• kişi başı 5 ülkücü, 10 alperenci, 15 de cemaatçi düşen üniversitedir.
  • duydum ki tercih listene eklemeye yelteniyormuşsun... etme...
  • öğrencilerini bilmem ama mezuniyet törenini düzenleyenler alenen görmemiş. 50 dakikadır aralıksız havai fişek patlatılıyor. ulan sakarya üniversitesi değil sanki harvard bana; ki orada da böyle görmemişlik yapılmıyordur eminim. kafamız şişti amına koyayım evde.
  • ulan buradan mezun olmasak okulda çok kaliteli eğitim veriliyorda şimdi yüz yüze olmadığı için sorun yaşanacak sanardım. online eğitimi yüz yüze eğitiminden daha kalitelidir. en azından tarikatçı, badem bıyıklı hocaların suratını görme zorunluluğunu ortadan kaldırmıştır. hayırlı uğurlu olsun.

    dipnot: serdivan esnafını boydan boya batıracak durumdur.
  • uzaktan eğitimi, çoğu bölümde kapatılmış olan okul

    edit: yukarılarda yazılanlara bakmayın, izmirde yaşayan sakaryada okuyan birisi olarak söylüüyorum ki özellikle geceleri çok hareketlidir. sakaryada en az 5 6 tane gece mekanı vardır ve ağırlıklı olarak öğrenciler gider, iş yerimde kampüste şuanda ve 26 nolu otobüsle merkezden 15 dk içinde kampüste oluyorum. 2009 2010 senelerinde bu şartlar çok kötüydü ama şuan gerçekten okunacak bir yer oldu. iibf si fen edebiyatını bilemem ama mühedisliği okunur. sektörde de gayet gözüme çarpar sakarya mezunları. inşaat tan mezun bir arkadaşım mezun olmadan çalışmaya başladı, makine müh de aynı şekilde, bende bilgisayar mühendisliğinde henüz mezun olmadan çalışmaya başladım.

    diyeceğim o ki, genellemelere bakmadan tavsiye edeceğim okulumdur. bakınız sakaryalı değilim ama öneriyorum, serdivan da kalmanızı tavsiye ediyorum. gece saat 2 ye 3 e kadar aktif olan bir yer serdivan ve mavi durak civarı
  • hiçbir zaman mezunu olamayacağım üniversite. olsam da bir şey değişmeyecek ama olsun. 5 sene sonunda bitmeyeceği kesinleşti. şimdi markete kurabiye almaya gidiyorum.
  • kardeşim kazandı bu sene burayı. kayıt için onunla beraber gittiğimde gördüm bu üniversiteyi.

    çok da beğendim. çok geniş bir alana yayılmış. çayır çimen yeşil her taraf. bir de şahane bir manzarası var.

    kampüs, adına layık bir yer. tam anlamıyla esentepe. şimdi mevsim yaz, ama kışın çok esiyordur orası hakikaten.

    kayıt günü, üniversitelilerin kuyruk çilesi gibi bir durum da yaşamadığımız için ayrıca mutlu oldum. internet sitesinde hangi bölümün kayıtlarının saat kaçta başlayacağı yazıyordu. bizimki öğleden sonraydı ama ben hem etrafı gezeriz hem de numara almak gerekiyorsa önceden alırız diye erken gidelim dedim. iyiki de öyle yapmışız. numaramızı aldık ve etrafı gezdik.

    ortadaki meydanda yurt ve servis standları kurulmuştu. meydana inen herkesi kapıyordu yurtçu ve servisçiler. istanbul'dan gelen öğrenci sayısı ciddi anlamda fazla olacak ki istanbul'un her semtinden üniversiteye servisler var. bizimki de bu sene istanbul'dan servisle gidecek bakalım. seneye arkadaşlarıyla bir şeyler düşünsün artık, yurttu evdi neyse.

    yurtlara apart deniyor burada. ya da belki her yerde öyle deniyordur ama ben ilk defa burada duydum. kız öğrenci apartı, erkek öğrenci apartları falan.kampüse giderken yol boyu bunlardan vardı. kız öğrenciler için olanlar çoğunluktaydı.
    ( edit: ruhibirbanyo düzeltti: yurt ile apart farklı şeyler hocam. yurt belli bir yönetim mekanizması olan ve kurallara uymak zorunda olduğunuz bir barınma yeri. apartda ise, ücretini ödediğiniz mekan içinde dilediğinizi yapmakta serbestsiniz. karışan yok. evden farkı, tek oda, oda içinde mutfak ve ufak bir banyodan oluşması )

    adeta küçük bir şehir gibi olan yerleşkenin çarşı diyebileceğim noktasında cafeler, pastaneler, bankalar, kuaförler vb var.

    kocaman da bir camisi var.

    kayıt gününe özel bir durum muydu yoksa hep mi öyle bilmiyorum, kampüsün içinden otobüs, minibüs herşey herkes geçebiliyordu. elini kolunu sallayan giriyordu. yeşilliklere yerleşip piknik yapanları bile gördüm. bayağa termoslu, ailece gelinmiş piknikti. eğer her zaman öyleyse aslında güzel birşey bence. öğrenci halk içiçe olsun. (edit: quadropol , merakımı giderdi. okul zamanı herkes giremiyormuş öyle kampuse elleri kollarını sallayarak. minibuslerin içine girip kimlik kontrolü yapılıyormuş.)
    (bir edit daha: indis de dedi ki: kampüsün içinden otobüs, minibüs ve her türlü hayvan(kedi, köpek, horoz, ördek vs.) geçebilmektedir, kayıt gününe özel bir şey değildir)

    kütüphanesi çok zengin değildi. kitap sayısı çok değildi ama okuma salonu epey genişti. rahat rahat yer bulunur.

    kafeteryası çok genişti. yemekhane başka biryer herhalde. eğer kafeterya olarak gördüğüm yer, aynı zamanda da yemekhane ise küçük. ama sadece kafeterya ise iyi. şark köşesi de var. bilardo masaları vardı birkaç tane. arada birkaç tane de masa tenisi masası olaymış bari. o da gidermiş oraya.

    kardeşimin fakültesine de baktık. dersliklerin anfi tipi olmamasına üzüldü biraz. e ama yavrucuğum, 30 kişilik sınıfa anfi mi olacağıdı?

    kayıt vakti öğleden sonra olanlar saat 12 gibi gelmeye başlayınca çok uzun bir kuyruk oluştu birden. numara almak için 1'e kadar güneşin altında bekledi insanlar. işte kuyruk çilesi bu. ama bunda kendilerinin payı büyük. numara alınarak kayıt yaptırılacağı haber verilmişti. bir yerden numara alınacaksa erken gidilir, erkenden numara alınır, erkenden de iş halledilir değil mi güzel kardeşim? hiç mi bankada, vergi dairesinde, tapuda, nüfusta işin olmadı? hadi üniversiteye yeni kayıt yaptıracak öğrenci kardeşimiz bilmeyebilir bunu, ama sen bir veli olarak bilmiyor musun?

    1'de kayıtlar başladı. önce anons duyuldu.1-50 arası kayıt bürosuna, diye. beş dakika sonra bir anons daha. 50-100 arası kayıt bürosuna.böyle gitti bu.

    sırası daha ilerde olanlar buldukları gölge yerlere çömdüler. numarası söylenen kalktı, kaydını yaptı geldi. biz de sıramız gelene kadar bulduğumuz bir çimene oturduk. özlemişim bunu.öğrencilik güzeldi beya.

    bizimki de numarası okununca kalktı. beş dakika sonra geldi. öğrenci kimliğini de vermişler hemen. gerçi öğrenci kimliğindeki fotoğraf, üniversite sınavına girerkenki fotoğrafı. görevli tarafından web camde çekilmişti o, dolayısıyla çirkin birşey. ama okul bitene kadar bunu kullanacak mecbur.bizim zamanımızda üniversiteye kayıt yaptırırken verdiğimiz, yeni yeni çekilmiş vesikalıklar koyuluyordu öğrenci kimliğine. dolayısıyla da birkaç gün ya da hafta sonra alabiliyorduk kimliklerimizi.

    sonuç olarak; bende güzel bir ilk intiba bıraktı. eğitimi de inşallah öyledir.

    yeni eğitim öğretim yılı tüm öğrencilerimize hayırlı olsun diyerek, ilk gün konuşması yapan lise müdürü gibi bağlayayım konuyu. aidatlar gecikmesin, sene sonunda karneleri vermem ha.
  • mezun olduğum üniversite olarak ismini zikretmeye utandığım şeydir. şehir de okul da gayet yobaz doludur. tercih döneminde, özellikle büyük şehirlerde yaşayan, seküler bir hayat anlayışına sahip, muhalif bir insansanız uzak durun.

    örnek olay: okuduğum dönem temizliği şüpheli yemekhanesine zam geldiği için tepki amaçlı oturma eylemi yapan bir grup öğrenciye müdahaleyi güvenlik değil, sağ görüşlü başka bir grup öğrenci saldırarak yapmıştır. 8 yıl geçtiğinden kavgayı bulamadım. tepki gösterdikleri eylem budur kaynak

    ikna olmayan adaylar için başka örnek olay: bahar festivalinin iptali için ''kızlar ve erkekler beraber eğleniyor'' diye sağ gruplu öğrenciler, üniversiteyi ve festivale katılacakları tehdit etmiştir. hatta bu tehdit dönemin uykusuz dergisinde de çıkmıştır. kaynak

    yok ben yine de son sıralara yazayım diyecek salaklar için son örnek; şahsen dersine girmek zorunda kaldığım profesörlerden(!) biri, asistan öğrencisiyle imam nikahı kıymış ve bir seminerine kendisiyle gelmediği için ''sen benim karımsın, gelmek zorundasın'' diye tehdit etmiş ve dönemin yerel haberlerinde oldukça yankı bulmuştu. sonra aynı hoca fetöden atıldı. kaynak
  • erasmus programı ile geçiş yapıp, bir dönem okuyacağım üniversite. elimde ingilizce evraklarla erasmus ofisinden çıkıp, aradığım binayi bulmak için melül melül sağa sola bakınıyordum. o sıra yanımdan geçen bir grup kız öğrenci aa yabancı bu deyıp kısık sesle hello hello diye çekingence seslendi. bilse halis muhlis buralıyım yine öyle reaksiyon gösterirmiydi acaba.*
  • inanılır gibi değil ama başladığım zamanki fikirlerimle şu anki fikirlerim arasında ciddi bir fark oluşmuş 6 senelik üniversitem.

    bana göre tek ve en en büyük sıkıntısı sakarya'da olması. onun dışında gerek yapı olarak , eğitim seviyesi olarak, gerek işleyiş olarak imkanlarından faydalanmayı bilene oldukça faydalı olabilir.

    3 yıl okuduktan sonra ilk fırsatta bırakıp kaçtım. 2 yıl küçükten büyüğe firmalarda çalıştım. en son da üniversite mezunu olmadığım için kariyerim tıkandı ve okulu bitirmek için tekrar dönüp sınavlara giriyorum. sadece sınavlara girdiğim şu kısa zamanda bile okulda olmakta ciddi keyif alıyorum. biliyorum ki dışarda çok çok daha boktan bir hayat var.

    bu dönem önümüzdeki ilk dönem de sadece sınavlara değil tam zamanlı olarak derslere vs de geleceğim ve muhtemelen zamanımın çoğu yine okulda, mütemadiyen kütüphanede geçecek.

    sadece kütüphenin ortamı, sakinliği, ferahlığı bile ciddi manada bana keyif verir oldu.

    bu arada kütüphanesi ben 3. sınıftayken 24 saat açık hale gelmişti. şimdi geç saate kaldığımda tam çıkarken gece çalışan öğrenciler için simit, krem peynir ve meyve suyu dağıtıldığını gördüm. bu küçük jest bile okula olan sempatimi katladı.

    son son olarak yine tekrar ediyorum; tek ve en büyük eksiği adapazarı'da olması. okuldan merkeze inince yine içim kararıyor, yine mutsuz oluyorum, yine huzursuzluk basıyor. niyeti okumak olana birebir okuldur.

    detay: bi de ben bırakalı bu kızlar ne olmuş böyle ya. artık pijamayla gelmiyorlar, bakımlılar falan. keza oğlanlar da öyle. okul brazzers company'e dönmüş.
hesabın var mı? giriş yap