• artık zanaatkar bulmak dahi çok zorlaşmışken mumla aranandır.
  • 1940 ve daha oncesinde dogmus olan buyuklerimizin "sanatci" yerine kullandiklari kelime.
  • (bkz: otto rank)'ın tanımladığı kişilik tiplerinden "sanatkar" insan, içinde yaşadığı hayatta etkin olacak en uygun tepkileri verebilen kişidir.

    otto rank'ın sanatkar kişilik tipi sanat yaratan insan demek değildir. sıradan yaşam süren, kendi yaşamını yaratabilen insandır.
    sanatkar insanın rehberi kalbidir, yaşamını kendi yaratır.
    yaşamı bir sanat sahnesi gibi ise, koreografı da yine kendisidir.
  • baya iyi sıfat.. biri bana sanatkar diye seslense ona sevgim %200 artar
  • "piyasa kaygısıyla yapılan işlerle hakiki mânada san'atkâr olunmaz." sanatçı ile sanatkar arasındaki fark da budur zannederim.

    mâlumumuz olduğu üzere, türkçe'de -ci eki bir yönden; genellikle sonuna eklendiği sözcüklere, o sözün muhteva ettiğini maddi çıkar karşılığı pazarlayan anlamı katar. (bkz: simitçi)
    (bkz: kebapçı)
  • (bkz: dörütmen)
  • sanat icra eyleyen anlamındadır.
    günümüzdeki "sanatçı" ifadesinin yaklaşık 50-60 yıl önceki haline karşılık gelir.

    yalnız, ne hikmetse, sanatkar sıfatını alan kişi ulvi bir mertebeyi işgal ediyormuş da, sanatçı daha laylay taytay işlerin adamıymış gibi bir algı tutulması yaşanıyor ki anlamak -en azından tarafımca- pek mümkün değil.

    farsça'daki -kar eki, sonuna eklendiği sözcüğe eden, eyleyen, yapan anlamı katar. fedakar, zanaatkar, kündekar örneklerinde olduğu gibi.

    arabi ve farsi dillerinden sözcüklerin yoğun olarak bulunduğu osmanlıca'nın etkilerinin artık silindiği günümüzde, tamamen türkçe olan -ci, -cı eki ile yapılan bu isim sıfatlar, eski kullanımının aynı anlamını taşımaktadır.

    dolayısıyla, sanatkar yerine sanatçı sözcüğünün kullanılması gayet yerinde ve günceldir.
  • bir sanatkar asla ayı değildir.
  • (bkz: zanaatkar)
    (bkz: artisan), artizan
hesabın var mı? giriş yap