• bir de "rüyaya uyanmak" şeklinde adlandırabileceğimiz bir türü vardır ki bir kez başıma gelip 'aha yaktık motoru' dememe sebep olmuştur şöyle ki:
    rüyamda uyuyorum, sonra biri gelip beni uyandırıyor 'hadi mengus kalk sabah oldu' diye, uyanıyorum, sonra uyandığımda rüya içinde olduğumu fark ediyorum tekrar uyanıyorum, o sırada bir ses 'hadi mengus kalk sabah oldu' diyor, tekrar uyanıyorum ve yine rüya içinde olduğumu fark ediyorum yine uyanıyorum.....

    çok korkutucu. windows gibi. pencereleri kapatıyorsun kapatıyorsun bi türlü desktop'a ulaşamıyorsun filan...
  • bir zaman, rüyamda komik birşeye güldüğümü daha sonra bunun rüya olduğunu anladığımı ve dahi bunu anladıktan sonra rüyamda neye güldüğümü uyandıktan sonra unutmamam gerektiğini ve bunun için bir not defterine not etmem gerektiğini, bu işi de olayı rüyamdaki bir not defterine not ederek hallettiğimi ve en nihayetinde de uyandıktan sonra not defterini bulamamış olmama daha çok güldüğümü hatırladım şimdi....

    hey gidi
  • olaylar sıkıcı gelişiyosa farkına varmışsanız binanın çatısından falan atlamak çözüm gibi gözükür genelde. çünkü önceki deneyimlerinizde böyle bi durumda uyandığınızı bilirsiniz. lakin insanın başına gelmiyo diğil, uyanmak için atlayıp sonra bütün rüya boyunca sürünerek heryeri gezmek ve yardım için bağırmak zorunda kalmıştım. veyada bi kasaba dolusu insan beni kovalarken birden dönüp "neden ben?" diye sorunca herkez aptal olmuştu herkes "hakkaten neden bu?" falan gibi bi dialog geçmişti bütün gece milleti dinledim sonra.
    eğer eylenmiyosanız durumda en güzeli bi köşeye gidip rüyadaki olaylardan uzak durmak ve sakin olmaktır. bişiy yapmaya çalışmadığınız zaman rüya bitiyo genelde.
  • insanı korkutan ve sessizce uyanmayı bekleyebileceği küçük bir bilinçaltı kırıntısı aratan olaydır...kimi zaman ani bir refleks veya boşluğa düşüş gibi bir son ile ayılınır...
  • --- spoiler ---

    baba: rüyanda ne gördün oğlum?
    çocuk: kedi.
    baba: hımm. ne yapıyordu kedi?
    çocuk: rüyasında beni görüyordu.

    --- spoiler ---

    (bkz: gündüz vassaf)
    (bkz: cehenneme övgü)
    (bkz: cennetin dibi)

    bu iki kitaptan birinde geçiyordu bu "nassı yani?!" durumu. hala da düşünürüm. bunun kadar afilli olmasa da benim de rüyalarımda "senin o dediğin ancak rüyalarda olur kızımm" şeklinde saçmaladığım vakidir. bilinçaltı işte. belki de üstü. garip.

    edit: cennetin dibi'nde geçiyormuş. dikkati ve hatırlatması için sevgili dubara'ya teşekkürler.
  • bazi versiyonlari ya$adiginiz hayatin "gercek" olu$unun sadece sizin relative deneyimlerinize bagli oldugunu gosterir.

    ya$: 16
    mekan: lise tuvaleti

    yine be$ dakikalik bir teneffus *, yakin arkada$larimdan biriyle tuvalette aynanin onundeyiz, o saclarini topluyor, ben de onu izliyorum o an.

    ben: ya beril bi$i dicem, bazen boyle bir his olur, hani ruyada olursun da ruya oldugunu fark edersin, oyle garip bi his, bi $ekilde $u anda da hissediyorum onu ben
    beril: abi sacmalama i$te ne ruyasi, burda duruyoruz
    ben: evet sacmaliyorum ama napiym, baya oyle geliyo $u an
    beril: ne biliym git etrafi incele, bu ruya olsa bu kadar ayrintili olamazdi, bak i$te her $ey gercek

    tuvaletin kahverengi karolardan olu$an duvarina yakla$ip inceledim resmen, aradaki cimentoyu gordum, dokundum, hissettim, seramigin uzerindeki ufak defolari gordum, ikna oldum

    beril'e donup: "abi evet gercekmi$ hakkaten" dedim

    ve uyandim.
    uyandigimda duydugum frustration'i anlatamam sanirim, o an bir $eyler degi$ti resmen.

    o gunden beri ya$adigim hicbir anin "gercek"liginden emin olmadigim gibi, bunu sorgulamak gibi bir kaygim da mevcut degil. zira gerceklik, mutluluk, bunlarin hepsi sizin icin ne ifade ettigine bakar, yoksa biri bana burasi "gercek" diyor diye bunu kabullenecek degilim ikinci bir kez daha.
  • basta cogu kiside panik yaratir. karabasan denilen olaylarin cogu bu evrede yasananlardan ibarettir. ingilizcede false awakening syndrome olarak gecen bu guzel olayda zihin ve beden ayni anda uyanma edimini gerceklestiremediklerinden abuk bir durumda kalirsiniz. uykuda oldugunuzdan emin olmaniza ragmen uyanamazsiniz, tam uyandim dediginizde kendinizi tekrar yatakta bulursunuz,
    su icmek icin iceri gidersiniz ve farkedersiniz ki hala uyuyorsunuz. eger bu arada korkmaya basladiysaniz sictiniz demektir cunku korku islerin gidisini kotuye cevirir. surekli ugrasirsiniz uyanmak icin ama birisi uzerinize basitirir sesiniz solugunuz cikmaz, kalp atisiniz hizlanir ve daha abuk seyler dusunmeye baslarsiniz. hala yari yariya ruya aleminde oldugunuz icin dusundukleriniz sanki gercektende oluyo fikrine kapilirsiniz oysa sakin olmayi basarbilseniz durum epey pozitif bir sekle burunur. bir cok insanin yillarca yapmaya ugrastigi bir seyin ucundasinizdir cunku. lucid dream. bu durumda eger korkmayi birakip adam gibi dusunebilirseniz ruyanizi kontrol edebilirsiniz ve inanilmaz keyif alirsiniz (hepsi birebir tecrube edildi). hatta bir sure sonra niye artik olmuyo diye hayiflanarak uyudugunuz bile olur benden soylemesi.
  • kimi zaman beyin, bir rüyaya kafayı takar. kendi istediği filmi seyrettirmek için seyirciyi koltuğa bağlayan sayko bir makinist gibi o rüyayı yaşatıncaya kadar rüyayı gerçeğe, gerçeği hayale bağlayıp bağlayıp aynı senaryoya geri döner. örnek babında versiyonlarını sık yaşadığım kabus içinde kabus döngüsü:

    bir klasik olarak eve hırsız girmiştir ve karşılaşırız. iki kişilerdir, kadın olanı kapıda bekleyip gözcülük yapmakta, erkek evde dolaşmaktadır. sesle uyanıp salona giderken önce uzakta, karanlıktaki erkek hırsızı sonra kapıdaki kadını görür dışarı çıkabilmek için onunla boğuşmaya başlarım. ne sesim çıkar ne elim kolum kalkar ama bunun bir karabasan olduğunu billirim ve rüya sırasında bunu kendime söylerek kontrollü bir şekilde uyanırım. odadayımdır, bir problem yoktur. geri uyumaya çalışırken içeriden tuhaf bir ses ve mırıltılar gelir. kıllanırım, az önceki rüyanın etkisiyle olduğuna eminimdir ama yine de içim rahat etsin diye kalkar salona doğru giderim. az önceki karabasanla aynı pozisyonda önce erkek hırsızın silüetini görürüm. yoksa? acaba diyerek kapıya bakarım, aynı rüyadaki düz saçlı kadın hırsız. ve gerçekten boğuşmaya başlarız. az önceki kabus işte şimdi gerçek olmuştur. korkuyla kan ter içinde yine uyanırım. ikincinin de rüya olduğunu düşünerek kendimi rahatlatırım. geri uyumaya çalışırken içeriden ses gelir. lan yine mi diyerek paniklerim, uyanık mıyım diye anlamak için dudaklarımı ısırırım, acıyınca tırsarım. çakımı niye yastığın altına koymadım diye pişman olarak 3. kere aynı hareketlerle yataktan çıkarken aklıma final destination gelir. salona doğru ilerler ve hırsızı gördüğüm posizyona gelince kafayı çıkarmadan kalbim dump dump atarak beklerim. seyrettiğim en baba korku filmi hikaye kalır o anda hissettiklerim yanında. ev boştur. yatağa geri döner çakıyı elime alır uyumamaya çalışarak korku içinde beklerim. sabah uyandığımda elimde çakı yoktur.
  • küçük bir yaşta sizi kaçıran çingenenin çığlık çığlığa bağırmanız üstüne "bağırma be zaten rüyadasın" demesi ve tüm tüylerinizin diken diken olması durumu.(bkz: sozlukte anilarini anlatmak)
  • evimin yakınlarındaki halı sahada (evet stadyum değil) gerçekleşen daft punk konserinin rüyamın içinde görmüş olduğum bir rüya olduğunu farkettiğimden beri yaşadığım üzüntü ve hayal kırıklığını atlatamıyorum. ani gerçekleşen bir konser olduğu için kimseye haber veremediğimden dolayı insanlara anlattıkça "ne daft punk'ı manyak mısın kesin duyardık" cevabı alıyorum, en sonunda google'a ve gazetelere bakıp kanıtlamak istiyorum fakat, böyle bir şeyin gerçekleştiğine dair bir bilgiye ulaşamıyorum, annemlere soruyorum, "siz de gördünüz ya, hani geldiler, kafalarında kask gibi bir şeyler vardı" diyorum, "yok bi gürültüler oldu ama biz bilmiyoruz" diyorlar, aklımı yitirdiğimden şüphelenirken hepsini rüyamda görmüş olduğumı farkediyorum, fakat bu farkedişin de rüyanın içinde gerçekleştiğini farketmiş olmak hala gerçek hayatı sorgulamama neden oluyor. ne bileyim şu an bu entry'i rüyamda yazıyor olabilirim gayet. daft punk o kadar gerçekti ki, o bile rüyaysa diğer her şey zaten kesin rüyadır. birazdan tekrar uyanırım belki.
hesabın var mı? giriş yap