• remake filmler sinemanın başlangıcından hemen sonraki yıllarda ortaya çıkmıştır aslında. daha sinema endüstrisinin yeni yeni doğduğu yıllarda ortaya çıkan ilginç senaryoların, ilerleyen yıllarda büyük yönetmenlerin gençliklerinde seyrettikleri the fly, the thing, invasion of the body snatchers gibi fantastik filmleri "ben bunu daha iyi çekerim" diyerek ortaya çıkan remake filmler(ki orjinallerine göre kat kat üstündür bu örnekler) daha sonrasında ne yazık ki hollywood'un farklı ülke sinemalarının iyi ürünlerinin kötü kopyalarını çekmesi şekline dönmüştür.

    bu arada hollywood'a bok atarken unutulmamalıdır ki yeşilçam'ın en güçlü olduğu yıllardaki aşk filmlerinin %99'u hollywood aşırmasıdır.
  • hollywood'un bıkmadan usanmadan özellikle uzakdoğu sinemasının korku filmlerine yaptığı şey.
  • saatler söz konusu olduğunda eski bir modelin yenilenmiş hali anlaşılmalıdır.

    örneğin longines legend diver.
  • (bkz: yeniden cevrim)

    eskiden is yapmis, begeni kazanmis filmleri isitip izleyici onune tekrar sunarak (bkz: manchurian candidate) (bkz: stepford wifes) ya da taze yabanci filmleri derinlik, toplumsal elestiri, acik uc veya mutlu bitmeyen son gibi amerikalilarin sevmedigi seylerden arindirip ingilizce cekerek (bkz: wicker park) (bkz: criminal) (bkz: vanilla sky) (bkz: insomnia) yapilan is. konu/yaraticilik sikintisinin yanisira amerikan seyircisinin sinemada kola icmek, patlamis misir yemek ve tuvalete gitmek disinda dusunmek de dahil herhangi bi seyle ugrasmak istememesi de bunlara sebep oluyo. altyazili filmleri sevmeyen, "roman mi okuyorum film mi izliyorum anlamadim" diye soylenen bu insanlar icin, dunya sinemasinin kayda deger ornekleri bizzat, kare kare, amerikanlastirilmak*tadir.
  • [kişisel tecrübem ve kanaatimdir] şimdiye kadar izlediğim hiçbir yeni yapım orijinali aşamadı. tek bir istisnası var şimdilik; battlestar galactica! neden remake'ler esinlendikleri eserleri aşamıyorlar? bunun pek çok nedeni vardır tabi ki;

    bir kere "ilk olma" özellikleri yok adları üstünde. hani derler ya "taklitler asıllarını yaşatırlar" diye. onun gibi bir şey. insanlar öncekini biliyorlarsa yeni yapımın illaki öncekinden daha iyi olması gerekiyor. ilkinin izleyiciler üzerinde yarattığı etkilerden daha büyük etkiler yaratması gerekiyor bence.

    eğer bir eser başarılı olmuşsa -ki bu sadece film, dizi gibi görsel sanatları kapsamıyor. müzikte de böyledir- izleyicinin gözünde daha da büyüyor belirli bir zamanda ve o haliyle hatırlanmak isteniyor. yeniden yapım ortaya çıktığında insanlar önceki ile karşılaştırıyorlar illaki. e bu da "yeniden yapımı" /remake'i haliyle zorluyor. öncekisinin yarattığı özel bir duyguyu ya da karakteri yahut o karakteri canlandıran oyuncunun yokluğu, yeni yapımın zihindeki hanelere "eksi" olarak geçmesine vesile oluyor.

    özetle; remake'e soyunanlar büyük bir riskin altına giriyorlar ve başarılı olsalar bile [ki çok zor] kitlelerce bu göz ardı edilebiliyor. allah yapımcılarına sabır versin!
  • kreatif kıtlıktan dolayı para kazanamayan oyun üreticilerinin feryadına yetişmiş furya. sektör öyle bir hal aldı ki kimsenin duymadığı oyunların bile remake'ini yapıyorlar. iyi örnekleri de yok değil .
    (bkz: dead space)
    (bkz: resident evil 2)
  • filmlerin yeniden cevirilmis halleri, yeniden cevrilme durumu.
    (bkz.: planet of the apes)
    (bkz.: oceans eleven)
  • bosna'da yaşanan gerçek bir öyküyü anlatan, saraybosna'da izlediğimde gözyaşlarıyla falan değil hönküre hönküre ağladığım bir film. bir türlü türkiye'ye gelemedi ama gelecek sene trt'de gösterilecek.

    http://www.remake.co.ba/ adresinde sayfaları var
  • ayrıca eski oyunların tekrar kodlanmasına da denir..
hesabın var mı? giriş yap