata ve yetkiye sahip olmayan, ve fakat devletin ileri gelenleri tarafından bizzat görevlendirilen, ve dahi görevini silah zoru kullanmak suretiyle ifa eden bir devlet tetikçisiymiş, bir deli yürekmiş, bir alaattin çakıcıymış. belinde silahla keyfiyyen oradan oraya gezip kıllı yünlü işlere bulaşan, derin devlet bağlantılı bir ajan provakatör mü desem, köntür gerilla mı desem, gayrı resmi militer bir kuvvetmiş. değil daltonları çatışmada vurup öldürmek, evlerini basıp boğarak da öldürebilirmiş, kavede tarayarak da öldürebilirmiş, arabalarına bomba koyarak da öldürebilirmiş, pusu kurup arabalarının camından içeri ateş ederek de öldürebilirmiş. ücret almadan hayatını idame ettirebilmesi ise gayet doğalmış, zira muhtemelen, yaptığı işler karşılığında, kızılderililerle yapılan ateş suyu ve kaçak silah ticaretinin çekip çevrilmesi ve dahi hasılatı devlet tarafından kendisine bırakılmakta imiş.

    ama ben red kit'i hala seviyorum... napiyim, içimdeki çocukluk duygularını söküp atamam ya, seviyorum işte kardeşim!.. sadece okurken yahut seyrederken arada bir çakıcının o bedbin suratı şööyle bir gözlerimin önünden geçiveriyor, lincoln yerine bush görür gibi oluyorum, o kadar. naabalım, hayat, bi öyle bi böyle yin yang hesaabı takılıyoruz işte...
  • kızılderililerin inanılmaz atmasyon bir dille konuştukları ve bu dilin insanı gülmekten yerlere düşürdüğü mükemmel çizgi roman.

    apaçi dilinde: arriba kukuriko popov, wells fargo co dıgıdık dıgıdık... (mavi ayaklar isimli hikayede bire bir bu şekilde yazıyordu yanılmıyorsam)
    türkçe meali: posta arabası geliyor. saldıralım. tüm paralar bizimdir; zengin olduk yaşasıın.

    red kit'in dalton ana, barut fıçısı ve misisipi kumarbazı bölümleri unutulmazdır. özellikle dalton ana'nın joe'yu kötü konuşması yüzünden azarlaması ve ağzını sabunla yıkaması muhteşem bir harekettir. dalton ana her fırsatta avarel'in ne kadar iyi ve örnek bir evlat olduğunu dile getirir. diğer dalton biraderler ise averel'i ana kuzusu olmakla suçlarlar... kapak tasarımı olarak ise papatya kasabası kişisel favorimdir. arkadan çizilmiş düello sahnesindeki sigara dumanının, kuru kafa motifine bürünmesi olaya apayrı bir hava katar.
  • milliyet'in zamanında verdiği 55 maceralık serinin tamamı şöyledir:*

    1. teksas postası
    2. tek kollu haydut
    3. red kit nişanlanıyor
    4. daltonların hazinesi
    5. mavi ayaklılar
    6. daltonlar kanadada
    7. petrolcüler
    8. daltonlar meksikada
    9. dalton kenti
    10. posta arabası
    11. daltonlar koşuyor
    12. sarah bernhardt
    13. dalton ana
    14. büyük ödül (şarkı söyleyen tel olarak da geçer bazı yerlerde)
    15. calamity jane
    16. joss jomon'a karşı
    17. daltonların tedavisi
    18. missisipi kumarbazı
    19. bill kidd uslanıyor mu
    20. beyaz şövalye
    21. apaçi kanyonu
    22. lord badi badi
    23. jesse james
    24. papatya kasabası
    25. sihirli parmaklar (abra kadabra olarak da geçiyor)
    26. rin tin tinin mirası
    27. ödül avcıları
    28. kara tepeler
    29. harikalar sirki
    30. perili çiftlik
    31. hayalet kasaba
    32. daltonların namusu
    33. imparator
    34. düldül kayıp
    35. şerif okulu
    36. oklahoma çölünde
    37. 20. süvari alayı
    38. orman kanunu
    39. barut fıçısı
    40. daltonların kaçışı
    41. belalı kervan
    42. silahşörler silahşörü
    43. daltonların izinde
    44. daltonların yeğenleri
    45. amansız rakipler
    46. dikenli tel
    47. bill kid
    48. çarın elçisi
    49. demiryolu haydutları
    50. örümcek ayak
    51. kanunsuzlar
    52. tehlikeli geçit
    53. tetik joe
    54. kumarbaz
    55. doktor doxey'in iksiri

    milliyet daha sonra yukarıdaki maceralardan bazıları seçerek, kısa dönemli iki seri daha yayımlamıştır.
    bir de ufak bir not düşmek gerekir, 49. maceradan itibaren red kit'in çizgilerinde büyük bir değişim görülür. red kit'in tipi ve karakteri değişiktir, adam yaralar vs. bunlar aslında red kit'in ilk maceralarıdır ancak milliyet bunları sonda vermiştir. aslında dikkatli okurlar, ilk 49 macera arasında da çizgilerde büyük farklılıklar gözlemleyebilir. zaman geçtikçe morris red kit ve daltonlar'ın tipinde ufak değişikliklere gitmiştir.
  • her maceranın sonunda "red? red?! ama nereye gitti" nidaları arasında, düldülle birlikte güneşe doğru giderdi.
    bir de muhteşem espriler vardı, hala gülerim.
hesabın var mı? giriş yap